Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2885 E. 2020/1087 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2885 Esas
KARAR NO: 2020/1087
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2015/776 Esas, 2017/786 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 18/06/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 07.07.2015 tarihli dava dilekçesinde, davacı tarafından, İnşaat Tüm Riskler Poliçesi ile sigortalı, … Tic.A.Ş ‘nin … Cad. … AVM projesi inşaatında, 14.02.2013 tarihinde, yürüyen merdivenlerin hasara uğradığını, hasarın, sigortalı işyerinde davalı müteahhit firma çalışanları tarafından 4. Kat kazan dairesinde, tesisat borularının kaynaklarının yapıldığı sırada açığa çıkan kıvılcımların, aşağı sahada üstü poşet ve kağıtla kapatılmış olan … marka yürüyen merdivenlerin … numaralı olanının üzerine düşmesi nedeniyle vuku bulan yangın nedeniyle meydana geldiğini, ekspertiz raporu sonucunda hasar toplamının 29.192,29 TL tespit edildiğini bundan 17.704,00 TL (10.000 USD ) poliçe muafiyetinin tenzil edilerek 11.488,29 TL hasar bedelinin tespit edildiğini, hasar bedelinin, poliçede dain mürtehin olan şirketin temliknamesine, alacağı temlik almış olan T.Sınai Kalkınma Bankasının muvafakatı ile 03.02.2015 tarihinde sigortalı … şirketine ödendiğini, davalı yüklenici şirketin, yapılan iş esnasında gereken tedbirleri almamış olması ve çalışanlarının dikkatsizliği ve tedbirsizliği nedeniyle hasardan TBK nın ilgili maddeleri gereğince sorumlu olduğundan tazminatın rücuen tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu iddia ederek, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan İtirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, iddiaların gerçekle ilgili ve illiyeti bulunmadığı gibi teknik olarak da gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin … A.Ş‘nin asıl yüklenici olduğu AVM inşaatında mekanik tesisat işini yapan alt yüklenici olduğunu, AVM ‘nin 4. katının müvekkili şirketin çalışma alanı olmadığını, çünkü 4. katın cam tavan olup önünde teknik isimlendirilmesi “ boruluma “ olan işlemin yani havalandırma borusu döşeme, kaynakla boru yerleştirme işleminin yapılmasının mümkün bulunmadığını, 4. kat tavanında boruluma işlemi yapılmadığını, AVM’nin 4. katında sadece bu katın cam tavanının döşemesini yapan firma ile bu cam ve tavanın dayandığı çelik konstrüksiyon imalatını yapan firma çalışanlarının görev aldığını, 4. katta müvekkili şirketin çalışanlarının kaynak yapmasından bahsetmenin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin çalışma alanı olmadığını, ekspertiz raporunun davacının isteği ve talebi üzerine gıyaplarında düzenlendiğini, kabul etmediklerini savunarak, davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, incelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi rapor içeriğine göre, AVM projesi inşaatında 14.02.2013 tarihinde yürüyen merdivenlerin hasara uğradığı, söz konusu hasarın, sigortalı işyerinde 4.kat kazan dairesinde tesisat borularının kaynaklarının yapıldığı sırada açığa çıkan kıvılcımların sahada üstü poşet ve kağıtla kapatılmış olan … marka yürüyen merdivenlerin … numaralı olanının üzerine düşmesi nedeniyle vuku bulan yangın sonucu meydana geldiği, tespit edilen hasar bedelinin 03.02.2015 tarihinde sigortalıya ödendiği, inşaatın 4.katında kazan dairesinin tesisat borularının kaynaklarının yapılması esnasında tehlikeli bir iş yapan davalının gerekli önlemleri almaksızın kıvılcımların sigortalı İnşaat yerinde bulunan üstü naylon örtülü yürüyen merdivenlerin üzerine düştüğü, davalının tehlikeli iş yaparken gerekli teknik önlemleri almayarak işin ifasında özen sorumluluğunu yerine getirmediği, eylemi ile hasarın oluşumunda nedensellik bağının bulunduğu, davalının hasardan tamamen sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının, 11.488,29 TL asıl alacak ve 20,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.508,39 TL ‘ye yönelik İtirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, kararın hatalı tespitlere dayalı olduğunu, olayla müvekkili şirket arasında ilgi – illiyet bağının olmadığını, raporda bizzat davalının sunduğu deliller dahil muhatabın müvekkili şirket olduğunu gösteren tek bir belge ve delil olmadığını, 4. katın müvekkili şirketin çalışma alanı olmadığını, 4. katın cam tavan olduğunu, tanık beyanları arasında kargaşa olduğunu belirttiklerini, raporun 3. sayfasında yer alan renkli resimlerden, soldan ilkinde zarar gören yürüyen merdivenin işaretlendiğini, yerin AVM’nin dışında, dış tarafta olduğunu, AVM ‘nin dışında bulunan yürüyen merdivenlerin üzerine kıvılcım düşmesinin mantık dışı olduğunu, mümkün olamayacağını, 4. kattaki cam çelik tavan işini üstlenmiş başka bir firma olduğunu, firmanın kaynak elemanları sebebiyle bu hasarın oluştuğunu, kimin hangi katta ne iş yaptığının tespiti için dava dışı asıl işveren …’dan sorulmadan, cevapları gelmeden eksik inceleme, hatalı rapora istinaden karar verildiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, “İnşaat Tüm Riskler ( C.A.R )Sigorta Poliçesi “ kapsamında ödenen sigorta hasar bedelinin rücuen tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamından, davacı … şirketi ile dava dışı sigorta ettiren, … Tic.A.Ş , sigortalı … Tic.A.Ş arasında, başlama tarihi, 22.03.2011 bitiş tarihi,31.10.2012, bakım devresi olarak başlama tarihi 31.10.2012, bitiş tarihi 31.10.2013 olan İnşaat Tüm Riskler (C.A.R)Sigorta Poliçesi düzenlendiği, 30.06.2013 başlangıç tarihli, 30.06.2014 bitiş tarihli sigorta poliçesinin zeyiline dair poliçe düzenlendiği, dava dışı sigorta ettiren … A.Ş ile davalı şirket arasında, 04.05.2012 tarihinde, …Tic.A.Ş, yüklenicinin davalı şirket, konusu ve kapsamı, … AVM Projesi Mekanik İşleri Malzemeli İşçilik yapılması işlerinin projesine, teknik şartnamelere ve tüm sözleşme eklerine uygun olarak işçilikli ve yapılması olduğu, sözleşmenin 16. maddesinde iş başında bulunma başlığı İle yüklenicinin, işin devamı süresince işin başında bulunmasının mecburu olduğu, ancak işverenin kabul edebileceği bir vekil bırakmak suretiyle işbaşından ayrılabileceğine yer verildiği, 31. maddede işyerinin muhafaza başlığı ile, işyerinin ve işyerinde bulunan her türlü malzeme ve levazım ile İhzarat ve tesisatın muhafazasının geçici kabul yapılıncaya kadar yükleniciye ait olduğunun düzenlendiği, sözleşmenin eki teknik şartnamenin 1. maddesinde, teklifin konusu olarak, … AVM Projesi -Mekanik Tesisat İşleri şeklinde ifade edildiği ( ısıtma, havalandırma, iklimlendirme, sıhhı tesisat yangından korunma tesisatı ) ve projelerde ,teknik dökümantasyonda tarif edilen diğer mekanik tesisat işlerinin proje, imalatlarının ve testlerinin şartnamelere ( EN Normları, TSE ve Yerel Yönetmelik esaslarına ) göre yapılarak, en iyi şekilde iş görür vaziyette işverene teslim edilmesinin şartnamenin konusunu oluşturduğunun belirtildiği, 2. maddede, yüklenicinin belirtilen standartlara ve yönetmeliklere uymak zorunda olduğuna yer verilerek, standart ve yönetmeliklerin sırayla belirtildiği, 8. maddede, yüklenicinin iş kapsamında yer alıp da kendisi veya idare tarafından şantiyeye getirilen malzemeleri ve cihazları, gerek yerlerine monte edilene kadar gerekse de montaj sonrası geçici kabüle kadar geçecek zaman zarfında korumakla yükümlü olduğu, uygun ve yeterli şartlarda korumanın sağlanamaması sebebiyle cihazlarda ve malzemelerde meydana gelebilecek zararların yüklenici tarafından karşılanacağı na yer verildiği, işin keşif eki ve birim fiyat analiz raporunda, yapılacak işlerin ve miktarlarının tespitinin yapıldığı, yüklenicinin iş tanımı kısmında, ilgili işin tekniğine uygun biçimde yapılması için gerekli her türlü ekip ve ekipmanların sahaya mobilizasyonu, çalışma alanında gerekli güvenliğin ve yüklenici adına çalışan tüm personelin iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasının ilk iki sırada yer verildiği, 15.02.2013 tarihli adi yazılı şekilde düzenlenen, … baş teknikeri, proje müdürü, … Proje Müdür yardımcısı, müdür imzaları ve şirket kaşelerinin olduğu tutanakta, AVM şantiyesinde … firması tarafından temin edilmiş … tarafından gösterilmiş olan inşaatın yanındaki alana stoklanmış olan 8 adet yürüyen merdivenden … nolu yürüyen merdivenin 14.02.2013 tarihinde saat 16:00 sularında AVM’nin en üst katından düşen kaynak ateşinden dolayı kısmen hasarlandığının belirtilerek, hasarlanan parçaların sırası İle yazıldığı, 20.08.2013 tarihli ekspertiz raporunda, ekspertiz tarihinin 18.02.2013/19.08.2013 olduğunun belirtilerek, … A.Ş yetkilileri tarafından hazırlanan Hasarlı İş Kazalarını İnceleme raporunda, “… Mühendislik çalışanları 4. kat kazan dairesinde döşemenin kenarında boru kaynak yaparken kıvılcımlar aşağıda sahada duran üstü poşetli ve kağıtlı olan yürüyen merdivenin üzerine düşmesi sonucu poşetler ve kapılar yanmış, yürüyen merdiven hasar görmüştür “ denildiği, aynı raporun benzeri kazaların meydana gelmemesi için gerekli önlemler kısmında, kaynak yapılırken yangın battaniyesinin kullanılması gerektiği, kaynak yapacak personelin çevre temizliğine önem göstermesi gerektiği, yangına sebep olabilecek durumların ortamdan uzaklaştırılması gerektiği, bu konuda çalışanların eğitilmesi ve bilgilendirilmesinin belirtildiği, … marka yürüyen merdivenin kısmen hasar gördüğü, sigorta ettiren müteahhit ve mekanik işleri taşeronu. … Ltd.Şti’nin muhtemelen kaynak işlerini gerçekleştirmeden önce yeterli önlemleri almadığının düşünüldüğü, ayrıca yürüyen merdivenlerin ısıya, kıvılcıma ve aleve dayanıklı malzeme ile koruma altına alınmadığının belirlendiği, neticede, çıkan kıvılcımların üstü naylon ile kapatılmış yürüyen merdivenin üzerine düşmesi neticesinde meydana gelen ufak çaplı yangın hasar bedelinin 36.738,90 TL olarak hesaplandığı, muhtemelen kaynak işlemleri yapılmadan önce ve işlem sırasında MR12’de belirtilen sıcak iş/ İşler için yeterli önlemlerin alınmadığının anlaşıldığı, ayrıca yürüyen merdivenlerin ısıya, kıvılcıma ve aleve dayanıklı malzeme ile koruma altına alınmadığında belirtildiği , özel şartta belirtilen düzenlemelerin yerine getirilmediğinin düşünüldüğü eksik sigorta uygulanması neticesinde 29.192,29 TL hasardan 17.704 TL muafiyet bedelinin tenzili neticesinde toplam hasar bedelinin 11.488,29 TL olduğunun belirtildiği, Sigorta ettiren dava dışı şirket alacağını davacı … şirketine 18.01.2012 tarihli noterde düzenlenen alacak temlik sözleşmesi ile temlik ettiği, poliçede dain mürtehin banka … Bankası A.Ş tarafından davacı … şirketine hitaben yazılan cevabı yazıda, sigortalı …A.Ş firmasına ait rizikoda meydana gelen 11.488,29 TL tutarındaki hasar tazminatının …A.Ş ‘ye ödenmesinde sakınca olmadığının belirtildiği, davacı … şirketi tarafından dava dışı …A.Ş hesabına 03.02.2015 tarihinde 11.488,29 TL hasar bedelini ödediği, ödenen bedelin rücuen tahsili amacı ile, 12.02.2015 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında davalı şirket hakkında, 11.488,29 TL asıl alacak ve 20,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.508,39 TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlunun, takibe, borca ve ferilerine itiraz ettiği, davacı alacaklının İİK 67. maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde İtirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında, sigorta Sözleşmesi, yangın, hasar, yüklenici sözleşmeleri konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, yangına ve yangın sonucu hasara neden olanın davalı şirket olup olmadığı, davalı şirketin, kıvılcımların çıktığı iddia edilen inşaatın 4. katında olay günü çalışıp çalışmadığı, 4. kat işlerinin davalı şirketin yapacağı işler olup olmadığı, hasar ile davalı şirket eylemleri arasında ilgi ve illiyetin olup olmadığıdır. Mahkemece talep üzerine taraf tanıkları dinlenmiştir. 29.04.2016 tarihli duruşmada dinlenen davacı tanığı … zapta geçen yeminli beyanında, alışveriş merkezinde proje müdürü olduğunu, ofiste yangın çıktığını duyunca gittiğini, inşa edilen binanın altında istiflenmiş olan paket halinde duran yürüyen merdiven aksamının orijinal ambalajında dururken en üst katında binanın ısı merkezi inşaatı yapılırken cepheye yakın bir yerde kollektör mekanik tesisatı kaynaklı imalat yapıldığını, oradan düşen kıvılcımların aşağı çarpa çarpa binanın önünde herhangi bir engel olmadığı için merdiven aksamının üstüne düştüğü, kimsenin farketmediğini, bunun ambalajı eritip içine girdiğini yanmaya devam edip tutuştuğunu, kaynak işlerini mekanik taşeronu … mühendisliğin elemanlarının yaptığını ifade etmiştir. Davacı tanıkları, … ve …’da benzer ifadelerde bulunmuştur. Davalı tanığı … aynı celsede zapta geçen yeminli beyanında, kendisinin … şirketinin saha şefi olarak çalıştığını, AVM girişine göre 4. katta sağ tarafta bulunan kazan dairesinde demir boru imalatı ile binanın soğutma ve ısıtma işlerini yaptıklarını beyan etmiştir. Davalı vekilinin, zapta geçen beyanından, davacı tanıklarının beyanlarının aleyhe olan kısımlarını kabul etmediklerini, diğer tanığın beyanına bir diyeceklerinin olmadığını, gerekirse yazılı beyanda bulunacaklarını ifade ettiği görülmüştür. Talimat yolu ile dinlenen davalı tanığı … 12.01.2017 tarihli yeminli beyanında, …te 6 ay kadar çalıştığını, sürelerin başlangıç ve bitiş tarihini hatırlamadığını, 14.02.2013 tarihinde şirkette çalıştığını, yürüyen merdivenlerin hasarı ile ilgili doğrudan bilgisi olmadığını, binanın başka bölümünde çalıştığını, çalıştığı şirketin projenin 3. katında çalıştığını, mekanik tesisatını yaptıklarını belirtmiştir. 27.03.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, tarafların iddiaları, savunmaları, dosyadaki belgeler özetlendikten sonra, …A.Ş ‘nin, … Caddesi İstanbul/ Kağıthane adresinde bulunan … olarak anılan AVM ‘de yerinde yapılan incelemelerde, dava konusu yürüyen merdivenin 14.02.2013 tarihinde bulunduğu yer ve 4. katın konumu itibarı ile fotoğraflarının çekildiği, 4. katta bulunan kazan dairesine ait bağlantı borularının fotoğrafının çekildiği, hasarın oluşumunda kaynak arkının aşırı derecede sıcaklıklar ürettiği ve güvenlik uygulamaları gerçekleştirilmezse ciddi derecede yangın ve patlama tehlikesi yaratabileceği, yüksekte çalışırken aşağıda ve sahada yanıcı bir madde olmadığından emin olunması gerektiği, üzerlerine kıvılcım veya cüruf düşmesini önlemek için ısıya, kıvılcıma ve aleve dayanıklı malzeme ile koruma altına alınması gerektiği, dolayısı ile ince toz partiküllerinin yüksek konsantrasyonları bile patlamalara veya ani yangınlara neden olabileceği, 14.02.2013 tarihinde meydana gelen yangın olayında, AVM’nin 4. katında kazan dairesine ait bağlantı borularının kaynak işleri esnasında, kaynaktan dolayı oluşan yüksek konsantrasyonlardaki kıvılcım ve cürufun oluşturacağı yüksek ısı etkisi sonucu, yanma olayının mevcut alanda engelleyici tedbirlerinin alınmadığı dolayısı ile yapılan iş neticesinde sahada bulunan 8 adet … marka yürüyen merdivenlerden dava konusu merdivenin üzerindeki naylonun yüksek sıcaklıkta bulunan kıvılcım ve cüruf ile yanması neticesinde yanma olayının gerçekleştiği, yürüyen merdivendeki hasardan davalının sözleşmeye istinaden sorumlu olduğu, hasar tutarının kadri maruf değer taşıdığı, takip konusu miktarın talep edilebileceği belirtilmiştir. Davalı vekili rapora itiraz eder ve yeni bir bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkemece, dosya kapsamına ve rapora göre hüküm tesis edilmiştir. Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. 6102 sayılı TTK ‘nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Halefiyete dayalı rücu davası ise, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. TMK 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddede ispat yükü düzenlenmiş ve ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu ifade edilmiştir. Somut olayda, dava dışı Sigorta ettiren …A.Ş ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme ve ekleri açık ve ayrıntılıdır. Davalı yüklenicinin sorumluluğunu gerektiren hususlar ve dikkat edilmesi gereken konularda ayrıntılıdır .Davalı vekili tarafından her ne kadar, yangına neden olan 4. kattaki çalışma sonucu çıkan kıvılcımların müvekkili şirket çalışanları tarafından çıkarılamayacağını savunulmuş ise de, duruşmada dinlenen davalı şirketin, saha şefi yeminli ve imzalı ifadesinde, 4. katta sağ tarafta bulunan kazan dairesinde demir boru imalatı ile binanın soğutma ve ısıtma işlerini yaptıklarını beyan etmiştir. Bilirkişiler tarafından yerinde yapılan incelemede ise söz konusu kattaki kazan dairesine ait bağlantı boruları fotoğraflanmıştır. Olay sonrası tutulan tutanakta da, AVM’nin en üst katından düşen kaynak ateşinden dolayı yangın çıktığı belirtilmiştir. Söz konusu işin davalı yüklenicinin edimleri arasında olduğu sabittir. Bu durumda, davalı şirketin, makine mühendisi bilirkişisininde yer aldığı bilirkişi raporundaki teknik açıklamaları ve diğer ayrıntılar neticesinde, hasardan sorumlu olduğu, sözleşme kapsamında edimini ifa ederken, gerekli önlemleri almadığı, dikkat ve özeni göstermeyerek hasarın oluşmasına neden olduğu ve hasardan sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle halefiyete ilişkin rücu davasında, davalının kusurunu ispat etmek zorunda bulunan davacı … şirketinin iddiasını ispatladığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere, 1- İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/776 Esas, 2017/786 Karar ve 19.09.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile nisbi istinaf kanun yolu başvuru harcı 786,13 TL olmak üzere toplam 869,63 TL harcın davalının peşin olarak yatırdığı 282,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 586,93 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere Hakim …’ın karşı oyu ve oy çokluğu ile karar verildi.18/06/2020
KARŞI OY Yargı harçlarına, 02.07.1964 tarihinde kabul edilen 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 1/1-1.bendinde yer verilmiştir. Yasanın birinci kısmı “ Yargı Harçları “ üst başlığını taşımaktadır. ”2”. maddenin 1. fıkrasında, yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı olan tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı belirtilmiştir. Mükellef üst başlığı ile 11. maddede, genel olarak yargı harçlarını, davayı açan veya harca mevzuu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle yükümlü olacağına yer verilmiştir.Harç alma ölçüleri ve nispetleri üçüncü bölümde 15. vd maddelerde düzenlenmiştir. Değer esası üst başlığı ile 16. maddede, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas alınacağı, 21. maddede yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınacağı, 28. maddede, nisbi karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin geri kalanın, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceği belirtilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarife “ Yargı Harçları “ dır. Tarifede, yargı harçları, “ Mahkeme Harçları “ üst başlığı ile, 1- Başvurma harcı, 2- Celse harcı, 3-Karar ve ilam harcı olarak, karar ve ilam harcı ise nisbi ve maktu harç olarak ayrı ayrı düzenlenmiştir. Başvurma harcı bölümünde, alınması gereken harç tutarları, derece ve yüksek mahkemeler ayrı ayrı belirtilerek, karar ve ilam harcı kısmında ki maktu harç bölümünde ise yine derece ve yüksek mahkemeler ayrı ayrı gösterilmiştir, karar ve ilam harçlarından nisbi harç bölümünde, “a” bendinde, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden şeklindeki genel açıklamadan sonra, özellik arzeden uyuşmazlıklarda ki harç oranlarına yer verilmiş, “e” bendinde “ …Yukarıdaki nispetler Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasının hüküm altına aldığı kararlar için de aynen uygulanır “ hükmüne yer verilmiştir. Çoğunluk görüşü, söz konusu bu düzenleme kapsamında, davalı taraftan, Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurusu halinde, Harçlar Kanunu düzenlemesi kapsamında, nisbi harca tabi davalarda, bu nispette harç alınması gerektiği kabul edilerek bu nispetler üzerinden harç alınmakta, işlemler yapılarak, hüküm tesis edilmektedir. Devletin gördüğü kamu hizmeti, kural olarak parasızdır. Fakat, davada kişilere özel hukuk alanındaki haklarına ( alacaklarına ) kavuşmaları için yardım edildiğinden, yapılan giderin bir kısmının mahkemelerin hizmetinden yararlanılanından alınması uygun görülmüştür ki, kişilerden makbuz karşılığı alınan paraya yargılama harcı denir. (Prof.Dr.Baki Kuru, İstinaf Sistemine göre yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, sayfa, 583,Ağustos 2017). Hukuk yargılamalarında uygulanan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da geçen “ kaybeden öder “ ilkesi, tarafların yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarının hükmedilmesine İlişkin düzenlemeleri ifade eder ( Anayasa Mahkemesi’nin 2013/1793 Esas,18.04.2014 tarihli kararı). Bu açıklamalar doğrultusunda, bir uyuşmazlıkta, kaç defa harç alınması gerektiği ve Bölge Adliye Mahkemeleri’ne dair Harçlar Kanununa bağlı tarifenin “e” bendinde ki düzenlemenin ne şekilde yorumlanması gerektiği üzerinde durulması gerekecektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 323. maddesinde yargılama giderleri düzenlenmiş, maddenin 1-a ) bendinde, celse, karar ve ilam harçları başta olmak üzere yargılama giderlerine yer verilmiştir. Aynı yasanın 326/1. fıkrasında, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. Yani kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan, nisbi karar ve ilam harcından davalı taraf sorumlu olacaktır. Bu durumda, ilk derece mahkemesi tarafından, tarife üzerinden hesaplanan gerekli nisbi harcın davalıdan tahsiline ve davacının peşin olarak karşılamış olduğu harcın ise yine kabul ve red oranına göre, mahkeme masraflarının davalıdan alınmasına karar verilmesi yasanın emredici düzenlemesidir. Davalı tarafça karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması halinde yine aynı tarife üzerinden harç alınmaktadır. Bu durumda, davalının istinaf başvurusunun reddi ve Yargıtay nezdinde temyiz kanun yoluna başvurusu halinde bir kez daha aynı nispette harç ödemek zorunda kalması kaçınılmaz olacaktır. Nisbi tarifeye tabi davalarda, istinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan nisbi harcın alınmasının öncelikle, 492 sayılı Harçlar Kanununun 28. maddesinde ki düzenlemeye uygun olduğunun kabulü mümkün görülmemektedir. Söz konusu yasada ki, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceği düzenlemesi karşısında ve sonuç olarak ilk derece mahkemesi tarafından belirlenen harcı ödemeden kanun yoluna başvuru hakkı tanınan tarafa, bu kez aynı veya yakın oranda harç yatırması ediminin yüklenmesi, yasal düzenlemenin bir anlamda işlevsiz hale getirilmesi sonucunu doğurabilecektir. Bu husus, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2011/4159 Esas, 2011/8902 Karar ve 16.06.2011 tarihli ilamında (özetle )” Davanın niteliği gereği nisbi harca tabi davalardan olduğu gerekçesiyle, davacının dava açılırken, yargılamanın sonunda davanın redle sonuçlanması durumunda yükümlü tutulacağı maktu harçtan daha fazla tutardaki harcı yatırmakla yükümlü tutulması ve ödendiği takdirde dava sonunda alınması gereken maktu karar ve ilam harcının bu miktardan mahsup edilerek kalanının isteği durumunda kendisine geri verilmesi veya yargılamanın sürdürülebilirliğinin bu miktarın ödenmesi ön koşuluna bağlanması, belirtilen 28” inci madde lafzı ve ruhu İle çeliştiği gibi Anayasa’nın “ Hak arama hürriyeti “ başlığını taşıyan 36’ncı maddesinde yer alan “ Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içinde ki davaya bakmaktan kaçamaz “ hükmünün de ihlali niteliğindedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.11.2010 gün ve 2010/10-550 Esas, 2010/561 Karar sayılı ilamında da aynı görüş yaklaşım benimsenmiştir “ ifadeleri ile açıklanmıştır. Adil yargılanma hakkı başlıklı, İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin (AİHS)6. Maddesi, adil yargılanma hakkına İlişkin belli güvenceler tanınmıştır. Bu güvencelerden biri de bir yargı yerine başvuru hakkıdır. Buna göre kişinin bir hakkına ilişkin olarak bir yargı yerine başvurma hakkının güvence altına alınması gerekmektedir. Mahkeme önünde hak arama yolunun fiilen ya da hukuken geçici de olsa kapatılması veya bu hakkın fiilen ya da hukuken geçici de olsa kapatılması veya bu hakkın kullanılmasının imkansız kılacak şekilde bir takım şartlarla sınırlandırılması AİHS’nin 6.maddesinin ihlali anlamına gelebilecektir. ( AİHM ‘nin 26 Haziran 2007 tarihli 25321 /02 başvuru No ‘lu Ülger / Türkiye kararı ; TBB Dergisi ,sayı 86, 2009). HMK ‘nın sekizinci kısmında “ Kanun Yolları “ düzenlenmiş, birinci bölümde “ İstinaf “ kanun yoluna yer verilmiştir. Yasanın 341. maddesinde ise istinaf yoluna başvurulabilen kararlar belirtilmiştir. 344. maddede, istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerin ödeneceğine yer verilmiştir. Ne şekilde ve hangi oranda harcın alınması gerektiği, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince tespit edilecektir .5235 sayılı “ Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun “ nun 3. maddesinde “ Adli yargı ikinci derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleridir “ düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, tarifenin 1/ e bendinde ki işin esasının hüküm altına aldığı kararlar içinde aynen uygulanacağı şeklinde ki kararlardan anlaşılması gereken, kararı ilk derece mahkemesi yerine geçerek vermesi ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğunun kabulü isabetli olacaktır. Çünkü buna dair hüküm verilmeden önce, ilk derece mahkeme kararı kaldırılmakta ve sonuç olarak ikinci, derece mahkemesi olarak verilen yeni bir hüküm oluşmaktadır. İlk Derece Mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan red kararları ( Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2018/4601 Esas, 2019/6115 Karar ve 02.10.2019 tarihli, 2018/1356 Esas, 2019/6937 Karar ve 07.11.2019 tarihli ilamlarında, Bölge Adliye Mahkemelerinde alınan harçlara ilişkin karşı oy görüşünde ayrıntılı şekilde her yönü ile açıklandığı üzere) icra edilebilir karar niteliğinde değildir.İlk derece mahkeme kararı geçerliliğini devam ettirmektedir. İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı da değildir ( Pekcanıtez -Atalay – Özekes sh.583, Konuralp, Uluslarası Toplantı sh.260,100 soruda istinaf ve temyiz sh 99 ) Bölge Adliye Mahkemesinde, istinaf başvurusunun esastan reddinde, işin esası hakkında yeni bir karar verilmemektedir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.