Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2880 E. 2018/106 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/2880 Esas
KARAR NO : 2018/106
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2017
NUMARASI : 2017/158 Esas, 2017/160 Karar
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 24/01/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İHTİYATİ HACİZ TALEBİ:
İhtiyati haciz isteyen vekili talep dilekçesi ile; Müvekkili alacaklı şirket ile davalı borçlu şirket arasında danışmanlık ve yazılım konusunda ticari ilişki kurulduğunu ve bu ilişkinin sonucunda müvekkil şirketin 14.146,01 USD fatura alacağı olduğunu, iş bu ticari ilişki neticesinde davacı alacaklı müvekkil şirket tarafından davalı borçlu şirkete karşı gerek şifahen gerekse mail yazışmaları ile cari hesap bakiyesinin kapatılması talep edildiğini, ancak ödeme yapılması belirtilmesine rağmen hiçbir sonuç alınamadığını, davalı şirketin TBK ve TTK hükümleri gereği basiretli tacir gibi davranmayarak dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde davrandığını ve borcunu ödeme taahhütünden kaçındığını, müvekkilinin mahrum kaldığını alacak nedeniyle meşkul duruma düştüğünü, bu sebeple şirkete Beykoz Noterliği … Yevmiye numaralı, 24/02/2017 tarihli ihtarnameyi keşide ettiğini, borçluya yapılan tüm yazılı ve şifahen bildirimlere rağmen borcunu ödemediğini, borçlunun mal kaçırma ve adres değiştirme ihtimali bulunduğunu, mahkememizce uygun görülecek teminat karşılığı, borçlunun borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3 şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi menkullerin muhafazası için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; 30/03/2017 tarih ve 2017/158 D.İş. K sayılı kararıyla talep dilekçesine ekli faturaların incelenmesi neticesinde alacağın varlığı konusunda kanaat oluştuğundan talebin kabulüne karar vermiş, karşı taraf vekilinin defter kayıtlarına işledikleri ihtiyati hacze konu 04/04/2016 tarih ve 999776 nolu ve 10/05/2016 tarih ve 999782 nolu iki adet faturalara konu hizmetin alınmadığını tespit ettiklerini ve İstanbul .. Noterliğinin 02/03/2017 tarih ve… yevmiye nolu ihtarname ile itiraz ederek ihtiyati haciz isteyen tarafa iade ettiklerini belirterek yapığı itiraz mahkemece reddedilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Karşı taraf vekili istinaf taleplerinde; faturalara konu hizmetin verilmediğini, faturaların ve mail yazışmalarının tek başına ispata yeterli olmadığını, faturaların ihtarname ile iade edildiğini, ihtiyati haciz kararının ve buna karşı yaptıkları itirazın reddine ilişkin kararların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati haciz isteyen tarafın kötü niyetli olduğunu, ihtiyati haciz ile hacze itirazlarının reddine ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi ihtiyati haciz isteyen vekiline 18/10/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 28/10/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek dava konusu faturaların davalı tarafça ihtirazi kayıtsız tebliğ alınarak ticari defterlerine işlendiğini, ihtiyati haciz kararı için gereken yaklaşık ispat yükümlülüğünün fazlası ile yerine getirdiğini, basiretli bir tacir olarak faturaya itiraz süresi içerisinde fatura içeriğinin doğru olup olmadığını kontrol etmeyerek faturaları ticari defterlerine işledikten yaklaşık 1 yıl sonra hizmetin alınmadığını iddia etmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi zamanaşımı sebebiyle de bu iddianın hukuken dinlenebilmesi mümkün olmadığından istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
İİK nun 257.maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise 2 bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir.
İİK nun 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gerekenin alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delileri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Öte yandan ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşulda kanunda öngörülmemiştir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasa ‘ nın 2. maddesinde yer alan ” hukuk devleti” ilkesinin bir gereği olarak bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır. İhtiyati haciz kararı verilmesinin şartlarından olan alacaklıya ilişkin şart, bir alacak için ihtiyati haciz isteyen kişinin alacağın alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir. Alacağa ilişkin ise, alacağın vadesinin gelmiş veya vadesi gelmemiş olmamakla birlikte, yasada belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Muacceliyet ile temerrüdü karıştırmamak gerekir. Muacceliyet temerrüdün zamanla ilgili şartıdır. Hakim hukuksal işlemlerden doğan alacaklar için yapılan ihtiyati haciz istemlerine karşı öncelikle alacağın muaccel olup olmadığını saptaması gerekir, alacağın muaccel olduğunu alacaklı ispat etmelidir. Bir haksız fiilden doğan borç haksız fiilin meydana gelmesi ile doğmuş sayılacağından bu durum alacaklıya bir ispat külfeti getirmeyecektir. Alacağın vadesinin gelmiş olması, alacaklının alacağını dava veya takip edebilme yetkisini ifade eder. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi veya alacaklının alacağına kavuşmasına engel olarak davranışlarda bulunması gerekmez.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya gelince; ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından dosyaya sunulan belgeler ile karşı tarafın sunduğu itiraz dilekçeleri ve dilekçelere ekli ihtarname içeriği dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin kanaat ve takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, fazla alınan harcın talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.24/01/2018