Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1362 E. 2018/1138 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1362 Esas
KARAR NO : 2018/1138
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2018
NUMARASI : 2016/1393 Esas, 2018/195 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/06/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 27.12.2016 tarihli dava dilekçesinde , müvekkili sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı ………. arasında …………….. imzalandığını, davalı şirket tarafından özel güvenlik hizmetleri Sözleşmesi kapsamında korunan sigortalı konutunda hırsızlık olayının meydana geldiğini, davalının site yönetimi ile yapmış olduğu güvenlik hizmetleri sözleşmesi kapsamında ………Sitesi’nin güvenliğini sağlamayı taahhüt ettiğini, 12.10.2015 tarihinde dava dışı sigortalının eşyaları, ziynet eşyalarının hırsızlık olayının meydana gelmesi sonucunda site içerisinden çalındığını , 11.11.2015 tarihinde sigortalıya 20.638,00 TL hasar bedelinin ödendiğini, bu ödeme İle müvekkili şirketin sigortalının haklarına halef olduğunu, alacağın tahsili amacı ile İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün …………. Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine karşı davalının yapmış olduğu itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek İtirazın iptali ile takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, müvekkili şirket ile dava dışı sigortalının ikamet ettiği ……… Sitesi Yönetimi ile güvenlik hizmet sözleşmesi imzalandığını,sözleşmenin imzalanmasını takiben güvenlik hizmeti vermeye başlandığını, müvekkiline kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, sigortalı kat malikinin kendi ağır kusuru ile olaya sebebiyet verdiğini, müvekkilinin sözleşme ile yükümlülüğünü site yönetiminin sunduğu imkanlar dahilinde tam ve eksiksiz haliyle yaptığını, müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini , hırsızlık olayının meydana geldiği sitede yakın tarihte meydana gelen benzer olay nedeniyle İstanbul Anadolu 2. Tüketici Mahkemesinin 2016/623 Esas sayılı dosyasında alınan raporda, site yönetimin %80 oranında kusurlu, davacıların %20 oranında, güvenlik şirketinin kusursuz bulunduğunu , inkar tazminatının talep edilemeyeceğini savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun dördüncü kısmında tüketici sözleşmelerinin açıkça sayılmış olduğu, dava konusu uyuşmazlığın bunlardan hiç birine girmediği, bu nedenle davaya konu uyuşmazlığa bakmak görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu, ticari dava olmadığı gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, görevsizlik kararı yerinde ise de, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu yönündeki kararın hatalı olduğunu, müvekkili ile sözde zarar sorumlusu arasındaki ilişkinin , site yönetimi ile müvekkili şirket arasında imzalanan güvenlik sözleşmesinin, yönetimce kat maliklerini temsilen imzalanması nedeniyle sözleşmesel bir ilişki olduğunu, sigortalının güvenlik hizmeti aldığını, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemeleri olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve dosyanın görevli tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE; Dava, sigorta hasar bedelinin rücuen tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı İtirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamından , dava dışı, davacı sigorta şirketine “ ….. Sigorta Poliçesi “ ile sigortalı …… ait konutta 13.10.2015 tarihinde hırsızlık olayının meydana geldiği, hasar bedelinin davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya , 20.638,00 TL olarak 11.11.2015 tarihinde ödenmesi sonucunda, davacı sigorta şirketinin 6102 sayılı TTK. nun 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet ilkesi uyarınca, hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkin olarak 28.12.2015 tarihinde, İstanbul Anadolu ……….. İcra Müdürlüğünün …….. Esas sayılı dosyasında davalı hakkında icra takibi başlattıldığı ,dava dışı sigortalı konutun bulunduğu site ile ilgili olarak , dava dışı site yönetimi ile davalı şirket arasında “……Güvenlik Hizmet Sözleşmesi“ nin imzalanmış olduğu ve davacı sigorta şirketinin davalı güvenlik şirketinin zarardan sorumlu olduğu iddiası ile iş bu dava konusu icra takibini başlattığı ve itiraz üzerine ise itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Mahkemece görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle, mahkemenin görevli olmasına dair dava şartının ,işin esasına geçilmeden incelenmesi gerekmiştir. Mahkeme ve davalı tarafça da kabul edildiği üzere, sigorta rücu davalarınınTTK nun 1472. maddesi hükmünden kaynaklanması nedeniyle TTK’nın uygulanmasından bahisle, aynı yasanın 4. maddesi uyarınca bu tür davaların Ticaret Mahkemesinin görev alanında olduğu düşünülebilir ise de , davanın TTK 1472.maddesinden kaynaklanmış olması , halefiyet ilkesi dikkate alındığında , davanın sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre ,davada Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği gerek doktrinde gerekse de uygulamada çekişmesiz bir şekilde kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki dava, ticari dava niteliğinde ise davaya Ticaret Mahkemesinde bakılacak, böyle değilse yani esas uyuşmazlık ticari nitelikte değilse böyle bir dava da Ticaret Mahkemesi görevli olmayacaktır.Taraflar arasında, açıklandığı gibi iş bu davada ticaret mahkemesinin görevli olduğuna dair herhangi bir iddia ve uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, mahkemenin kabul ettiği üzere, Asliye Hukuk Mahkemesinin mi , yoksa davalının iddia ettiği gibi tüketici mahkemesin mi görevli olup olmadığıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 3.maddesinin ilk fıkrasında, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu düzenlemesine yer verilmiştir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 3. maddesine göre ise tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi , tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan , eser , taşıma ,simsarlık, sigorta , vekalet ,bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.6502 sayılı yasanın 73.maddesin de ise, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.Diğer yandan, 03 Temmuz 1944 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 37 E-9K.3 sayılı kararında ifade edildiği üzere” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz .Bu dava , aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir.Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/1-“l” bendinde düzenlenen tüketici işleminde, mal veya hizmet piyasaları ayrımı yapılmış ,aynı yasanın 13 vd maddelerinde ise ayıplı hizmet düzenlenmiştir.Konutun korunması amacı ile güvenlik firması veya personelinden güvenlik hizmeti alan birey tüketici statüsündedir.Site güvenlik hizmetinin ayıplı ifa edilmesinden doğan uyuşmazlıkların 6502 Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun (mülga 4077 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ) kapsamında olduğu ve tüketici mahkemesinde görüleceğine dair Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2010/1744 Esas, 2010/8139 Karar ve 08.06.2010 tarihli emsal kararı vb kararlarda ifade edilmiştir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve içtihat hükümleri uyarınca , dava dışı sigortalı gerçek kişi ile güvenlik şirketi arasındaki güvenlik hizmeti bir tüketici işlemi olduğundan, halefiyete dayanılarak açılan davalarda ise mahkemenin görevi dava dışı sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre belirleneceğinden görevli mahkeme tüketici mahkemesidir.Mahkemece, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendinde düzenlenen dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115.maddesi gereğince usülden reddine karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle , görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı hatalı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1393 Esas, 2018/195 Karar ve 06.03.2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/3. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/06/2018