Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1300 E. 2021/598 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1300 Esas
KARAR NO: 2021/598
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 01/02/2018
NUMARASI: 2013/291 Esas, 2018/125 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı sigortacı tarafından sigortalanan işyerinde 17/06/2012 tarihinde yangın çıktığını, hasar bedeli 511.000,00 TL olmasına rağmen davalının 17/08/2012 tarihinde 150.000,00 TL, 19/10/2012 tarihinde ibraname karşılığı 112.405,87 TL olmak üzere toplam 262.000,00 TL ödediğini, ibranamenin müvekkilinin zor durumundan faydalanılarak düzenlendiğini, eksper raporunda kimyasal maddelerin çok az gösterildiğini ve bazı önemli olmazsa olmaz nitelikteki hammade ve kimyasalların hiç bulunmadığı şeklinde rapor düzenlendiğini, hasar bedelinden ödenen miktarın mahsubundan sonra bakiye 248.976,13 TL ile işlemiş faizi 4.900,00 TL’nin tahsili için davalı aleyhine Üsküdar … İcra Müdürlüğü’nün …8 Esas sayılı dosyası ile takip yaptıklarını davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, %20’dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında; davacı şirket müvekkilini ibra ettiğinden tazminat talep edilemeyeceğini, davacı sigortalının, sigortacının inceleme yapmasına izin verme yükümlülüğü olmasına rağmen, ekspere bidonlardaki emtia ile ilgili hasarlı emtiaların atıldığını ifade ettiğini, yazılı delil niteliğinde olan eksper raporu ile hasar bedelinin tespit edildiğini, aksinin yazılı delil ile ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini, ayrıca kötüniyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi; davacı sigortalının hasar tespiti yapılmadan olay yerini temizletmesi ve enkazın kaldırılmasında kusurlu olduğu, bu durumda sigortalının zarar miktarının hakkaniyete uygun olarak tespiti gerektiği, sigortalının faaliyet konusu gereğince bu nitelikte bir işyerinde bulunması gerektiği halde eksper tarafından kabul edilmeyen emtia ve malzemenin bedelinin 18.522,60 TL olduğu, ibranamenin gabin nedeniyle geçersiz olduğu iddiası yönünden davacıya ödenen 262.405,87 TL ile tespit edilen gerçek zarar arasındaki miktar ve orana göre 18.522,60 TL’nin vazgeçilebilir olduğu, dolayısıyla edimler arasında aşırı oransızlık bulunmadığından ibranamenin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine, koşulları oluşmayan davalının icra tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf talebinde; ham maddeler ve kimyasal ilaçların faturaları sunulmasına rağmen dikkate alınmadığını, hasarın özünü oluşturan bidondaki kimyasallara ilişkin stoklar fotoğrafla ispatlandığı gibi giriş ve sarf kayıtlarının bulunduğunu, yangın söndürme işlemi nedeniyle balçık hale gelen ve kanalizasyona akan kimyasalları olduğu gibi korumanın mümkün olmadığını, defter kayıtları ve alış faturaları ile ispatlı kimyasallar nedeniyle davanın kabulü gerektiğini, emsal bir işyerinin işleyişi ile müvekkilinin üretim raporlarının incelenmesi halinde müvekkilinin gerçek zararının ortaya çıkacağını, duruşmalara katılmayan davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, taraflar arasındaki işyeri sigorta poliçesi nedeniyle ve gabin hukuksal nedenine dayanan tazminatın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında 03/12/2011-2012 tarihli tekstil paket sigorta poliçesi düzenlendiği, sigortalı işyerinde 17/06/2012 tarihinde çıkan yangın nedeniyle davalı sigortacının davacı sigortalıya makine, demirbaş, dekorasyon ve emtia bedeli olarak 17/08/2012 tarihinde 150.000,00 TL, 19/10/2012 tarihinde ibraname karşılığı 112.405,87 TL olmak üzere toplam 262.000,00 TL ödediği, davacının 248.976,13 TL hasar bedeli ile işlemiş faizi 4.900,00 TL’nin de ödenmesi için davalı aleyhine Üsküdar … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığı, davalının yasal süresinde takibe itirazı üzerine itirazın iptali için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, gerçek zararının daha fazla olduğunu ve eksik ödeme yapıldığını, ibranamenin zor durumda kalınması nedeniyle imzalandığını ileri sürmüş, davalı ise, sigortalıya zarar bedelinin ödendiğini, davacının kendilerini ibra ettiğini savunmuştur.Taraflar arasında sigorta poliçesi düzenlendiği ve yaşanan yangın olayının teminat kapsamında olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; ödenen bedelin sigortalının gerçek zararı olup olmadığı ile ibranamenin gabin nedeniyle geçersiz olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde alınan 19/09/2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; işyerinde bulunması gereken malzemelerin bedellerinin toplamının 21.246,00 TL olduğu, bu miktar yönünden itirazın iptaline karar verilebileceği belirtilmiştir. Farklı bilirkişi heyetinden alınan 27/08/2015 tarihli raporda ise; sigortalının hasar konusu yer veya şeylerde değişiklik yapmama yükümlüğünde olduğunu, sigortalının hasar tespiti yapılmadan olay yerinin temizletilmesi ve enkazın kaldırılması eyleminde kusurlu bulunduğunu, işyerinde bulunması gereken mal miktarının bedelinin 21.246,00 TL olduğu yönündeki önceki rapora katıldıklarını, ancak bu bedelden sigortalıya ödendiği anlaşılan 2.723,40 TL’lik malzeme bedelinin tenzili gerektiğini, sigortalının gerçek zararı ile ödenen miktar dikkate alındığında ibranamenin gabin ile geçersiz olup olmadığının takdirinin mahkemede olduğunu belirtmişlerdir. Mahkemece, eksper tarafından kabul edilmeyen emtia ve malzemenin bedeli olarak sigortalıya 18.522,60 TL daha ödenmesi gerektiği, davacıya ödenen 262.405,87 TL ile tespit edilen gerçek zarar arasındaki miktar ve orana göre 18.522,60 TL’nin vazgeçilebilir olduğu, dolayısıyla edimler arasında aşırı oransızlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı istinaf talebinde, hasara uğrayan malzemelerin fatura ve defter kayıtlarına göre ispatlandığını ileri sürmüştür. Sigortalının riziko gerçekleştiğinde zararın kapsamı ve miktarının tespiti açısından sigortacının inceleme yapmasına izin vermesi gerekmektedir. Ancak somut olayda hasar tespiti yapılmadan olay yerinin temizletildiği ve enkazın kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Eksper raporunda, sigortalıdan bidonlarda herhangi bir hasar oluşmuşsa gösterilmesinin istendiği, ancak sigortalı yetkilinin hasarlı emtiaları attığı ifade edilmiştir. Bu durumda mahkemece bilirkişiler aracılığı ile davacıya ait işyerinde bulunması gereken malzemelerin bedelinin tespit ettirilerek sigorta tazminatının belirlenmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 2003/3099 Esas, 2003/9577 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır. Somut uyuşmazlıkta alınan raporlardan davacı işyerinde bulunması gereken bu malzeme bedelinin 18.522,60 TL olduğu anlaşılmaktadır. Ancak davacı sigortalının 17/10/2012 tarihli ibraname ile davalıyı ibra ettiği anlaşılmaktadır. Davacı, ibranamenin zor durumda olmasından yararlanılarak düzenlendiğini ileri sürmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 21.) maddesinde aşırı yararlanma (gabin) düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında “bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir” denilmek suretiyle, gabinin unsurları ile sonuçları hüküm altına alınmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere gabinin biri objektif, diğeri de subjektif iki unsuru bulunmaktadır. Objektif unsur, karşılıklı edimler arasındaki açık değer farkı olup, subjektif unsur ise, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanma halidir (Yargıtay 17. HD’nin 2016/11453 Esas, 2019/9478 Karar sayılı kararı). Somut olayda bu zor durumda kalma hali esas itibarıyla ciddi bir mali sıkıntı halini ifade etmektedir. Gabin hukuksal nedenine dayanılan iş bu davada, müzayaka halinde ibraname imzaladığını iddia eden davacı tarafın bu durumda olup olmadığının, somut deliller ve ayrıntılı incelemeyle tespiti gereklidir. Gabinin objektif unsuru ise karşılıklı edimler arasındaki açık değer farkıdır. Somut olayda davacıya toplamda 262.000,00 TL ödendiği, davacının ödenmeyen gerçek zararının ise 18.522,60 TL olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacıya ödenen bedel dikkate alındığında bu miktarın vazgeçilebilir nitelikte olduğu görülmektedir. Buna göre karşılıklı edimler arasında açık değer farkı bulunmadığından, ibranamenin gabin nedeniyle geçersiz olduğundan sözedilemeyecektir. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bunun yanında davacı istinaf talebinde, davalıya takdir edilen vekalet ücretinin fahiş olduğunu, davalının duruşmalara katılmadığını beyan etmiştir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 5. maddesine göre ise, hangi aşamada olursa olsun dava ve icra takibini kabul eden avukat, tarifeler hükümleri ile belirli ücretin tamamına hak kazanır. Avukatın celselere katılması avukatlık ücretinin verilmesi için ön koşul olmayıp, taraf vekili olarak vekaletnamesini sunması tarifeler uyarınca hak ettiği ücretin tamamını kazanması için yeterlidir. Somut olayda, davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davalı lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesi de yerindedir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa gereğince alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/04/2021