Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2883 E. 2020/990 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2883 Esas
KARAR NO : 2020/990
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2017
NUMARASI : 2015/927 Esas, 2017/330 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı tarafından müvekkiline gönderilen hafriyat atıklarının bertaraf edildiğini, hizmet bedeli olarak düzenlenen faturaların ödenmediğini, bu sebeple davalı aleyhine Kocaeli …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya dava ve duruşma günü tebliğ edilmesine rağmen cevap vermemiş, bilirkişi raporuna karşı 22/03/2017 tarihli dilekçesini ibraz etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, bilirkişi raporuna göre; davalının davacı tarafından düzenlenen faturaları defterlerine kaydettiği, faturalara itiraz etmediği, ödeme yerine çek verilmiş ise de, davalı şirketin banka hesabından ödeme yapılmadığı, davacı defterlerinde üç adet çekin 15/01/2015 tarihli fiş ile çeklerin müşteriye iade girişinin yapıldığı, 18/06/2015 tarihinde yeni bir satış faturası düzenlendiği, bu fatura için herhangi bir ödeme bulunmadığı, davalının davaya cevap vermediği, çek bedellerini alıp almadığı konusundaki yemin deliline dayanamayacağı, takipten önce temerrüdün gerçekleşmediğinden bahisle davanın kısmen kabulü ile, davalının Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 420.000,00 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde;16/06/2016 tarihli bilirkişi raporunun 3. sayfasında, bilirkişinin davacı yanın takibine konu yaptığı faturalara ilişkin değişik tarih ve meblağlarla farklı bankalardan keşide edilen çekler ile davalı müvekkil şirketin cari hesabı kapattığını belirtmesine karşın bu çeklerin ödemelerine ilişkin banka hareketlerinin olmadığından bahisle mahkemece çeklerin ödenmediğinin kabul edildiğini, çekin bir ödeme aracı olduğunu, bedellerinin elden ödenerek çeklerin davacıdan alındığını, müvekkilinin uhdesinde bulunduğunu, alacağın likit bulunmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini bilirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Davacı tarafından davalı aleyhine 6 adet faturaya istinaden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun borca ve fer’ilerine itiraz etmesi üzerine takibin durmasına karar verildiği, bunun üzerine davacının yasal bir yıllık süre içerisinde itirazın iptali davası açtığı görülmüştür. Uyuşmazlık, takibe konu faturalardan dolayı, davalının davacıya borçlu olup olmadığı, fatura bedellerinin davalı tarafından ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, taraf delilleri toplanmış, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi… 16/06/2016 tarihli raporunda; davalı tarafından ibraz edilen defterlerin yasal tasdiklerinin bulunduğunu, takibin dayanağı faturaların davalının ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olduğunu, ancak davalının faturalara karşılık farklı bankalara ait çek vererek cari hesabı kapattığını, ancak bu çeklere ait davalı şirketin banka hareketleri incelendiğinde bu çeklere ait ödemelere (makbuz-dekont) rastlanılmadığını, bu sebeple davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 420.000,14 TL alacaklı olduğunu belirtmiştir.Bilirkişi … 16/10/2016 tarihli raporunda; takibin dayanağı 08/09/2014 tarih … no’lu 80.000,00 TL (05/12/14 Keşide Tarihli … No’lu Çek Girişi), 19/09/2014 tarih … no’lu 80.000,00 TL (05/12/14 Keşide Tarihli … No’lu Çek Girişi), 23/09/2014 tarih … no’lu 40.000,00 TL(05/12/14 Keşide Tarihli … No’lu Çek Girişi), 21/10/2014 tarih … no’lu 80.000,00 TL(06/01/15 Keşide Tarihli … No’lu Çek Girişi), 14/11/2014 tarih … no’lu 60.000,00 TL(31/01/15 Keşide Tarihli … No’lu Çek Girişi), 08/12/2014 tarih … no’lu 80.000,00 TL(10/02/2015 Keşide Tarihli … No’lu Çek Girişi) tutarlı faturaların çek girişleri ile birlikte davacının ticari defterinde kayıtlı olduğunu, cari hesap işleyişine bakıldığında, 2014 hesap döneminin tamamında davacının hizmet vermeden önce davalıdan ödemesini aldığının görüldüğünü, davacının 2014 hesap döneminde davalıya 663.500,14 TL tutarında satış faturası tanzim ettiğini ve karşılığında da bu tutarda ödemesini aldığını, alınan ödemelerin tamamının ise çek’lerden oluştuğunu, davalı tarafından davacıya verilen çeklerin karşılıksız çıkması neticesinde, çek iade giriş kaydı ile davalı firmanın bu tutarda borçlandırıldığını, bedelin ödenmediğini ifade etmiştir.Takibe konu faturalar her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlıdır. Davalı defterlerine göre, davalı borcunu çek ile ödemiştir. Davalı tarafından keşide edilen çekler davacı defterlerine kayıtlıdır. Davacı defterlerinde çeklerin karşılıksız olduğu gerekçesiyle iade çıkışı yapılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde, borcun davalı tarafından çek ile ödendiğini, ancak çeklerin karşılıksız çıktığından bahisle iade edildiğini beyan etmemiştir. Diğer bir ifadeyle davacının çeklerin iade edildiği konusunda herhangi bir beyanı yoktur. Böyle bir vakıa ileri sürmemiştir. Çeklerin karşılıksız çıktığı davacı defterlerinin incelenmesi suretiyle dosyaya yansımıştır. Bu durum dosyaya yansımasına rağmen davacı, hiçbir şekilde defterlerine kayıtlı olan çeklerin karşılıksız çıktığını, bu sebeple iade ettiklerini ve takibe konu fatura bedellerinin ödenmediğini belirtmemiş ve bu konuda dosyaya iradesini yansıtmamıştır. Bilirkişi raporlarından sonra davalı taraf, davacının defterlerinde kayıtlı çeklerin asıllarının kendi ellerinde olduğunu beyan etmiş, istinaf dilekçesinde aynı iddiasını tekrarlamasına rağmen, davacı, bu beyan ve iddiaya karşıda cevap vermemiştir. Çek asıllarının davalının elinde olduğuna dair beyana karşı, davacı beyanda bulunmadığından, çeklerin asıllarının davalı elinde olduğu kabul edilmiştir. Zira davacı defterlerine göre, çekler iade edilmiştir. Çek asıllarının davalı borçlu elinde bulunması, bedelinin ödendiğine karine teşkil eder. Bu karinenin aksini davacı alacaklı ispat etmelidir. “Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 2004/4353 E, 2004/10886 K.,”HMK’nun 194. Maddesinde, “taraflar dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar.Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.” Aynı yasanın 190. Maddesinde “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında, karşı taraf kanuni karinenin aksine ispat edebilir.” Aynı yasanın 141. Maddesi ise iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesini düzenlemiş olup ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra iddia ve savunmanın değiştirilemeyeceğini ve genişletilemeyeceğini belirtmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi, çek asıllarının davalı elinde bulunması, çek bedellerinin davalı tarafından ödendiğine karine teşkil eder. Davacı bu karinenin aksine ispata yarar herhangi bir beyan, vakıa, beyan ve vakıayı ispatlayacak delil ileri sürmediğine göre çek bedellerinin davalı tarafından ödendiğini kabul etmek gerekir. Davacı defterlerinde iade çıkışı yapılmış olması veya davalının hesaplarında, çek bedellerine ödendiğine dair para çıkışının bulunmadığının raporda belirtilmiş olması karinenin aksini ispatlamaya yeterli değildir. Kaldı ki yukarıda da belirtildiği üzere, davacı fatura bedellerinin çekle ödendiğini, ancak çeklerin karşılıksız çıktığını iddia ve ileri sürmediğine göre bu konuları ispata yarar delilde bildiremez. Takibe konu faturalar her iki tarafında ticari defterlerinde kayıtlı olup, fatura bedellerinin davalı tarafından keşide edilen çeklerle ödendiği de sübuta ermiştir. Davalının çek hesabından ödeme için para çıkılmadığı iddiası, çek bedellerinin ödenmediği anlamına gelmez. Çek asılları davalı elinde olduğuna göre, çek bedellerinin davalı tarafından ödendiğine karine teşkil eder. Davacı, fatura bedellerinin çekle ödendiğini, ancak çek bedellerinin karşılıksız çıktığını iddia etmediğine göre HMK’nun 190. ve 194 maddeleri gereğince bu konuda delilde bildiremez. Yani delil bildirme hakkı bulunmamaktadır. Bu gerekçelerle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup ilk derece mahkemesi kararının 353/1b-2 maddesi gereğince kaldırılarak davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı tarafın istinaf başvusunun KABULÜ İLE, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/927 Esas, 2017/330 Karar, 10/05/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1.b/2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,2-a)Davanın REDDİNE,2-b)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 54,40 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan toplam 5.391,08 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.336,68TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,2-c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,2-d)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,2-e)Hüküm tarihinde yürürlülükte bulunan A.A.Ü.T. tarifesi gereğince kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına 37,850,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile DAVALIYA VERİLMESİNE,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 7.289,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.057,55 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE ,4-Davalı tarafça yapılan 232,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,7- HMK’nun 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/2 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere üye …’nın muhalefeti ile oy çokluğu ile karar verildi.10/06/2020
MUHALEFET ŞERHİ Sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesiz olup uyuşmazlık takibin dayanığı fatura bedellerinin ödenip ödenmediği, alacağın likit olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi … 16/06/2016 tarihli raporunda; davalı tarafından ibraz edilen defterlerin yasal tasdiklerinin bulunduğunu, takibin dayanağı faturaların davalının ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olduğunu, ancak davalının faturalara karşılık farklı bankalar ait çek vererek cari hesabı kapattığını, ancak bu çeklere ait davalı şirketin banka hareketleri incelendiğinde bu çeklere ait ödemelere (makbuz-dekont) rastlanılmadığını, bu sebeple davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 400.000,14 TL alacaklı olduğunu belirtmiştir. Bilirkişi … 16/10/2016 tarihli raporunda; takibin dayanağı 08/09/2014 tarih … no’lu 80.000,00 TL (05/12/14 Keşide Tarihli … No’lu Çek Girişi), 19/09/2014 tarih … no’lu 80.000,00 TL (05/12/14 Keşide Tarihli … No’lu Çek Girişi), 23/09/2014 tarih … no’lu 40.000,00 TL(05/12/14 Keşide Tarihli …. No’lu Çek Girişi), 21/10/2014 tarih … no’lu 80.000,00 TL (06/01/15 Keşide Tarihli …. No’lu Çek Girişi), 14/11/2014 tarih … no’lu 60.000,00 TL (31/01/15 Keşide Tarihli … No’lu Çek Girişi), 08/12/2014 tarih … no’lu 80.000,00 TL (10/02/2015 Keşide Tarihli … No’lu Çek Girişi) tutarlı faturaların çek girişleri ile birlikte davacının ticari defterinde kayıtlı olduğunu, cari hesap işleyişine bakıldığında, 2014 hesap döneminin tamamında davacının hizmet vermeden önce davalıdan ödemesini aldığının görüldüğünü, davacının 2014 hesap döneminde davalıya 663.500,14 TL tutarında satış faturası tanzim ettiğini ve karşılığında da bu tutarda ödemesini aldığını, alınan ödemelerin tamamının ise çek’lerden oluştuğunu, davalı tarafından davacıya verilen çeklerin karşılıksız çıkması neticesinde, çek iade giriş kaydı ile davalı firmanın bu tutarda borçlandırıldığını, bedelin ödenmediğini ifade etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre; davacının ödemeleri çek ile aldığı, davalının defterlerinde ödemeler nedeni ile borç bakiyesinin bulunmadığı, davacının defterlerinde ise çeklerin karşılıksız çıktığından bahisle iade kaydı ile borç kaydının devam ettirildiği, çekin bir ödeme vasıtası olması ve çekin düzenlenerek davacı tarafa verilmesi ile ödemenin gerçekleştiği, çekin iade edilmesinin ödemeye karine teşkil ettiği, aksinin ancak yazılı delille ispatı gerektiğinden, ilk derece mahkemesince iade edilen çeklerin karşılıksız çıktığından bahisle iade edildiğine dair davacının varsa konuyla ilgili delillerini ibraz konusunda kesin süre verilip sonucuna göre karar vermesi gerekirken davanın kabulü isabetli olmamıştır. Mahkemenin HMK’nun 31. Maddesi gereğince davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında davacıya konu ile ilgili yazılı delillerini ibrazı konusunda kesin süre vermesi gerektiğinden sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim.10/06/2020