Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1341 E. 2021/498 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1341 Esas
KARAR NO: 2021/498
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2014/514 Esas, 2017/1322 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 08.06.2011 tarihli dava dilekçesinde özetle; Kooperatif ortaklarından/üyelerinden …’ın 15.05.2006 tarihinde, yazılı devir sözleşmesi ile üyeliğini müvekkiline satıp devrettiğini, Kooperatif Başkanlığına hitaben düzenlenen 15.05.2006 devir sözleşmesinde, devreden …’ın kooperatife ilişkin üzerine düşen üyelik bedellerinin tümünü ödediğini, ayrıca devredenin üye kaydının silinerek, adına tahsisli olan … Blok Kat:…/… no’lu dairenin yeni üye … adına tescili için gerekli işlemlerin yapılmasının talep edildiğini, davalı Kooperatifin defalarca uyarılmasına rağmen dava tarihine kadar dairenin teslim edilmediğini, keşide edilen ihtarnamelerin de sonuçsuz kaldığını, müvekkilinin kooperatife ortak olması sebebiyle 2006 yılından itibaren genel kurullara katıldığını, haziran cetvellerinde imzası bulunduğunu belirterek öncelikle … Blok Kat:…/… no’lu konutun müvekkiline teslim edilmesine, bunun mümkün olmaması halinde, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/116 Esas sayılı dosyasında, davalı … aleyhinde Kooperatif Üyeliğinin Tespiti davası açmış, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 21.02.2013 tarih 2014/116 Esas, 2014/102 Karar sayılı kararı ile dosyanın İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/242 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kooperatifin birkaç müteahhit tarafından kurulduğunu, emekçi insanların kandırılarak ev sahibi olma umuduyla üye yapıldığını, işin başındakilerin trilyonlarca borç ile herkesi ve her şeyi ortada bırakarak kaybolduğunu, üyelerin yıllar sonra bir araya gelerek genel kurul tertip ettiğini ve eski yöneticiler hakkında davalar açıldığını, birçok üyenin kendisine tahsis edilen konutu 3. Kişilere sattığını, birçok kişinin belge ibraz etmeksizin daire talebinde bulunduğunu, 22.01.2006 tarihli Genel Kuruldan sonra genel kurul düzenlenmemesi üzerine başvurular yapılarak 16.05.2009 tarihinde Olağanüstü Genel Kurul yapıldığını ve yeni Yönetim Kurulu üyeleri seçildiğini, seçilen yeni Yönetimce yapılan araştırmada Kooperatif merkezi olarak gösterilen yerin boş bir daire olduğu, Kooperatife ait hiçbir belge ve evrağın bulunmadığı hususlarının tutanak ile tespit edildiğini, Eski Yönetim Kurulu üyelerine Üsküdar … Noterliğinin 10.07.2009 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi çekilerek, Kooperatife ait ticari defter ve belgelerin tesliminin talep edildiğini, ancak teslim edilmemesi üzerine Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/436 E. sayılı dosyasında defterlerin teslimi ve zayii davası açıldığını, bu dosyadan 1988-16.05.2009 tarihleri arasındaki tüm ticari defter ve kayıtların eski yönetim kurulunda olması sebebiyle, kendilerinden istirdatına karar verildiğini, 22.11.2009 tarihli Genel Kurulda alınan karar ile eski üyeler hakkında Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/229 E. sayılı dosyası ile sorumluluk davası açıldığını, davanın devam ettiğini, davacının Kooperatifin ortağı olmadığını, zaman zaman daire teslimi için Kooperatife başvurmasına rağmen kooperatif üyeliği ile yapmış olduğu aidat ödemelerini ispat edemediğini, devir sözleşmesi dışında üyeliğe kabul edildiğine dair bir karar veya tutanak sunulmadığını, ortak olmadığından konut teslimi talebinde bulunamayacağını, ortaklığını ispat ettiği düşünülse dahi konut veya tazminat talep edilemeyeceğini, bunun için tüm akçeli yükümlülüklerin yerine getirilmesinin hukuken zorunlu olduğunu, bu nedenle aidatlarını ödediğine dair makbuz veya belge sunması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI : Mahkemece, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; …’ın kooperatif üyesi olduğu, davacının bu kişiden 15.05.2006 tarihli yazılı sözleşme ile kooperatif üyeliğini devraldığı ve devir sonrasında kooperatifin genel kurul toplantılarına katıldığı, Kooperatifler Kanunu 14.maddesi gereğince davacının kooperatif üyesi olduğu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca tazminat hesabının yapılması gerekmekte ise de, davacının 07.02.2013 tarihli dilekçesinde davasının sadece tazminat talebi ile sınırlı tuttuğu, daire teslimine ilişkin talebinin atiye terk ettiği, kendisine konut verilemeyen kooperatif ortağı olan davacının “istifa ederek ortaklıktan çıkan bir ortak gibi değerlendirilerek yapmış olduğu ödemenin tazminat olarak kendisine iade edilebileceğine” dair görüşün hak ve vecibelerde eşitlik prensibine uygun olduğu değerlendirilerek, davacının yapmış olduğu 79.484,00 TL’nin güncellenmiş değeri olan 184.863,18 TL’nin kendisine iadesi gerektiği gerekçesi ile davacının kooperatif üyeliğinin tespiti talebinin kabulüne, davacının alacak isteminin kısmen kabulü ile 184.863,18 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde Davalı Kooperatif vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece bedelin müteselsilen davalılardan tahsiline karar verildiğini, bu hükümle çok ciddi bir mantık hatasının ortaya çıktığını, mahkemenin, davacıya devredilen ortaklık payı ile ilgili olarak önceki ortağın kooperatife olan mali yükümlülükleri yerine getirdiğini kabul ederken, bedelin müteselsilen tahsili kararı vermesinin çelişkili olduğunu, davacının tüm ödemelerin önceki üye … tarafından yapıldığını iddia ederken, kendisinin hiç bir ödeme yapmadığını devamlı ifade ettiğini, davacının yapıldığı iddia edilen ödemelere ilişkin tek bir belge veya makbuz sunmadığını, davacının Genel Kurula katılmış olması sebebiyle üye olduğunun kabul edildiğini, ancak bu halde dahi üyeliğin mücerret üyelik olduğunu, tazminat hesabının ödeme varsayımına dayalı olarak yapıldığını, ilk üç bilirkişi raporu ile son heyetin raporu arasında çelişki bulunduğunu, …ın da hiç bir ödemesinin bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, asıl dosyada, tapu iptali tescil olmadığı taktirde tazminat, birleşen dosyada kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir. Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6, 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 1086 sayılı HUMK’nın 73. maddesi, “Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez” yasal kuralı içermektedir. Dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde ise, adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Dava dilekçesinin tebliği ile davalı savunma hakkını kullanma olanağını kazanır ve cevap süresi işlemeye başlar. Esasa ve usule ilişkin savunma ve delillerini, dava dilekçesinin içeriğine göre ileri sürebilmesi için dava dilekçesinin tebliği zorunludur…” (Yargıtay 23.HD. 2015/8218 E. 2017/663 K. 02.03.2017 T.) HMK’nın 115/1. maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmünü içermektedir. Somut uyuşmazlıkta birleşen dosyada, dava dilekçesinin birleşen dosya davalısı …’a tebliğ edilmediği anlaşılmıştır. Ayrıca bilindiği üzere; 6100 Sayılı HMK’nun 297/2. maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne, aynı yasanın 298/2. maddesinde ise; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz” hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan; Birleştirilen davaların tahkikat safhası müşterek olmakla birlikte, nihai olarak kurulacak hükümle her iki dava hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekir. Aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan davaların birleştirilmesi yargılamanın selameti açısından zorunlu ise de, birleştirilen her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulacağı ve birleşse dahi müstakil dava olma niteliğini koruyacağı kuşkusuzdur. O halde, birleştirilen dava bağımsızlığını koruduğundan asıl dava ile birleştirilen davadaki taleplerle ilgili olmak üzere ayrı ayrı hüküm oluşturulması ve yargılama giderlerinin de her iki dava için ayrı ayrı hesap edilmesi zorunludur. HMK’nın 355. Maddesi gereğince bu durum kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen incelenmiştir. Bu sebeplerle, mahkemece öncelikle birleşen dosya yönünden dava dilekçesinin usulüne uygun olarak dosya davalısına tebliğinin sağlanması ile HMK 297/2. Maddesine uygun hüküm tesisi gerektiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/514 Esas, 2017/1322 Karar, 30/11/2017 tarihli kararının HMK’nın 353/1a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken istinaf maktu karar ve ilam harcı olan 59,30 TL’ peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla yatırılan 3.098,60 TL’ harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE 6-Davalı kooperatif tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/04/2021