Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/927 E. 2018/88 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/927 Esas
KARAR NO : 2018/88
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2017
NUMARASI : 2014/811 Esas 2017/57 Karar
DAVA : İflas
KARAR TARİHİ : 24/01/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına borçlu şirket hakkında 30/03/2007 vade tarihli 62.500,00 TL bedelli bonodan dolayı kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takip başlatıldığını, anılan takibin ödeme emrinin 07/12/2009 tarihinde şirket yetkilisi … .’ya tebliğ edildiğini, borçlu şirketin iflasa tabi şahıslardan olduğunu borç ödemediği için iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu bono için icra takibi başlattığını, sözkonusu icra takibine müvekkili adına süresinde itiraz edildiğini, bonodaki imzanın müvekkili şirketin eski ortağı olan …’e ait olduğunu ve ….’in şirket adına tek başına imza yetkisinin olmadığını, müvekkili şirketle davacı ile aralarında ticari ilişkinin olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2014/811 E. -2017/57 K. sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, yasal iki haftalık süresinde sunduğu 17.04.2017 tarihli istinaf dilekçesinde özetle:
1-İflas davasının görüldüğü İST. 9 ATM. 2014/811 E.sayılı dosyanın 20.10.2016 tarihli duruşmasında , gerek davalı şirketin ıslak imzalarının bulunduğu sirkülerin İTO’dan istenilmesine, gerekse İST.5 …dosyasının incelenmek ve İST. ..İcra Müd. … sayılı icra dosyasından takip konusu bononun aslının istenilmesine karar verildiği halde, 16.02.2017 tarihli duruşmada ne bononun aslının mahkemeye istenilip istenilmediğinden ve gelip gelmediğinden söz edilmediği , İST. 5 ACM. 2016/237 E.sayılı ceza davasının bekletici mesele yapılması talepleriyle ilgili hiçbir karar verilmediği ve HMK.321 ve 184-185-186 maddelerine uygun olarak davalı ve kendilerine tahkikatın sona erdiği tebliğ ve tefhim edilmeden doğrudan yargılamanın bittiğinin bildirildiği ve davanın reddedildiği, kaldı ki, 20.10.2016 tarihli duruşmada mahkemenin halen delil değerlendirmesi aşamasında olduğu, davanın basit yargılama usulüne göre görülüyor oluşunun, HMKnın tahkikatın tamamlanmasına ilişkin amir hükümlerinin görmezden gelinmesini gerektirmediği, öncelikle mahkemenin bu usul hükümlerine uygun karar vermemiş olması nedeniyle kararın kaldırılmasına-bozulmasına karar verilmesi gerektiği,
2- İflas takibi başlatılan borçlu şirketin, takibe itiraz etmemiş olması nedeniyle açtıkları iflas davasında yargılama usulünün belli olduğu, mahkemenin, davalı şirketin itiraz etmediğini görerek, hem İflas ilanını yaptırılmasına karar verdiği, hem iflas avansının yatırılmasına karar verdiği, hem de yargılama sırasında icra müdürlüğünden dosya kapak hesabını yaptırarak davalı şirkete alacağın depo edilmesi muhtırası gönderdiği, bu yöndeki ara kararların tarafları için usuli kazanılmış hak olduğu, ancak mahkemenin, son duruşmada davanın reddine hükmederken önceki duruşmalarda verilen ara kararlara hiç dikkat etmediği ve gerekçeli kararında dahi yer vermediği,
3-Eğer mahkeme, sonradan, davalı-borçlu şirketin itiraz ettiğine kanaat getirdiyse, borçlu şirket, kanunda öngörülen 7 günlük süre içinde İİK155-156 maddeleri uyarınca iflas ödeme emrine icra dairesine başvurarak itiraz etmişse, davada öncelikle itirazın kaldırılması şartları olup olmadığına İİK 158 maddesi uyarınca bakarak normal bir alacak davasında olduğu gibi tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek ve tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırarak borçlunun gerçekten borçlu olup olmadığını araştırması gerektiği (İİK.mad.158/II c:1), yani, Ticaret Mahkemesinin, genel haciz yoluyla takiplerdeki “itirazın kaldırılması” talebini inceleyen icra mahkemesi gibi İİK. mad.68’de sayılan belgelerle bağlı olmaksızın tarafların beyanlarını değerlendireceği, mahkemenin, hiçbir surette bu anlamda bir inceleme ve araştırma yapmadığı,
4- Dava, 2009 yılında açılmakla, dava dilekçesinde yazılı olan delillere, İİK 173 maddesinin yazılmış olduğu, anılan kanun maddesinin bulunduğu bend itibarıyle yargılama usulü de gösterdiği ve kanuni – takdiri deliller denmiş olunduğundan, öncelikle YEMİN delil haklarının delilleri arasında mevcut addedilmesi gerektiği, mahkemece Yemin delil hakkının kullandırılmadığı,
5-Mahkemenin, davalı şirketin itiraz etmiş olduğuna kanaat getirdiğini düşündüren, red kararı doğrultusunda, taraflar arası ticari ilişkiyi araştıran bir yargılama yapması gerektiği, ayrıca özellikle, davalı şirketin sanık ortağı hakkındaki İST.5 ACM. 2016/237 E.sayılı yargılamanın sonucunun beklenmesi gerektiği
6-Takip konusu bononun tek imzalı olmasının önemli olmadığı, taraflar arası malen düzenlendiği açıkça yazılı olan bir bonodaki alacak haklarının, İST. 5 ACM. 2016/237 E. sayılı dosyada bulunan Yargıtay Bozma ilamının gösterdiği şekilde araştırma yapılmasıyla ortaya çıkacağı belli olmasına rağmen, mahkemenin apar-topar 20.10.2016 tarihli ara kararlarını dahi görmezden gelerek, karar vermesinin şaşırtıcı olduğu, mahkemenin verdiği kararda, kanun yolu süresini de göstermeyerek, adeta davacı tarafa hak kaybettirme amacı güttüğü, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Dava, davalı şirket aleyhine İİK 167.maddesi uyarınca başlatılan, İstanbul . İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı iflas yoluyla icra takibinden dolayı, davalı şirketin iflası istemine ilişkindir.
Davalı tarafça, böyle bir borçlarının bulunmadığı, senedin yetkisiz kişi tarafından tanzim ve imza edildiği savunmasında bulunulmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, usuli yönden, HMK. 321 ve 184-185-186 maddelerine uygun olarak taraflara, tahkikatın sona erdiği tebliğ ve tefhim edilmeden doğrudan yargılamanın bittiğinin bildirilmemesinin, HMK.321 ve 184-185-186 maddelerine aykırı olup olmadığı, davalıya yemin teklifi gerekip gerekmediği,
Esas yönünden ise, davalının süresinde takibe itiraz edip etmediği, icra dosyasındaki takibe itiraz dilekçesinin, davacı tarafça sahteliğinin iddia ve şikayet edilmesi üzerine, sanık icra müdürü hakkında İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesince verilen dosyada mevcut 2011/11 E.-2013/400 K.sayılı kesinleşmiş beraat kararı ve aynı itiraz dilekçesi nedeniyle icra müdürü eyleminin şikayet edildiği davada İstanbul 8.İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/259 E-2019/320 K.sayılı yine kesinleşmiş şikayetin reddi kararları karşısında, itiraz dilekçesinin süresinde verilip verilmediği ve buna bağlı olarak geçerli bir itirazın bulunup bulunmadığı, ayrıca takibe konu senedi tek imzalı olarak düzenlenmesi nedeniyle imzacı-sanık ortak …. Hakkında İstanbul 4.Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden sahtecilik davasının sonucunun beklenmesi gerekip gerekmediği, senedin malen düzenlenmesi karşısında, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığının araştırılması gerekip gerekmediği hususlarında toplanmaktadır.
Dosyanın istinaf incelemesi için dairemize gelmesi ile, HMK 27. ve 321. maddelerine aykırı olarak, tarafların son beyanları alınmadan yargılamanın bitirilerek karar verildiğinin saptanması üzere, dairemizce incelemenin HMK 356 ve 358 maddeleri uyarınca duruşmalı olarak yapılması kararlaştırılmış ve 13/10/2017 tarihli tutanak ile taraflara duruşma günü tebliğ edilmiş, 12/12/2017 tarihinde de her iki taraf vekilinin hazır bulunduğu duruşma gerçekleştirilmiştir.
Bu duruşmada davacı vekilince, davalı şirketin 18 Şubat 2015 tarihi itibariyle ticaret sicilinden, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca resen terkin edildiğine dair beyanı üzerine, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğuna, davalı şirketin son durumunun sorulmasına karar verilmiş, yazı üzerine İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunca gönderilen cevabi yazıda, davalı şirket olan … LTD.ŞTİ.’ nin 6102 sayılı TTK nın geçici 7. maddesine göre 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği bildirilmiştir. Buna göre, dava açıldıktan sonra, yargılama devam ederken 18/02/2015 tarihinde davalı şirketin sicilden terkin edildiği, bu nedenle de davalı şirketin taraf sıfatı kalmadığı, böyle bir durumda, davacı tarafa, davalı hakkındaki davanın devam edebilmesi için, davalı şirketin yeniden ihyası için dava açıp açmayacağı konusunda imkan tanınması ve buna göre davanın sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, yargılama sırasında davalı şirketin ticaret sicilinden terkini nedeniyle davalının taraf sıfatı kalmadığı, fakat sadece bu nedenle dava hemen reddedilmeyip, davacı tarafa, davalı şirketin yeniden ihyası suretiyle taraf teşkili sağlanmasına yönelik işlemleri gerçekleştirmesi için süre verilmesi, yeniden ihyanın gerçekleşmemesi halinde davanın husumet nedeniyle reddine, davacı şirketin yeniden ihyası suretiyle taraf teşkili sağlanması halinde ise davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacı tarafın istinaf talebinin bu yönlerden kabulü ile, bu aşamada esasa ilişkin diğer sebepler incelenmeksizin HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın yukarıda açıklanan işlemlerin gerçekleştirilmesi ve buna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın istinaf talebinin KABULÜNE,
2-Istanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/811 Esas, 2017/57 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davalının, Ticaret sicilinden terkin edilmiş olması nedeniyle taraf sıfatı yokluğundan, davacı yana şimdilik istinaf vekalet ücreti takdiri konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6. Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/01/2018