Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1414 E. 2018/1224 K. 09.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1414 Esas
KARAR NO : 2018/1224
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03/08/2017
NUMARASI : 2016/225 E.
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ : 09/07/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili 03/08/2017 tarihli dilekçesinde özetle; Mahkememizce verilen iflas erteleme tedbir kararının iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı gerekçesiyle istinaf mahkemesi tarafından kaldırıldığını, müvekkili şirketlerle ilgili olarak iyileştirme projesinin revize edildiğini, bilirkişi heyetinin belirtmiş olduğu belirtmiş olduğu eksikliklerin giderilmiş olduğunu, bilirkişi ek raporuna göre de müvekkil şirketlerle ilgili iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun belirlendiğini, gelinen noktada müvekkil şirketlerle ilgili olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkil şirketlerin haciz baskısı altında olduğunu, faaliyetlerine kesintisiz bir şekilde devam eden ve borca batıklığını hızla azaltan, katma değer ve istihdam yaratmaya devam eden müvekkil şirketlerin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaması için davacı şirketler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; İstinaf mahkemesi kararından sonra sunulan ek rapor kapsamında davacılar vekilinin talebi yerinde görülmekle, İhtiyati tedbir talebinin kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Müdahil … Bankası A.ş Vekili İstinaf Taleplerinde;
1-Mahkeme tarafından daha önceden verilen 23.02.2017 tarihli ; 27/04/2017 tarihli ; 06.09.2017 ara kararların istinaf incelemesi sonucunda kesin olarak kaldırıldığını, yeniden verilen ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan istinaf talebiyle ilgili olarak da 25.12.2017 tarih, 2017/2476 E. 2017/2047 K. ile “müdahil vekilinin dosyadaki tedbirlerin kaldırılması talebinin hangi gerekçelerle reddedildiğine ilişkin gerekçeli bir karar vermek …” gerektiğinden dosyanın geri çevrildiğini, bu karar üzerine Mahkeme tarafından verilen 20.04.2018 tarihli ara karar gerekçesinde “Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 03.08.2017 tarihli ek rapor, kayyım raporları dikkate alınarak yapılan incelemede, mahkememizin 03.08.2017 tarihli ihtiyati tedbir kararı usul ve yasaya uygun olduğundan itirazların reddine karar vermek gerekmiştir.” denilerek bilirkişi raporuna atıfta bulunmakla yetinilmiş olup yine hukuki bir gerekçe belirtilmediğini, müvekkili …Bankası A.Ş.’den kredi kullanan …. Ltd. Şti. adına kayıtlı ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyasından rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu: …plakalı araçlar üzerindeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılarak satışa yönelik işlemlerin gerçekleştirilebilmesini teminen, İcra ve İflas Kanunu’nun “Erteleme Kararının Etkileri” başlıklı 179/b maddesi gereği, erteleme/yargılama süresince rehinle karşılanmayacak faiz alacaklarımız davacı tarafça teminatlandırılması hususunda da bir karar verilmediğini,
2-Mahkeme tarafından verilen ara kararın KHK hükümlerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, Olağanüstü Hal sürecinde çıkarılan 673 ve 669 Nolu KHK’nın 4.m/2 fıkrasında yer alan “Olağanüstü halin ilanından önceki dönemde yapılan iflasın ertelenmesi talepleriyle ilgili olarak; Olağanüstü Hal süresince iflasın ertelenmesine karar verilemeyeceğini, Olağanüstü Hal’in ilanından sonra ve devamı süresince herhangi bir tedbir kararı verilemeyeceğini, verilmişse derhal kaldırılacağını, firma hakkında da yeni bir tedbir kararı verilemeyecek olup, iflas erteleme davası kapsamında verilen tedbir kararının 23.02.2016 tarihinde verilmiş olması ve karar üzerinden yasanın aradığı 1 yıllık sürenin de geçmiş olması, anılan KHK hükmü nedeniyle de yeni bir tedbir kararı da verilemeyeceğinden mahkeme tarafından tekrar verilen tedbir kararının kaldırılması gerektiğini belirterek tüm tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Müdahil … Bankası A.ş Vekili İstinaf Taleplerinde;
31/07/2016 tarihinde yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. Maddesi ile 673 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 10/3. Maddesi gereğince olağanüstü halin devamı süresince yeni bir ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, istinaf mahkemesinin yerel mahkemenin 23/02/2016 ve 27/04/2017 tarihli tedbir kararını sehven kaldırdığı kabul edilse dahi artık bu kararların ihya yoluyla bile canlandırılmalarının mümkün olmadığını belirterek İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/225 E. sayılı dosyasından verilen tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
Müdahil …. Ltd. Şti. Vekili İstinaf Taleplerinde;
Mahkemenin daha önce verdiği ihtiyati tedbir kararlarının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince kaldırıldığını, değişen hiçbir hukuki durum olmamasına rağmen tekrar ihtiyati tedbir kararı verildiğini, ara kararında hiçbir gerekçe gösterilmediğini, davanın 23.02.2016 tarihinden beri sürdürüldüğünü, iflas erteleme koşullarının bulunmadığını, alacaklıların oyalandığını, kayyım raporlarındaki ibarelerin bilimsellikten uzak, hikaye niteliğinde ibareler olduğunu, davacı şirketlerin bütün malvarlıklarını hileli işlemlerle yine kendilerine ait olan ancak üçüncü şahıs görüntüsü verilen sözde alacaklılarına devir edildiğini belirterek İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/225 E. sayılı dosyasından verilen tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir
Müdahil… A.Ş. Vekili İstinaf Taleplerinde;
İlk derece mahkemesinin Bölge Adliye Mahkemesinin tedbirin kaldırılması kararı sonrasında tekrar tedbir kararı verme yetkisi bulunmadığını, anlaşılamayan bir direnç ve inatla hareket edildiğini, ısrarla tedbir kararı verildiğini belirterek İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/225 E. sayılı dosyasından verilen tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
Müdahil…. A.Ş. Vekili İstinaf Taleplerinde;
Mahkemenin daha önce vermiş olduğu ihtiyati tedbir kararlarının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince kaldırıldığını, 02.08.2017 tarihli bilirkişi ek raporu düzenlendiğini, bu rapora dayanılarak usul/yasaya aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun biçimde tekrar tedbir kararı verildiğini, raporun alelacele düşmandan mal kaçırırcasına hazırlandığını ve eski gerekçelere dayanarak yeniden tedbir kararı verildiğini, mahkemece bu şekilde usul kuralları hiçe sayılarak üst mahkeme olan istinaf hukuk mahkemesinin kararının açıkça çiğnendiğini, davacı şirketlerin kötü niyetli olup, açmış oldukları iflas erteleme davasından aldıkları tedbir kararı ile davacı şirkete mal ve hizmet vermiş olan müvekkil şirket ile değer müdahil şirketleri altından kalkılamayacak derecede mağdur ettiklerini, 03.08.2017 tarihli ek bilirkişi raporunun bilimsellikten uzak, dayanağı olmayan ve gerçeğe aykırı soyut ve hikâye niteliğinde ibarelerle, aslen yapılmayan/yapılması mümkün görünmeyen ancak “…bileceği” şeklindeki ibarelerle gerçekleşmesi ütopyaya bağlanmış değerlendirmelerle dolu olduğunu, rapor ve kararın davacı şirketlerin borca batıklık durumu ve iflas erteleme talebinin müdahillerinin alacaklarına kavuşmasının engellenmesi/ortadan kaldırılması yönünde zaman kazanma amacına hizmet ettiğini, davacı şirketlerin TTK’na göre taahhüt ettikleri sermaye artışını öncelikli olarak yerine getirmeleri gerektiğini, iflas erteleme davalarının İİK’nun 179/a maddesi hükmü uyarınca ancak birer yıllık süreler ile ertelemeyi öngördüğünü oysa davanın açıldığı tarih olan 23.02.2016 tarihinden itibaren yargılamanın ısrarla sürdürüldüğünü, sürekli ek raporlar ek kayyum görüşleri alınarak ihtiyati tedbirler ile kanun maddesinin hükmü çiğnendiğini belirterek İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/225 E. sayılı dosyasından verilen tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
Müdahil …A.Ş. Vekili İstinaf Taleplerinde;
Öncelikle, 673 sayılı KHK ile 699 sayılı KHK’ya eklenen 2/B maddesi ile iflas erteleme davalarında tedbir kararı verilmesinin yasaklandığını, daha önce verilen kararlar istinaf mahkemesi tarafından kesin olarak kaldırıldığından, yeni bir tedbir kararı hükmünde olan istinafa konu ara kararın kanuni dayanağı olmadığını, daha önceki tedbirler istinafça kesin olarak kaldırıldığından son verilen tedbir kararının yepyeni birer tedbir hükmünde olduğunu, maddi gerçeğe aykırı ve farklı raporlarında çelişkili beyanlarda bulunan bilirkişi heyetinin bağımsızlığı, tarafsızlığı ve objektifliğinden söz edilemeyeceğini, 24.10.2016 tarihinde sunulan raporda iyileştirme projesinin inandırıcı olmadığı şirketlerin bir kısmı yönünden borca batıklık ön koşulunun da oluşmadığının tespit edildiğini, daha sonra sunulan raporlarda bunun aksine çelişkili değerlendirmelere yer verildiğini, 2016 yılının ilk 3 aylık dönemine göre %90 oranında düşen satışlara, aktiflerde 2.820.439 TL azalmaya ve pasiflerinde 3.058.298 TL artmaya, taahhüt edilen sermaye artışlarının yapılmamasına, iyileştirme projesinde öngörülen diğer hedeflerin 1/3’üne dahi ulaşılmaktan oldukça uzak olunmasına rağmen, göstermelik olarak aylık 30 – 40.000 TL’lık satışlarla şirketin faaliyetlerine devam edildiği izlenimi yaratılarak, şirketin iyileştirme projesinde öngörülen hedeflere ulaşacağı yönünde görüş beyan edilmesinin bilimsellikten uzak olduğunu, ayrıntısı dilekçelerinde açıklandığı üzere kayyımların değiştirilmesi gerektiğini, bu yöndeki taleplerinin mahkemece inceleme yapılmadan reddedildiğini, belirterek İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/225 E. sayılı dosyasından verilen tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
İstinaf Dilekçesi Davacılar… Tic Ltd Şti Vekiline 18/05/2018 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, Müdahillerin İstinaf Taleplerine 10/05/2018 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek ; Ayrıntısı dilekçelerinde izah edildiği üzere bilirkişi ve kayyım raporlarının olumlu olduğunu, mahkeme kararının raporlara dayandırıldığını ve isabetli olduğunu belirterek istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının müdahiller vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davacı şirketlerin iflaslarının ertelenmesi talebiyle görülen davada verilen tedbirlere itirazın reddine ilişkin kararın istinaf incelemesi için dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede gerekçeli kararın olmaması nedeniyle dairemizin 25/12/2017 tarih ve 2017/2476 E. 2017/2047 K sayılı kararıyla dosyanın mahal mahkemesine geri çevrilmesine karar verildiği, gerekçeli kararın yazılarak istinaf incelemesi için tekrar dairemize gönderildiği anlaşılmakla dosya öncelikli olarak ele alınmakla;
Her ne kadar mahkemenin gerekçesi yeterli ve açık değil ise de dava ve usul ekonomisi gözetilerek dosya incelendiğinde;
İflas erteleme kurumu, bilançosu borca batık sermaye şirketleri ve kooperatifleri, borca batıklıktan kurtulma ümidinin olması halinde kanun koyucu tarafından tanınmış bir haktır. Ekonominin dinamiği olan bu kurumların yüklendikleri görev sadece bu şirketlerin kendileriyle değil toplumla da ilgilidir. Yapılan işlerin kendileriyle ilişkili bir çok şirket, kurum, işçi vb. çevreleri ilgilendirmesi nedeniyle bu durumdaki şirket ve kooperatiflere imkan tanınması halinde borca batıklıktan kurtulabilecek iseler, iflaslarının kanunda tanınan haklar çerçevesinde ertelenmesine karar verilmelidir. Mahkemelerce verilen iflas erteleme kararları yargı yolundan geçmeden veya geçerek kesinleşmiş veya kesinleşme aşamasında erteleme sürelerinin dolması nedeniyle yapılan uzatma talepleri yeni bir dava değil, kanunda çerçevesi çizilen iflas erteleme kurumu içerisinde bir taleptir. Bu nedenle iflas erteleme kararının uzatılması talebini yeni bir talep gibi görerek olağanüstü hal ilamından sonra çıkartılan 669 ve 673 sayılı K.H. Kararnameler kapsamında reddine karar verilmesi ne iflas erteleme kurumunun ruhuna, ne de K.H.Kararnamelerinin amacına uygun düşmemektedir.
Bu nedenle; iflas erteleme talebinin olağanüstü halin ilanından önce yapılmış olması ve tedbir verilmiş olması halinde şirket hakkında 673 sayılı KHK’nın 10. maddesinin 2/c fıkrasında belirtildiği şekilde inceleme yapılarak talepte bulunan şirket veya kooperatifin bu şirket veya kooperatiflerden olması halinde tedbir kararı derhal kaldırılmalı, yapılan inceleme sonunda erteleme talep eden şirketin veya kooperatifin bu şirketlerden olmaması halinde de erteleme kararı verilmeyerek, tedbir kararları İİK’nın 179 ve devamı maddelerinde belirlenen işleyişe göre değerlendirilmelidir. Bu cümleden olmak üzere mahkemece yeni tedbir kararı verilmeyerek önceden verilen tedbir kararlarının iflas erteleme kurumunun amacı nazara alınarak devamına olanak sağlanmalıdır.
İflas erteleme talebinin 20/07/2016 tarihinden önce yapılmış olması halinde; talepte bulunan şirketin veya kooperatifin borca batık olması ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmesi, kayyım tarafından üç aylık dönemlerde ibraz edilen raporlara göre şirketin durumunun iyiye giderek iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunması izleniyor ise, bu durumda iflas erteleme kararı da verilemeyeceği için dosyanın olağanüstü halin kalkmasına veya İİK’nın 179/b-4’te belirlenen sürenin dolmasına kadar elde bekletilmesi, bu süreler sonunda mevcut duruma göre karar verilmesi, ancak iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmemesi, bekleme süresinde alınan kayyım raporlarına göre şirketin iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunmaması ve nihayet İİK’nın 179/b-4 maddesinde belirlenen sürenin dolması halinde ise şirketin veya kooperatifin İİK’nın 179/b-5 maddesi uyarınca iflasına karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay23. Hukuk Dairesinin 22/03/2017 Tarih ve 2016/9664 E. 2017/888 K. Sayılı kararı bu yöndedir. Bu görüş dairemizce de benimsenmiştir. Bu nedenle dosyada verilen tedbirlerin KHK hükümlerine ve amacına aykırı olduğu yönündeki müdahillerin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
İİK.nun 179/b.maddesi gereğince
“Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz kararları uygulanmaz; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.
206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.
…”
Buna göre, İİK.nun 179/b maddesi uyarınca erteleme süresince davacı aleyhine İİK.nun 206.maddesinin l.sırasında yazılı alacaklar hariç olmak üzere 6183 sayılı yasadan kaynaklanan alacaklar dahil olacak şekilde hiç bir icra takibinin yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durdurulur. Erteleme süresi içerisinde taşınır taşınmaz veya ticari işletme rehni ile temin edilen alacaklar nedeni ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibin yapılabilir, başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takipler nedeniyle muhafaza tedbirlerinin alınamaz ve rehinli mallann satışının gerçekleştirilemez. Ancak yargılama sonunda iflas erteleme kararı verilmesi halinde rehinli ve ipotekli alacaklar için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipler nedeniyle alacaklı tarafın satış talep etmesi ve satış gününün icra müdürlüğünce tayini halinde erteleme süresinden kalan süre için işleyecek faizin ipotek ile karşılanmayan kısmının icra müdürlüğü tarafinda hesaplanacak faizinin davacı tarafça teminatlandınlması halinde satış durdurulabilir, aksi halde satış durdurulamaz. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında bu hususlar irdelenmemiş ise de ilk derece mahkemesince erteleme kararı verilmesi halinde bu kararla birlikte değerlendirilmesi gereken faizlerin teminatlandırılmasına ilişkin talebin henüz işin esası hakkında bir karar verilmeden hüküm altına alınması mümkün değildir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2013/17001 E. ve 2014/6215 K. sayılı kararında da benzer şekilde işaret edildiği üzere İİK.nun 179/b-2 maddesinin uygulanabilmesi için iflasın ertelenmesi kararının verilmesi gerektiği, dosyada henüz iflas erteleme kararı verilmediği, henüz hüküm verilmeden İİK.nun 179/b-2.maddesinin uygulama alanı bulunmadığı, anılan madde hükmünün hükümle beraber değerlendirilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesinin kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan müdahil T. İş Bankası vekilinin bu yöndeki istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir.
Müdahil … A.Ş. Vekilinin kayyımların değiştirilmesi yönündeki taleplerinin mahkemece incelenmeden reddedilmesine yönelik İstinaf Talepleri ihtiyati tedbir ara kararı ile ilgilisinin bulunmadığı gibi buna yönelik taleplerin istinaf konusu yapılarak incelenmesi mümkün değildir. Zira hangi kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği HMK.nun 341.maddesinde açıkça sayılmış olup, mahkemenin her ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Bu nedenle açıklanan taleplerin incelenmeksizin reddine karar vermek gerekmektedir.
Diğer yönlerden ise; davanın 23/02/2016 tarihinde açıldığı, aynı tarihte ihtiyati tedbir kararı verildiği, son alınan kayyım raporlarında yapılan değerlendirmelere göre; alacaklıların iflas kararın nazaran daha fazla zarara uğramaması için uygun hareket edildiği, alacakların zarara uğratılmasına çalışılmadığı, iyileştirme projesinde planlanan satış ve kârlılık tutarlarının uyumlu olduğu, planlanan sermaye artışlarının yerine getirildiği, şirketlerin süreye ihtiyaç duyulduğunun mütalaa edildiği, son alınan bilirkişi raporunun üzerinden 1 yıldan fazla süre geçmiş olması nedeniyle 11/04/2018 tarihli celsede ek-bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği ve raporun henüz dönmediği, bu aşamada sonuç olarak her ne kadar yeterli ve açıklayıcı gerekçe içermese de ilk derece mahkemesinin kararında sonuç itibariyle bir yanlışlık bulunmadığı, HMK.nun 336.maddesi gereğince koşullara göre tedbirlerin değiştirilebileceği veya kaldırılabileceği, müdahillerin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince müdahillerin istinaf başvurularının esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Müdahil taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1f Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/07/2018