Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2914 E. 2020/939 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2914 Esas
KARAR NO : 2020/939
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/385 Esas
KARAR NO : 2017/524
KARAR TARİHİ: 02/06/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin bir çok şirkete iş sağlığı ve iş güvenliği hizmeti veren, işyeri hekimi sağlayan, risk analizleri yapan bir şirket olduğunu, davalı ile aralarında 01/04/2015 tarihli İş Güvenliği Hizmeti ve İşyeri Hekimi Hizmeti verilmesine ilişkin sözleşme imzalandığını, bu sözleşme kapsamında davalıa iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verildiğini, davalının müvekkilinden 30/04/2014 tarihli faturaya konu İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitimi ve İşyeri Hekimliği Hizmeti, 30/06/2014 tarihli faturaya konu İş Güvenliği Eğitimi ve Risk Analizi Hizmeti aldığını, ancak fatura bedellerini ödemediğini, bu nedenle Bursa …. İcra Müdürlüğü ‘nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, bu nedenle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, davanın kabulüne, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: ; taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme olmadığını, davacı yanın sözleşme kurulması için talepte bulunduğunu ancak müvekkilinin kabul beyanı gelmediğini, bu neenle akit kurulamadığını, davacı yanın imzasız sözleşmeye dayalı yetki savunmasının hukuki olmadığını, davaya konu faturaların kabul edilmeyerek iade edildiğini, davacı tarafça bir kısım personele İstanbul’da 14-15-16 Nisan 2014 tarihlerinde 4’er saatlik süreyle Temel İş Sağlığı ve Güvenliği” eğitimi verildiğini, bu eğitimden memnun kalınmadığını, bu nedenle sözleşmenin imzalanmadığını ve başkaca ticari ilişki kurulmadığını, alınan hizmet bedelinin ödenmek istendiğini ancak fahiş ücret talep edildiğininden ödeme yapılmadığını belirterek davanın reddini, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, dosyaya sunulan ortak sağlık ve güvenlik birimi ile işyeri arasında işyeri güvenliği hizmet ve işyeri hekimliği sözleşmesi imzasız ise de; dilekçe ekinde sunmuş olduğu e-posta çıktısında eğitim günleri ile birlikte sözleşmenin gönderilmesi davalı ile sözleşme kurulmasına yönelik icap niteliğinde olduğu, davalı sözleşme taslağı kendisine gönderildikten sonra sözleşmeyi değiştirmeyip açıkça reddetmediği gibi yazılı sözleşme imzalamamasına rağmen 135 personeline 4 gün 4’er saat davacıdan iş güvenliği ve iş yeri hekimliği eğitimin aldırması davranışı örtülü kabul niteliğinde olduğu, ( Ahmet Kılıçoğlu Borçlar Hukuku Genel Hükümler Sayfa 74); nitekim basiretli bir tacirin ücretini önceden kararlaştırılmadığı hizmeti almaması gerektiğininden taraflar arasında şifahen sözleşme kurulduğu kabul edilerek, davacının davalının 135 personelin iş güvenliği ve işyeri hekimliği eğitimi verdiği sabit olup davalının verilen hizmetten memnun kalmaması nedeniyle sözleşmeyi feshetmiş olması halinde dahi aldığı hizmetin ücretini ödeme zorunluluğu mevcut olduğu, mahkemece taraflar arasındaki şifahi sözleşmenin de sözleşme taslağında belirtilen ücret üzerinden kurulduğu kabul edilerek bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplama doğrultusunda davacının davalının 135 personeline vermiş olduğu iş güvenliği ve işyeri hekimliği eğitim ücreti olan 3.647,70 TL kadar alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile bu miktar üzerinden itirazın iptali talebine,davacının davalının 135 personelin iş güvenliği ve işyeri hekimliği eğitimi verdiği sabit olup; davalının verilen hizmetten memnun kalmaması nedeniyle sözleşmeyi feshetmiş olması halinde dahi aldığı hizmetin ücretini ödeme zorunluluğu mevcut olup; mahkememizce taraflar arasındaki şifahi sözleşmenin de sözleşme taslağında belirtilen ücret üzerinden kurulduğu kabul edilerek bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplama doğrultusunda davacının davalının 135 personeline vermiş olduğu iş güvenliği ve işyeri hekimliği eğitim ücreti olan 3.647,70 TL kadar alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile bu miktar üzerinden itirazın iptaline, takibe konu alacak fatura alacağından kaynaklanan likit bir alacak olup itiraz haksız olduğundan davacı lehine İİK 67/2 maddesi uyarınca % 20 oranında İcra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin, davalı tarafa verdiği iş güvenliği eğitimi ve risk analizi eğitimlerine dair bir değerlendirme yapılmadığını, dosyaya ibraz edilen katılım formları, risk değerlendirme raporu, mail yazışmaları ve sözleşme de dahil olmak üzere tüm kayıtlar göz önüne alındığında müvekkil alacağının icra takip dosyasındaki alacak miktarı ile aynı olduğunu, müvekkilinin, davalı taraftan 12.760,00 TL alacaklı olduğu usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarında yer aldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; itirazın iptali davasının dinlenebilmesinin ön koşulu, o yerde usulüne göre başlatılmış bir icra takibinin bulunması gerektiğini, takibin yetkili icra dairesinde başlatılmadığını, öte yandan işin esasına yönelik olarak da mahkemece karara ve hesaba dayanak alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen ücretler piyasa şartlarının çok üzerinde olduğunu, yine bu rapor ile hesaplamaya ait ücretlerin imzasız ve tarafınca kabul edilmeyen sözleşmeye göre yapılmış olması da hatalı olduğunu, davacı aleyhine kötüniyet tazminatı talep etmiş olmalarına rağmen, mahkeme gerekçeli kararında bu hususu gözden kaçırıldığını, kötüniyet tazminat talepleri yönünden hüküm kurulmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince, takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı, Bursa …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 27/08/2012 tarihinde 2 adet fatura alacağına istinaden 12.760,00 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, davalı 7 günlük yasal süresi içinde icra dairesinin yatkisine, borcun aslına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, davacı vekili de 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır.2004 sayılı İİK.nun 50.maddesinde yetki düzenlenmiştir. Düzenlemede, para ve teminat borcu için takip hususunda usul kanununun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağı belirtilmiştir.Takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6. maddesinde genel yetkili mahkeme düzenlenmiş ve genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu ifade edilmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla takip, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemelerin bulunduğu icra dairesinde başlatılabilir.Somut olayda, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı başlatılan itirazın iptali davasında alacağın tahsili için yetkili icra dairesi İİK’nın 50. maddesinin yollamasıyla HMK’nun 6 ve 10 maddeleri uyarınca davalının, TBK’nın 89. Maddesi uyarınca davacının adresinin bulunduğu icra daireleri yetkilidir. Bu itibarla davacının yerleşim yerindeki icra dairesi yetkili olduğu anlaşılmıştır.Dosyaya sunulan hizmet sözleşmesi taraflarca imzalanmamış ise mahkeme kararında belirtildiği şekilde e-posta çıktısında eğitim günleri ile birlikte sözleşmenin gönderilmesi davalı ile sözleşme kurulmasına yönelik icap niteliğinde olduğu, davalı sözleşme taslağı kendisine gönderildikten sonra sözleşmeyi değiştirmeyip açıkça reddetmediği gibi yazılı sözleşme imzalamamasına rağmen 135 personeline 3 gün 4’er saat davacıdan iş güvenliği ve iş yeri hekimliği eğitimin aldırması davranışı örtülü kabul niteliğinde olduğu, dosyaya sunulan sözleşme taslağında belirtildiği şekilde taraflar arasında şifaen hizmet sözleşmesinin kurulduğu kanaatine varılmıştır.Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde ayrı ayrı bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır Sunulan rapor uyarınca davacının, davalı adına düzenlendiği 30/04/2014 tarih … nolu 5.444,00 TL tutarlı ve 30/06/2014 tarihli … nolu 7.316,00 TL tutarlı faturaların davacının ticari defterlerine kaydettiği ve ticari defterlerine göre davalıdan 12.760,00 TL alacaklı olduğu, ancak söz konusu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Tarafların bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanması ve özellikle davalının kabulünde olan İstanbul ‘da 14-15-16 Nisan 2014 tarihlerinde 4’er saat süreyle verilen temel iş sağlığı güvenliği eğitimine katılanların imzalı listeleri de ekli olarak eğitime katılanlara ilişkin hesaplamaları yapmak üzere dosya yeniden ek rapor için bilirkişiye tevdi edilmiş olup bilirkişi ek raporuna göre davacının davalının 135 çalışanına 14-15-16 Nisan 2014 tarihlerinde 4’er saatlik eğitim verildiğini, taraflar arasında imzasız sözleşme uyarınca kişi başı iş güvenliği uzmanlığı için 11,00 TL + KDV, işyeri hekimliği için 13,00 TL + KDV olmak üzere kişi başı 24,00 TL + KDV şeklinde kararlaştırılan ücretine göre eğitim bedelinin 3.647,70 TL olduğunu bildirmiştir.Somut olay incelendiğinde taraflar arasında Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi İle İşyeri Arasında İş Güvenliği Hizmet ve İşyeri Hekimi Hizmetine İlişkin Sözleşme düzenlemesi husunda taraflar arasında görüşmeler yapıldığı, sözleşme taslağı davalıya e-mail ile gönderildiği, her ne kadar sözleşme taraflarca imzalanmamış ise de davacının icabı, davalının,135 personeline 3 gün 4’er saat davacıdan iş güvenliği ve iş yeri hekimliği eğitimin aldırması suretiyle kabul edildiği, dosyaya sunulan sözleşme taslağında belirtildiği şekilde taraflar arasında şifaen hizmet sözleşmesinin kurulduğu anlaşılmıştır. Sözleşme konusunun, İşveren’in, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği’nde belirtilen iş güvenliği ve iş sağlığı hizmetlerini yürütmek üzere, davacıdan hizmet alımına ilişkin olduğu, davacının görev ve sorumluluklarını düzenleyen sözleşmenin 6. Maddesinde; davacı adıra görev yapan iş güvenliği uzmanı, işyerinde güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak amacıyla iş güvenliği uzmanların görev, yetki, sorumluluk ve eğitimleri hakkında yönetmelik hükümlerine göre ve işyerinde güvenli bir ortamı oluşturmak amacıyla işyeri hekimin görev, yetki, sorumluluk ve eğitimleri hakkında yönetmelik hükümlerine hizmet vermekle yükümlü olduğu, hizmet bedelinini düzenleyen 4. Maddesinde; işveren tarafından verilmiş ve tarafların mutabık kaldığı şirket ve personel listesi üzerinden kişi başı iş güvenliği uzmanlığı için 11 TL + KDV, işyeri hekimliği için 13 + KDV olmak üzere toplam kişi başı 24 TL + KDV fatura düzenleneceği kararlaştırılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 14-15-16 Nisan 2014 tarihinde 4’er saat verilen ” temel iş sağlığı, iş güvenliği eğitimi”ne katılan kişi sayısının 135 olduğu tespit edilmiş olup sözleşmenin 4. Maddesi gereğince davacının hak kazandığı ücretin 3.647,70 TL olduğu hesaplanmıştır. Davacı tarafça ” iş güvenliği uzmanlığı, iş yeri hekimliği hizmeti” adı altında 30/04/2014 tarihli 5.444.00 TL bedeli fatura dışında ” iş güvenliği hizmeti, risk analiz hizmeti” adı altında ilk faturanın ardından iki ay sonra 30/06/2014 tarihli 7.316,00 TL bedelli ikinci bir fatura daha düzenlenmiştir. Sözleşme kapsamı incelendiğinde verilen hizmetlerin karşılığında kişi başı ödenecek ücret toplam 24 + KDV olarak kararlaştırılmış ayrıca ücret ödeneceği kararlaştırılmamıştır. Kaldı ki 14-15-16 nisanda verilen hizmetler karşılığında 30/04/2016 tarihli fatura düzenlenmiş olup iki ay sonra düzenlenen 30/06/2014 tarihli fatura karşılığında davalıya verilmiş bir hizmet bulunmamaktadır. Bu nedenle bilirkişi raporunda tespit edilen miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak reddedilen kısım yönünden davalının kötü niyet tazminatı talebi hakkında mahkemece bir değerlendirme yapılmamıştır. Davacının kötü niyetle davalının zararına takip başlatığına dair dosyada delil olmadığından ve koşullarının oluşmaması nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine kötü niyet tazminatı şartları gerçekleşmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalının kötü niyet tazminat talebi yönünden hüküm kurulmadığından HMK’nın 353/1-b.2 bendi gereğince hükmün düzeltilmesi cihetine gidilerek ve usulü kazanılmış haklar gözetilerek yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı ile davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebi dışındaki tüm istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,2- Davalının kötü niyet tazminat talebi yönünden hüküm kurulmadığından hükmün düzeltilmesi cihetine gidilerek HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/385 E. 2017/524 K. 02/06/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA 3- Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,a- Davalının, Bursa … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak tutarı olan 3.647,70 TL miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, b-Takibe konu 3.647,70 TL asıl alacağın % 20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının İİK 67 maddesi uyarınca davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Davacının, kötü niyetli davalının zararına takip başlattığı ispatlanamadığından reddedilen kısım yönünden davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, ç- Karar tarihinde yürürlükte olan Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 249,18 TL harcın dava açılırken yatırılan 255,63 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 6,45 TL harcın davacıya iadesine,d-Davacı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. ‘ye göre 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,e-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. ‘ye göre 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,f-Davacı tarafından yapılan 1.250,00 TL bilirkşii ücreti, 174,40 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.424,40 TL yargılama giderinin 356,10 TL ‘sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 1.065,30 TL yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,g-Davacı tarafından dava açılırken yatırıln 255,63 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya iadesine,ğ-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince taraflara iadesine, 4-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince davacı tarafça alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 117,10 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 115,00 TL harcın davacıdan, davalı tarafça alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 249,18 TL olmak üzere toplam 332,68 TL harcın davalı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 180,10 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 152,58 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,3- Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 /1-b.2 bendi ile aynı kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/06/2020