Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1021 E. 2018/889 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1021 Esas
KARAR NO : 2018/889
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2017
NUMARASI : 2015/1068 2017/79
DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/05/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeninin davalı borçlu aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla hasar bedelinin ödenmemesinden dolayı TTK 1472 maddesi uyarınca rücu alacağına ilişkin ilamsız icra takibi başlattığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, takibe konu alacağın davacı şirketin dava dışı …Ltd.Şti.ne işyerim paket sigorta poliçesi gereğince davalı kurum çalışanlarının sebebiyet verdiği su hasarına ilişkin yaptığı ödemenin rücuen tahsili isteğine dayalı bulunduğunu, davalının hasardan sorumlu olduğunu açıklayarak, itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %20 sinden az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakma görevinin idari yargı mahkemelerine ait olduğunu, zamanaşımının dolduğunu, davalı kurumun hasara konu adreste çalışma yaptığına dair hiç bir fotoğraf bulunmadığını, dava dilekçesinde belirtilen adreste ve tarihte idarelerince çalışma yapılmadığını bildirerek, davanın husumetten reddi ile ücreti vekalet ve yargılamaya giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davanın kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı İski Genel Müdürlüğü vekili istinaf taleplerinde;
1-Karara dayanak teşkil eden raporun tamamen akademik bir rapor olup teknik bir rapor olmadığını, mahkemece rapora itirazlarının dikkate alınmadan davanın kabulüne karar verildiğini, söz konusu tarih ve adreste kurumları tarafından hiçbir çalışma yapılmadığını, sat davacı … şirketinin tutmuş olduğu ekspertiz raporu ve sigortalı çalışanlarının ifadesi nazara alınarak rapor tanzim edildiğini,
2-Şube yolunu yapmak İSKİ’nin sorumluluğunda olmasına rağmen, şube yolunun bina su tesisatına bağlantısının yapılmasının bina sahiplerinin sorumluluğunda olduğunu, müvekkili idareyi sorumlu tutan bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu, İSKİ Deşarj Yönetmeliğinin 14.maddesinin (9) ve (12) bendine göre gerekli tedbirlerin karşı tarafça alınması gerektiğini, sigortalının ve hasara uğrayan binayı yapanın da kusuru bulunduğunu, binanın yönetmeliğe uygun hale getirilmemesi veyahut su baskınına uğraması sebebiyle idarelerinin sorumlu tutulamayacağını, meydana gelen zarardan yeterli tedbir almayan ve kusurlu olan davacı tarafın sigortalısı sorumlu olacağından, müvekkil idare açısından illiyet bağının kesildiğini,
3-Binanın su sızmasının meydana geldiği duvarında suların sızmasını önleyici betonarme perde olup olmadığı, binanın yol kotunun altında olması nazara alınarak mevcut duvarın su sızdırmaması için gerekli tecrit önlemlerinin alınıp alınmadığı, herhangi bir su baskınında tahliye yapılabilmesi için sistem kurulup kurulmadığı, işyerinin taban kotu ile su kotunun ve bina bağlantılarının usulüne uygun olup olmadığının tespiti ile bu tespitlerin sonucuna göre sorumlu veya sorumluların mahkemenizce oluşturulacak heyet halinde keşfen tespiti gerektiğini, İstanbul 7. Asliye Ticaret Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1068 E., 2017/79 K. sayılı 16/02/2017 tarihli kararının kaldırılarak yeniden inceleme yapılması ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi davacı … vekiline 09/06/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 22/06/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; Davalının beyanlarının aksine gerek eksper ve bilirkiş raporu gerek tanık beyanları gerekse dosyada diğer deliller ışığında söz konusu zararın İSKİ çalışanları tarafından komşu işyerinden dolayı yapılan çalışma esnasında meydana geldiğinin sabit olduğunu, oluşan zarardan kusurlu davalı çalışanlarının; dolayısı ile davalı kurumun sorumlu olduğunu, onanmasına ve istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava; sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine gereğince ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472-1481.maddeleri uyarınca sorumlulardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı idarenin harçtan muaf olduğu düşüncesiyle istinaf harcının yatırılmaması nedeniyle dairemizin 07/03/2018 tarih ve 2017/1358 E. 2018/380 K.sayılı kararı ile davalı idarenin harçtan muaf olmadığı ve istinaf harcının yatırılması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın mahkemesine geri çevrildiği, eksikliğin giderilerek harcın yatırıldığı, dosyanın istinaf incelemesi için tekrar dairemize gönderildiği anlaşıldığından dosya re’sen öncelikli olarak ele alınmakla;
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 21/05/2014 tarihinde 3.777,96.-TL asıl alacak, 73,67.-TL faiz olmak üzere toplam 3.851,63.-TL üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya 26/05/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 02/06/2014 tarihinde hiçbir borcu olmadığını, talebin yargılamayı gerektirdiği belirtilerek, borcun tamamına ve faize itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 19/12/2014 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, davalı kurum çalışanlarının yaptığı çalışma sırasında kusurlarından dolayı dava dışı sigortalılarına su basması nedeniyle verdikleri zararın giderilmesini istemektedir.
Davalı kurum ise sorumluluğu ve talebi reddetmektedir.
Mahkeme ise davalı idareyi kusurlu ve sorumlu bularak davanın kabulüne karar vermiştir.
İstinaf talepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
Her ne kadar davalı kurum, olay yerinde kurumlarınca bir çalışma yapılmadığını söylemekte ise dosyadaki belge ve tutanaklar ime tanık beyanları dikkate alındığında bu yöndeki savunmaya itibar edilmemiştir.
Davalı vekili davanın idari yargıda açılmasından bahisle görev itirazında bulunulmuş ve bu husus mahkemece 03/05/2016 tarihli celsenin 4 nolu ara kararı ile reddedilmiş ve red gerekçeleri gerekçeli karar açıklanmamış, bu husus da istinaf konusu yapılmamış ise de, HMK:nun 1.maddesi gereğince görev hususu kamu düzeninden sayılması nedeniyle mahkemelerce re’sen göz önüne alınması gerekmektedir. TTK.nun 18 nci maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir. Aynı yasanın 12/11 nci maddesinde ise, su, gaz, elektrik dağıtım, telefon, radyo ile haberleşme ve yayın yapma gibi işlerle uğraşan müesseselerin ticarethane sayılacakları hükme bağlanmıştır. Davalı İSKİ’nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı Kanun’da da, bu kurumun, genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip, genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülüne göre düzenleneceği açıklanmıştır. O halde, davalı kuruluşun özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerekir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.09.1983 gün ve 1980/11-2721 Esas 1983/823 Karar, 29.11.1995 gün ve 1995/11-647 Esas 1995/1043 Karar ve 16.10.1996 gün 1996/13-346 Esas 1996/699 Karar sayılı ilamlarında da İSKİ’nin özel hukuk hükümlerine tabi tacir sayılacağı görüşü benimsenmiştir. Bu durum karşısında, TTK.nun 3, 11, 12/11, 14, 18/1 nci maddeleri ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalının tacir olması, davanın da, haksız fiil sonucu ödenen tazminatın rücuan tazmini davası olduğuna göre, adli yargıda bakılması gerekmektedir. Bu nedenle davalının bu yöndeki itirazlarının mahkemece reddi yerinde olmuştur.
Davalı idare olay mahallinde keşif yapılması gerektiğini istinaf konusu yapmış ise de dosyadaki tutanak, rapor ve belgeler ile tanık anlatımları dikkate alındığında bu husus bir eksiklik olarak görülmemiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23/11/2010 Tarih ve 2009/6003 E. 2010/11909 K. İle 05/11/2012 Tarih ve 2011/10564 E. 2012/17354 K.sayılı kararlarında da işaret edildiği üzere TBK.nun 69. (Mülga 818 sayılı B.K’nun 58) maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Bu maddedeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu gibi hallerde, zarar ile özen eksikliği arasında uygun illiyet bağının varlığı sorumluluk için yeterlidir. Kusursuz sorumluluk hallerinden olan ve TBK.nun 66.maddesinde düzenlenen adam çalıştıranların sorumluluğu da bu türden bir sorumluluktur. Uygun illiyet bağı mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru sonucu kesilirse, sorumluluktan söz edilemez. Zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru da kasta yaklaşan bir sorumluluktur. Davada bu tür bir sorumluluğun bulunmadığı, illiyet bağının kesilmediği anlaşılmaktadır.
İSKİ Atıksularının Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliğinin 41.maddesi olan taşınmazlarda cadde veya sokaklardaki atıksu kanalına bağlantısı maddesinin 3. fıkrasında, yapılması planlanan tüm yapılar için yapı ruhsatına esas mimari projelerin onayı safhasında parsel bağlantısı bedeli mükelleflerinden tahsil edilerek rabıt bağlantısı idare tarafından projesine uygun olarak yapılır veya yaptırılır hükmü gereği yapıların ruhsat aşamasında atık su bağlantılarının İSKİ kontrolünde olduğu, aynı yönetmeliğin kaçak bağlantı yapılmasına ilişkin 56/2. Maddesinde kaçak bağlantı yapılması halinde 10 gün içinde tüm bağlantıların ve çukurların yönetmeliğe uygun hale getirilmesi isteneceği, 57.maddesinde bağlantının iptali için 10 gün süre verileceği belirtildiği, yağmur sularının atık su kanalına bağlanmasının yasak olduğu, buna göre eksikliklerin tespitinin ve giderilmesinin davalı idareye yüklendiği, 2560 sayılı İSKİ kuruluş ve Görevleri hakkındaki kanunun 2/b.maddesinde, İSKİ’nin kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek görevinin olduğu, 25. Maddeye göre yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla İSKİ tarafından yerine getirileceğinin hüküm altına alındığı, söz konusu hasarın davalı kurum çalışanlarının kusurundan ve yeterli önlemleri almamasından kaynaklandığı, Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliğinin Madde 14.gereği sigortalı konutun bulunduğu yerlerde parsel çıkışında atık suların geri tepmesini önleyecek sistemin (bodrum katlardaki kanal bağlantılarının geri tepme klapesi, checkvalf) varlığı hukuki bir zorunluluk ise de Yargıtay içtihatlarında da işaret edildiği üzere sigortalı binada geri tepmeyi engelleyici sistemin olmaması davalının kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı gibi dairelerin kot altında bulunması da illiyet bağını kesen neden olarak kabul edilemeyeceği, bilirkişi raporunun oluşa uygun düştüğü, hükme dayanak teşkil etmeye yeterli olduğu, davalı idarenin tamamen kusurlu olduğu söz konusu hasar için Sigorta Eksperliği tarafından hazırlanan raporda tespit edilen miktarın da oluşa ve somut olaya uygun düştüğü, esasen miktar yönünden de bir tartışmanın bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, belirlenen 3.777,96.-TL hasar bedelinin 25/02/2014 tarihli…bank A.Ş. Merkez Şubesi dekontu ile davacı … şirketince dava dışı sigortalıya ödendiği, ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcı ile 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam 153,3 TL harcın davalı tarafça peşin olarak karşılanan harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, bakiye fazla harcın talep halinde iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.23/05/2018