Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2843 E. 2020/1421 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2843 Esas
KARAR NO : 2020/1421
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/09/2017
NUMARASI : 2016/1033 Esas, 2017/966 Karar
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı kooperatifin 08/05/2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında ortaklıktan ihracı ve hakkında tazminat davası açılması için karar alındığını, maddenin görüşülmesi sırasında Bakanlık temsilcisinin bu gündem maddesinin kanun ve anasözleşmeye uygun olmadığını tespit ettiğini, toplantıya asaleten ve vekaleten 438 katılım olduğunu, üyelikten ihracına ilişkin oylamada 157 red oyuna karşılık 208 kabul oyu kullanıldığını, bu oylamada karar yeter sayısı olan 220 oyun sağlanmadığını, genel kurulu yönetecek kişilerin oylamalarda yeterli sayıyı almadığı halde seçildiklerini ve tutanağın bu kişiler tarafından imzalandığını, ruhsatsız yapılan kaçak bina ve eklentilerinden ötürü kooperatifin 22 yıldır tapu alamadığını, davalı kooperatifin mevzuata aykırı işlemlerini şikayet etmesi ve kooperatife verilen cezalar nedeniyle kooperatif üyeliğinden çıkarıldığını, ayrıca balkon duvarı ile ilgili yaptığı imalatın imara ve projeye aykırı olduğu ve ihtara rağmen giderilmediği gerekçesiyle ihraç edildiğini, ancak anılan balkonun onaylı planda olmadığını ve ruhsata aykırı olduğunu ileri sürerek davalı kooperatifin 08/05/2016 tarihinde yapılan genel kurulda alınan 13,4,5,6,8,9 ve 2.maddelerinin iptaline, ortaklık haklarının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesi ile; genel kurulun 13. gündem maddesiyle davacının ihracına karar verildiğini, ortakların genel kurul kararlarının iptalini talep edebilmeleri için kooperatif ortağı olmaları ve bu sıfatlarının davanın sonuna kadar devam etmesinin şart olduğunu, davacı hakkındaki ihraç kararının kesinleşmesi durumunda diğer genel kurul kararlarının iptalini talep etme hakkının ortadan kalkacağını, bu nedenle davacının ihraç kararının iptali talebinin tefrik edilerek diğer genel kurul kararlarının iptali yönünden açılan davada bu hususun bekletici mesele yapılmasını, davacıya ihraç kararının 08/06/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davacının ihraç kararı kendisine tebliğ edilmeden dava açması nedeniyle erken açılan davanın reddi gerektiğini, usulüne uygun tebliğ edilen gündem içeriğine uygun olarak davacının ihracı genel kurulda görüşüldüğünden hükümet komiseri ve divan heyetinin tutanağa koyduğu şerhlerin hukuken kıymeti olmadığını, toplantı veya karar yeter sayısı yönünden herhangi bir usulsüzlüğün söz konusu olmadığını, davacının müvekkili aleyhine ve mal varlığı üzerine zarar verici eylemlerde bulunduğunu, gerçeğe aykırı ve haksız şikayetlerde bulunarak kooperatif ortaklarının zararına davranışlar sergilediğini, davacının kooperatifin teslim ettiği bağımsız bölüm üzerinde yasaya ve projeye aykırı tadilatlar yaptığını ve ihtara rağmen bu değişiklikleri düzeltmediğini, bu sebeplerden dolayı davacının kooperatiften ihracına karar verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece davacının ihracına ilişkin genel kurul kararının iptali tefrik edilmiş ve 2016/1033 Esas, 2017/966 Karar sayılı karar ile, ihraca ilişkin genel kurul kararında toplantı ve karar yeter sayısının bulunduğunu, ancak davacının genel kurul kararından önce ihtara konu aykırılığı giderdiği, bu nedenle ihracının yerinde olmadığı, davacının davalı kooparetife karşı şikayet veya kurumlara ihbarda bulunmasının ihraç nedeni olamayacağı gibi sözkonusu hususun ana sözleşmede tahdidi olarak sayılan ihraç nedenlenleri arasında da olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacının ihracına ilişkin genel kurul kararının iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; davacıya imalata aykırılıkları gidermesi için 1 ay süre verilmesine dair ihtarın 26/12/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davacının 1 aylık sürede bu aykırılığı gidermeyip, kötüniyetli olarak 08/05/2016 tarihli genel kurul toplantısından önce ihraç edilmesini engellemek için aykırılığı giderdiğini, davacının verilen süre içinde aykırılığı gidermesi gerektiğini, aksinin kabulü halinde, üyelerin dava aşamasına kadar yaptıkları projeye aykırılıkları kaldırmaması sonucunu doğuracağını, davacının müvekkili kooperatifi kurumlara şikayetinin kötüniyetli olup, müvekkili kooperatifin zaman ve masraf kaybına neden olduğunu, ayrıca davacı vekilinin duruşmalara katılmadığını ve 10/03/2017 tarihli dilekçe hariç tüm dilekçelerin davacı asil tarafından yazıldığını, bu nedenle davacı lehine vekalet ücreti takdir edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davacı istinaf talebine cevabında; ihracı düzenleyen madde de aykırılığın giderilmesi için süre öngörülmediğini, balkona yaptığı merdivenin çıkarılabilir ve taşınır olduğunu, ayrıca balkonun da projede olmadığını, genel kuruldan önce balkon duvarının örüldüğünün yönetim kurulu başkanı tarafından da beyan edildiğini, balkonu genel kuruldan haftalar önce eski haline getirdiğini, konutların projeye uygun olmadığını ve kaçak kat yapıldığını, hukuka aykırılıkları ilgili kurumlara bildirmesinin ihraç nedeni olamayacağını, vekilinin duruşmalara girmemesini ve dilekçe vermemesini kendisinin istediğini, vekilinden usul ve şekil yönünden hata yapmamak için yardım aldığını belirterek istinaf başvurusunun reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE HMK’nın 355 maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, hukuki niteliği itibari ile; davalı kooperatif üyeliğinden ihracına ilişkin kararın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının ihracına ilişkin genel kurul kararının iptaline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.Kooperatifler Yasası’nın 16/1 maddesi uyarınca kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebeplerin ana sözleşmede açıkça gösterilmesi gerekir. Aynı madde uyarınca ortaklar ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamaz. Kooperatif Ana Sözleşmesinin 14/1.4 bendi ise tapuda kendi adlarına tescilinden önce konutlarında yaptıkları tahribat veya tadilatı yazılı ihtara rağmen düzeltmeyen kooperatif ortakları yönetim kurulu kararıyla ortaklıktan çıkarılabileceği hükmü düzenlenmiştir.Dosya kapsamından, davalı kooperatifin düzenlediği 22/12/2014 tarihli ihtarnamede, davacı adına tahsisli C 18 D:1 no.lu dairede balkon duvarının yıkılarak bir kapı oluşturması ve bu şekilde bahçeye iniş için merdiven inşa edilmesi suretiyle imara ve projeye aykırı imalat yapıldığı, bu imalatın ihtarın tebliğinden itibaren 1 aylık süre içinde kaldırılarak düzeltilmesi, aksi halde Kooperatifler Kanunu’nun 16 ve Ana Sözleşme 14/4 maddesi uyarınca kooperatif ortaklığından çıkarılacağı ihtar edilmiş, söz konusu ihtarname davacıya 26/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.Kooperatifin 08/05/2016 tarihli genel kurulunda 13. gündem maddesiyle, davacının kooperatif üyeliğinden ihracı ve hakkında tazminat davası açılması hususu görüşülmüş, kooperatif aleyhine kooperatifin amacını gerçekleştirmesini engelleyici iş, işlem, şikayet ve itirazları yapan, kat otoparkı ve işçi koğuşları için yıkım ve para cezası verilmesine sebep olan, bloklarda yapılan asansörlerin yıkımı için şikayetçi olan, bu alanlarda yürütülen imar çalışmalarıyla yasal statüye kavuşabilecek iken çalışmaların neticelendirilmesine olanak vermeksizin kooperatif aleyhine yıkım kararı alınmasına neden olan, kooperatif içinde rinc seferi yapan minibüsü gerçeğe aykırı şikayetlerle bağlatan ceza verilmesine sebep olan, pek çok konuda kooperatif çıkarlarına aykırı hareket eden ve ortaklığı çekilmez hale getiren ve ayrıca ruhsat ve projeye aykırı imalatlar yapan, ihtara rağmen aykırılıkları gidermeyen davacının üyelikten ihracı 157 red oyuna karşılık 208 kabul oyu ile kabul edilmiştir. Genel kurul toplantı tutanağında, yönetim kurulu başkanının, davacıya gönderilen ihtara rağmen eksiklikleri düzeltmediğini beyan ettikten sonra, davacının genel kurul öncesi 04/05/2016 tarihinde merdiveni kaldırmadan sadece önüne geçici olarak tuğla ördüğünü, merdiven sökülmediği için aykırılığın tam olarak giderilmediğini beyan ettiği anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan keşifte davacıya tahsis edilen dairenin balkonunda davacı tarafça yapılan imalatın (kapı ve merdiven)kaldırıldığı görülmüş olup, dosya kapsamı ve bilirkişi raporundan, binaların ruhsatsız olduğu ve imar mevzuatına aykırı bulunduğu anlaşılmaktadır. Onaylı projesi olmayan ve imar mevzuatına aykırı bulunan konutta, davalı kooperatifin ortağı hakkında projeye aykırı tadilat yaptığı iddiasında bulunmasının, ana sözleşmede düzenlenen ihraca ilişkin hükümlerin amacına uygun olmadığı, davacının aykırılıkları da genel kurul kararından önce giderdiği, davacının hukuka aykırı olduğunu ileri sürdüğü hususları yetkili makamlara şikayet veya ihbar etmesinin de ihraç nedeni olamayacağı gözetildiğinde, mahkemece ihraç kararının iptali yerindedir.Diğer taraftan davalı kooperatif vekili, davacı vekilinin duruşmalara katılmadığı ve bir beyan dilekçesi hariç, tüm dilekçelerin davacı asil tarafından yazıldığını belirterek davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davada haklı çıkan taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilebilmesi için, vekilin duruşmalara girmiş olması şart değildir. Yargılama gideri olarak, haklı çıkan taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, diğer tarafın onu vekil tutmak zorunda bırakmış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle vekilin yargılama ile ilgili olarak, yazılı ya da sözlü (duruşmada), hukuki yardımda bulunduğunun gerçekleşmesi halinde vekalet ücreti takdir edilmelidir. Somut olayda, davacı vekili duruşmalara katılmasa da beyan dilekçesi hazırlayıp mahkemeye vermekle bir emek sarfettiğinden, davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkeme kararı hukuka uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 52,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 62,90 TL olmak üzere toplam 115,00 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/07/2020