Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1327 Esas
KARAR NO : 2018/1522
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2017
NUMARASI : 2017/465 Esas 2017/1323 Karar
DAVANIN KONUSU : Sıra Cetveline İtiraz
KARAR TARİHİ : 04/10/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava iflas sıra cetvelinde alacağın kayıt ve kabulüne ilişkin kayıt ve kabul davasıdır.
Mahkemece, sıra cetvelinin 09/01/2015 tarihinde ilan edildiği, buna göre davanın ilan tarihinden itibaren 15 günlük sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verildiği, davacı vekilinin de dava konusu iflas dairesi işleminin 09/01/2015 tarihi ilana konu işlem olmadığı, dava konusunun kendilerine 30/03/2017 günü tebliğ olunan işlem /karara yönelik olduğu ve davanın Ankara nöbetçi ATM kanalı ile 05/04/2017 tarihinde açıldığı buna göre davanın süresinde açıldığı ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürüldüğü görülmektedir.
Dava İİK 235 maddesi gereğince açılan kayıt kabul davasıdır.
İİK 235 /1 maddesine göre kayıt kabul davalarının sıra cetveli- nin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine açılması gerekmektedir, bu süre hak düşürücü süre olup kesindir.
Somut olayda davanın, Ankara nöbetçi ATM kanalı ile 03/04/2017 tarihinde açıldığı, dava dilekçesine göre itiraz edilen sıra cetvelinin kendilerine 30/03/2017 günü tebliğ edilen ek sıra cetveli ilanı olduğunun belirtildiği, dava dilekçesi ekinde de 20 Mart 2017 tarihli 31 ve 33 kayıt nolu 39.547,57 TL lik alacağın iflas idaresince reddine dair iflas idaresi kararı ve bu kararın davacıya tebliği zarf örneğinin sunulduğu, bu tebliğ mazbatalı zarf örneğine göre tebligatın 30/03/2017 tarihinde yapıldığı görülmektedir.
Öte yandan, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi …nolu dosyadan mahkemeye gönderilen 11/05/2017 tarihli yazıda, müflis şirketin tasfiyesinin adi tasfiye olarak yapılmasına karar verildiği, 33 alacak kaydı ile, davacı alacağının kaydedil- diği, iflas idaresince düzenlenen sıra cetvelinin 07/01/2015 tarihli … gazetesinde ve 09/01/2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ayrı ayrı ilan edildiğinin bildirildiği, fakat davacı vekilince tebliğ masrafı yatırılıp yatırılmadığı ve dava dilekçesine konu ettiği ek sıra cetveli ilanının ne zaman yapıldığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde sunduğu 20 Mart 2017 tarihli iflas idaresi red kararları konusunda bilgi bulunmadığı, 15/05/2017 tarihli yazıda ise, aynı bilgilere ek olarak, davacı tarafça başvuru dilekçesine posta gideri olarak 30 TL teb- liğ pulu ve 500 TL lik geç kayıt masrafının yapılmış olduğunun bildirildiği ve ek sıra cetvelinin bu yazı ekinde gönderildiği, fakat ek sıra cetveli ilanı ve davacıya tebliği konusun- da yine bilgi verilmediği anlaşılmaktadır.
İİK’ nın 234/1.maddesi, “iflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166.maddenin 2.fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.” hükmünü, İİK’ nın 235/1.maddesinin ilk iki cümlesi de, “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223.maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur.” hükmünü içermek- tedir. İİK’ nın 234/2.madde hükmü uyarınca yapılan tebligat bilgi verme mahiyetinde olup, dava açma süresi bu tebligat ile başlamaz.
Bu madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, iflas sıra cetve- line itiraz davaları, süreye tabi olup, bu süre kural olarak sıra cetvelinin İcra ve İflas Kanunu’ nun 166. maddesinde gösterilen usulde ilanından itibaren işlemeye başlar. Eğer davacı aynı Kanun’un 223. maddesine göre tebliğe elverişli adres gösterir ve gerekli masrafı avans olarak yatırırsa, süre kendisine yapılan tebliğden itibaren hesaplanır.
Bu bağlamda, her ne kadar mahkemece, davanın ilan tarihin- den itibaren 15 günlük süre içinde açılmadığı gerekçesi ile, hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, dava dilekçesi ekinde sunulan 20/03/ 2017 tarihli iflas idaresi kararları ve bu kararların davacı vekiline tebligatı, ayrıca ek sıra cetveli ilanı ve ek sıra cetvelinin davacıya tebliğ tarihi tespit edilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur. Zira iflas idaresinin 15/05/2017 tarihli yazısında, davacı vekilinin başvuru dilekçesine ek olarak, tebligat ve geç kayıt masrafı yatırdığını bildirdiği buna göre dava açma süresinin, ilan tarihine göre değil, sıra cetvelinin davacıya tebliğ edildiği tarih itibariyle tespiti gerektiği, bu tarihin ise dosya kapsamından anlaşılamadığı görülmektedir.
Sonuç olarak yukarıda açıklandığı üzere, mahkemece dava konusu edilen sıra cetveli tebligatının davacıya tebliğ tarihi tespit edilmeden, hak düşürücü süre yönünden davanın reddi kararı verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile, HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın ek sıra cetvelinin davacıya tebliğ tarihi saptandıktan sonra duruma göre yeniden süre yönünden, ya da davanın esasına girilerek deliller toplandıktan sonra karar verilmesi için mahkemesine iadesine karar vermek gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/465 Esas, 2017/1323 Karar sayılı 12/12/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-.Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/10/2018