Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/114 E. 2018/410 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/114 Esas
KARAR NO : 2018/410
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/05/2017
NUMARASI : 2014/989 2017/494
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında 15/06/2011 tarihli davalı şirketin … Havaalanında ihtiyacı olan jet yakıtının tedarik ve teslimi hususunda anlaşma yapıldığını, sözleşmenin süresinin 15/05/2016 tarihinde sone ereceğini, ancak bir başka ek protokol ile bu sözleşmenin 8.3 ve 9.2 maddelerinin uygulanmasının 01/06/2014 ila 14/05/2016 tarihleri arasında değiştirilerek uygulanmasının kararlaştırıldığını, müvekkilinin bu sözleşme ve ek protokol gereğince vermesi gereken hizmetleri verdiğini ve karşılığında faturalar tanzim ettiğini, davalının da kısmen ödediğini, ancak 31/07/2014 tarihli ve 325.678,30 USD bedelli faturadan bakiye 5.324,05 USD alacağın ödenmediğini, yine 15/08/2014 tarihli 313.415,46 USD miktarlı fatura ile 31/08/2014 tarihli 331.260,50 USD miktarlı faturanın tamamının ödenmediğini, müvekkilinin ödeme taleplerine kabulü mümkün olmayan teklifler sunduğunu ve ayrıca ihtarname keşide ettiğini, bu ihtarname ile müvekkilince imzalanmayan ve kabul edilmeyen bir protokolden bahsedildiğini, bunun üzerine davalı hakkında İstanbul … İcra müdürlüğünün… E sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının takip konusu alacağın 80.000,00 TL’sini kabul ettiğini, bakiye kısma itiraz ettiğini, ancak bu kısma ilişkin tahsilat makbuzundaki imzaya itirazda bulunmadığını, bunun üzerine iflas yolu ile takip yapılıp davalıya iflas yoluyla ödeme emri tebliğ edildiğini, davalının ödeme emrine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalı şirketin itirazının kaldırılmasına, depo emrine ve iflasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında 15/06/2011 tarihli müvekkili şirketin… Havaalanında ihtiyacı olan jet yakınının tedarik ve teslimi hususunda anlaşma yapıldığının doğru olduğunu, davacının iddia ettiği gibi müvekkilince imzalanmış bir ek protokol bulunmadığını, davacı vekilince ek 3 olarak sunulan protokolde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, taraflar arasında ilişkinin devamı sırasında müvekkilinin …çalışanından aldığı ihbar ile müvekkiline eksik ölçüm ile akaryakıt verildiğini öğrendiklerini, bu hususta KKTC yetkili makamlarına gerekli şikayetin yapıldığını ve soruşturmanın devam ettiğini, bu arada … ile görüşmeler yapıldığını ve davacının fazla yakıt faturalandırıldığını kabul ettiğini ve taraflar arasında 06/09/2014 tarihli bir protokol imzalandığını, bu protokol ile davacı müvekkiline fazla bedelli fatura tanzim ettiğini kabul ettiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 30/09/2014 tarihine kadar sonuçlandırılmasının da bu protokolle kararlaştırıldığını, yine tespit edilen fazla ödeme karşılığında iki misli yakıtın verilmesinin de protokolde yer aldığını, yine bu protokolle incelemeler tamamlanmadan davacıya bir ödeme yapılmayacağının da kararlaştırıldığını, ancak protokolün imzalanmasına rağmen protokol gereğinin davacı tarafça yerine getirilmediğini, ihtarnameden de sonuç alınamadığını, davacının imzalanan son protokolün kendilerini bağlamayacağı iddiasında bulunduklarını, bunun doğru olmadığını, bu iddiaları doğru olsa bile TTK 632. maddesi gereğince şirketi bağlayacağını, imzalanmış bu 06/09/2014 tarihli protokol gereğince incelemeler tamamlanmadan davacıya bir ödeme yapılmayacağından davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiş, karşı dava açarak; davalının müvekkiline fazla bedelli fatura tahakkuk ettirmesi ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararlara istinaden fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 30.000,00 USD maddi zararın temerrüt tarihinden itibaren devlet bankalarının dövize uyguladığı en yüksek mevduat faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline, asıl davada alacak belirlenirse takas/mahsuba karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi alacak depo edildiğinden asıl davanın ve karşı davanın reddine karar vermiş, karşı dava takas mahsup talebi niteliğinde olduğundan hüküm kısmında ayrıca belirtilmemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı – Karşı Davacı …Ş vekili istinaf taleplerinde;
1-Müvekkilinin (15/06/2011 tarihli) sözleşme ilişkisi devam ederken …adına uçaklara yakıt verme işlemini gerçekleştiren bir …çalışanının, pompalar üzerinde …’in talimatıyla bir düzenek kurulduğunu, bu düzenek ile uçağa verilen yakıtın bir kısmının devirdaim yaparak uçağın yakıt deposu yerine pompaya geri döndürüldüğünü, bu şekilde normalde verilenden daha fazla yakıt verilmiş gibi gösterilerek fazla faturalama yapıldığına ilişkin ihbar aldığını, bunun üzerine doğrudan …’in hissedarları … ve yöneticileri ile iletişime geçildiğini, şirket direktörleri … da bulunduğu şirket yetkililerinin gelerek konuyla ilgili defalarca görüşme yaptıklarını, 06.09.2014 tarihinde protokol imzaladıklarını, protokol her ne kadar davacı şirket direktörlerinden sadece… tarafından imzalanmış ise de davacı … hukuken bağladığını, mahkemenin aksi görüşünün hatalı olduğunu, zira KKTC’de şirketlerin kayıtlarının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesi (kısaca Şirketler Mukayyitliği) İsimli bir kurumda tutulduğunu, Türkiye’de olduğu gibi internet üzerinden ulaşılabilecek bir ticaret sicil gazetesi bulunmadığını, yapılacak araştırmaların Şirketler Mukayyitliğine gidilerek yapılabildiğini, ihbarın alınmasından sonra ve protokolün imzalanmasından önce ilgili kurumdan mevcut evrakların getirtildiğini, belgelerden şirket ana sözleşmesinde şirketin çift imza ile temsil edileceğine dair bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle mahkeme kararının hatalı olduğunu, davacı vekilinin bu yöndeki iddialarının sadece davacı şirketin iç sorunu olarak ele alınabileceğini, davacı şirketin 30/06/2014 tarihli direktörler kurulu kararında 14/10/2013 tarih ve 113/2013 nolu direktörler kurulu ile hazırlanan imza sirkülerinin revize edildiğinin belirtilerek kararın arkasına 07.07.2014 tarihli yeni imza sirkülerinin eklendiğini, yeni imza sirküleri incelendiğinde ise …’ın tek başına imza yetkisinin sınırlandığına dair hiçbir karar olmadığını, imza sirkülerinde sadece …un imza yetkisinin düzenlendiğini, …’un imzasının yanında Direktörlerden birisinin de imzası gerektiğini ancak müşterek imzadan bahsedilmediğini, yayınlanmamış bu kararların tamamen şirketin iç meselesi olup, İyi niyetli üçüncü kişileri bağlamadığını,
2-Taraflar arasında yapılan taslak protokole ilişkin e-posta yazışmalarına ve tanık dinletilmesine yönelik taleplerinin de reddedildiğini, oysa protokolün imzalanma aşamalarıyla ilgili olarak dilekçelerinde belirttikleri tanıkların yüz yüze getirilerek dinlenmesinin gerçeklerin ortaya çıkmasında büyük katkı sağlayacağını, bu tanıkların dinlenmesi gerektiğini, dosyaya sundukları bilimsel mütalaalar doğrultusunda 06/09/2014 tarihli protokolün HMK.nun 222/3.maddesinde belirtilen anlamda defter kayıtlarının aksini ispatlayan bir senet, belge niteliğinde olup olmadığının araştırılması gerektiğini,
3-Davacı şirket tarafından yapılan fazla faturalandırmaya ilişkin iddialarının ispatı bakımından dosyaya akaryakıt şirketlerinden celp edilen ….yakıtının kesafet değerleriyle, aralarında …yakıtı konusunda uzman bir ucak mühendisinin de bulunduğu bilirkişi heyetince karşılaştırılması suretiyle fazla faturalandırma olup olmadığının tespit edilmesi taleplerinin gerekçesiz reddedildiğini, kararda da değerlendirme yapılmadığını, dosyaya sundukları raporda da davalının uçaklarına yüklenen yakıt miktarı ile faturalar arasında fark edilmesi mümkün olmayan farklılık bulunduğunun tespit edildiğini,, mal teslim makbuzlarının üzerindeki imzaların gerçek iradeleri yansıtmadığını zira içerinin gerçeği temsil etmediğini, bu hususun gizli ayıp niteliğinde olduğunu, bu nedenle ihbar için süre gerekmediğini
4-Mahkemece nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, ancak maktu vekalet ücreti verilebileceğini, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/989 E. 2017/494 K.sayılı kararının kaldırılmasına, taraflar arasında imzalanan 06/09/2014 Tarihli protokol ve buna ilişkin beyanları dikkate alınarak asıl davanın esastan reddine, protokolün tarafları bağlayıp bağlamadığı hususunda tereddüt var ise bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesine Davacı – Karşı Davalı …Şti vekiline 27/10/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 03/11/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek, Yerel mahkeme kararında usulü bir hata olmadığını, usuli bir hata bulunmadığını olsa bile yeniden yargılama yapılmaksızın davanın esasının kabulünün gerektiğini, yerel mahkeme tarafından kapsamlı yapılan araştırma ve davanın haklılığı ortaya konmuş olup, eksiksiz bir inceleme sonucu verilen yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğundan kararın onanmasını, davalı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının yani yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, İİK.nun 158. maddesine dayalı iflas davasıdır.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Bakırköy/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyası ile 02/10/2014 tarihinde 5.324,05.-USD asıl alacak, 24,51.-USD faiz, 313.415,46.-USD asıl alacak, 927,37.-USD faiz, 331.260,50.-USD asıl alacak, 399,33.-USD faiz olmak üzere toplam 651.351,22.-USD (1 USD=2,2905 hesabıyla 1.491.919,97.-TL) üzerinden icra takibi başlattıktan sonra iflas ödeme emrinin borçlu/davalıya 08/10/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 13/10/2014 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına ve faize ve ayrıca takibe Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu belirtilerek icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 31/10/2014 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde iş bu iflasın açılması davasını açtığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; 06/09/2014 tarihli protokolün tarafları bağlayıcı özelliği bulunup bulunmadığı, bağlayıcı ise delillerin tam olarak toplanıp toplanmadığı, diğer bir anlatımla tanık dinleme ve yeni bir bilirkişi raporu almaya gerek olup olmadığı ve hasımlı iflas davalarında vekalet ücretinin ne olacağı noktalarında toplanmaktadır.
Davalı taraf, davacı şirket çalışanlarından aldıkları bir ihbar sonucu akaryakıt pompalarında kurulan bir düzenekle davalının uçaklarına fiili olarak verilen yakıtın faturalara yansıtıldığı kadar olmadığını öğrendiklerini, faturaların bu nedenle fiili duruma uygun olmadığını, dolayısıyla fazla borç çıkartıldığını ileri sürmektedirler. Bu amaçla davalının davacı şirket ile irtibata geçtiği, bir takım görüşmeler yapıldığı, protokol taslağı hazırlandığı, taslağın mail ile davacı şirkete imza için gönderildiği, taslakta davacı şirket adına …’ın isimlerinin şirketi temsilen açıldığı, cevabi mailde davacı şirketin protokolü kabul etmediğini bildirdiği ancak daha sonra 06/09/2014 tarihli protokolün davacı şirket adına sadece … tarafından imzalandığı, dairemizin 24/01/2018 Tarih ve 2017/2910 E. 2018/96 K.sayılı kararında da işaret edildiği üzere daha önce taraflar arasında yapılan sözleşme, mutakabat vs.anlaşmalarda da davacı şirketin çift imza ile temsil edildiğinin davalı şirketçe bilindiği, bu durumun İstanbul ticaret sicil kayıtlarında ve ilan sistemi olmasa da KKTC Şirketler Mukayyitliğinde de bulunduğu gibi davalının iddiası üzerine KKTC kolluğu ve Savcılığınca yapılan araştırmada bu iddiaları doğrulayan bir delil veya bilgiye ulaşılamadığı, böylece davalı şirketin iddialarının iddiadan öteye gidemediği, davacı şirketin nasıl temsil edileceği ve para borçlarının ispatı hususunda da tanık dinlenmesinin HMK.nun 200 vd.maddeleri gereğince mümkün olmadığı, protokolde imzası bulunan ….’ın şirketi tek başına temsile yetkili olmadığından protokolün yazılı delil başlangıcı olarak kabulünün de mümkün olmadığı, davalının iddiasına konu olan eksik akaryakıt verilmesine rağmen faturanın tam verilmiş gibi düzenlenmesinin akaryakıtın kalitesiz olduğunun ileri sürülmediği göz önüne alındığında ayıplı mal ile ilgisinin olmadığı, bu durumun ancak eksik ifa ile hükümlerine göre değerlendirilebileceği, bu konuda davalının bir ihbar veya itirazının bulunmadığı, bilirkişi raporuna göre icra takibine konu faturanın davalının defter ve kayıtlarında bulunduğu, cari hesapta da göründüğü, bu nedenle … yakıtının kesafet değerleriyle, aralarında… yakıtı konusunda uzman bir ucak mühendisinin de bulunduğu bilirkişi heyetince karşılaştırılması suretiyle yeni bir rapor alınmasının davaya bir katkısının bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin kararında bir yanlışlık bulunmadığı ancak iflas davalarında nispi vekalet ücretine hükmedilemeyeceği, maktu vekalet ücretine tabi olduğu, mahkemece bu hususta yanlış karar verildiği, davalının karşı davasının takas mahsup talebi ile ilgili olduğu, bunu gerektirecek bir belgesinin olmadığı, takas mahsup talebinin reddine yönelik tespitinin de doğru olduğu anlaşıldığından davalı tarafın istinaf taleplerinin sadece bu nedenle kabulüne, sair itirazların reddine karar vermek gerekmektedir. Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; Davalı – Karşı Davacı …Ş vekilinin, istinaf taleplerinin vekalet ücreti yönünden kabulüne, sair istinaf taleplerinin reddine, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/05/2017 Tarih ve 2014/989 E. 2017/494 K. Sayılı kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı – Karşı Davacı …Ş vekilinin, istinaf taleplerinin vekalet ücreti yönünden KABULÜNE, sair istinaf taleplerinin REDDİNE,
2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/05/2017 Tarih ve 2014/989 E. 2017/494 K. Sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3a-Davacı tarafından davalı şirket aleyhine açılan iflas davasının takibe konu borcun ferileriyle birlikte depo edilmiş olması nedeniyle REDDİNE,
3b-Karar kesinleştiğinde mahkeme dosyası ile bağlantılı açılan vaadeli mevduattaki depo edilen bedelin en son bakiyesi ile birlikte İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip sayılı dosyasına GÖNDERİLMESİNE,
3c-Kullanılmayan iflas avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,
3ç-Alınması gereken 204.596,73 TL karar harcının peşin alınan 25,20 TL harçtan ve karşı davacı tarafından yatırılan 1.161,25 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiyesinin davalıdan tahsiline,
3d-Yürürlükte bul…ÜT gereğince hesap edilen 1.980.00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3e-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 2.394,00 TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3f-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 1.542,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3g-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcı ile 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam 153,3 TL harcın Davalı – Karşı Davacı …Ş tarafından peşin olarak karşılanan harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, bakiye fazla harcın talep halinde iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
6-Davalı – Karşı Davacı …Ş tarafından peşin yatırılan 55,20 Başvuru Harcı + 98,10 TL İstinaf kanun yoluna başvuru harcı ve 34,00 TL istinaf yargılama giderleri ile toplam 187,30 TL’nin Davacı – Karşı Davalı …Şti alınarak, Davalı – Karşı Davacı …Ş’ye VERİLMESİNE,
6100. Sayılı HMK’nun 354/1. ve 355. Maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b,2 ve İİK’nun 179/c. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/03/2018