Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2877 E. 2020/1031 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2877 Esas
KARAR NO: 2020/1031
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/01/2017
NUMARASI: 2014/814 Esas, 2017/23 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl davasında özetle; taraflar arasında düzenlenen 15/10/2012 tarihli sözleşme gereği, davalı tarafın 30/06/2013 ve 05/07/2013 tarihleri arasında müvekkiline ait otelde konaklamalı toplantı organizasyonu gerçekleştirdiğini, 1214 adet oda ile 10 adet toplantı salonunun davalının kullanımına tahsis edildiğini, davalının 668 adet odada misafirlerini ağırladığını, kalan 546 adet odanın mazeret bildirmeksizin boş bırakıldığını, sözleşme gereği 30 günden az kala rezervasyon iptallerinde veya rezervasyon iptali yapılmaksızın misafirin otele giriş yapmaması durumunda iptal edilen oda ücretinin veya gelmeyen misafire ait oda ücretinin tamamının müvekkiline ödenmesi gerektiğini, kullanılmayan odaların bedelleri için 31/07/2013 tarihli fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edilmişse de, alacağın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine 89.389,17 TL asıl alacak ve 1.447,98 TL işlemiş faizin tahsili içini İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takipte borca ve yetkiye itiraz ettiğini, para borçlarının alacaklının adresinde ifa edilmesi gerekmekte olup takiplerini ifa yeri olan kendi adreslerindeki icra dairesinde yaptıklarını, bu nedenle yetki itirazının haksız olduğunu, davalının kullanılmayan odalardan da sözleşme gereği sorumlu olduğunu, takipten sonra davalının 50.890,00 TL ödeme yaptığını belirterek davalının takibe itirazının iptalini ve alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili birleşen davasında özetle, davalının sözleşme gereği tahsis edilen 668 adet odada misafirlerini ağırladığını, görülen hizmet karşılığı 31/07/2013 tarihli fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, davalının kısmi ödeme yapması üzerine alacağın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine 39.422,90 TL asıl alacak ve 712,85 TL işlemiş faizin tahsili içini İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takipte yetki ve borca haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptalini ve alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili asıl davaya süresinde cevap vermemiş, birleşen davaya cevabında ise, taraflar arasındaki sözleşme gereği takipte ve davada Büyükçekmece İcra Daireleri ve Mahkemeleri yetkili olduğundan takibin ve davanın yetkili yerde açılmadığını, müvekkilinin davalıya 50.890,00 TL ödeme yaptığından tam aksine alacaklı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesi, davacının davalıya konaklama hizmeti verdiği ve sözleşme gereği davalının gelmeyen misafirlerin oda bedellerinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın ve birleşen davanın kabulü ile davalının ayrı ayrı takibe itirazlarının iptaline ve asıl alacağın % 20’si oranında icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmede uyuşmazlık halinde Büyükçekmece İcra Daireleri ve Mahkemeleri yetkili kılındığından İstanbul İcra Daireleri ile Mahkemelerinin yetkili olmadığını, davacının kullanılmayan odalar için alacak talebinin sözleşmeye, TMK’ya ve BK’ya aykırı olduğunu, bu nedenle iade faturası düzenlediklerini, bunun dışındaki hizmet bedeli için de takipten sonra 50.890,00 TL ödeme de bulunduklarını, iade faturası ile yaptıkları ödeme dikkate alındığında borçları kalmadığını, davacının fatura bedeli olarak istediği alacağın bir nevi cezai şart niteliğinde olduğundan icra tazminatına da hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Dava ve birleşen dava, konaklama hizmetinden doğan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı konaklama hizmet bedelini tek bir faturada düzenlemiş olup, asıl davadaki alacak talebinin tahsis edilmesine rağmen kullanılmayan oda bedellerine, birleşen davadaki alacak talebinin ise kullanılan oda bedelleri ile konaklama hizmetine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. TTK’nun 4/1 maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir. Ancak, TKK’nun 4/1 md. nin (a)-(f) bentlerinde sayılan mevzuat ile düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları da mutlak ticari dava olarak kabul edilir. TTK’nın 5. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmü yer almaktadır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/3. Maddesine göre de; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Somut olayda davalı dernek, kamu yararına çalışan dernek statüsünde olup, TTK’nın 16/2 maddesi uyarınca kamu yararına çalışan dernekler, bir ticari işletmeyi işletseler dahi tacir sayılmazlar. Anılan yasa hükümleri gereği, davalı tarafın tacir sıfatı bulunmadığından davaya bakmaya görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her safhasında ve re’sen nazara alınmalıdır. Hal böyle olunca, mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle mahkemece görevli olmamasına rağmen yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.a.3 bendi gereğince kabulü ile esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hükük kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin HMK’nın 353/1.a.3 bendi gereğince KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/814 Esas, 2017/23 Karar, 26/01/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-a) Davanın ve birleşen davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendinde düzenlenen mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı noksanlığı nedeniyle aynı yasanın 115/2. fıkrası gereğince usülden REDDİNE, b) HMK 20. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkemeye başvurulması halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, c) Aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine, d) Yargılama giderleri hakkında, HMK 331/2. fıkrası gereğince görevli mahkemece hüküm kurulmasına, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince asıl ve birleşen davada ayrı ayrı alınması gereken 83,50’er TL’den toplam 167,00 TL başvuru harcı ile 148,60’ar TL’den toplam 297,20 TL karar harcı toplamı 464,20 TL’nin davalı tarafça peşin olarak yatırılan 2.325,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.861,50 TL’nin istek halinde davalıya iadesine, 5- Davalı tarafça yapılan istinaf harç ve yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.a.3 bendi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.11/06/2020