Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2860 E. 2020/1128 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2860 Esas
KARAR NO : 2020/1128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY (1) NO’LU ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/13
KARAR NO : 2016/928
KARAR TARİHİ: 07/12/2016
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı ile aralarındaki sözleşme uyarınca, davalının değişik il ve ilçelerdeki mağazalarında güvenlik hizmetini yürütmüş olduğunu, davalı şirketin, mağaza açılışlarında, şirketin Almanya’daki merkezinden gelen talimatlara göre hareket ettiğini, davalı firmanın, mağaza açılışlarında çok büyük güvenlik riskleri bulunduğundan, merkezin kendisine bildirdiği açılış için hazır bulundurulması gereken güvenlik elemanı sayısını az bulduğunu ve sonrasında merkezin de onayını alarak mağaza açılışlarının, konum ve merkeze göre 200 – 300 güvenlik personeli ile yapılmasına karar verdiğini, bu durumu da müvekkili şirkete ilettiklerini, sadece mağazanın açılışı için personel temin ettiklerini sonrasında talebe göre güvenlik elemanlarının davalı şirketin hizmetinde devam ettiklerini, mezkur açılışların yapıldığını ve herhangi bir sorun yaşanmadığını ancak açılışların üstünden bir yılı aşkın bir süre geçtikten sonra davalı şirketin Grup Bölüm Müdürü müvekkili şirket ve Türkiye’de hizmet aldıkları güvenlik şirketinin yöneticilerini bir toplantıya çağırdığını, yeni gelen yöneticilerin mağaza açılışlarında görev alan güvenlik personelini ve ödenen fiyatı fazla bulduklarını ilettiğini davalı şirket yöneticisi zor durumda olduklarını, bu sebeple müvekkili şirketin de içinde bulunduğu, hizmet aldıkları şirketlere geriye dönük olarak fark faturası keseceklerini işe devam etmek isteniyorsa bu faturalara itiraz edilmeyerek ödenmesini gerektiğini, aksi halde kendilerinin zarar göreceğini ve müvekkili şirketin de içinde bulunduğu hiçbir firmayla artık çalışmayacaklarını ve bundan sonra da iş vermeyeceklerini açık bir şekilde ifade ettiğini, davalı şirket bu toplantının ardından müvekkili şirkete açılış güvenlik ödemesi fark faturası adı altında toplam bedelleri ¨50.900,00 olan üç adet fatura kestiğini, bu faturalara itiraz edilmeyerek ödenmesi halinde mevcut işlere devam edeceği ve yeni mağazalarda da müvekkili şirket ile çalışılacağını, böylece müvekkili şirketin zararının telafi edileceği de taahhüt edildiğini müvekkili şirketin, iş kaybı yaşamak istemeyen diğer şirketler gibi bu durumu kabullenmek zorunda kaldığını, ancak davalı şirketin taahhütlerine uymadığını hiçbir yeni mağazada müvekkiline iş verilmediği gibi, yıl sonunda da yapılan bir ihalede bütün işi başka bir şirkete devrettiğini, müvekkili şirketle birlikte davalının diğer mağazalarında hizmet veren hiçbir güvenlik şirketine de iş verilmediğini, müvekkili şirket gibi diğer şirketlerin de zararına sebebiyet verildiğini, Netice olarak, davalı şirket hizmeti almış olduğu bir işin üstünden bir yıl geçtikten sonra, sözleşmeleri feshedeceği baskısı ve yeni iş vaatleri ile müvekkili şirkete neye dayandığı belli olmayan ve hiçbir haklı gerekçesi de bulunmayan ¨50.900,00 toplamında üç adet fatura kestiğini ve bu faturaların bedellerini de müvekkilinin hak edişlerinden keserek, müvekkilini zarara uğrattığını, Bakırköy …. icra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı haksız ve hukuki mesnetten yoksun itirazının iptali ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu 10.04.2015 düzenleme tarihli ve … sıra numaralı fatura ve içeriğine müvekkil şirket tarafından, yasal süresi içerisinde itiraz edilerek ilgili faturanın dosya alacaklısına iade edildiğini, bu doğrultuda, müvekkili şirketin dosya alacaklısına herhangi bir borcunun olmaması sebebiyle süresi içerisinde olmak üzere taraflarınca ödeme emrine itiraz edildiğini takip tarihi itibariyle davacının müvekkil şirket nezdinde herhangi bir alacağı bulunup bulunmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde, soyut nitelikteki iddialarının gerçeği yansıtmadığını taraflarınca kabulünün imkan dahilinde olmadığını, müvekkil şirket tarafından, yapılan denetimler sonrasında davacıya yapılan fazla ödemelere istinaden geri fatura kesildiğini, bu durumun davacıya sebepleri ile beraber bildirildiğini, davacının da söz konusu ödemeyi kabul ettiğini davacı yanın basiretli bir tacir gibi hareket ederek kayıtlarında tüm inceleme ve araştırmaları yaptıktan sonra müvekkil şirket tarafından iletilen faturalara süresi içerisinde itiraz ederek faturaları iade edebilecekken, ihalede başarılı olunmaması üzerine, yapılan bu ödemenin haksız olduğunu iddia ederek icra takibi başlattığını salt bu durumun dahi, davacı yanın ne denli kötü niyetli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, davacıya, yapılan ödemelere istinaden ilerleyen dönemde ticari ilişkinin devam edeceğine dair bir söz veya garanti verilmediğini, aksine bu ödemelerin geçmiş dönemin düzeltmeleri olduğu net bir şekilde davacı yana ifade edildiğini, kaldı ki; davacı yanın soyut nitelikteki bu iddialarını ispatlayıcı hiç bir delili de dosyasına sunamadığını, salt ödemelerin yapılması halinde mevcut işlere devam edileceğinin bildirildiğini ancak işin davacıya verilmediğini iddia etmekle yetindiğini, bu nedenle Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen icra takibinin iptaline, haksız ve kötü niyetli olarak müvekkil Şirket aleyhine icra takibi başlatıldığından davacı aleyhine İcra İflas Kanunu’nun 67. Maddesinde düzenlenen ve takibe konulan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacının takip konusu faturadan kaynaklı alacağını tahsil edemeyince eldeki itirazın iptali davasını açmış olduğu , davalı taraf defterlerindeki kayıtlarla ödeme ve faturaların uyumlu olduğu, davacı tarafın kayıtlarında eksiklik bulunduğu, davacı tarafın defterlerinin takdiri delil, davalının 2014-2015 ve 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil teşkil ettiği, davacı tarafın takip ve dava konusu yapmış olduğu, 10/04/2015 tarihli ve ¨ 50.900 tutarındaki faturaya kayıtlarında yer verdiği ancak davalı yanın söz konusu faturaya noter kanalıyla süresinde itiraz ettiği ve kayıtlarına almadığı, davalı şirketin düzenlemiş olduğu iade faturalarının davacı tarafından kabul edilmiş olduğu, davalı taraf defter ve belgelerine göre davalının takip tarihi ve eldeki dava tarihi itibariyle davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı ve takip tarihinin 06/05/2015 olduğu, 29/05/2015 tarihinden sonra ise taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonlandırıldığı , dosya kapsamında taraflar arasında düzenlenmiş bulunan herhangi bir sözleşmeye rastlanılmamış olduğu hususu da gözetilerek usulüne uygun tutulmuş ve sahibi lehine delil teşkil eden davalı ticari defterlerine itibar edilerek tamamen bilimsel verilere uygun ve tarafsız şekilde hazırlanan bilirkişi raporu karara esas alınmış davacının takibin devamı ile itirazın iptaline yönelik olarak açmış olduğu davanın subut bulmaması nedeni ile reddine, davacının icra inkar tazminatı taleplerinin koşulları oluşmadığından reddine, davacının kötü niyeti eldeki davada davalı tarafından ispat edilemediğinden davalının kötüniyet tazminatına ilişkin talepleri reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; dava konusu alacağın, davalı şirket, müvekkil şirkete fark faturasını geriye dönük keseceklerini, işe devam etmek istiyorlarsa buna itiraz etmemelerini aksi takdirde bir daha iş alamayacaklarını ifade etmeleri ve 50.900 TL bedelli fark faturası kesmesi akabinde de işbu 50.900 TL fatura bedelini, müvekkil şirketin hak edişlerinden mahsup etmesinden kaynaklandığını, dava konusu olay için bu derece önem arz eden bu husus irdelenmeksizin düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alındığını, her ne kadar raporda davacı müvekkil şirketin dava konusu döneme ait ticaret defterlerinin açılış tastiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yapılmış olduğu ve sahibi lehine delil olma üzelliği olduğu ifade edilmiş ise de neticede objektiflikten uzak bir biçimde, davalının müvekkil şirkete borcunun olmadığı sonucuna varıldığı ve hangi gerekçe ile davanın reddine karar verildiği izah edilemediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, dayanak 1 adet 10/04/2015 tarihli 50.900,00 TL bedelli fatura gereğince aynı miktar üzerinden davalı aleyhinde ilamsız takip başlattığı, davalının takibe itiraz ettiği, takibin durduğu, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmış olup alınan bilirkişi raporunda özetle; dava ve takip konusu faturanın davacı kayıtlarında mevcut olduğunu, davacı taraf faturalarının, takip ve dava konusu ¨50.900,00 fatura hariç davalı taraf kayıtlarında mevcut olduğunu, takip ve dava konusu faturanın ise süresinde T.C. Bakırköy ….Noter marifeti ile (16/04/2015 tarih ve … yevmiye no) davalı tarafından davacı tarafa iade edildiğini, davacı tarafın bu durumu dava dilekçesinde ikrar ettiğini, davacı şirketin incelenen defter ve belgelerine göre; 31/12/2015 tarihi ve takip tarihi (06/05/2015)itibarıyla davalı taraftan: ¨412.809,65 alacaklı olduğunu, dava tarihi (06/01/2016) itibarıyla defterlerinin incelemeye sunulmadığından tespit yapılamadığını, Ancak; 31/03/2016 tarihi itibarıyla sunmuş olduğu mizan tarihi itibarıyla: ¨412.809,65 alacaklı olduğunu, davalı tarafın “neden sadece” noter kanalıyla itiraz ve iade edilen ¨50.900,00 faturasını dava ve takip konusu yaptığının, diğer alacaklarının tahsilini talep etmediğinin anlaşılmadığını, bu durumun izaha muhtaç olduğunu, BS formlarını sunmadığını, incelenen davalı taraf defter ve belgelerine göre davalı tarafın davacı tarafa 31/12/20İ4 tarihi itibanyla: ¨26.132,94 borçlu olduğunu, takip tarihi (06/05/2015) itibarıyla ve dava tarihi ( 06/01/2016) itibarıyla davacı tarafa borçlu olmadığını, cari hesap bakiyesinin (0) sıfır olduğunu, 29/05/2015 tarihinden sonra taraflar arasında ticari ilişkinin sonlandırıldığının taraf defter ve belgelerinden başkaca kayıt tespit edilmeğini, taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili herhangi bir sözleşme veya davacı tarafından davalı yan’a gönderilmiş herhangi bir borç ihbarnamesi olmadığını, davalı kayıtlarında takip tarihi (06/05/2015) davacı taraf lehine borç kaydı olmadığını, neticeten; takip ve dava konusu faturanın davacıya noter kanalıyla davalı tarafından iade edildiği tespit ve değerlendirmesi yapılmıştır. Somut olay incelendiğinde, taraflar arasında yazılı olmayan Güvenlik Hizmet Sözleşmesine istinaden hizmet alım ilişkisi kurulmuştur. Davalı tarafça, davacıya fazla ödeme yapıldığı iddiasıyla, 3 adet 26/06/2014 tarihli 10.180,00 TL, 20.360,00 TL ve 20.360,00 TL bedelli olmak üzere toplam 50.900,00 TL iade faturası düzenlenmiş, iade faturaları davacı tarafça kabul edildikten sonra davalı edimlerini yerine getirmediği iddiasıyla takibe konu 1 adet 10/04/2015 tarihli 50.900,00 TL bedelli fatura düzenlenmiştir. Davacı tarafça, davalı yanca düzenlenen iade faturalarını kabul edilmesi, kendisine fazla ödeme yapıldığına dair karine teşkil eder. Aksinin davacı tarafça ispat edilmesi gerekir. Davacı, ilerleyen dönemde davalı ile olan ticari ilişkinin devam edeceği ve zararların telafi edileceği garantisiyle iade faturaların kabul edildiğini iddia etmiş ise de bu iddiasının ispata elverişli yasal deliller ile kanıtlayamamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 115,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.23/06/2020