Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/120 E. 2018/411 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/120 Esas
KARAR NO : 2018/411
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
NCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22/11/2017
NUMARASI : 2016/863 2017/790
KARAR TARİHİ : 14/03/2018

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, ancak dava dilekçesinde ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle borca batık duruma geldiğini, sunulan iyileştirme projesinin uygulanması durumunda borca batıklıktan kurtulabileceğini ileri sürerek, iflasının bir yıl ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Müdahiller, iyileştirme projesinin ciddi olmadığını, davanın reddi ile davacı şirketin iflasına karar verilmesini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi iflas erteleme talebinin reddine, davacı şirketin iflasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
Müvekkili şirketin tedbirde olduğu dönem boyunca ıslah projesinde belirttiği işlerin tamamını yerine getiremese de, alacakları ayni teminat altında olan bankalar dışında kalan alacaklılarını tatmine yöneldiğini ve çok büyük ölçüde bu borçlarını ödediğini, şirketin şu an için kalan borçların tamamına yakınının banka borçları olduğunu, bunlarında ipotekle temin edilmiş olup yapılandırılarak ötelenmiş durumda olduğunu, mahkemece iflas kararı verilirken son kayyım raporuna dayanıldığını, şirketin aktifini oluşturan emtianın kaydi değil, reel değerlere göre tespit edilmesi, kalan borçların ne şekilde azaldığının, protokoller ile vadeye yayılıp yayılmadığının keza gerçek bilanço durumunu gösterir rapor alınması için bir bilirkişi heyeti oluşturularak neticesine göre karar verilmesi gerektiğini, yine aynı şekilde müvekkili şirketin birçok gayrimenkulün maliki olduğunu, her ne kadar ıslah projesini tatbikte zorlanmış olsa da, bu gayrimenkuller dolayısıyla dahi, iradesi dışında gelişebilecek hadiselerle bile borca batıklıktan çıkmış olma ihtimali olduğunu, gayrimenkullerin imar değişikliği, kamulaştırmalar ve sair sebeplerle değerlerinde büyük artışlar olabileceğini ve bu durumun ancak reel durumu gösterir bir bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkabileceğini, borçların gerçek durumunu gösterir rapor ile mal varlığının reel durumunu gösterir rapor alınmadan karar verilemeyeceğini, bu nedenle eksik inceleme yapıldığını belirterek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi Müdahil . .. Bankası vekiline 22/12/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 27/12/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek, Dosyada bulunan kayyım raporu ve bilirkişi raporlarına göre davacı şirketin borca batık olduğunu, dava süresince davacı şirketi borca batıklıktan kurtaracak müsbet bir gelişme yaşanmadığı gibi davacı şirketin iyileştirme projesinde kurtulma ümidi olarak ileri sürdüğü İnşaat Projesinin de 3. Şahsa devri ile eldeki projeden de olunduğunu ve şirketin fiilen hiçbir inşaat projesi olmayan bir inşaat şirketine dönüştüğünü, davacı şirketin borca batıklıktan çıkmasını sağlayacak karlılığa dair hiçbir beklenti kalmadığını, 4 nolu kayyım raporuna göre, gerekçeli karara da yansıdığı üzere şirketin borca batıklıktan kurtulma ihtimalinin bulunmadığını, izah edilen sebeplerden yerel mahkemenin usul ve yasaya uygun iflas kararına ilişkin davacı şirketin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle Kocaeli Ticaret Sicil Memurluğu’na.. sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin …/KOCAELİ adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin 2007 yılında kurulduğu, inşaat alanında faaliyet gösterdiği ve tek ortaklı, 4.200.000.-TL sermayeli bir limited şirket olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı şirkete ait varlıkların rayiç bedelleri bilirkişi aracılığıyla tespit ettirilmiş, borca batıklık tutarı (-) 3.257.968,04.-TL olarak saptanmış, devam eden işlerden… sosyal bina yapım işinden azami üç aylık sürede 1.600.000,00-TL nakit akışı olacağı, firmanın borca batıklığında etkin sebep olan …Dönüşüm projesinin iyileştirme projesi için esas olduğunun belirtildiği, kayyım raporuna göre de reel bilançoya göre 31/05/2016 itibariyle davacının öz varlığının (-) 3.257.968,06-TL olduğu, davacının varlıklarının borçlarını karşılama oranının % 83,14 düzeyinde iken öz varlıkların 30/06/2016 tarihi itibariyle (-) 6.682.317,65 TL, 30/09/2016 itibariyle (-) 6.760.915,65.-TL, 31/12/2016 tarihi itibariyle (-) 9.273.773,58-TL ye gerilediği, varlıkların borçları karşılama oranının da % 58,66 düzeyine indiği, borca batıklığının %44,47 den % 70,54 e çıktığı, şirket faaliyetlerinim hedeflenen düzeyin uzağında olduğu, iyileştirme projesindeki işler tamamlandığı halde beklenen iyileşmenin görülmediği, işletmenin 2016 yıl sonu itibariyle % 19,56 zarar ettiği, 2017 yılı ikinci çeyreğinde borca batıklıkta belirgin bir iyileşme görülmüş ise de şirketin tedbir sürecinde mevcut borçlarını ödeyebilmek için yeni bir iş bulamadığı, şirketin alt yüklenici olarak çalışacağı bir yöntem de bulunmadığı, bankalar ile anlaştığı ödemesiz dönemin sona ermesine rağmen ödeme yapamadığı, reel bilançoya göre borca batıklığın son aşamada 6.267.795,10.-TL’ye gerilemesinin nedeninin de iyileştirme projesinde temel olarak gözüken ve tek proje olan ….Kentsel Dönüşüm projesinin devri sayesinde olduğu, şirketin tedbir süresinde yeni ve karlı projeler üretemediği, borç ödeme kapasitesi bulunmadığı, iyileştirme projesine katkı sağlayabilecek olası projelerin hiçbirinin gerçekleşmediği, ertelenen banka borçlarının vadesi geldiği halde davacı şirketin kendi faaliyetleri ile gelir ve kar elde edemediği, bu şartlar altında borca batıklıktan çıkmasının mümkün gözükmediği, iyileştirme projesinin uygulanabilir olmadığı, davacı şirketin tek ortağı olan …’ın şirketin borca batıklıktan çıkması için şirkete verdiği borçlardan feragat etmesinin şirketin durumunu etkilemediği, ilk derece mahkemesinin gerekçesine göre de kararında bir isabetsizlik olmadığı, davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde olmadığından reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nun 179/c. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/03/2018