Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1459 E. 2019/1084 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1459 Esas
KARAR NO : 2019/1084
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2017/298 Esas
KARAR NO : 2018/178
KARAR TARİHİ : 28/02/2018
DAVA : TAPU İPTAL VE TESCİL-TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 27/06/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne sunmuş olduğu 24.09.2009 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı kooperatifin dokuz kurucu üyesinden biri olduğunu, kurucu üye olarak ödemesi gereken katılım borcunu ödediğini, üyelik hakkı olarak kendisine yapılan inşaatta bir daire verilmesi gerektiği halde dairesinin verilmediğini, bu nedenlerle mevcut dairelerden en büyük olanının müvekkili adına tapuya tesciline, bu talep kabul edilmediği takdirde taşınmazın belirlenecek rayiç değerinin tazminat olarak davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı taraf yargılama aşamasındaki beyanlarında; davacının kurucu üye olduğu hususunun doğru olduğunu, ancak kendisinin kurucu üye olarak yapmış olduğu tüm ödemenin Yeni Türk Lirası olarak toplam 72,50 TL olduğunu, bunun dışında herhangi bir ödemede bulunmadığını, adlarına daire tahsis edilen tüm üyelerin taşınmaz bedeli olarak kooperatife yüklü ödemelerde bulunduklarını, davacının halen kooperatif üyesi olduğunu, kooperatifin hukuken ve fiilen tasfiye edilmediğini, ayrıca kooperatif kurulurken kooperatife tahsis edilmesi gereken arsanın da davacı tarafından tahsis edilmediğini, zira halen … ilçesi, … Mahallesinde kain … Ada, …nolu parsel ile .. Ada … nolu parselin davacı adına tapuda kayıtlı olduğunu, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince, davacının, davalı kooperatifin kurucu üyesi olduğu, en son düzenlenen 30/12/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da belirtildiği üzere davacının diğer kurucu üyelerle aynı statü ve koşullara sahip olduğu, diğer kurucu üyelere tahsis edilen daire gibi davacıya da dairesinin teslim edilmesi gerektiği, ancak davalı kooperatifin davacı üyeye tahsis edebileceği dairesi bulunmadığından eşdeğer dairenin dava tarihi itibariyle, rayiç değeri olan 150.000,00 TL’ nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davacıya verilmesine fazlaya ilişkin ıslah talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili yasal süresinde sunduğu 24.03.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;1-Yerel mahkemece 08/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda, gayrimenkulün dava tarihi itibariyle 150.000,00 TL, 08/06/2015 keşif tarihi itibariyle 320.000,00 TL tespit edildiği, davacının ıslah dilekçesiyle bilirkişi rayiç tespiti doğrultusunda 320.000,00 TL’ye ıslah edildiği tazminat bedeli olarak 320.000,00 TLye ıslah tarihinden itibaren ödeme yapılabileceği,2- Davacının 01/12 2017 tarihi itibariyle belirlenen miktarın reel güncellemesi için keşif ve bilirkişi incelemesi talep etmesine karşılık olarak son heyet bilirkişi raporunda merkez bankası TUİK tarafından 2010-2016 ve 28 araklık 2017 ülke iller bazında konut artış endekslerine göre 320.000,00 TL’nin buna göre uyarlanmasıyla 404.547,00 TL olacağı yönündeki bilirkişi değerlendirilmesinin mahkemece dikkate alınmamış olmasının hatalı olduğu bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.Davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 25/04/2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;1-Davacının başından bu yana 660 TL bir ödeme dışında başkaca hiçbir ödeme yapmadığı, bu ödemesinde kooperatif giderleri katılımını karşıladığı ihtilafsız olduğu, ayrıca davacının kooperatifte üyelikten doğan tüm haklarının saklı olduğunda da bir ihtilaf olmadığı 2-Gerek kendilerinin, gerek bir kaç tane bilirkişi raporundan, gerek diğer kurucu üyelerin bizzat 2000’li yıllarda 20-25,000 TL ödemeleri yaptığına dair beyanları, bu kuruculardan birininde davacının ablası … olduğu, davacınında, özellikle diğer kurucuların herhangi bir ödeme yapmadıklarına dair beyanlarına itirazının olmadığı, diğer 9 kooperatif kurucusunun tamamının bu inşaatın yapımında önemli miktarda para ödedikleri, böylelikle ancak birer tane (dış cephesi bitmiş, iç daire kapıları, banyo, oda zemin,v.s v.s,) tamamı kaba halde daire teslim alabildiklerinin ihtilafsız olduğu, bu durumun 30.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği,3-Dava dosyasından görüleceği üzere, defalarca diğer kooperatif kurucularının üstüne önemli miktarda para ödemelerine rağmen kaba daire teslimlerinin, hem kurucuların beyanı ile bu dairelerin iç durumlarının tesbitinin de bir türlü göz önüne alınmadığı,4-Gerek bilirkişi raporu, gerek mahkeme kararında 2009 yılında tam anahtar teslimi dairenin fiyatının 150.000 TL olarak belirlenmesine rağmen, bu fiyatın oluşumuna üyelerden artık ödenmediği üzerine bir tartışma olmadığı 25.000,00 TL’nin katkısı, etkisi olmadan, dikkate alınmadan bu rakamda ısrarı anlamanın mümkün olmadığı, Bayındırlık şartnamesinde bu durumun, ham inşaatın %55’ine tekabül eder şartına aykırı olduğu,3- Dava dosyasının tamamında gerek mahkeme celselerinde verdikleri bilgi ve itirazların, gerekse yazılı dilekçelerinin, ana dosyayı oluşturan belgelerden zaten üyelik haklarına hiçbir halel gelmeyen davacının 1 kuruş dahi ödemeden kaba halde daire elde etmesinin mümkün olamayacağının açıkça anlatıldığı, belgelendiği,4-Ortada ne yapılmış sözleşme, ne müteahhit, ne de kat karşılığı daire alacak durumda davacıya ait arsa varken, nasıl oluyor da, gerek son bilirkişi raporunun, gerekse mahkemenin üye eşitliği v.s.den yola çıkarak, konut tesliminde kaba teslim iddiasını ve kurucuların ödemelerini gözönüne almadan davacıya da verilmesi gerektiğini iddia edebildiği,5-Davacının, başkalarının gerçek emeklerine, paralarına, ödemelerine, yıllarına, dövizden altyapı ödemelerine maruz bırakılan kooperatifin çektiği sıkıntı ve eziyetlerin hiçbirine zerre kadar katılmadan anahtar teslim daireyi hak edemeyeceği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:Davacı vekili, dokuz kurucu üye olarak … isimli kooperatif kurduklarını, Kooperatif’in dokuz kurucu üyesinin, bedelinin tamamını kendileri ödeyerek satın almış oldukları arsayı, kooperatif adına tescil ettirdiklerini, davalı Kooperatif tarafından bünyesine on beş yeni üye kaydetmek sureti ile inşaat tamamladığı halde Kooperatifce müvekkili adına verilmesi gereken bir adet bağımsız bölümün, diğer dokuz kurucu üyeye teslim edilmesine rağmen, müvekkiline verilmeyerek müvekkilinin mağdur edildiğini, müvekkiline ait bağımsız bölümün adına tescilinin yapılmasını, aksi takdirde Kooperatifçe inşa edilen binada emsal 3+1 daire karşılığına bugün için karşılık gelecek rayiç bedelin ödenmesini talep etmiştir.Davalı Kooperatif, davacı dışındaki kurucu üyelerin, koopera- tife üye oldukları sırada, davacı gibi ödedikleri katılım payı dışında, inşaatın bitirilmesi için ödemelerde bulunduklarını, davacının ilk başta yapmış olduğu ödeme dışında herhangi bir ödemede bulunmadığı için tapusunun verilmediğini beyanla davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.Mahkemece, davacının kurucu üye olarak davalı kooperatife katıldığı, katılım ücreti olarak geçmiş dönemde toplam yeni TL cinsinden 72,50 TL ödemede bulunduğu, kendisinin sabit fiyatlı ortak olduğu yönünde genel kurul tarafından alınan herhangi bir kararın mevcut olmadığı, genel kurul tarafından bu yönde alınan karar bulunmadığı sürece davacının sabit fiyatlı ortak kabul edilip adına taşınmaz tescili veya taşınmaz bedelinin tazminatı olarak tahsiline karar verilemeyeceği, ayrıca adlarına taşınmaz tescil edilen davacı dışındaki diğer kurucu üyelerin başlangıçta ödedikleri katılım bedeli dışında inşaatın tamamlanması için ayrıca ödemelerde bulundukları, bu hususun duruşmada dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğu, ayrıca davalı kooperatifin kuruluş aşamasında tahsis edilmesi gereken arsaların da davacı tarafından tahsis edilmediği, zira celp edilen tapu kayıtlarına göre halen .. İlçesi … Mahallesinde kain … ada … nolu parsel ile .. ada 2 nolu parselin davacı adına hisseli olarak kayıtlı bulunduğu, bu bağlamda davacı adına taşınmaz tescili veya bedelinin tazminat olarak tahsiline karar verilemeyeceği, davacının kurucu ortak olarak ödediği 72,50 TL nin güncellenmiş değerinin de istenmediği gerekçesiyle sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda, 2017/268-2017/249 sayılı kararla eksik inceleme nedeniyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak mahkemesine iade edilmiştir.Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda, eksiklerin giderilmesi ile birlikte, yeniden bilirkişi raporu alınmış ve davacının, davalı kooperatifin kurucu üyesi olduğu, en son düzenlenen 30/12/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da belirtildiği üzere, davacının diğer kurucu üyelerle aynı statü ve koşullara sahip olduğu, diğer kurucu üyelere tahsis edilen daire gibi, davacıya da dairesinin teslim edilmesi gerektiği, ancak davalı kooperatifin davacı üyeye tahsis edebileceği dairesi bulunmadığından eş değer dairenin dava tarihi itibariyle, rayiç değeri olan 150.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davacıya verilmesine fazlaya ilişkin ıslah talebinin reddine karar verilmiştir. Ayrıca, mahkemece yapılan keşif sonrası düzenlenen 08/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın 24/09/2009 dava tarihi itibariyle 150.000,00 TL, keşif tarihi itibariyle değeri 320.000,00 TL olduğunun belirtildiği, davacı vekilince bila tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerinin 320.000,00 TL olarak ıslah edildiği görülmüştür.Mahkemece belirtilen eksiklikler giderildikten sonra alınan 30/21/2017 tarihli bilirkişi heyetince düzenlenen rapora göre, davacının kooperatif üyesi olarak diğer kooperatif üyeleriyle eşit hak ve sorumluluklara sahip olduğu, diğer kurucu ortaklardan herhangi bir katkı yada ödeme yapılmasına ilişkin karar olmadığı gibi ödeme yapıldığına dair bir belge de bulunmadığından, davacı ortağında, konut tahsisine ilişkin herhangi bir katkı ödemeksizin diğer kurucu 8 ortağa nasıl tahsis yapılmışsa, aynı şartlarla konut tahsisine dahil edilmesi gerektiği, fakat konut yokluğu nedeniyle, davacının, ortaklık haklarından yararlanamamasından dolayı tazminat talebinde bulunabileceği, hesaplanacak bu tazminatın sorunsuz devam eden diğer kooperatif üyelerin ödenmesi gereken borçları gibi değil, konutunun hukuka aykırı olarak diğer ortaklara dağıtılmış olan ortak olarak hesap edilmesi gerektiği ve bu çerçevede denkleştirici adalet prensibine göre bu daire karşılığı tazminatın 320.000,00 TL olarak iadesinin uygun olacağı tespitlerinin yapıldığı görülmüştür.Dosya kapsamı itibariyle, davacının davalı kooperatifin kurucu üyesi olduğu davalı kooperatife, … tarafından 4/C nolu … da 22 dairelik bir alan tahsis edildiği, davalı kooperatifin 150.000,00 TL bedelli Bakırköy … noterliliğin 29 ağustos 1995 tarih ve … yevmiye sayılı düzenleme şeklinde’ gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ‘ tarafı olarak kooperatif temsilcisi … ile … ile ‘ almayı ve inşaat yapmayı’ taahhüt eden … arasında yapıldığı, sözleşmeye göre 9 adet kurucu üyeye 135 m2 birer daire anahtar teslim olarak verilmesi ve 13 dairenin müteahhite kalmasının düzenlendiği, fakat … adli müteahhitin vefatı nedeniyle sözleşmenin yerine getirilemediği görülmektedir.Bunun üzerine bu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin gereklerinin, kooperatif üyelerinden … tarafından 13 daireye karşılık yerine getirildiği, ödemelerin … tarafından yapıldığı, yine beyanlara göre dairelerin, davacı dışındaki üyelere kaba inşaat olarak teslim edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca üst birlik tarafından davalı kooperatife yapılan tahsiste en fazla 205 YTL, en az 10 YTL gibi sembolik bir bedel ile tahsisin yapıldığı, bunun haricinde üst birlikçe tahsis edilen 22 dairelik arsa karşılığı başka bedel veya arsa verileceğine dair kayıtlarda belge veya karar bulunmadığı görülmektedir.( 2004 yılı genel kurul kararı)Bunun dışında kooperatif kayıtlarında 1994-2008 döneminde üyelerin 100.000,00 TL (Eski TL) dışında herhangi bir katılım ücretine ilişkin karar alınmadığı, bu bedel dışında da üyelerce yapılan bir ödemeye rastlanmadığı, 9 kurucu ortağa birer 135 m2 daire verileceğine ilişkin düzenleme şeklinde sözleşme haricinde bir karara rastlanmadığı, ancak kooperatif kurucu diğer ortaklarının teslim edilen daireler için, bu kurucu ortaklardan düzenli ve bedelli katkı alındığına daire tanık beyanları dışında bir makbuz, belge ya da kararın bulunmadığı anlaşılmaktadır.Her ne kadar davacı vekili, ıslah dilekçelerine göre davanın 320.000,00 TL üzerinden kabulüne ve 320.000,00 TL merkez bankası TUİK endekslerine göre faiz uygulanması gerektiği ileri sürülmüşse de, her dava, açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceği gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Bu durumda, hakkında bir çıkarma kararı bulunmayan kooperatif üyesi davacının, diğer kooperatif üyeleri ile, eşitlik ilkesi gereği eşit hak ve sorumluluklara sahip olduğu, dosyada üst birlik yönetimine, alt yapı adı altında yapılan bir takım ödemeler görülmüşse de, davalı kooperatifin, 9 adet kurucu üyeye, anahtar teslim tahsis sorumluluğunun gereği, bu bedellerden düşen payın istenemeyeceği, diğer kurucu ortaklardan herhangi bir katkı bedeli ya da ödeme yapılmasına ilişkin karar olmadığı gibi, dosyada ödeme yapıldığına dair belgede bulunmadığı, yapılan ödemelerin ancak yazılı belgeyle kanıtlanabileceği, bu nedenle tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacıya tahsis edilecek bir konut bulunmadığından, fiili imkansızlık nedeni ile ortaklık haklarından dolayı davacının tazminat talebinde bulunabileceği, Yargıtay 11. HD’nin kararlarında belirtilen ilkelerde dikkate alınarak, taşınmazın dava tarihi itibari ile rayiç bedelinin 150,000,00 TL olduğu tespit edildiğinden, bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne dair verilen, ilk derece mahkemesi kararının esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince tarafların istinaf başvurularının esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubuna, bakiye 32,30 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 2.660,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.470,60 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/06/2019