Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1320 E. 2018/1128 K. 20.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1320 Esas
KARAR NO : 2018/1128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/01/2018 (İhtiyati Tedbir – Ara Karar)
NUMARASI : 2015/30 E.
DAVA : İFLAS ERTELEME
TALEP : İHTİYATİ TEDBİRİN KALDIRILMASI
KARAR TARİHİ : 20/06/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafından 15/01/2015 tarihinde iflasın ertelenmesi talebiyle dava açıldığı, aynı tarihte ihtiyati tedbir ara kararı verildiği, bir kısım müdahillerce ihtiyati tedbirlerin kaldırılması taleplerinin 25/01/2018 tarihli ara kararla reddedildiği, bunun üzerine müdahil …Tic. A.Ş. Tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Asli Müdahil …. A.ş Vekili İstinaf Taleplerinde; Ocak 2015 tarihinde açılan davanın yargılamasının 3 yılı doldurup 4. Senesinde olduğunu, mahkeme ara kararındaki gerekçelerin hiçbir inandırıcılığı bulunmadığını ve kabul etmediklerini, davanın başında verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının halen devam ettiğini, tedbir kararının davacı tarafça açıkça suistimal edildiğini, davacıya karşı hiçbir icrai işlem yapılamadığından müvekkil şirket dahil tüm müdahillerin mağduriyetinin devam ettiğini, önceki istinaf dilekçelerindeki açıklamaları tekrarladıklarını, zaten davacı şirketin talep ettiği süre içerisinde gerçekten borca batıklıktan kurtulabilecek durumda olsaydı, bu 3 yılı aşkın süre içerisinde rahatlıkla borca batıklıktan kurtulabileceğini, 3 yılı aşkın süreyi ve ihtiyati tedbirin sağladığı korumayı kullandıkları gibi suistimal ettiklerini, davacı şirketin fiili yönetim ve faaliyet merkezi olan Antalya adresinde keşif yapılmasını istediklerini, İflas erteleme müessesesindeki amaçlardan birinin, alacaklıların alacaklarını iflas müessesesine göre daha yüksek oranda tahsil etmesi olduğunu, oysa bu davada şirketin borca batıklığındaki kısmi iyileşmenin kaynağının, ihtiyati tedbir baskısı altındaki alacaklıların alacaklarından vazgeçtiği, feragat ettiği alacak tutarlarıyla oluşturulan ve fahiş tutarlara ulaşan Özel Fon olduğunu, alacaklılarca vazgeçilen, feragat edilen borçlar ve davacı şirketin sermaye artışı dışında, şirketin öz kaynaklarında herhangi bir artış gerçekleşmediğinden, görünüşteki kısmi iyileşmenin reel olmadığını, Keza 25.01.2018 tarihli duruşmada, davacı şirketin ikinci kez revize iyileştirme projesi sunması için davacıya 2 haftalık kesin süre verilmesine, revize iyileştirme projesi sunulduğunda iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı yönünde bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verildiğini, davacıya geniş geniş süre kazandıracak, müdahillerin de mağduriyetini derinleştirecek yeni bir sürecin başlatıldığını, bu durumun iflas erteleme müessesesinin mantığına tamamen aykırı olduğunu, … A.Ş.ve …A.Ş. Ve… A.Ş.yönetim kurulu üyeleri hakkında dolandırıcılık suçundan Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına yaptıkları 02.02.2016 tarihli suç duyurusunun 03.03.2016 tarih, 2016/7779 Soruşturma, 2016/9720 sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına kararı ile sonuçlandığını, itirazlarının Antalya 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 03.08.2016 tarih ve 2016/1247 D.İş sayılı kararıyla reddedildiğini ancak T.C. Adalet Bakanlığı nezdinde Kanun Yararına Bozma taleplerinin Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 23.10.2017 tarih ve E. 2017/25489, K. 2017/20933 sayılı Kanun Yararına Bozma Kararı ile kabul edildiğini ve halihazırda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/93086 Soruşturma Nolu dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca, Kayyımlar ile ilgili olarak “Görevi Kötüye Kullanma” suçundan ve …A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeleri olan şüpheliler … . hakkında “Kayyımları Görevi Kötüye Kullanmaya Azmettirme”den yetkisizlik ve tefrik kararı verilerek dosyanın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiğini, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 23.10.2017 tarih ve 2016/26493 Soruşturma Nolu, 2017/51051 Karar Nolu “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” Dair karar verildiğini, bu karara yönelik itirazlarının Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 25.12.2017 tarih ve 2017/6323 D.İş sayılı kararıyla kabul edilerek takipsizlik kararının kaldırıldığını, halen Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/131618 Soruşturma Nolu dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, Sonuç olarak, konunun ceza yargılaması boyutuyla gelinen aşamalar ve ekte sunulan belgeler de göz önünde bulundurularak mahkemece verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin taleplerin reddine dair verilen, 25.01.2018 tarih ve 6 nolu ara kararın, anılan karara ilişkin 06.02.2018 yazım tarihli gerekçeli ara kararın ve dosyadaki ihtiyati tedbirlerin kaldırılarak keşif yapılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
İstinaf Dilekçesi Davacı …A.Ş Vekiline 16/03/2017 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Talebine 19/03/2018 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek; Müvekkili davacı şirketin; iflas erteleme davası süresince vergi ve SGK dahil tüm kamu borçlarını ödediğini, kriz döneminde olmalarına karşın tüm personel borçlarını ödediğini, ödenmemiş herhangi bir personel borcu kalmadığını, yüklü miktarda borç ödemesi gerçekleştirdiklerini yaklaşık 650 piyasa alacaklısının % 80’i civarında ödeme ve yapılandırma sürecini tamamladıklarını, ceza soruşturmalarının takipsizlikle sonuçlandığını, söz konusu mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının müdahil vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkin olup davada verilen ihtiyati tedbirlerin bir kısım müdahillerce kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiş, talebin reddi üzerine karar, müdahil …A.ş Vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosyanın ve dosya kapsamındaki kayyım ve bilirkişi raporlarının incelenmesinde; Kayyımlar ile ilgili olarak “Görevi Kötüye Kullanma” suçundan ve …A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeleri olan şüpheliler… ve … hakkında “Kayyımları Görevi Kötüye Kullanmaya Azmettirme” suçlarından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/131618 Soruşturma Nolu dosyasının 08/02/2018 tarih ve 2018/7909 sayılı kararla Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı ile sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Dairemizin 2017/614 E. 2017/613 K.sayılı kararında da işaret edildiği ve müdahil vekilinin huzurdaki istinaf dilekçesinde tekrar iddia ettiği üzere, davacının borçların sürekli azalmasının nedeninin alacaklıların alacaklarından vazgeçmeye mecbur bırakılması olarak kabul edilmesinin gerçekçi olmadığı, zira alacaklıların kendilerini zarara uğratacak şekilde alacaklarının bir kısmından vazgeçmelerinin kendi ticari politikaları ile ilgili olup basiretli bir tacir gibi hareket ettiklerinin kabulünün zorunlu olduğu, bu itirazın tedbirlerin kaldırılmasına gerekçe olamaz.
İİK.nun 179/a-8.maddesi gereğince iflas erteleme yargılaması sırasında ancak bir defaya mahsus olmak üzere revize iyileştirme projesi verilebileceğine ilişkin düzenlemenin 09/08/2016 tarih ve 29796 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, mahkemece davacı tarafa 2.revize projesini sunması için yasa değişikliğinden önce 05/05/2016 tarihli duruşmada süre verildiği, zira 15/07/2016 tarihli bilirkişi ek-raporunda bu görüşe yer verildiği, 10 ila 14 .kayyım raporlarından anlaşıldığı kadarıyla davacı şirketin sermaye arttırımına önem verdiği gözlenmekle beraber sermaye ödemesi konusunda fazla titiz davranmadığı, bilirkişi raporunda belirtilen derhal ve acil 5.000.0000.-TL sermaye ödemesi yapılmasının gerekliliğinin belirtilmesine rağmen, bu miktara ulaşan ödemelere dosyada rastlanmadığı, davanın 15/01/2015 tarihinde açıldığı ve yaklaşık 3,5 yıldır devam etmesine rağmen, borca batıklığın düzenli olarak azaldığı ancak 15.kayyım raporu ile tekrar artma eğilimine girerek 6,2 milyon olan borca batıklığın 11,2 milyona çıktığı, 2.revize projesinin değerlendirilmesi için istenen raporun henüz bilirkişi heyetinden dönmediği, bu aşamada ilk derece mahkemesinin takdirine müdahale ederek tedbirlerin kaldırılmasını gerektirecek yeterli delil bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.,
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince müdahil …A.Ş.nin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Müdahil tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/06/2018