Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2947 Esas
KARAR NO: 2020/995
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/05/2017
NUMARASI: 2015/1253 Esas, 2017/445 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen 06.01.2015 tarihli sözleşmenin 31/12/2015 tarihine sona ereceğini ancak sözleşmenin sona erme tarihinden 30 gün önce noter marifetiyle yada iadeli taahhütlü mektupla yazılı bir fesih yapılmadığı takdirde sözleşmenin bitim tarihinden itibaren aynı şartlarla bir yıl daha uzayacağının kararlaştırıldığını, davalının 08/10/2015 tarihli e-posta ile sözlemeyi haksız olarak feshettiğini, müvekkili şirketin aylık 10.000.00 TL’den 3 aylık 30.000,00 TL kar kaybına uğradığını belirterek 30.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmenin sona erme başlıklı 10. maddesinde tarafların bir ay önceden yazılı bildirimde bulunmak suretiyle sözleşmeyi feshedebileceğini, davacının yoksun kalınan kazancın telafisine yönelik dava şartlarının oluşmadığını, usulsüz fesih yapılmış olsa dahi müvekkilinin sorumluluğunun bir ay’lık süreyi kapsadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, bilirkişi raporuna göre; davalının sözleşmedeki sürelere riayet etmeden sözleşmeyi haksız olarak feshettiği, sözleşmenin haksız fesh edilmesi halinde davacının bu nedenle uğradığı zararların tamamının davalıdan tahsilinin gerektiği, davacının 13.607,19 TL kar kaybı bulunduğundan bahisle davanın kısmen kabulü ile 13.607,16 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin sözleşmeyi yazılı ve usulüne uygun bir şekilde sonlandırdığını, bilirkişinin 83 gün üzerinden hesap yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, asla kabul anlamına gelmemek üzere Sözleşmenin 10. Maddesinde belirtilen feshin usulüne uyulmadan sona erdirilmiş olduğu varsayılsa dahi sözleşme gereğince fesih bildiriminin 1 ay sonrasında hüküm ve sonuç doğuracağını, sorumluluğun 1 ay olduğunu, hesabın hatalı yapıldığını, davacının yazılım programı alması, eleman çalıştırması gibi yaptığı harcamaları talep edemeyeceğini, sözleşmede böyle bir madde bulunmadığını, davacının davasını ispat edemediğini, müvekkilinin kusurlu bulunmadığını, mahkeme kararının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, haksız fesih nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. 06/01/2015 imza tarihli Gümrük Müşavirliği Hizmet Sözleşmesinin; Sözleşmenin Sona Ermesi başlıklı 9. Maddesinde; “Sözleşme süresinin 31/12/2015 tarihine kadar olduğu, süre hitamından bir ay evvel yazılı fesih bildirimi yapılmadığı takdirde Sözleşmenin aynı şartlar ile yenileneceği” Sözleşmenin Sona Ermesi başlıklı 10. Maddede ise; “tarafların bir (1) ay önceden yazılı bildirimde bulunmak kaydı ile vaki sözleşmeyi feshedebileceği” hüküm altına alınmıştır. Sözleşmenin 1 yıl süreyle uzadığı ve davacının sözleşmeyi süresinden önce 08/10/2015 tarihli e-posta ile sonlandırdığı hususu yanlar arasında çekişmesizdir. Uyuşmazlık feshin haklı olup olmadığı, davacının kazanç kaybı talep edip edemeyeceği ve miktarı noktasında toplanmıştır. Sözleşmenin haksız feshi halinde Türk Borçlar Kanunu’nun kıyasen uygulanan 408. maddesi hükümleri değerlendirerek kazanç kaybı tespiti yapılması gerekmektedir. Hesabın TBK’nun 408. maddesinde gösterilen ilkelere göre, işin yapılmaması nedeniyle davacı tarafından yapılan tasarruflar, aynı nedenle diğer bir işten elde edilen kazanımlar ve davacının kazanmaktan kasten feragat ettiği değerlerin de gözetilmesi gereklidir. (Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 2016/8304 E. 2019/5294 K. sayılı ilamı) Mahkemece taraf delilleri toplanmış, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, uyuşmazlık konusunda bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi 20/02/2017 tarihli raporunda davalının sözleşmeyi erken feshetmesi sonucu davacının mahrum kaldığı kar kaybının 13.607,19 TL olduğunu bildirmiştir. Tüm dosya kapsamına göre; davalının sözleşmenin 10. Maddesine aykırı şekilde sözleşmeyi haksız olarak 08/10/2015 tarihinde sonlandırdığı, davacının sözleşmenin sonu olan 31/12/2015 tarihine kadar kazanç kaybını talep edebileceği, bilirkişi tarafından hazırlanan raporun bilimsel içeriğe sahip olup denetime elverişli bulunduğu, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nun 353/1b-1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 929,51 TL harçtan, davalı tarafından peşin yatırılan 232,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 697,13 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.10/06/2020