Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1393 E. 2018/1143 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1393 Esas
KARAR NO : 2018/1143
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1166 Esas
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar … ve … tarafından, 29.02.2016 tarihli dava dilekçesi ile davalı kooperatif aleyhine dava açılmış ve dilekçede , yönetim kurulunun eşit işlem ilkesine aykırı, kooperatifin amacına uymayan , pay sahiplerinin özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden ve bunların kullanılmasını engelleyen , genel kurulca yönetim kuruluna verilmiş bir yetki olmamasına rağmen genel kurulun devredilemez yetkilerini kullanarak 17.12.2008 tarihli 53 nolu, 25.06.2011 tarihli 88 nolu, 24.05.2010 tarihli 83,84 ve 84 nolu , 10.08.2010 tarihli 99 nolu, 26.10.2011 tarihli 100 nolu , 101,102 nolu tapu tahsis ve tapu tahsisi verilmesi kararları alarak kooperatif ve dolayısı ile kooperatif ortakları zarara uğratılarak kendilerine ,yakınlarına ve iş birliği içinde bulundukları kişiler üzerinden yine dolaylı olarak yine kendilerine çıkar sağlamak amacıyla almış oldukları yönetim kurulu kararlarının geçersiz olduklarının tespit edilmesini, yönetim kurulu üyesi olan tasfiye memurlarının 2005 yılından bu yana kooperatif yönetiminde muktedir oldukları, yönetim kurulu karar defterlerinin üyelerin haklarını korumaya yönelik yasaların aradığı usul ve esaslar çerçevesinde bir düzen içinde olmadığını, her zaman geçmişe dönük işlem yapmaya müsait, istedikleri zaman kararları değiştirebilecekleri şekilde tutulduğunu, yapmış oldukları yolsuzlukların konuşulmasını engellemek için 29.05.2011 tarihinden bu yana yaklaşık 5 yıldır genel kurulun yapılmadığını, söz konusu genel kurulun 7. maddesinde kooperatifin tasfiye sürecine sokulmasına , tasfiye memurlarının asıl ve yedek üyelerinin 3 yıllığına seçilmesi kararı alındığını, bu karar doğrultusunda aynı zamanda tasfiye memurları olan yönetim kurulu asil ve yedek üyelerinin görev sürelerinin 29.05.2014 tarihinde sona ermiş olduğunun tespitini , dava konusu edilen kararların geçersiz olduğuna ve iptali talep edilen kararları alanlar ile bu kararlardan menfaat sağlayanların halen yönetim kurulu üyesi ve tasfiye memuru olduklarından asıl ve yedek üyelerin azline ve kooperatif yönetim kurulu için kayyum tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı kooperatifin tasfiye memuru … cevap dilekçesinde, iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacı … ‘nün dava açma ehliyetinin bulunmadığını, üyeliğinin olmadığını, davacı iddialarının Büyükçekmece 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/451 Esas sayılı dosyasında ki bilirkişi raporları İle çürütüldüğünü, davacının sahtecilik isnadında bulunduğu … yetkililerine hakkını devir ettiğini , fakat devir işleminden vazgeçtiğini, kendisine bu devir karşılığında 2 adet daire verildiğini, davacının yaklaşık 42.500 TL tahsis ödemesi yaptığı yer için 6 adet daire talebinde bulunduğunu , davacının hakkında yaptığı şikayet ve davalardan sonuç alamayınca mesnetsiz iddialarla kooperatifin işleyişini durdurmak amaçlı kayyum atanmasını talep ettiğini, hiçbir davası ve talebi kabul görmeyen davalının şahsına ve kooperatife zarar vermek için elinden gelen tüm gayreti gösterdiğini, amacının haksız ve kötü niyetli olarak 6 adet daireyi alabilmek olduğunu, kooperatifin tüm işlemlerinin usulüne uygun olduğunu, davacının açmış olduğu davalar nedeniyle kooperatif defterlerinin sürekli olarak mahkemede tutulduğunu, genel kurul yapmak için defterlerin talep edildiğinde davacının talebin reddini istediğini, davacı nedeniyle genel kurulların yapılamadığını savunarak haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/198 Esas, 2017/60 Karar ve 20.01.2017 tarihli kararı ile, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/63 esas sayılı dava dosyasında tarafların aynı olduğu , her iki dosya arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle dosyaların HMK 166. maddesi gereğince birleştirilmesine ,yargılamanın Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/63 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiş, Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesi ise , davaya bakma görevinin ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle 19.12.2017 tarihli ara kararla, dosyanın tefrikine ve başka esasa kaydedilmesine karar vermiş, tefrik sonucu 2017/1166 Esas numarasını alan dosyada, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.03.2018 tarihli ara kararı ile, davacılar vekilinin 01.03.2018 tarihli celse de davalı kooperatife tedbiren yönetim kayyımı atanmasını talep ettiği, ihtiyati tedbirin uyuşmazlık hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma olduğu, davalı kooperatife kayyım atanmamasının davacı tarafından hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da imkansız hale geleceğinden veya gecikme nedeniyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı konusunda kanaat oluşmadığı , asıl olanın kooperatifin en yetkili organı olan genel kurul tarafından atanan yönetim kurulu tarafından yönetilmesi olduğu, mahkemece yapılacak müdahalenin çok zorunlu hallerde ve kısıtlı olarak yapılması gerektiği, somut olayda bu aşamada gerçekleştiğine dair kanaate varılmadığı gerekçesi ile davalı kooperatife tedbiren yönetim kayyımı atanması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Ara karar davacı … tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, dava dilekçesinde ki iddialar ve mahkeme gerekçesi, olayların gelişimi, açılan davalar, azlini talep ettiği ,yönetim kurulu başkanı ile ilgili tüm iddialar tekrar edildikten sonra, sonuç olarak, bağımsız yöneticilerin atanması halinde, kısmen değindiği hususlardan daha fazla yolsuzluk ve sahtecilik bulunacağının açık olduğunu iddia ederek, mahkemenin kooperatife kayyım tayini talebinin reddine dair kararın kaldırılmasını ve davalı kooperatife kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava, kooperatif yönetim kurulu kararlarının geçersiz olduğuna karar verilmesi, yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin sona erdiğinin tespiti, kooperatif yönetim kurulu asil ve yedek üyelerinin azli ile kooperatif yönetim kurulu için kayyım tayinidir.
İstinaf konusu ise, davalı kooperatife tedbiren yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddidir.
Davanın niteliği ve davalının kooperatif olması nedeniyle, öncelikle ihtiyati tedbire ilişkin düzenlemelerin ve daha sonrada Kooperatif Kanunu ve ilgili yasaların değerlendirilmesi gerekmiştir
İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile, ihtiyati tedbirin şartları ise 389 maddede düzenlenmiştir. Maddede, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağından endişe edilmesi hallerinde , uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir.Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasanın düzenlediği şartların varlığı gerekli olmakla birlikte, şartların varlığı halinde bir davada her konuda ihtiyati tedbir kararı verilmemekte yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir.Somut olayda, davacının birden fazla iddiası bulunmakta olup bunlardan birisi ise , kooperatif yönetim kurulu üyelerinin azlidir.Bu anlamda, yönetim kayyımı atanma talebi uyuşmazlık kabul edilse dahi, HMK 390/3. fıkrada, tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğuna yer verilmiştir.Yasal düzenleme emredici niteliktedir, Somut olayda bu şartın gerçekleştiğinin kabülü mevcut durum itibarı ile mümkün görülmemektedir.Diğer yandan davanın esasını çözecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesi de hukuken mümkün değildir.Çünkü yukarıda ifade edildiği üzere ,davanın konularından birisi yönetim kurulu üyelerinin azline dairdir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 55. maddesinde kooperatif organlarından olan yönetim kurulu düzenlenmiştir.Yasada, yönetim kurulunun , kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organı olarak tanımlanmıştır.Aynı yasanın 98. maddesinde, bu kanunda aksine düzenleme bulunmayan hususlarda Türk Ticaret Kanundaki Anonim şirketlere ait hükümlerin uygulanacağına yer verilmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun’nun dördüncü kısım birinci bölümde 329 vd maddelerde Anonim Şirket düzenlenmiştir. Kayyım ise, TMK 426 vd maddelerde , yönetim kayyımlığı ise 427. maddede düzenlenmiştir. Yasada, hangi hallerde yönetim kayyımı atanacağına yer verilmiş, TMK 427/4. fıkrada ise, bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimin başka yollardan sağlanamaması durumu yönetim kayyımı atanacak haller arasında sayılmıştır.
Somut olayda, açıklanan nedenlerle ve tüm yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, davalı kooperatife tedbiren yönetim kayyımı atanma şartları talep tarihinde oluşmadığından ve mahkemenin buna ilişkin red kararında isabetsizlik görülmediğinden davacı … ‘nün istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1166 Esas sayılı dosyasında verilen 05.03.2018 tarihli davalı kooperatife tedbiren yönetim kayyımı atanma talebinin reddi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı … ‘nün istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi uyarınca REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1- f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/06/2018