Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1367 E. 2021/530 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1367 Esas
KARAR NO: 2021/530
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06/12/2017
NUMARASI: 2016/19 Esas, 2017/1154 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 07/01/2016 tarihli dava dilekçesinde; davacı kooperatifin 2 nolu ortağı olan davalının genel kurul kararları doğrultusunda ödenmesi gereken parasal edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davacının sözleşmeden doğan edimini yerine getirerek konutu davalıya teslim edip tapusunu adına tescil ettirdiği halde davalının genel kurul kararı ile saptanmış olan parasal edimlerini yerine getirmediğini, kooperatif ortağının konutunun tapusunu aldıktan sonra tapu ile üçüncü kişiye satıp ortaklık devrini yapmadığından ortaklık yükümlülüğünün kendisine ait olmak üzere devam edeceği gibi ortaklık hak ve yükümlülüklerini tapu ile devralan kişi dışında ayrı bir kişiye devredilmesinin de hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğunu iddia ederek, icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; iddiaların kabul edilir nitelikte olmadığını, müvekkilinin üyelik devrini yaptıktan sonra tapuda kayıtlı mülkiyetini de devrettiğini, bu hususta buna engel hiç bir kanuni ve ana sözleşmeden kaynaklı hükmün yer almadığını, kaldı ki müvekkilinin tapusunu almakla kooperatif açısından ferdileşmenin gerçekleştiğini, müvekkili ile devir alan arasında yapılan devir protokolünün 03/04/2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile ana sözleşmeye uygun olduğundan kabul edildiğini, müvekkilinin bu devir ile beraber tüm hak ve yükümlülüklerini de o tarih itibariyle devretmiş bulunduğunu, ayrıca devir tarihinde kooperatife hiç bir borcunun olmadığını, aradan geçen uzun zaman sonrasında kooperatif yetkililerince tutulmuş iki adet tutanak ile müvekkilinin tüm devir işlemlerinin geçersiz kılınmak istenerek müvekkilinin üye olmadığı ve artık mülk sahibi dahi hiç bir şekilde fiili ve hukuki bağı kalmadığı bir kooperatife karşı borçlandırıldığını savunarak, davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre davacı kooperatif tarafından yapılan takip için dosyanın bilirkişiye verildiği, bilirkişi tarafından verilen raporda davalının 13/11/2011 tarihli genel kurul kararı ile belirlenen tüm ödemelerini 21.340,00 TL olarak yaptığı ve davalının davacı kooperatife herhangi bir borcunun olmadığı, 13/11/2011 tarihli genel kurulda alınan kararların iptal edildiği, ortaklardan alınması gereken bedelin davalı borçludan fazla tahsil edildiğine ilişkin rapor verildiği, davalı borçlunun takip sebebiyle borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının HMK 389.maddesindeki taleplerininde reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; kararın hukuka ve adalete aykırı olduğunu, 13/11/2011 tarihli genel kurul kararında kooperatifin genel borç durumunun tespit edildiğini, ancak borcun ödenmesi için ortaklardan fazladan bir aidat alınması yönünde bir karar alınmadığını, kooperatifin yıllık 375.590,00 TL, aylık 62.598,00 TL borcunun ödenmesi için aidat toplanması kararı verildiğini, her bir ortaktan ne kadar aidat alınacağı belirtilmediğinden hesaplamaya muhtaç bir durumun söz konusu olduğunu, karışıklığın önlenmesi için genel kurul kararının mali yükümlerinin 02/11/2013 tarihli genel kurul kararı ile iptal edildiğini, 29/06/2014 tarihli genel kurul kararı ile aylık ödenti miktarlarının net olarak tespit edildiğini, bir kısım kooperatif ortaklarından ve bu arada davalıdan fazladan toplanan paraların 15/11/2011 tarihli ve 21/01/2012 tarihli yönetim kurulu kararlarına dayandığını, yönetim kurulu kararlarının genel kurul kararına dayanmadığı gibi sonradan genel kurul kararı ile onanarak hukukilik kazanmadığını, ancak önceki yönetim kurulunun söz konusu paraları kooperatif tüzel kişiliği adına alarak haksız biçimde bir kısım ortaklara zarar verdiklerinden bu zarardan kooperatif tüzel kişiliğininde sorumlu olacağının belirtilebileceğini, bu durumda da tüzel kişiliğe karşı tazminat davası açılması gerektiğini, yönetimin genel kurul kararı olmadan bu fazla ödemeleri aidat borcuna mahsup etmesinin mümkün olmadığı gibi 89 ortaktan oluşan kooperatifin 62 ortağının genel kurul kararına dayanmayan bu fazla para ödeme isteklerini yerine getirmemesi ve davalınında aralarında bulunduğu 27 ortağın değişik miktarlarda fazla para ödemelerinin kendilerininde yönetim kurulunun hukuki olmayan işlemlerine kusurları ile katkıda bulunduklarının ileri sürülebileceğini, raporun gerçekleri görmekten uzak olduğunu, defter ve belgeler üzerinde incelemeler yapılmadığını, raporda davalının davacı kooperatiften 24/12/2010 tarihinde B-3 nolu daire tapusunu aldığını, 10/02/2012 tarihinde tapuyu …’e devrettiğini ve 03/04/2012 tarihinde ise ortaklık devir sözleşmesi ile ortaklığı da …’e devrettiğini belirttiğini, bilirkişi hakkında ceza kovuşturmasını gerektirecek şekilde yanlış ve gerçek dışı tespitin söz konusu olduğunu, davalının tapuyu …’e devretmeyip … isimli kişiye satıp tapuda devir ettiğini, konutunu teslim alan kişinin konutunu başkasına, ortaklık payını ise başkasına devretmesinin yasa olarak mümkün olmadığını, sonradan görev alan kooperatif yönetim kurulunun 10/01/2015 tarihli kararı ile tespit edilerek yapılan işlemin bir aldatmaca ve hile olduğunu, geçersiz ve yok sayıldığına dair karar oluşturulduğunu, bu nedenle davalının üyelik durumunun devam ettiğinin tespit edilip davalının bilinen adresine taahhütlü mektup ile tebliğ çıkarıldığını, tebliğin geri iade edildiğini, raporun gerçeğe aykırı olduğunu, irtifak tapusunu … isimli kişiye satış ve devir yaptığının gözetilmediğini, davalıdan geçersiz bir işlemle pay devri almış görünen ve işlem tarihinde kooperatif başkanlığını yürüten …’in aynı konumda bulunan kooperatif ortaklarından yoğunluklu olarak devir işlemlerinin alıcısı olarak göründüğünü, aldatıcı ve geçersiz işlemlerle pay devir işlemini kabul eden dönemin kooperatif başkanı …’in önceden işlediği ağır cezalık suç nedeniyle 25/07/2012 tarihinde cezaevine alındığını, halen cezasını çektiğini, ortaklardan … aleyhine açılan dava sonucunda verilen kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2017/1257 Esas sayılı dosyasında istinaf taleplerinin reddedildiğini, söz konusu kararın emsal nitelikte olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; kooperatif aidat bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamından; davalının üyesi bulunduğu davacı kooperatife ait ortaklık payını 03/04/2012 tarihli adi yazılı sözleşme ile dava dışı …’e devrettiği, devir yazısında davalıya ait bir pay daireye isabet eden ortaklığın tüm hak ve vecibeleri ile birlikte devir alındığının belirtildiği, kooperatif yönetim kurulunun aynı tarihli kararı ile 03/04/2012 tarihli usulüne uygun kooperatif ortaklığı devir sözleşmesi gereğince ortaklık payını …’e ana sözleşmede belirtilen koşullara uygun şekilde devredildiğinden gerekli cari işlemlerin yapılmasına karar verilmesine dair karar alındığı, yönetim kurulu başkanının iş bu karar tarihinde … olduğu, davalının kooperatife 30/01/2006 tarihli üye olduğu, devralan … tarafından 03/04/2012 tarihli dilekçe ile 2 nolu kooperatif ortağı olan …’nın kooperatif ortaklığını devir alması nedeniyle ortaklık payına isabet eden B Blok Daire 3’teki gayrimenkule ilişkin herhangi bir hak ve talebinin olmadığını beyan ettiği, ortaklığının bundan sonraki cari faaliyetlere ilişkin olduğu, söz konusu ortaklığa ilişkin doğmuş ve doğacak borçları ödemeyi taahhüt ve beyan ettiğini ifade ettiği, ayrıca buna ilişkin taahhütnameyi ibraz ettiği, 14/02/2012 tarihli belgede kooperatif kaşesi ve imzası ile kooperatif ortağı 3 nolu üye …’nın 13/11/2011 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul kararı gereğince mevcut borçlarının tasfiyesi için kendisinden talep edilen 16.755,00 TL ve beş aylık kooperatif aidatı olan 4.550,00 TL olmak üzere toplam 21.345,00 TL’yi 31/01/2011 tarihli makbuz, 03/02/2012 tarihli makbuz, 04/02/2012 tarihli makbuz ve 05/02/2012 tarihli makbuzla olağanüstü genel kurulu kararı gereğince mevcut bütün borçlarını ödemiş olduğunun belirtildiği, tapu kaydının davalı üye adına 24/12/2010 tarihinde tescil edildiği, kooperatifin 2011 hesap yılı olağanüstü genel kurul toplantısının 13/11/2011 tarihinde gerçekleştirildiği, mahkemenin ve davacının kabulünde olduğu üzere genel kurul kararının mali yükümlülüklerinin 02/11/2013 tarihli genel kurul kararı ile iptal edildiği, 29/06/2014 tarihli genel kurul kararı ile aylık ödenti miktarlarının belirlendiği, kooperatifin 10/01/2015 tarihli yönetim kurulu kararı ile kooperatifin 2 nolu ortağı … ile 82 nolu … arasında yapılan devir sözleşmesinin geçerli olup olmadığına dair toplantı yapıldığı, söz konusu kararda kooperatifin 2 nolu ortağı …’nın B-3 nolu bağımsız bölümün pay maliki olarak ödemelerde bulunduğu ve kooperatif tarafından bağımsız bölümün irtifak tapusunun 30/12/2008 tarihinde … adına oluşturulup tapuya tescil edildiği, …’nın irtifak tapusu ile maliki bulunduğu B-3 nolu bağımsız bölümü 10/02/2012 tarihinde …’a satıp tapuda devir ve tescil işlemlerini yaptırdığı, ancak üyelik haklarını devretmediğinden kooperatif üyeliğinin devam ettiği, bundan sonra 03/04/2012 tarihinde ortaklık payına ilişkin ortaklık pay ve borçların …’e devrettiği, bu devrin yönetim kurulunun kararı ile onaylandığı, kararda …’in kooperatif yönetim kurulu başkanı olarak imzasının bulunduğu, yapı kooperatiflerinin amacının ortakların belirli ekonomik yararlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve iyi niyet kuralları içerisinde sağlamak ve konutu bulunmayan ortaklara konut yapmak olduğu, ortaklığın devri halinde hak ve yükümlülüklerin tamamen devralana geçeceği, bu anlamda ortaklık payını devredenin paydan doğan haklarını bir kişiye ve yükümlülüklerini diğer bir kişiye devretmesinin yasal olanak bulunmadığının belirtildiği, davacı tarafça davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 731,45 TL takip öncesi işlemiş faiz, 12.120,00 TL asıl alacak ve 81,81 TL faiz olmak üzere toplam 12.933,26 TL’nin tahsili amacıyla 10/07/2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında gerçekleştirilen işlemler konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; kooperatif üyeliği ile kooperatif üyeliğinden kaynaklanan tapulu taşınmazını başka kişilere devreden davalı kooperatif üyesinin kooperatife borçlu bulunup bulunmadığı, takip konusu alacağın sübuta erip ermediğidir. 14/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda; bilirkişi tarafından tarafların iddia ve savunmaları, taraflarca dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgeler, icra takip dosyası incelenerek, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 10.maddesinde; her ortağın kooperatiften çıkma hakkının olduğu, 11.maddesinde, kooperatifte çıkma hakkının kullanılmasının ana sözleşme en çok beş ay için sınırlandırılabileceği, sonuç olarak, davalının 24/12/2010 tarihinde tapu senedini aldığı, 14/02/2012 tarihli davacı kooperatif tarafından düzenlenen belgede, kooperatif ortağı olan 3 nolu üye davalının talebi üzerine hazırlandığı, kendisinin 13/11/2011 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulu kararı gereğince mevcut borçlarının tasfiyesi için kendisinden talep edilen 16.755,00 TL ve beş aylık kooperatif aidatı olan 4.550,00 TL olmak üzere 21.345,00 TL’yi 31/01/2011 nolu makbuz, 03/02/2012 tarihli makbuz, 04/02/2012 tarihli makbuz, 05/02/2012 tarihli makbuzla ilgili genel kurul kararı gereğince mevcut bütün borçlarını ödediği, 03/04/2012 tarihli taahhütname başlıklı …’e verilen yazı ile üye kayıt defterinde …’nın 30/01/2006 tarihinde üyeliğe kabul edildiği ve toplam ödemesinin 18.640,00 TL olduğu, 03/04/2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile …’e devrettiği, toplam 21.340,00 TL ödemelerde bulunduğu, 13/11/2011 tarihli genel kurul kararının daha sonra genel kurul kararı ile iptal edilmiş olması sebebiyle kapsadığı zaman dilimi için ortaklardan alınması gereken zorunlu miktarın 1.650,00 TL olduğu, bu durumda davalının 19.690,00 TL fazla ödemesinin bulunduğu, genel kurul kararı gereğince fazla ödemeye haksız eylemleri ile sebebiyet veren yönetim kurulu üyeleri hakkında kişisel dava açabileceğinin tespiti ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 11.maddesi gereğince davalının kooperatife herhangi bir borcunun bulunmadığı, takibe devam edilemeyeceği belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek, müvekkillinin ana sözleşmeden doğan edimini yerine getirerek ürettiği konutu davalıya teslim ettiğini, davalının ortaklıktan kaynaklanan ve genel kurul kararı ile saptanmış parasal ödemelerini yerine getirmediğini, kooperatif ortağının konutunun tapusunu aldıktan sonra tapu ile üçüncü kişiye satış yapıp ortaklık devrini yapmadığında, ortaklık yükümlülüğü kendisine ait olmak üzere devam edeceği gibi ortaklık hak ve yükümlülüklerini tapu ile devralan kişi dışında ayrı bir kişiye devredilmesinin de hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğunu, tapusunu aldıktan sonra istifa eden ortaklarında aynı yükümlülüklerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 81.maddesi uyarınca devam ettiğini, davalı üyeliğini devrettiğini, kat mülkiyeti konutunu da başkasına sattığını, bu durumu tespit eden kooperatifin üyelik devrini geçersiz saydığını, buna ilişkin karar alarak deftere işlediğini, bilirkişinin bu durumu incelemediğini belirterek, aynı bilirkişiden defter ve kayıtların tetkiki ile rapor düzenlenmesi istenmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davanın reddine karar verilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 10.maddesinde; her ortağın kooperatiften çıkma hakkının olduğu, çıkma keyfiyetinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde ayrılmak isteyen ortağın muhik bir tazminat ödenmesine dahi hükmün ana sözleşmeye konulabileceği, yasanın 14/3.fıkrasında ortaklığın devredilebileceği, yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 81.maddesinde; kooperatifin dağılma sebeplerine yer verilmiştir. Maddede, konut yapı kooperatiflerinin ana sözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılacağı ve dağılacağı, amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya iş yerinin çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamayacağı, ancak bu eski ortakların daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılacakları ifade edilmiştir. Konut yapı kooperatifleri ana sözleşmesinin 17.maddesinde ise; ortaklığın yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek suretiyle 10.maddedeki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredebileceği, yönetim kurulunun bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamayacağı, devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülüklerinin yeni ortağa geçeceği belirtilmiştir. Somut davada, davalı kooperatif ortağının dava dışı kişiye kooperatif ortaklığını devrettiği, bu devrin yönetim kurulu tarafından kabul edildiği, kısa süre sonra ise ortaklığa bağlı olarak edinmiş olduğu bağımsız bölüm taşınmazını ise bir başka kişiye tapuda devir ettiği, bu süreç öncesinde ise davalı ortağın kooperatife ilişkin olarak daha sonradan iptal edilen genel kurul kararı doğrultusunda tüm akçeli edimlerini yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı vekili tarafından Dairemizin 2017/1257 Esas, 2017/1942 Karar sayılı ilamı istinaf aşamasında emsal olarak gösterilmiş ise de, söz konusu ilama konu davalı kooperatif üyesinin kooperatif üyeliğini devretmiş olmasına rağmen tapu devrini gerçekleştirmediği için sorumlu tutulduğu, iş bu davada ise davalı ortağın gerek kooperatife ait hissesini, gerek ise tapusunu üçüncü kişilere devrettiği anlaşılmış olmakla emsal olarak gösterilen ilamdaki kabul şeklinin iş bu davaya uygun düşmediği kanaatine varılmıştır. Kaldı ki, davalı üyenin, üyelikten kaynaklanan aidat ve diğer ödemelerini genel kurul kararları çerçevesinde ödemiş olduğu, diğer taraftan, yapılan bu ödemenin genel kurul kararının daha sonradan iptal edilmiş olması karşısında fazla bir ödeme olduğu da diğer bir gerçek olduğundan davacının takip konusu alacak iddiasını iş bu davada sübuta ermediği, mahkeme kararının bu anlamda yerinde olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Diğer yandan; davalı üyenin kooperatif üyeliği ile birlikte üyelikle kazanmış olduğu bağımsız bölümü ayrı ayrı kişilere devretmiş olması ile ilgili uyuşmazlık çıktığında sözleşme ilişkisi kapsamında devir alan ile devreden arasında ki uyuşmazlıklar yönünden davacı kooperatifin herhangi bir zararının oluşmayacağı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve ilgili yasal düzenlemeler kapsamında davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/19 Esas, 2017/1154 Karar ve 16/12/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından davacının peşin olarak yatırmış olduğu 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsile ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı vekilinin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/04/2021