Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1377 Esas
KARAR NO : 2018/1302
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 17/04/2018 ( Ara Karar )
NUMARASI : 2016/1119 Esas,
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 10/07/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı yanın iş bu davada davalı Kooperatif aleyhine 12/11/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 6,7,8,9,10 ve 11.maddelerin iptalini talep ve dava ettiği, yargılama aşamasında yaptırılan inceleme sonucu alınan 22/03/2018 tarihli bilirkişi raporu üzerine 30/03/2018 tarihli ve 16/04/2018 tarihli dilekçelerle bilirkişi raporu dikkate alınarak davalı kooperatife kayyım atanmasını ve davaya konu kararlarla ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği, 22/03/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda dava konusu kararların iptal ve yoklukla malul olduğunun belirtildiği, ancak davalı vekilinin 06/04/2018 tarihli dilekçe ve eklerini sunarak rapora itirazlarını ayrıntılı olarak bildirdiği, seçilmiş bir yönetim kurulu var iken davalı kooperatifin organsız kaldığından bahsedilmesinin hukuken mümkün olmadığı, bu nedenle kayyım tayini talebinin yerinde bulunmadığı, ayrıca davalı tarafın itirazlarının henüz değerlendirilmediği, davanın sonucunu elde eder nitelikte bu aşamada TTK.449.md.kapsamında tedbir verilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla ,davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve kayyım tayinine ilişkin taleplerinin reddine, bilirkişi raporunun alındığı ve davalının itirazlarının olduğu görülmekle, duruşma günü dikkate alınarak yargılamada gecikmeye sebebiyet vermemek için dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edilerek davalı vekilinin itirazlarının tek tek değerlendirilmesi için ek rapor istenmesine şeklinde ara kararı verildiği görülmektedir.
Bu ara karara ilişkin davacı vekilince süresinde sunulan 10 Mayıs 2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
Davalı kooperatifin yönetim ve denetim kurullarının seçiminin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğu, 3 yıl için yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçimine dair 8. Maddenin seçim sırasında hem toplantı nisabının kaydedilmesi, hem de karar nisabının olmaması nedeni ile kooperatifler kanununun 45/2 maddesi ile kooperatif ana sözleşmesinin 33/1 maddesine açıkça aykırı olduğu bu kapsamda kararların butlanla batıl olduğu, yine 10 ve 11 nolu maddelere ilişkin alınan kararlarda bulunması gereken toplantı ve karar nisabının bulunmadığı bu maddelerin de mutlak butlanla batıl maddeler olduğu, öte yandan genel kurul 6 ve 7. maddenin ilişkin kararının da kanuna, kooperatif ana sözleşmesine ve iyi niyet ilkelerine aykırı olduğu bu hususların hepsinin tek tek dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da ayrıntılı olarak açıklandığı, bu nedenle tedbir taleplerinin ivedilikle kabul edilmesi gerektiği mahkemece taleplerinin reddedildiği ara karar incelendiğinde tedbir talebinin hangi somut hukuki gerekçe ile reddedildiğinin anlaşılamadığı, ortada davalı kooperatifin iptali istenen maddelerinin açıkça hukuka aykırı (mutlak butlanla batıl) olduğunu ortaya koyan bilirkişi raporu bulunduğu, davalı kooperatifin halihazırda görev başında olan, ancak seçimi mutlak butlanla batıl olan yönetim ve denetim kurullarının davalı kooperatif ile ilgili herhangi bir iş ve işlem yapamayacaklarının açık olduğu yerel mahke- mece bu aşamada tedbir kararı verilmez ise kooperatifin yüzmilyonlarcaliralık mal varlığının yakın tarihte yetkisiz yönetim kurulu tarafından satılacağı ve böylece telafisi imkansız zararların meydana geleceği, bu nedenle yerel mahkemenin 17/04/2018 tarihli tedbir talebinin reddine dair kararının açıkça haksız ve mesnetsiz olduğundan kaldırılması talep doğrultu- sunda iptali talep edilen maddelerin yürütmesinin tedbiren durdurulmasına, yönetim kuru- lunun ikame edilen iş bu iptal davası süresince davalı kooperatifin hiçbir esaslı işlemini gerçekleştirememesi buna dair karar almaması, harcama konusunda herhangi bir taahhütte bulunmaması yönünde tedbir kararı verilmesi hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
Davanın konusu, genel kurul kararlarının iptaline ilişkindir. Tedbir talebinin konusu ise, genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması ve eski yönetimle kooperatifin yönetilmesine, dava süresince davalı kooperatifin hiç bir esaslı işlemini gerçekleştirmemesine ilişkindir. Genel kurul kararlarının iptali ancak yargılama sonucunda verilecek bir mahkeme kararı ile mümkündür. Davacı tarafça talep edilen tedbir- lerin uygulanması halinde fiilen genel kurul kararlarının uygulanmaması ve bu durumunda dava sonucuna tedbir yoluyla baştan ulaşılması anlamına geleceği gibi, talep gibi tedbir kararı verilmesi halinde de telafisi güç zararların oluşabileği, sonuç olarak tedbir şartlarının oluşmadığı, bu yöndeki ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi ara kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/07/2018