Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1096 E. 2018/1150 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1096 Esas
KARAR NO : 2018/1150
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29/12/2017
NUMARASI : 2015/659 E. 2017/1211 K.
DAVA :İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Hizmet Alım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın muhasebe, mali müşavirlik, denetim ve danışmanlık hizmetleri yürüttüğünü, davacı ile davalı şirket arasında 09/10/2013 tarihinde 01/09/2013-31/12/2014 dönemi için aylık 1.150,00 TL bedelli ve AKD01.2013/0011 sayılı sözleşmenin imzalandığını, davalıya hizmet verildiğini, en son 29/04/2014 tarihine kadar davalının kurumlar vergisi beyannamesi gerektiğinden, kesin mizan bildirimi için davalıdan bilgi almaya çalışıldığını ancak alınamadığını, 29/04/2014 günü müvekkiline GİB sisteminden sözleşmesinin davalı yanca feshedildiği bilgisinin ulaştığını, müvekkiline Beyoğlu … Noterliğinin 29/04/2014 tarih ve … yevmiye sayılı ekli fesih ihbarnamesi tebliğ edildiğini, haksız feshi nedeniyle muaccel olan sözleşme bedelini talebini içeren ihtarname ile cevap verdiğini ancak talebin reddedildiğini, bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile 14.628,00 TL asıl, 158,70 TL faiz toplamı olan 14.786,70 TL üzerinden başlatılan ilamsız icra takibine haksız ve kötü niyetli itiraz edildiğini, itirazın iptali ile hükmedilecek alacağın %20’si oranında tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin dava dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin tasfiye aşamasında bulunduğunu ve tasfiye memuru eliyle açılan bir dava olmaması nedeniyle yetkisiz ikame olunan huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın itirazın iptali olarak değerlendirilmemesi gerektiği itirazı olduğunu, müvekkili şirket çalışanlarının defalarca sözlü uyarıları ve bildirimlere rağmen davacı şirket ve yetkilileri müvekkil şirkete hiçbir yardım ve danışmanlık hizmeti sunmadığını, sadece maaşlarını alma talebinde bulunduklarını, bu sebeple müvekkili şirketçe anılan sözleşmenin feshedildiğini, davacı şirketin müvekkili şirketi zararlandırıcı işlem yaptığını yapması gerekli mali işleri tam ve gereği gibi yapmadığını, arz ve izah olunan nedenlerle tek taraflı haksız ve kötü niyetli sözleşmeğe istinaden ikame olunan takip ve vaki itirazı doğrultusunda alacak hakkı bulunmayan, yukarıda sıralı işlemleri yapmayarak yapması gerekli iş ve işlemleri tam ve layıkıyla yasal şartları yerine getirmemek suretiyle müvekkili şirkete zarar veren davacı şirketin davasının evvel emirde usuli davalı itirazlarının kabulüne ve kötü niyetli davacının davasının reddine, dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere davacı tarafın inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davanın aktif-husumet dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde; Davacı şirketin tasfiye başlangıcından ticaret sicil gazetesinin 15.09.2015 tarih ve 8906 sayılı nüshasına göre dava tarihi itibariyle tasfiye halinde olduğunu, dava tarihinden sonra 25/06/2014 tarihinde alacağın …’a devredildiği, tasfiye memurunca yapılan bir temlik olmadığını, temlikin usulüne uygun olduğunu, dava tarihi itibariyle davacının dava açma ehliyetinin bulunduğunu, dolayısıyla temlik alan sıfatıyla …’ın da huzurdaki davada HMK.nun 125.maddesi gereğince davacı sıfatına sahip olduğunu,Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/5589 Esas ve 2016/3663 Karar sayılı kararınında bu yönde olduğunu, Kronolojik olarak huzurdaki davanın tarihinin 24.06.2015, temlikname tahinin 25.06.2015, tasfiye tarihinin ise 25.08.2015 olduğunu, tasfiye kararının 20.06.2014 tarihinde tescil edildiğini, 15.10.2015 tarihinde Türkiye Sicil Gazetesi’nin 8906 sayı, 608. sayfasında yayımlandığını belirterek İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/659 E. 2017/K. sayılı kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi davalı … Ltd. Şti. vekiline 12/03/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 09/03/2018 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; 1-Davacı …Ltd. Şti yönünden; dava tarihinin 24.06.2015, şirketinin tasfiyeye giriş tarihinin 13.06.2014 olduğundan şirket adına dava açılması mümkün bulunmadığından davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, İstinaf talebinde bulunan … yönünden ise temlik edenin davacı … şirketi, temlik alanın .. ., temlik tarihinin ise 25.06.2015 olduğunu, dava açıldıktan bir gün sonra dosyaya konu alacağın davacı şirket tarafından … isimli şahsa temlik edildiğini, şirket tasfiye halinde olduğundan, artık tüm tasarruf işlemlerinin tasfiye memurunca yerine getirilmesi gerektiğini, temlikin bu nedenle usulüne uygun olmadığını, dolayısıyla …’ın davacı sıfatını alması ve istinaf yoluna başvurmasının mümkün olmadığını belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı (temlik alan…) vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı İstanbul … İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile 12/06/2014 tarihinde 14.628,00.-TL asıl alacak, 158,70.-TL faiz olmak üzere toplam 14.786,70.-TL üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya 20/06/2014 tarihinde (tebligata sehven 2013 yazılmış) tebliğ edildiği, davalı tarafça 23/06/2014 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına ve faize itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığından davacının da 24/06/2015 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı kabul edilmiştir.
Dava, ödenmeyen mali müşavirlik hizmet bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Dosyadaki ticaret sicil gazetesi ve ticaret sicil kayıtlarına göre; davacı şirketin yukarıda belirtilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile 12/06/2014 tarihinde davalı aleyhine icra takibi başlattıktan bir gün sonra 13/06/2014 tarihinde tasfiyeye girdiği, kararın 20/06/2014 tarihinde tescil edildiği ve sicil kaydının bu tarih itibariyle kapatıldığı, huzurdaki itirazın iptali davasının yine davacı şirket vekilince 24/06/2015 tarihinde açıldığı, huzurdaki davanın açılmasından bir gün sonra 25/06/2015 tarihinde davacı şirket alacağının istinaf eden …’a devredildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin, dolayısıyla davanın başında taraf olmayan istinaf eden Barış Korkmaz’a yapılan temlikin geçerli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
TMK.nun 52. Maddesine göre sona eren tüzel kişinin kişiliği, ehliyeti tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere tasfiye sırasında da devam eder. TTK.nun 588/1. Maddesi gereğince şirket, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki hak ehliyetinin, medeni usul hukukunda büründüğü şeklidir. Gerçekten, kimlerin taraf ehliyetine sahip bulundukları, Medeni Kanuna göre belirlenir. (HMK.nun 50, TMK.nun 8, 48.maddeleri) TMK.nun 50.maddesi gereğince tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır. (Baki Kuru, Ders Notları)
Bu açıklamalardan sonra; davacı şirketin 13/06/2014 tarihinde tasfiyeye girdiği, kararın 20/06/2014 tarihinde tescil edildiği ve sicil kaydının bu tarih itibariyle kapatıldığı, ticari varlığının son bulduğu, davanın açıldığı 24/06/2015 tarihi itibariyle tabiri caizse hayatta olmadığı, dolayısıyla hak ve borçlarını kullanma, aktif husumet ehliyeti bulunmayan bir şirketin 25/06/2015 tarihinde alacağını istinaf eden ,,,’a devretmesinin de geçersiz olduğu, ilk derece mahkemesinin gerekçesi yanlış ve yetersiz ise de sonucu itibariyle doğrudur. Bu nedenle istinaf eden … vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararı gerekçesi itibariyle yanlış ve yetersiz ise de sonucu itibariyle doğru olduğundan 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı Barış Korkmaz vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.27/06/2018