Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/139 E. 2019/1070 K. 13.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/139 Esas
KARAR NO : 2019/1070
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2005/421 Esas
KARAR NO : 2017/322
KARAR TARİHİ: 08/05/2017
BU DAVA İLE BİRLEŞTİRİLEN
KOCAELİ 2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2011/615 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA
DAVA : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KARAR TARİHİ: 13/06/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili 17.10.2005 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olduğunu, kendisine .. Blok …. Kat 1 nolu daire tahsis edildiğini, kooperatifin kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olarak yüksek miktarda borç çıkardığını, müvekkili tarafından ödenmediğinden müvekkiline tahsis edilen dairenin davalı kooperatif adına tapuya tesciline kooperatif genel kurulunca karar verildiğini, müvekkilinin dava etmesi sonucu genel kurul kararlarının iptal edildiğini, müvekkilinin mahkemece belirlenecek borcunu kooperatife ödemek için depo etmeye hazır olduğunu belirterek, kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkil adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davalı kooperatif vekili 28.11.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak dava ile ilgisi olan dosyaların Yargıtay’dan dönüşünün beklenmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak davacının diğer kooperatif üyelerinden daha az miktarda aidat ödediği için, kendisinden fark ödemesinin istenildiğini, bu borcunu yerine getirmediği için tapunun kooperatif adına çıkarıldığını, bu nedenle davacının talebinin haksız olduğunu, davacının kooperatife olan borçlarına mesnet teşkil eden belgelerin ekte sunulduğunu, bu belgelere göre davacının borcunun anapara ve faiz toplamı şeklinde hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
BU DAVA İLE BİRLEŞTİRİLEN KOCAELİ 2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2011/615 ESAS AYILI DAVA DOSYASINDA TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili olan …’ın …eratifi üyesi olduğunu, üye olarak kendisine … Köyü … mevkii … parsel nolu taşınmazların üzerinde yaptırdığı inşaattan … Blok …kat 1 nolu dairenin tahsis edildiğini, kooperatifin, kooperatif Kanunu’na ve ana sözleşmeye aykırı olarak, müvekkiline yüksek miktarda borç çıkardığını, ödeme yapılmadığı için, müvekkilinin kooperatifin 27/06/2009 tarihinde yapılan genel kurulda alınan karar ile üzerine tahsisli dairenin tahsisinin kaldırılarak davalılar adına tapuda tescil ettirildiğini, kooperatif tarafından verilen kararın müvekkilince dava edilerek dava sonucunda davanın kabulü ile genel kurul kararlarının iptal edildiğini, belirtilen taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile, müvekkili adına tesciline karar verilmesi için, iş bu davayı açmak zorunda kalındığını, iş bu davanın Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/421 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/615 sayılı dosyası ile bu dosyanın birleştirildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince, her ne kadar dava konusu dairenin tapusu davalı kooperatif adına kayıtlı değilse de, yukarıda açıklanan gerekçelerle, daireyi haksız şekilde diğer üyeler adına kayıt ve tescilde kooperatifin kusurlu olduğu ve bu sebeple husumet ehliyetinin bulunduğu, birleşen dava ile husumet yöneltilen üyelerin iktisabının da haksız olduğu görülerek, asıl dosya ve birleşen dosyalar yönünden davaların kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 07.08.2017 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde karara çıkmış olan dava, 1163 sayılı yasanın 53. Maddesine göre 1 aylık hak düşürücü süre içinde açılması zorunlu olup, davanın bu süre geçtikten sonra açıldığı, bu nedenle Kocaeli 1. Asliye Ticaret mahkemesinin hak düşürücü süre içinde açılmayan davayı reddetmesi gerekirken, kabul etmesinin yerinde olmadığı,2-Mahkeme tarafından davacının borçlarına genel kurul kararlarına rağmen faiz uygulanmadığı, faiz uygulanmamasının Kooperatifler Kanununun 23. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu,3-1160 sayılı Kooperatifler Yasasının 42/6. bendine göre, gayrimenkul satımında tek yetkili organın genel kurul olduğu, davaya konu taşınmazın satışına ilişkin bir genel kurul kararı bulunmadığı, taşınmaz satışı için 42/6 gereği genel kurul kararının zorunlu olduğu, genel kurul kararı olmaması halinde davanın ancak tazminat talebi ile sınırlı olmak zorunda olduğu,4-Taşınmazın mahkeme kararı ile davacı adına tescilinin imar yasasına aykırı olduğu, taşınmazın projesinde böyle bir bağımsız bölüm bulunmadığı, Mahkemece verilen tescil kararının imar yasasına aykırılığı nedeni ile tescilinin mümkün olmadığı, 5-Davacının, dava açtığı tarihte kooperatife borçlu olduğu, davacının davasını 2005 tarihinde açtığı, borcunu ise 28.04.2011 tarihli celsede verilen ara karardan sonra ödediği, yani çok açık bir biçimde davacı borcunu dava açtıktan 6 sene sonra ödediği, bu nedenle davanın reddi gerekirken davanın kabul edilmesi yerinde olmadığından, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği hususları, istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:Dava aidat borcunun tespiti ile davalılar adına olan tapunun iptali ile davacı adına tescili davasıdır. Davacının davalı kooperatif üyesi olduğu, davacıya … Blok …Kat 1 nolu dairenin tahsis edildiği, fakat davacının kendisine tahsis edilen dairenin devri için genel kurulca 321.521.000,00 TL(eski TL) ödemesi gerektiğine dair karar alındığı, davacı tarafça bu ödeme yapılmadığından 27.06.1999 tarihli olağan genel kurulun 9.nolu kararında, davacıya tahsis edilen dairede dahil olmak üzere, kura dışı bırakılan 3 dairenin tapularının kooperatif adına çıkartılmasına karar alındığı ve 10. nolu karar ile de davacıya tahsisli dairenin dükkan yapılması konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği, davacının üyelikten ihracı anlamına gelecek bu kararların iptali için davacı tarafça açılan davada, Kocaeli 4.Asliye Hukuk Mahkemesi, 2007/165 E.2007/197 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne, söz konusu kararların iptaline karar verildiği ve kararların Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, iş bu davada, davacı tarafça, kooperatife olan borcunun tespitiyle, kendisine tahsis edilen ve davalılar adına tapuya kaydedilen tapunun iptali ile kendi adına kayıt ve tesciline karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.Buna göre taraflar arasındaki ihtilaf, davacının üyelik aidat borcunun tespiti ile, davalılar adına kayıtlı dairenin tapu kaydının iptal edilerek, davacı adına kayıt şartlarının oluşup oluşmadığı, dava konusu dairenin davacı adına tescil talebinin yerinde olup olmadığı noktasındadır.21.06.1998 tarihinde yapılan 1997 yılı olağan genel kurul toplantısında, 10 nolu kararla, dava konusu daire için davacının 321.521.000 TL (eski TL), kura dışı diğer daireler içinde bazı üyelerin farklı tespit edilen miktarlarda ek ödeme yapmaları halinde üyeliklerin devamına karar verildiği, ek ödeme miktarlarının neye göre tespit edildiğinin açıklanmadığı, 28.12.2009 tarihli kök bilirkişi raporuna göre, dava konusu daireninde içinde bulunduğu kura dışı bırakılan dairelerin değerlerinin neye göre tespit edildiği konusunda kooperatif kayıtlarında bir belgeye rastlanmadığı, üyelerin ödemelerinin değişiklik gösterdiği, kooperatifçe yıllara göre üyelerin ödemesi gereken aidatların belirlenmiş olduğu, buna göre, tüfe endeksi uygulanmak suretiyle davacının Eylül 2005 tarihi itibarıyla kooperatife ödemesi gereken borç tutarının güncel değerinin 5.412,98 TL olduğu tespiti yapılmıştır. Bu rapora yapılan itirazlar üzerine alınan 12.04.2010 tarihli ek bilirkişi raporunda, asıl rapordaki tespitlerde bir değişiklik yapılmasının gerekmediği, 18.02.2011 tarihli ek raporda ise belirlenen borç tutarının güncel değerinin 5.412,98 TL, Ocak 2011 tarihi itibarı ile ise borç tutarının güncel değerinin 8.141,09 TL olduğu belirtilmiştir.Talimat mahkemesince alınan 05.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda da özetle, tarafların, kooperatif ana sözleşmesi ile bağlı olduğunu, tarafların kooperatif ana sözleşmesinde belirlenen edimlerini yerine getirmekle yükümlü olduğunu, kooperatif genel kurulunun, edimlerini yerine getirmeyen, genel kurulca belirlenen borçları gününde ödemeyen ortaklarından, gecikme zammı alınmasına karar verdiği, bu baptaki 24.06.1990, 28.06.1992, 27.06.1993, 26.06.1994 ve 09.06.1996 günlü genel kurul kararları kesinleşmiş olmakla, davacının Kooperatife vaki ana para borçlarınının (1.250,25 YTL), belirtilen genel kurul toplantılarında belirlenen oranlar üzerinden hesaplanan (4.188,96 YTL) gecikme zammı (faizi) ile birlikte kooperatife ödemesi gerektiği sonuncuna varılmıştır. Sonuç olarak, davanın süresinde açıldığı, davacının, davalı kooperatifin üyesi olduğu ve başlangıçta davacıya tahsis edilen B1 Blok 1.Bodrum Kat 1 nolu dairenin daha sonra, ihraç prosadürüne girişilmeksizin dayanaksız olarak 27.06.1999 tarihli olağan genel kurulun 9.nolu kararıyla kooperatif adına kaydına karar verildiği, söz konusu kararın, davacının açtığı davayla Kocaeli 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/165 E.2007/197 K. sayılı kararıyla iptal edildiği, bu sefer dairenin kooperatif dışındaki diğer davalılar adına tapuya kaydedildiği, oysa Kooperatifler Kanunu’nun 23. ve 27. maddeleri uyarınca davacının aidat edimini yerine getirmesi karşılığında davacı adına tapuya kayıt ve tescilin yapılması gerektiği,ilke olarak, üyenin kooperatife eksik ödemelerinin olması halinde tahsili yoluna gidilmesi, bunun içinde davacı üyenin borcunun genel kurul kararlarında tespit edilen aidat ve gecikme zammı miktarlarına göre hesap edilmesi gerektiği, genel kurullarda gecikme zammı dışında faiz alınmasının ayrıca kararlaştırılmadığı, 05.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda yapılan tespit ve hesaplamaların dosya kapsamına uygun olduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararın esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353.1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 1.824,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.635,35 harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/06/2019