Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1102 E. 2018/1110 K. 20.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1102 Esas
KARAR NO : 2018/1110
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2018
NUMARASI : 2017/629 2018/61
DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT (ÖZEL SİGORTA SÖZLEŞMESİNDEN
KAYNAKLANAN)
KARAR TARİHİ : 20/06/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacının dava dilekçesinde özetle; … adresinde kain dava dışı sigortalı … Ltd. Şti nin kiracı olarak bulunduğu iş yeri ve emtiaları yangın rizikolarına ve bununla sınırlı olmamak üzere çeşitli risklere karşı müvekkili .. Sigorta Aş tarafından Y-7572403 nolu 19/03/2015 – 19/03/2016 vadeli …Paket Sigorta Poliçesi ile sigorta koruması altına alındığını, 19/06/2015 günü gece 03:20 sıralarında müvekkilinin sigortalı bulunan iş yerine komşu …Petrokimya isimli “atık solvent geri kazanım” fabrikasında IBC tankları içindeki yanıcı kimyasal maddelerin birbiriyle reaksiyona girmeleri sonucu atık boya kazanında patlama sonucu başlayan yangının geç ve yanlış müdahale edilmesi sonucu yayılması ile binanın ön kısmında bulunan çevre işyerlerine ve sigortalısı …’ in iş yerine sirayet ederek binada ve emtiada zarara sebebiyet verdiğini, sigortalısının ihbarı üzerine hasar dosyasının açıldığını, ekspertiz incelemesi üzerine ziyan bedeli 3.493.416,20TL sigortalı firmaya makbuz, ibraname ve temlikname ile ödendiğini, Yıldırımlar Metal hasarın ödenen ücretten fazla olduğu iddiası ile Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yaptığını, müvekkilinin sigortalı iş yerinde oluşan dava konusu yangına … Aş, … Büyükşehir Belediyesi, … Sigorta Aş ve …’ ın ihmal ve kusurlu davranışlarından kaynaklandığını, dosyanın davalısı … Büyükşehir Belediyesi’ nin yangın söndürme ve algılama, duyuru ve tahliye projelerinin ve uygulamalarının binaların yangından korunması hakkındaki yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığını denetleyerek ruhsat veren ve parlayıcı maddeler tüzüğüne uygun davranmayan, sıkça ve ağır zararlar doğurmaya elverişli bir iş yerinde ruhsat şartlarına uygun davranılıp davranılmadığını sürekli olarak denetlenmeyen, denetleme sorumlusu olarak; ayrıca kendisine bağlı itfaiye müdürlüğünün yanan kimyasal “solvent” ve maddesinde hatalı ve geç müdahalesi sonucu yangının büyümesine sebebiyet vermesi nedeniyle sorumlu olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin sigortalısına ödeme yaptığı 28/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi oranında faizi ile birlikte .. . ve Ticaret Aş, … Büyükşehir Belediyesi, …Sigorta Aş ve…’ ın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … Büyükşehir Belediyesinin davaya cevap dilekçesinde özetle: Davacı davasını belediyenin hizmet kusuruna dayandırarak açtığını, hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığını, tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerektiğini, ayrıca görev yönünden de davalı yerleşim yeri yetkili olduğunu, esas yönünden ise; yangının çıkma sebebi ve kolayca sirayet etmesi ile ilgili dava konusu zararın meydana geldiği taşınmaz üzerinde davacının yangına karşı gerekli tedbirleri almasının gerektiğini, davacının basiretli davranmamış olması sonucu meydana geldiğini, sigortalı Yıldırımlar Metal Ticaret Ltd Şti’ nin yasal çekme mesafelerine uymadığını, ek yapılaşmalar nedeniyle de müdahale alanını daraltığını bu nedenlerle öncelikle davanın görev yönünden yada yetki yönünden reddine aksi takdirde davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/629 Esas, 2018/61 Karar sayılı kararında özetle; yargı yolu yönünden davanın usulden reddine, şeklinde karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 23/03/2018 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
1-Dava konusu edilen zararın tazmini talebinin müteselsil sorumluluk hükümlerine ( TBK 61 m.) hükümlerine tabi olduğu, diğer davalıların özel kişiler oldukları idare mahkemesi önünde kamu tüzel kişiler haricindeki kişiler yargılanamayacağı, davalı idare yönünden de Anayasa Mahkemesinin 2011/35 Esas, 2012/23 Karar sayılı ve 16/02/2012 tarihli kararı çerçevesinde davanın aynı yargı yerinde görülmesi gerektiği,
2-Esas davadaki tüm davaların davacı müvekkillerine karşı birlikte sorumluluklarının bulunduğu, birlikte sorumlular aleyhine bir mahkemede tek dava açılmasında zorunluluk olduğu, çünkü dava konusu miktarın ne kadarından hangi davalının sorumlu olduğunun belirsizliği karşısında, tutarı ayırmak mümkün olmamakta ve TTK 61.maddeye dayanan müteselsil sorumluluğa rağmen iki ayrı yargı kolunda uyuşmazlığın çözülmesinin anayasa düzenlemesine aykırı olduğu,
3-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 36533/04 başvuru numaralı … oğlu -Türkiye kararında özetle; İYUK 9.maddesini çok katı bir şekilde uygulayan Türk İdare Mahkemelerinin aşırı şekilci davrandığı ve başvuranları mahkemeye erişim haklarından ve AİHS’ in 6/1 maddesi uyarınca adil yargılama haklarından yoksun bıraktığı kanaatine varıldığı belirtilerek, sözleşmenin 6/1 maddesinin ihlal edildiği sonucuna varıldığı, Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsi geçen kararında da özetle; iki ayrı yargı kolunda görülen davalarda idarenin sorumluluğu, bu sorumluluğun kapsamı, idarenin tazmin yükümlülüğü konularında farklı sonuçlara ulaşılabileceği, idare hukukunda var olan hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kavramlarının geniş kapsamlı olduğu özel hukuk alanındaki kusursuz sorumluluk hallerinin ise belirli konular için düzenlenmiş ve sınırlı olduğu, idare hukuku esaslarına dayanılarak tesis ettiği tartışmasız bulunan eylem ve işlemlerle idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlara ilişkin davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği, buna göre “kamu yararı ” ve ” haklı neden” bulunması durumunda idari yargının denetiminde bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümümün adli yargıya bırakılabileceğinin kabul edildiği,
4-Usul ekonomisi ilkesine hem Anayasada hem de 6100 sayılı HMK da deyinildiği, her iki yasada da davaların en az giderle ve mümkün olan süratte sonuçlandırılması ve gereksiz gider yapılmaması yargının görevi olduğuna vurgu yapıldığı, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME
Dava,TTK 1472 maddesinde belirtilen halefiyet ilkesi gereğince sigorta şirketi tarafından açılan rücuen tazminat davasıdır.
Davacı şirket tarafından davalı … ile birlikte diğer davalılar …a A.Ş ve … Kimya … A.Ş hakkında İstanbul 14. ATM’ nin 2016/943 sayılı dosyasında dava açılmış, mahkemece birleşen … Belediyesi aleyhindeki davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş ve karar gereği … hakkındaki dava, iş bu istinaf incelemesi yapılan İstanbul 14. ATM’ nin 2017/629 Esas sayılı dosyasında görülmüş ve bu davada mahkemece yargı yolu yönünden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan sebeplerle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstinaf başvurusunda dayanak olarak gösterilen, Anayasa mahkemesinin 16/02/2012 tarih ve 2011/35 Esas, 2012/23 Karar sayılı kararı, idari yargıda görülmesi gereken davaların bir kısmının, adli yargıda görülmesini cevaz veren HMK’ nın 3.maddesinin iptaline ilişkin olup, bu kararda idare hukuku yargılamasında geçerli olan ilkelerle adli yargıda yargılama yapılamayacağı hususu vurgulanmıştır.
Yine dayanak gösterilen uyuşmazlık mahkemesi kararları, daha çok trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarına ilişkin olup, bu tür davaların adli yargıda görülmesi gerektiğine ilişkin uyuşmazlık mahkemesi kararlarının dayanağı da Kara Yolları Trafik Kanununda bulunan özel düzenlemedir.
Görüleceği üzere istinaf başvurusunda gösterilen gerekçelerin dava konusu somut olayla bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Somut olayda, davalı … hakkında açılan tazminat davasında, davalı belediyenin hizmet kusuruna dayanılmakta olduğu görülmektedir.
İdarenin hizmet kusuruna ilişkin değerlendirme idare hukuku ilkeleri ve kurallarına göre yapılacak olup, adli yargıda geçerli olan kusur ile kusursuz sorumluluk hallerine ilişkin kuralların burada uygulanması imkanı bulunmamaktadır. Zira idare hukuku konusu olan ve bu davada uygulanması gerekli olan tam yargı, hizmet kusuru kıstasları ile özel hukuk konusu olan kusursuz sorunluluk, objektif özen yükümlülüğü kıstasları birbirinden farklıdır.
Bu nedenle davalı … hakkındaki yapılacak yargılamanın, idare hukuku kapsamında tartışılacak hizmet kusuru kavramı çerçevesinde gerçekleştirile- ceği, bu tür davalara bakma görevinin idare mahkemelerine ait olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince yargı yolu yönünden davanın usulden reddine dair verilen kararda da bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ile aynın yasanın 353/1.a.3 maddesi gereğince kesin olarak reddine karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/629 Esas, 2018/61 Karar sayılı 18/01/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.1 ile aynın yasanın 353/1.a.3 bendi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına ,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı yasanın 362/1 maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 20/06/2018