Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1317 E. 2018/1140 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1317 Esas
KARAR NO : 2018/1140
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/10/2016
NUMARASI : 2015/1126 Esas, 2016/766 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili, 19.11.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkillerinin müşterek mürisleri … ‘nun 22.11.2014 tarihinde silahlı saldırı sonucu öldürüldüğünü ve buna ilişkin olarak ceza davası açıldığını, müteveffanın hayat sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta bedeli 20.000 TL olan teminatlı sigorta poliçesinden müvekkillerinin hissesine düşen 12.500 TL nin ödenmesi için yapılan şifahi görüşmelerde ödeme yapılmayacağının söylendiğini belirterek, 12.500 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, ödemenin yapılmamasının hukuki olmadığı iddia edilmiş ise de ,söz konusu beyan ve istemlere katılmanın hukuken mümkün olmadığını, talep hakkının lehtara ait olduğunu, mirasın toplam 9 paya bölündüğünden mirasçıların eşit hakka sahip olması ve başka bir deyişle davacıların yalnızca sigorta tazminatının sadece üçte biri oranında ki kısmı üzerinden talep hakkı bulunduğundan , müvekkili şirketin tazminat talebine ilişkin istemleri reddetmiş olmasında bir hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Mahkemece, sigorta teminat bedelinin eşit olarak hak sahibi olması ilkesine göre veraset ilamında miras payının 9 hisseye bölündüğünden her bir davacının talep edebileceği tazminat tutarının 20.000/9=2.222,22 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı … için, 2.222,22 TL, davacı … için 2.222,22 TL , davacı … için 2.222,22 TL olmak üzere toplam 6.666,66 TL tazminatın davalıdan tahsiline ,aşan kısmın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar davacılar vekili ve davalı vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir.
Davacılar vekili istinaf nedenleri olarak, üniversite hocalarından oluşan bilirkişi heyeti oluşturmadan karar verilmesinin bozmayı gerektirdiğini, müvekkillerinin mirasçı lehtar konumunda olduklarını, mahkemece mirasçıların miras hisselerine göre değil sigorta bedelini eşit olarak böldüğünü, reddedilen kısmın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, mahkemenin davanın kısmen kabulü kararı ile yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin kabulüne dair kararına katılmalarının mümkün olmadığını, dava açıldığı tarih itibarı ile sigorta tazminatının ödenmesi için gerekli olan bilgilerinin temini koşulunun gerçekleşmediğini , dava şartlarından olan hukuki menfaat koşulunun gerçekleşmediğini öncelikle haksız davanın reddi ile müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, “Optimum Sağlık Sigorta Poliçesi “ kapsamında sigorta bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davalı sigorta şirketi ile davacıların miras bırakanı … arasında, Optimum Sağlık Sigorta Poliçesi ‘nin düzenlendiği, sigorta ettirenin 22.11.2014 tarihinde vefat ettiği ve iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların sıfatı, davanın niteliği ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun nedeniyle öncelikle ve resen mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının değerlendirilmesi gerekmektedir.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi , tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet , bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması ,bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Somut uyuşmazlık , davacıların miras bırakanı ile davalı sigorta şirketi arasında gerçekleştirilen sigorta sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Açıklanan yasal düzenlemer kapsamında uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakta görevli mahkeme tüketici mahkemesidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğuna yer verilmiştir. Aynı yasanın 114/1-c bendinde Mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır. Mahkemenin görevi ile ilgili yasal düzenlemeler sonucunda görevle ilgili konular taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmaz. Çünkü dava şartlarının mevcut olup olmadığı, mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır ve dava şartı noksanlığı halinde HMK 115. maddesinde davanın usülden reddine karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmiş olması yerinde görülmediğinden , esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin tarafların istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1- Davacılar vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin ayrı ayrı KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1126 Esas , 2016/766 Karar ve 13.10.2016 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 98,10TL olmak üzere toplam 153,30 TL harcın davacılar ve davalı tarafça peşin olarak yatırılan harçtan mahsubuna , eksik yatırılan harcın her iki taraftan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına, harcın fazla yatırılmış kısmının bulunması halinde ise talep edildiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/3 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
27/06/2018