Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1295 E. 2018/1127 K. 20.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1295 Esas
KARAR NO : 2018/1127
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2016
NUMARASI : 2015/70 E. 2016/966 K.
DAVA :İTİRAZIN İPTALİ (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Rücu)
KARAR TARİHİ : 20/06/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Dava dışı …’a ait … Küçükçekmece/İstanbul adresindeki konutun Geniş Kapsamlı Ev Sigorta Poliçesi ile 20.09.2013-20.09.2014 tarihleri arasında sigorta sözleşmesi düzenlenmiş olduğunu,; 01.06.2014 Tarihinde, bölgede yaşanan yoğun yağmur yağışı sırasında sigortalı konutun bulunduğu cadde üzerinde bulunan belediye tarafından çevresi kapatılmış, drenajı açık olan İSKİ’ye ait rögardan taşan pis suyun apartman girişine oradan da sigortalı daireye kapı altı ve aralarından sirayeti sonucu sigortalıya ait konut ve eşyalarında hasar meydana geldiğini, müvekkili şirketçe … numaralı hasar dosyası açılmış ve eksper görevlendirilmiş olduğunu, tanzim edilen eksper raporunda, yoğun yağışlar nedeniyle İSKİ’ye ait rögarın taşması ve konuta sirayeti neticesinde hasar oluştuğunu, sigortalıya ait konutta zemin parkeleri, mobilyaları ve beyaz eşyalarının hasara uğradığının tespit edildiğini, tespit edilen 16.795,00TL hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından sigortalısı Kerim Uzun’a ödendiğini, Sigortalıya ödenen meblağın rücuen tahsili amacıyla 05.07.2014 tarihinde davalı İSKİ’ye başvuruda bulunulduğunu, davalı tarafından verilen cevapta altyapı oluşabilecek hasarlar ve tüm mağduriyetlerden, bu yörede köprü ve yol çalışması işlerinin yüklenicisi olan … Sorumlu olduğunu beyan edildiğini, Başvuru sonucunun sonuçsuz kalması üzerine ödenen meblağın rücuen tahsili amacıyla davalılar aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünde …E dosya numarasıyla takibe geçildiğini, davalıların kötü niyetli ve mesnetsiz olarak yaptığı borca itirazı üzerine takibin durduğundan işbu davanın açılması zaruriyetinin doğduğunu,; İSKİ takibe ve ödeme emrine itirazlarını içeren dilekçesinde her ne kadar davalı kuruma bildirim yapılmadığını beyan etse de, mahkemeye sundukları dilekçe ekinde sunulan belgelerden hasarın meydana gelmesi akabinde bildirimde bulunulduğunun görüleceğini, her ne kadar İSKİ’nin 26.07.2014 tarihli yazısında hasardan hiçbir şekilde sorumluluklarının bulunmadığını ve zararın giderilmesinde yükümlü olan şirketin diğer davalı …. Ltd. Şti. nin sorumlu olduğunu beyan etse de, davalı İSKİ nin diğer davalı yüklenici şirket üzerinde murakabe, kontrol ve denetim yetkisinin devam ettiği yüklenici şirketle sorumlu tutulması gerektiğini, nitekim yerleşik Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu (Yargıtay 7.H.D. E.2004/1080-2004/1538K 26.04.2004 ve 11.H.D. E.2002/4035-2002/4219K 30.04.2002 tarih) iddia ederek; İstanbul ..İcra Müdürlüğünde … E sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itiraz sebebi ile %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP:
Davalı İSKİ vekili cevabında; Davanın görevli İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiği iddiası ile görev yönünden itiraz ettiklerini, Küçükçekmece Şube Müdürlükleri tarafından yapılan incelemede, bahsi geçen adreste İBB Fen İşleri Dairesi Başkanlığı Altyapı Hizmetleri Müdürlüğü uhdesinde çalışma yapan …. Ltd. Şti. tarafından köprü ve yol çalışmasının yapıldığının, yapılan çalışmalar neticesinde söz konusu adresteki atıksu hatlarında yapmış oldukları deplase çalışmaları neticesinde 01.06.2014 tarihinde yağan yağmurla birlikte yağmursuyu taşkınlarının oluştuğunun tespit edildiğini,; Öncelikle dava konusu alanda yapılan yol ve köprü çalışmalarının müvekkili idare ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, kaldı ki bahse konu çalışmayı yürüten diğer davalı taşeron firmanın da müvekkili idarenin taşeronu olmadığını, bu nedenle davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, bu itibarla çalışmayı yürüten İBB‟ na ihbarını talep ettiklerini, bununla birlikte müvekkil idarenin yağmur sularının toplanması ve uzaklaştırılması ile ilgili herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bu sorumluluğun ilgili Belediyeye ait olduğunu,; İdarelerinin, yağmursuyu kanallarıyla ilgili mutlak şarta bağlı görev ve sorumluluğu olduğunu, ancak gerekli harcamalar ile ilgili belediyelerce karşılandığı takdirde İSKİ’nin yağmursuyu kanallarının yapım ve bakımını yapacak; masrafın karşılanmadığı durumda ise görev ve yetisinin bulunmadığı için müvekkilinin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, 2560 Sayılı Kanunun 25.Maddesindeki düzenlemeye göre yağmursuyu ile alakalı giderler tarifelere dahil edilemeyeceğinden yağmursuyu tarifesi yapılamamakta, bu sebeple idarelerince yağmursuyu ile ilgili herhangi bir ödenek konulamadığını,; Kanun, yağmur sularının uzaklaştırılması için yapılacak harcamaların ilgili belediyelerce karşılanmasını önkoşul olarak öngördüğünü, müvekkil idareye bu hususta yüklenen görevin, ilgili belediyesinden (Ana Arterlerde Büyükşehir, ara arterlerde ilçe belediyeleri) talep geldikten ve maliyet bedeli aynı belediyece ödendikten sonra başladığını, bir başka anlatımla müvekkili idarenin yağmur sularının uzaklaştırılması konusunda işin sahibi olmadığını, teknik bilgisi ve yasal yetkisi gereği uygulayıcı olduğunu, bu nedenlerle müvekkili idareye sorumluluk izafe edilmesi ve yargı önünde husumet tevcih edilmesinin mümkün olmadığını,;5272 Sayılı Belediye Kanunun 15.madde (e) bendinde yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak belediyeye görev olarak verildiğini,; 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7.Maddesinin (g) bendine göre; “Büyükşehir Belediyesinin yetki ve alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak, kentsel tasarım projelerine uygun olarak bu yerlere cephesi bulunan yapılara ilişkin yükümlülükler koymak” Büyükşehir Belediyesinin görevi olduğunu,; Bu düzenlemelere göre, ilçe belediyesinin sorumluluğunda bulunan cadde ve sokaklarda yağmursuyu kanallarının yapımı İlçe Belediyesinin yetkisinde, meydan, bulvar, cadde ve ana yollarda yağmursuyu kanallarının yapımı Büyükşehir Belediyesinin yetkisinde olduğunu, dolayısıyla hasar yağmur suyundan kaynaklanmış olsa bile müvekkili idarenin bu kanallarla ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını,; Borçlar Kanuna göre tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olan olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olmasını, hasar ile arasında bir illiyet bağının bulunması gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kastını, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi olayla uzaktan yakından ilgisinin de bulunmadığını, ;Talep edilen bedelin, piyasa rayicine uygun olmayıp, fahiş olarak belirlendiğini ve bu bedeli kabul etmediklerini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …. Ltd. Şti 23.02.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde belirtiği üzere bedelini ödediği hasarın yoğun yağmur nedeniyle oluşan sel sonucu gerçekleşmiş olduğunu, bu hasarın oluşmasında müvekkili şirket çalışmalarından hiçbir etkisinin bulunmadığını,; Müvekkili şirketin, davaya konu olayın gerçekleştiği alanda üstlendiği iş kapsamında tüm riskleri … A.Ş. ye sigorta edildiğini ve 08.04.2014 tarihli zeyilname ile poliçe süresinin 31.12.2015 tarihine kadar uzatılmış olduğunu, Davacı şirket tarafından müvekkil şirketten hasar bedeli talep edilince davaya konu olaydan haber olmaları üzerine…Sigortaya durumun derhal bildirildiğini, bunun üzerine … Sigorta tarafından hasar dosyası açtığını, sigortanın yapmış olduğu araştırma ve değerlendirme sonucunda davaya konu hasarın doğal afet sonucu meydana geldiğine karar vererek davacının ödeme talebini reddettiğini,; Doğal afet sonucu meydana gelmiş hasar nedeniyle davacının ödemiş olduğu bedeli müvekkilinden istemesinin hukuka uygun olmadığını, Yukarıda belirtildiği üzere müvekkil şirketin davaya konu olayın gerçekleştiği alanda yürütmekte olduğu iş kapsamında tüm riskleri …Sigorta A.Ş.‟ ye sigorta yaptırmış olması nedeniyle davanın adı geçen sigorta şirketine ihbar ettiklerini beyanla,Davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar Olunan … A.Ş. 27.03.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile …Ltd. Şti. arasındaki sigorta poliçesinin 3.şahıs zararının teminat kapsamında olmadığını, müvekkil şirket tarafından yaptırılan ekspertiz raporunda talep edilen hasarın sel-su baskının doğal afet sonucunda kaynaklandığını belirlendiğini, her türlü doğal afet sebebiyle üçüncü şahıs taleplerinin müvekkil şirket nezdindeki inşaat sigorta poliçesinin teminat kapsamında dışında bulunduğunu iddia ederek davada taraf sıfatlarının bulunmadığından şirket aleyhine hüküm kurulmamasını talep etmiştir.
İhbar Olunan İBB 10.07.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın görev yönünden reddine yine esasa ilişkin olarak herhangi bir hizmet kusur ve ihmallerin bulunmadığı bu nedenle davanın reddine talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibinin devamına, davalıların itirazlarının iptaline, icra inkar tazminat talebinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı İski Genel Müdürlüğü vekili istinaf taleplerinde;
Mahkemenin bu davada görevli olmadığını, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. ve 13. maddeleri gereği görevli idare mahkemesinde açılması gerektiğini, dava konusu alanda yapılan yol ve köprü çalışmalarının müvekkil idare ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, müvekkili idare bakımından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, hükme dayanak bilirkişi raporunun hükme dayanak teşkil edebilecek açık ve somut bir gerekçe ortaya koyamadığını, % 50 kusurun dayanağı olmadığını, yağmursuyu kanallarının sorumluluğunun ilgili belediyeye ait olduğunu, 5272 Sayılı Belediye kanununun 15.m (e) bendinde yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamanın ilgili belediyeye görev olarak verildiğini, kararın kaldırılarak, istinafen yapılacak inceleme neticesinde davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalı…. Ve Tic.Ltd.Şti. vekili istinaf taleplerinde;
Dava konusu olayda müvekkilinin oluşan hasara %50 oranındaki kusurunun sebebiyet verdiğine karar verilmesinin tümüyle hukuka aykırı olduğunu, davacının itirazın iptali davasını açarken takipte talep edilen faiz alacağı bakımından bir talepte bulunmamış ve harcını da yatırmamış olmasına rağmen, Yerel Mahkemece sanki göreviymiş gibi bu hususu 23.11.2016 tarihli duruşmada davacıya hatırlatarak bu yönde ara karar oluşturmasının doğru olmadığını, bu hususa muvafakatlarının olmadığını, İİK.nun .67. Maddesi hükmünce bu talebinin süresinin geçmiş olduğunu, bilirkişi raporlarında müvekkilin hangi nedenlerle oluşan hasardan sorumlu olacağına ilişkin tek bir somut tespit bulunmadığını, kararının bozulmasına/düzeltilmesine karar verilmesi talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi davacı … A.Ş. vekiline 18/04/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davalılar vekilleri tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava; sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine gereğince ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472-1481.maddeleri uyarınca sorumlulardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, hükmün davalılar …Ltd.Şti.tarafından istinaf edildiği, davalı idarenin harçtan muaf olduğu düşüncesiyle istinaf harcının yatırılmaması nedeniyle dairemizin 04/04/2018 tarih ve 2017/1430 E. 2018/635 K.sayılı kararı ile davalı idarenin harçtan muaf olmadığı ve istinaf harcının yatırılması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın mahkemesine geri çevrildiği, eksikliğin giderilerek harcın yatırıldığı, dosyanın istinaf incelemesi için tekrar dairemize gönderildiği anlaşıldığından dosya re’sen öncelikli olarak ele alınmakla;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunludur.
Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmü karşısında davacının dava dışı …’un dava haklarına halefiyet yoluyla sahip olduğu açıktır. Davada onun sahip olduğu tüm haklara halefiyet gereği davacı da sahiptir. Diğer bir anlatımla somut olaya ilişkin dava, … Tarafından davalı aleyhine açılmış olsa idi nasıl aradaki ilişkinin ticari bir iş olmadığı ve sorunların çözüm yerinin de Ticaret Mahkemeleri değil de Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu söyleyebiliyorsak, halefiyet prensibi gereği de aynı şeyi düşünmek zorunludur. Değişen tek şey davacının taraf sıfatındadır. Bu da halefiyet prensibi gereği davada davacıya aktif husumet ehliyeti tanımaktadır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan davaların ticari dava olduğu düzenlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmemektedir.. Esasen hasar gören ve sigorta teminatı altında bulunan yer işyeri değil konuttur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesi gereğince davanın ticari dava olmaması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olması doğru değildir. Görev kuralının niteliği gereğince taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmayacağından ve mahkemece yargılamanın her aşamasında resen göz önünde bulundurulması gerektiğinden, istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin görevsiz mahkemede davanın görülerek sonuçlandırılmış olması nedeniyle kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; Davalılar vekilinin istinaf taleplerinin esasa ilişkin itirazlar incelenmeksizin yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar vekilinin istinaf taleplerinin esasa ilişkin itirazlar incelenmeksizin yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜNE,
2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/12/2016 Tarih ve 2015/70 E. 2016/966 K. Sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere gereği için mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, fazla alınan harcın talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davalılar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Davalı taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1a,3. ve 354. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1c maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/06/2018