Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1080 E. 2018/1132 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1080 Esas
KARAR NO : 2018/1132
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/1185 Esas
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Dava, davacı tarafça İİK 67 maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, daha sonra davacı tarafça tam ıslah dilekçesi verilerek, İİK 177 maddesinde belirtilen şartlar çerçevesinde davanın doğrudan iflas davasına dönüştürülmüş ve doğrudan iflas davası olduğu gerekçesi ile davacı tarafça, İİK 178/2 maddesi gereğince iflas talebinin ilan edilmesi ile, İİK’ nın 181 ve 159 maddesine göre davalı şirketin mal varlığı hakkında defter tutulması ve diğer muhafaza tedbirlerinin alınması talep edilmiş, mahkemece davacının bu talepleri, 13/03/2018 tarihli ara kararla, itirazın iptali davasının ıslah yoluyla doğrudan iflas davasına dönüştürülemeyeceği, bu nedenle de, İİK’ nın 177 ve 158/1 ve 166/2 maddeleri uyarınca taleplerin reddine karar verilmiş ve bu karar istinaf konusu yapılmıştır.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, açmış oldukları itirazın iptali davasında tam ıslah yapılarak davanın, 2004 sayılı İİK’nın 177. maddesi uyarınca doğrudan iflas davasına dönüştürüldüğü, dosyanın İstanbul Anadolu 9 ATM’ nin 2016/911 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği ve her iki dosyanın, iş bu yargılaması yapılan 2015/1185 E. Sayılı esas dosyası üzerinden yargılamaya devam edildiği, İstanbul Anadolu 9 ATM nin 2016/911 Esas sayılı dosyası ile verilen birleştirme kararının ardından, İİK nın 166/2 maddesi uyarınca ilanların hazırlandığı, fakat daha sonra usulü aykırı bir şekilde başka bir mahkeme heyetine dosya sunularak, 13/03/2018 tarihli ara karar ile taleplerinin reddine karar verildiği, anılan karar geçici hukuki koruma talebinin reddi niteliğinde olmakla, yasal süre içerisinde anılan kararın ortadan kaldırılması için istinaf başvurusunda bulunduklarını, HMK uyarınca dava dilekçesinin tamamen ıslahının her zaman mümkün olup mahkemenin takdirinde olan bir konu olmadığı, mahkemece ilanların yapılmasına karar verilmiş olmasına rağmen, daha sonradan bu karardan rücu edilmesinin hukuka aykırı olduğu, 2004 sayılı yasa uyarınca iflas talebi ile mahkemece resen yapılması gereken iflas ilanı ve muhafaza tedbirlerinin alınması gerektiği, bu nedenle İstanbul Anadolu 4. ATM’nin 2015/1185 E. sayılı dosyasında verilen 13/03/2018 tarihli kararının ortadan kaldırılmasına, İİK.177 maddesi uyarınca ve 178/2 maddesi yollaması ile davalı şirket hakkındaki iflas talebinin, İİK’nın 166/2 maddesinde düzenlenen usul ile ilan edilmesine, İİK’nın 181 maddesi uyarınca uygulanması gereken, aynı yasanın 159. maddesi gereğince hakkında iflas talep edilen davalı şirketin mal varlığı hakkında defter tutulmasına karar verilmesi talepleri istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
Taraflar arasında uyuşmazlık, itirazın iptali davasının, tam ıslah yoluyla doğrudan iflas davasına dönüştürülüp dönüştürülemeyeceğine ilişkin mahkeme ara kararının istinaf edilebilirliği ile, bu çerçevede davacı tarafça mahkemenin davacının taleplerinin reddi kararı konusunda olduğu görülmektedir.
Her ne kadar davacı tarafça istinaf dilekçesinde, mahkemenin itirazın iptali davasının doğrudan iflas davasının tam ıslah yoluyla dönüştürülemeyeceği kararının yanlış olduğu ve bu kararın kaldırılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bir davanın itirazın iptali davası mı, yoksa doğrudan iflas davası olarak mı görüleceğine ilişkin hukuki niteleme, mahkemeye ait olup, bu yöndeki değerlendirme sonucu verilen ara karar, HMK 341.maddede sayılan istinaf başvurusu yapılabilecek kararlardan değildir.
Zira, davanın görüldüğü esnada, davanın hukuki niteliğine ilişkin ilk derece mahkemesi ara kararının istinaf mahkemesince incelenmesi davanın esasına müdahale niteliğindedir. Davanın hukuki niteliğine ilişkin istinaf incelemesi, ancak nihai karardan sonra istinaf başvurusu üzerine, istinaf dilekçesi ve kamu düzeni ilkesiyle sınırlı olarak yapılabilecektir.
Nitekim, HMK’nın 341/1 maddesinde, ilk derece mahkemele- rinden gönderilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabi- leceği düzenlemesi yapılmıştır. Görüleceği üzere istinaf incelemesi talep edilen mahkemenin 13/03/2018 tarihli kararı, nihai karar olmadığı gibi, ihtiyati haciz yada ihtiyati tedbire ilişkin bir ara karar niteliğinde de değildir.
Her ne kadar davacı vekilince, doğrudan iflas talebi nedeniyle mahkemece ilan yapılması ve muhafaza tedbirleri alınması da talep edilmişse, İİK 178. maddesi uyarınca yapılacak ilanlara ilişkin mahkeme kararı, HMK 341.maddesinde anılan tedbir niteliğinde bir karar olmadığı gibi, bu taleplerin kendisi de, davanın niteliğine bağlı olarak ancak davanın doğrudan iflas davası olduğunun kabulü halinde talep edilebilir mahiyettedir. Bu halde de, yukarıda açıklandığı üzere, davanın ilk derece mahkemesinde görülmesi aşamasında, bu görev ilk derece mahkemesine ait olup, davanın bu aşamada, ilk derece mahkemesinde devamı sırasında, bu hususun istinaf dairesinde inceleme konusu yapılması mümkün görülmemektedir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin tedbire yönelik talebinin, somut olayda, davanın doğrudan iflas davası mı, yoksa itirazın iptali davası mı olduğuna bağlı olarak çözümlenmesi gerektiği, mahkemece davanın niteliğine ve türüne ilişkin yapılan hukuki nitelemenin, nihai karar öncesinde istinaf mahkemesince inceleme konusu yapılamayacağı, bu nedenle ilk derece mahkemesinin davanın itirazın iptali davası olduğuna yönelik kabulüne bağlı olarak, davacı tarafın tedbire ilişkin taleplerinin, davanın niteliği gereği şartlarının bulunmadığı ve bu nedenle mahemece taleplerin reddine yönelik 13/03/2018 tarihli ara kararda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun REDDİNE
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına;
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan ön inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 362.1son maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/06/2018