Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1044 E. 2021/295 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1044 Esas
KARAR NO : 2021/295
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2017
NUMARASI: 2016/172 Esas, 2017/835 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 12/02/2016 tarihli dava dilekçesind; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında akaryakıt istasyon paket poliçesi yapıldığını, poliçe kapsamında müvekkili şirketin karşılaşabileceği bütün risklerin teminat altına alındığını, şirketin akaryakıt istasyonunda market bölümünde çalışan … isimli şahsın 17/04/2015 – 05/08/2015 tarihleri arasında her vardiyasında yaptığı satışların bir kısmını sildiği, bir kısmını okutmadan yani Z raporlarına ve perakende fişlerine yansıtmadan direkt olarak müşteriye ürün satıp parayı zimmetine geçirdiğinin yapılan tespitler, iş yeri tarafından tutulan tutanaklar, kolluk ifade tutanakları, iş yerinde yapılan sayımlar ve market bölümünde kurulu kamera görüntüleri ile ispatlandığını, bu hususun tespiti sonucunda şirket zararını tespit etmek için sayım yapıldığını, Z raporlarının incelendiğini ve kamera görüntülerinin incelendiğini, sonuç olarak 29.746,00 TL değerinde hasarların olduğunun anlaşıldığını, hasar dosyasının açıldığını, davalı şirketin üstlenmiş olduğu yükümlülükleri ihlal ettiğini, gerek müvekkili gerekse de ekspertiz tarafından tespit edilen hasar bedelinin tamamını değil, 18.003,00 TL’lik kısmını karşıladığını, oysa ekspertiz raporunda belirtildiği üzere toplam hasar tutarının 29.746,00 TL olduğunu, poliçede tazminat miktarı üzerinden %10 muafiyet olduğundan müvekkilinin davalı tarafça karşılanmayan 8.742,12 TL tazminat bedelinden bu oran düşüldükten sonra geriye kalan 7.867,91 TL hasar alacağı olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla söz konusu bedelin 05/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili ile davacı şirket arasında akaryakıt istasyonu paket poliçesi düzenlendiğini, davacının talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, hadise ile ilgili olarak sigortalının beyanına ekli listede talep ettiği rakamın 29.746,00 TL olduğunu, ekspertiz tarafından liste incelendiğinde, sigortalının marketteki tüm stok farkının personel tarafından gerek iptal satış ve gerekse istasyona gelen yakınlarına elden verdiği kıymetlerden oluştuğunun anlaşıldığını, bu farkın tam olarak miktarsal tespitinin yapılabilmesi için günlük olarak gün sonunda alınan Z raporlarının tek tek incelendiğini, buna göre iptal / düzeltme başlığı altında sigortalı firmayı eksi bakiyeye düşürerek personelin zimmetine geçirdiği nakit para miktarının 21.003,88 TL olduğunun, 06/10/2015 tarihli emniyeti suistimal ekspertiz raporunda da tespit edildiğini, tespit edilen toplam hasardan emniyeti suistimal muafiyeti olan %10’unun düşülerek kalan 18.903,49 TL bedelin müvekkili şirketçe 15/10/2015 tarihinde davacı sigortalıya ödendiğini, müvekkilinin poliçe hükümleri gereğince ödemesi gereken tazminat tutarını ödemiş olduğundan başkaca bir yükümlülüğünün kalmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; Gebze 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/1179 Esas, 2016/388 Karar sayılı ilamına göre sanık … hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan mahkum olduğunu, kararın kesinleştiğini, hükme esas alınan savunmasında toplamda 8.000,00 – 9.000,00 TL civarında para aldığını, hazırlıktaki ifadesini baskı altında verdiğini beyan ettiği, sanığın hazırlıktaki savunmasında günlük 220,00 – 450,00 TL arasında bir meblağı zarara uğrattığı şeklinde ifade verdiğini, sanığın kesin zarar rakamını vermediği, bilirkişi raporunda sanık ifadesindeki en az miktar esas alınarak tahmini 20.460,00 TL zararın hesaplandığını, bu rakamın ekspertiz raporundaki rakama yakın olduğunu, davacı şirketin tacir olması nedeniyle satın aldığı malları ticari defterine işlemesi gerektiği, bilirkişi tarafından davacı şirketin muhasebe kayıtlarının yerinde incelendiği, Z raporlarının ekspertiz raporu ile uyumlu olduğunun tespit edildiği, alacak miktarının tanıkla ispat edilemeyeceği, dava tarihi itibariyle ticari defterlerde olmayan dava açıldıktan sonra işlenen kayıtlara da itibar edilemeyeceğinden davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; eksik inceleme ve hatalı karar verildiğini, hükme esas alınan raporun hatalı ve kendi içinde çelişkili olduğunu, ilk raporda şirket defter ve kayıtları ile sayım raporu, tanık beyanları, işçinin beyanları dikkate alınmadan genel ifadeler kullanılmak suretiyle zarara ilişkin bir kaybın olmadığı belirtildiğini, rapora itiraz sonucunda 05/08/2017 tarihli ek rapor alındığını, ek raporda, son beraatın 02/05/2017 tarihinde maliyeye gönderildiğinden böyle bir kaydında yapılmasının mümkün olduğunu, müvekkili şirketin kayıtlarında stok dışı olarak toplam 29.498,40 TL olarak kayıt tutulduğunun ifade edildiğini, bu durumun aslında 2016 yılı defterlerinin bilirkişi tarafından baştan eksik incelendiğini gösterdiğini, yeni bir bilirkişiye dosyanın verilmesi talep edilmiş ise de, ikinci ek rapor ile de, önceki raporlarla çelişki arz edecek açıklamalarda bulunulduğunu, bilirkişi tarafından dava konusu zararın defter ve kayıtlar veya başka bir belge ile ifade edilemediğini belirtmesine rağmen, diğer taraftan da şirket çalışanlarının sayım raporları doğrultusunda zararın muafiyet düşüldükten sonra 7.862,90 TL olduğunu, dava dışı faalin ikrarı esas alınarak en az ve en fazla zararın belirtildiği, yine ilk ek raporda da toplam zararın çalınan malların stok dışı şeklinde kayıtlarda yer aldığına dikkat çekildiğini, müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarında söz konusu emniyeti suistimal olayına ilişkin açık kayıt olmasına rağmen bilirkişinin bu kaydı görmezden gelerek yorum yoluyla davalı tarafından ödenmeyen bakiye alacak ile ilgili kayıtlar ile tam ispat edilemediği şeklinde açıklamalarda bulunduğunu, diğer bir deyişle 2015 yılında meydana gelen bir zarar kaybının 2016 yılı defterine işlenmesi hususunda yasal engel olmadığından bilirkişinin sadece yorum yaptığını, davalı sigorta şirketinin zararın hepsini karşılamayarak sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, ayrıca güveni kötüye kullanmak suçuna ilişkin kararın kesinleştiğini, gerekçedeki belirtilen hususun aksine müvekkilinin aldığı malların hepsinin defterlerde kayıtlı olduğunu, bilirkişi raporlarında irdelenen hususun müvekkili şirketin aldığı malların kaydı olmayıp zarara ilişkin kayıt olduğunu, mahkemenin karara dayanak yaptığı bilirkişi raporlarını bile yeterince incelemeden karar verdiğini ortaya koyduğunu, müvekkilinin uğramış olduğu zararın bizzat tanıkların sayıma katılarak rapor düzenlenmesinden dolayı tanıkların dinlenildiğini, böylece farklı zamanlarda ve farklı yerlerde talimatla dinlenen tanıkların hepsinin ifadelerinin birbiri ile örtüştüğü dikkate alındığında müvekkilinin gerçek zararının ne olduğunun ortaya çıktığını, hal böyle olunca mahkemenin eksik inceleme sonucu hatalı karar verdiğini iddia ederek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; ” Akaryakıt İstasyonu P/aket Poliçesi ” kapsamında bakiye hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Taraflar arasında; sigorta poliçesinin varlığı, dava dışı davacı şirkette çalışan … hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçu kapsamında cezalandırıldığı, ceza kararının kesinleşmiş olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce davacı sigortalıya 18.903,00 TL’lik hasar bedelinin ödendiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık; davacının bakiye hasar alacak talebinin yerinde olup olmadığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun ve ek raporlarının dosya kapsamına uygun ve yeterli olup olmadığı, mahkeme tarafından tanık beyanlarının hükme esas alınmamasının uygun olup olmadığı ile kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığıdır. Dosya kapsamından; davacı ve davalı sigorta şirketi arasında başlangıç tarihi 25/07/2014, bitiş tarihi 25/07/2015 olan akaryakıt istasyonu paket poliçesinin düzenlendiği, davalının iş yerinde çalışan dava dışı … tarafından hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanmak suçundan kaynaklı olarak Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/15877 Soruşturma nolu dosyasında 13/09/2015 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, riziko adresinin Çayırova Kocaeli olduğu, 06/10/2015 tarihli ekspertiz raporunda hasar tarihinin 17/04/2015 olduğu, ihbar tarihinin ise 06/08/2015 olarak belirtildiği, Çayırova Kocaeli adresindeki sigortalı iş yerinin emniyeti suistimal hasarı ile ilgili yapılan ekspertiz çalışmaları sırasında oluş şeklinin incelendiği, sigortalının beyanı ile ve ekli tutanaklardan sigortalı akaryakıt istasyonunda market bölümünde çalışan personelin 17/04/2015 – 05/08/2015 tarihleri arasında 01/05/2015 tarihinden bu yana her vardiyasında yaptığı satışların bir kısmını sildiği ve yanı sıra okutmadan yani Z raporuna yada perakende fişine yansıtılmadan direkt olarak müşteriye ürün satıp parayı zimmetine bir bir geçirdiğini tespit ettiklerini, olayın fark edilmesi ile gerekli görüşmelerin yapılması akabinde muhasebesince toplam 29.746,00 TL’lik bir açığın hesaplandığını ve bunun talep edildiğinin bildirildiği, sigortalının 13/09/2015 tarihinde savcılığa başvurarak personelden resmi şekilde şikayetçi olduğu, personelin 17/04/2015 tarihinde işe girdiği, 01/08/2015 tarihinde işten ayrıldığı, sigortalı firmanın market bölümünde kasiyer olarak görev yaptığı, akaryakıt istasyonunun otomasyon ve barkod sistemi ile çalıştığı, her satılan ürünün sistemden düşüldüğü, poliçe vadesinin 25/07/2014 – 2015 olduğu, hasarın 01/05/2015 tarihinden itibaren başladığı ve Temmuz ayı sonunda fark edildiğinin ifade edilmesi ile birlikte personelinde 05/08/2015 tarihinde işten çıkarılmış olmasının hasarın poliçe vadesi içerisinde gerçekleştiği tespitini güçlendirdiğini, sigortalının talep ettiği rakamın 29.746,00 TL olduğu, liste incelendiğinde, sigortalının marketteki tüm stok farkının personel tarafından gerek iptal satış ve gerekse istasyona gelen yakınlarına elden verdiği kıymetlerden oluştuğunun anlaşıldığı, bu farkın tam olarak miktarsal tespit yapılabilmesi için günlük olarak gün sonunda alının Z raporlarının tek tek incelendiği, buna göre iptal / düzeltme başlığı altında sigortalı firmayı eksi bakiyeye düşürerek personelin zimmetine geçirdiği nakit para miktarının toplam 21.003,88 TL olduğunun tespit edildiği, söz konusu miktardan emniyeti suistimal muafiyeti %10 ( – ) 2.100,39 TL’nin mahsubu sonucunda rücu edilebilir miktarın 18.903,49 TL olarak belirtildiği, davalı sigorta şirketi tarafından söz konusu bedelin 15/10/2015 tarihinde sigortalıya ödendiği, davacı sigortalının ise talep ettikleri bedel üzerinden bakiye hasar bedelini iddia ederek, iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır.Davacı vekili tarafından tanık listesi dosya içerisine ibraz edilmiş, tanıklar dinlenilmiştir. Tanıklar beyanlarında gördükleri olayı ve karakolda vermiş oldukları ifadeleri tekrar etmişlerdir.16/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların iddia, savunmaları tekrar edildikten sonra ekspertiz raporundaki incelemeler özetlenmiş ve ticari defter kayıtlarının incelenmesinden davacı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yapıldığı, defterlerin birbirini teyit ettiğinin belirtildiği, davacı şirketin 01/01/2016 – 31/12/2016 tarihleri arasında yevmiye ve kebir defterlerini elektronik defter olarak kullanmaya başladığının ibraz edilen e-defter beraatlarından anlaşıldığı, gerek 2015 yılı defterlerinden gerek ibraz edilen 2016 yılı bera’atlerin ekrandaki görüntüleri ve yevmiye açılış kapanış maddeleri incelenmesinde, taraflar arasında herhangi bir kayda rastlanmadığı, dava konusu tazminat talebinin şirket çalışanı …ın 17/04/2015 – 05/08/2015 tarihleri arasında şirkette çalışırken satışını yaptığı ticari malların 21.003,88 TL’lik kısmının günlük olarak gün sonunda alınan Z raporlarının sayımına göre iptal / düzeltme başlığı altında sigortalı firmayı eksi bakiyeye düşürerek personelin zimmetine geçirmiş olduğu, 18.903,49 TL’lik kısmın davacı sigortalı şirkete ödendiği, talep edilen 8.742,12 TL’lik kısmın ise personelce akaryakıt istasyona verildiği iddia olunun ve yetkililerce kamera kayıtları ile tespit edildiğinin iddia edildiğini, bununla ilgili ticari defterlere düşülen bir kayda rastlanmadığı, bakiye 7.867,90 TL’lik zararın defter kayıtlarında tespitinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz ederek, dosyaya ibraz edilen delillerin ve defter ile kayıtların yeterince incelenmediğini iddia ederek, ek rapor alınmasını talep etmiştir.05/08/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacı vekilinin kök rapora olan itirazları değerlendirilmiş, değerlendirme sonucunda, şirketin 2015 ve 2016 yılı ticari defterlerinin incelendiği hususunun kök rapor sonucunda ifade edildiği, 7.867,90 TL tazminat miktarının istasyona gelenlere personelce verildiği iddia olunduğu ve bu miktarın defter kayıtlarında bulunmadığı, şirketler grubunun mali müşavirine telefonla ulaşıldığı, akaryakıt istasyonuna 04/08/2017 tarihinde gidildiği, şirketin 2016 yılı e-defter olarak tutulan yevmiye defterinin incelendiği, davacı şirketin kök bilirkişi raporuna dayanak teşkil eden kayıtlardan sonra geriye dönük 31/12/2017 tarihli ve 18.611 yevmiye numarası ile 153 kodlu ticari mallardan 29.498,40 TL malı satılan ticari malın maliyet hesabına yükleyerek envanterinden çıkardığı ve açıklamasına da çalınan malların stok çıkışı kaydını düştüğü, şirketin 2016 yılı defterlerini e-defter olarak tuttuğu ve en son beraatin 02/05/2017 tarihinde maliyeye gönderdiğinden böyle bir kaydın yapılmasının fiziken mümkün olmakla berebar 17/04/2015 – 05/08/2015 tarihleri arasında yapılan bir hırsızlık olayından dolayı eksilen malın envanterden çıkarılması tarihinin 2015 yılı olması gerektiği, kaldı ki 31/12/2016 dava tarihi olan 12/02/2016 tarihinden sonraki bir tarih olduğunu, bu nedenle kök rapordaki görüşünü değiştirecek yeni bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, bakiye tazminat talebinin ispata muhtaç olduğu belirtilmiştir.Ek rapora itiraz üzerine 08/11/2017 tarihli 2. Ek bilirkişi raporunda; 07/11/2017 tarihinde şirket merkezinin bulunduğu adrese gidildiği, şirket yetkilileri ile görüşüldüğü, akaryakıt istasyonu ve istasyon içindeki marketin incelendiği, 2015 yılına ait Z raporlarının istendiği, Z raporlarının mali müşavir ofisinde olduğunun ifade edildiği, dosyada bulunan Z raporlarının incelendiği ve ekspertiz raporu ile uyumlu olduğunun tespit edildiği, polis memurlarının CD okumalarında ne miktarda ve ne meblağda malın alındığının tespitinin olmadığını, sonuç olarak, olayın faili tarafından yazılı savunmasındaki itirazlar baz alındığında, emniyeti suistimal muafiyet öncesi toplam zararın en az 20.460,00 TL en fazla 41.850,00 TL olacağı belirtilmiştir. Gerek bilirkişi raporu gerek ise ek bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir.Davacı vekili bilirkişi ek raporunun eksik olduğunu iddia ederek, yeniden rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu ve ek raporları ile dosya kapsamına göre ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Sigorta sözleşmesi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.nın altıncı kitabında, sigorta hukuku üst başlığı ile 1401.maddede düzenlenmiştir. Sigorta Sözleşmesi, sözleşme yanlarına yükümlülükler getiren sözleşme türlerindedir. Sigortacının yükümlülükleri arasında, sigorta tazminatı ve sigorta ödeme yükümlülüğü de vardır. Sigortacı, riziko gerçekleştiği takdirde, zarar sigortalarında, riziko sonucu sigortalının meydana gelen gerçek zararını ödemekle yükümlüdür. Somut davada, sigorta poliçesindeki teminat altına alınan rizikonun gerçekleştiği ve davalı sigorta şirketi tarafından tespit edilen zararın ödendiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Davacı tarafça, dava konusu edilen ve bakiye zarar olduğu iddiasında bulunulan zarar miktarı, davacıya ait ticari defter ve kayıtlar ile veya benzer deliller ile ispatlanamamıştır. Her ne kadar bilirkişi ek raporunda davacı tarafın ticari defter kayıtlarında zararın satılan ticari malın maliyet hesabına yüklenerek envanterden çıkarıldığı açıklamasında çalınan malların stok çıkışı kaydı düşülmüş ise de söz konusu kayıt tarihi dava tarihinden önceki bir tarih olup böyle bir kaydın geçerli olan diğer bilgi ve belgelerle ispatlanamadığı taktirde kabulü mümkün görülmemiştir. Bakiye zararın kamera kayıtları ile ve tanık beyanları ile tespit edilebileceği iddia edilmiş ise de, öncelikle HMK 200.maddesi gereğince hukuki işlemlerin yapıldıkları zamandaki miktar ve değerlerin 2.500,00 TL’sini geçtiği taktirde senetle ispat olunması gerektiğine dair düzenlemesi kapsamında davacı vekilinin buna dair iddialarının iş bu yargılamada dikkate alınamayacağı kanaatine ulaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle ve özellikle ekspertiz raporu ile davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapan bilirkişinin rapor ve ek raporları neticesinde davacının bakiye zararı olduğuna dair iddiasını usulüne uygun deliller ile ispatlayamadığı ve davalı sigorta şirketi tarafından yasa gereğince davacı tarafın rizikodan doğan gerçek zararını ödemiş olduğu, bu anlamda mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu sonucuna varılarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1- Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/172 Esas, 2017/835 Karar ve 07/12/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1.bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 134,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 119,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/03/2021