Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2842 E. 2018/98 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/2842 Esas
KARAR NO : 2018/98
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/06/2017
NUMARASI : 2016/47 2017/541
DAVANIN KONUSU : İFLAS (İFLASIN ERTELENMESİ)
KARAR TARİHİ : 24/01/2018
KARARIN YAZILDIĞI T : 29/01/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin 11.01.1996 yılının İstanbul Ticaret sicil Memurluğunun 340269 sicil numarasına kayıtlı olarak kurulduğunu, borca batık olduğu İİK madde 179 ve ilgili mevzuat gereği iflasının şimdilik 1 yıl süre ile ertelenmesine ve İİK 179/a gereğince müvekkili şirketin mal varlığının korunması için gerekli muafaza tedbirlerinin alınmasını karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davacı şirketin borca batık olmadığından iflas erteleme talebinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Müdahil .. Bankası A.Ş. vekili istinaf taleplerinde;
1-Davacı şirketin borca batık durumda olduğunu, şirketin iflasına karar verilmesi gerekmekte iken, bilirkişiler tarafından şirketin borca batıklıktan çıktığına dair yapılan değerlendirmenin yerinde olmadığını, yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiği halde hüküm verilmesinin doğru olmadığını,
2-Şirketin faaliyetlerini sürdürmediğini, faaliyetlerini sürdürmeyen ve borca batık olduğu tespit edilen bir şirketin, borca batıklıktan çıkmasının mümkün olmadığını, şirketin iflasına karar verilmesi gerektiğini, şirketin, belirtilen ve bilinen adreslerin hiçbirinde bulunmadığı haciz tutanakları ile (16/05/2017 tarihli kayyım raporunda şirket merkezinin Arnavutköy/İSTANBUL adresine taşındığı belirtilse de bu adreste başka bir şirketin bulunduğu) sabit olduğunu, faaliyetlerin fiilen sürdürülmediğini, kayyum raporunda şirketin 2017/Nisan döneminde çalıştırdığı personel sayısı 17 olduğu ifade edilmiş, ancak 14.06.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda firmanın faal durumda olup olmadığı ve üretim yapılıp yapılmadığı hususunda dahi inceleme yapılmadığını, bilirkişi raporuna muhalefet şerhi konulan 12.000.000-TL tutarındaki kefalet borcunun akıbeti araştırılmaksızın hüküm kurulduğunu,
3-Kabul anlamına gelmemek üzere; davacı şirketin bilançolarının gerçeğe uygun olarak düzenlendiği varsayılsa dahi, şirketin borca batık olduğu ve iyileştirme projesinin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığının görüldüğünü, zira kayyum raporu ile elde edilen rakamlar arasında ciddi fark bulunduğunu, firmanın pasifinin arttığını, kayyım raporlarında firmanın toplam borcunun 63.470.712,29-TL olmasına rağmen bilirkişi raporunda firmanın mali borçların 78.671.864-TL olarak gösterildiğini, bu hususta da inceleme yapılmadığını, kayyum raporunda 51.407.887,98-TL tutarında banka borcu ödendiği belirtilmesine rağmen bu ödemelerin kime ve ne miktarda yapıldığına ilişkin bir bilgi verilmediği gibi, mizan ya da başka bir belge de sunulmadığını, gelir tablosunun da detaylandırılmadığını, gerçek dışı bilanço kayıtlarına göre hazırlanan ve esas itibariyle bilirkişilerce de tespit edilmesi mümkün olan bilanço, mizan ve gelir tablosundaki uyuşmazlıklar göz önünde bulundurulduğunda, iflas erteleme başvurusunda bulunan firmanın borca batık durumda olduğunu, davacı şirket tarafından sunulan iyileştirme projesinin somut, uygulanabilir, ciddi, inandırıcı ve şirketi borca batıklık durumundan kurtarabilecek nitelikte olmadığı açık olup, anılan nedenlerle şirket hakkında iflas kararı verilmesi gerektiğini, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
Müdahil … A.Ş. vekili istinaf taleplerinde;
1-Davacı şirketin yargılamanın hiç bir safhasında borca batıklıktan kurtulamadığını, tabiri caizse davacı tarafın beyanları doğrultusunda son rapor tanzim edilmiş ve davacı şirket borca batıklıktan kurtulmuş gibi lanse edildiğini, hiç bir alacaklıya borç ödemesi yapılmadığını, bazı alacaklılarla yapılan protokollere de uyulmadığını, yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini,
2-Şirketin borca batıklıktan çıktığına dair bilirkişilerce yapılan değerlendirmenin hayatın olağan akışına ve mantığa aykırı olduğunu, rapora bir üyenin davacı şirketin batıklığını oluşturan 12.000.000-TL tutarındaki kefalet borcunun akıbetinden bahsedilmemesi ve şirketin aktifinde bulunan sabit kıymetlerin teknik bilirkişiler tarafından son hali ile yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile muhalefet şerhi koyduğunu, üçüncü ve yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, zira kayyum raporu ile bilirkişi raporlarından elde edilen bilanço rakamları arasında ciddi fark bulunduğunu, belirterek …bankası A.Ş.vekilinin itirazlarını aynen tekrarlayarak Yerel mahkeme tarafından 14/06/2017 tarihinde verilen 2016/47 Esas 2017/541 Karar sayılı ilamın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş, İstinaf dilekçeleri davacı vekiline 28/08/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davacı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na 340269/0 sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Bağcılar/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Alınan bilirkişi ve kayyım raporları ile birlikte tüm dosya kpsamı bir arada değerlendirildiğinde; 25/01/2016 tarihli bilirkişi raporunda 30/01/2015 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden raporlanan bilançoda öz kaynakların (+) 4.953.500,49.-TL olmasına rağmen rayiç değerler üzerinden hazırlanan öz kaynakların; Aktif değerler: 263.945.454.61.-TL – Borçlar:273.825.143,13.-TL = (-) 9.879.688,52.-TL olduğu, bu sonuca 12.000.000.-TL kefalet miktarının eklenmesi sonrası öz varlığın (-) 21.879.688,52.-TL olduğunun hesap edildiği, dolayısıyla davacı şirketin bu miktar borca batık olduğunun tespit edildiği, daha sonra alınan 15/02/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda dönen varlıkların 30/09/2016 tarihi itibariyle % 49,37 oranında, duran varlıkların ise % 40,13 oranında azaldığının tespit edildiği, borca batıklık tutarının …Ltd.Şti.kefaleti olan 12.000.000.-TL eklendiğinde (-) 21.879.688,52.-TL olduğunun belirlendiği, somut bir borç yapılandırması sunulmadığı, ticari alacakların durumu hakkında herhangi bir bilgi sunulmadığı, şirket ortaklarınca 1.500.000.-TL şirkete natdi giriş sağlandığına dair banka dekontlarının bulunmadığı, şirketin satışlarının çok büyük oranda düştüğü, borç ödeme kaabiliyetinin önemli oranda düştüğü, davacı şirketin iyileşmesinin mümkün olmadığı, iflasın hemen açılması gerektiği, bu halde alacaklıların durumunun daha kötü bir hale gelemeyeceğinin rapor edildiği, 14/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise 31/12/2016 tarihli bilançoya göre kaydi değerlerin (+) 11.528.040,33.-TL olduğu, davacı şirketin alacaklı olduğu 6 adet şirkete ait toplam 19.021.266,76.-TL tutarındaki şüpheli alacağın protokole bağlanarak 6.657.498.-TL üzerinden rayiç değer bilançosunda aktife alındığı, davacı şirketin (+) 2.047.029,25.-TL tutarında öz varlığa sahip olması nedeniyle borca batık olmadığının belirtildiği (oy çokluğu ile) anlaşılmaktadır.
Oysa, son bilirkişi heyet raporunda muhalefet şerhi koyan Serbest Mali…’ün de haklı olarak işaret ettiği gibi, yukarıda değinilen 12.000.000.-TL tutarındaki kefaletin akıbeti hakkında hiçbir yorumda bulunulmadığı, bu miktarın öz varlık hesabında neden dikkate alınmadığının anlaşılamadığı, 15/02/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda belirtilen hususların değerlendirilip irdelenmediği, zira bu raporda da işaret edildiği üzere dönen ve duran varlıklarda ciddi azalışlar, değişiklikler olduğu, bu nedenle şirket varlıklarının yeniden rayiç değerlere göre hesaplanarak güncellenmesi gerektiği, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğu, bu nedenle eksik, denetime elverişli olmayan ve hükme dayanak teşkil etmeye yeterli açıklık içermemesi nedeniyle kanaat vermeyen bilirkişi raporuna itibar edilemez. O nedenle önceki raporları ve işaret ettiği noktaları açıklayan ve davacı şirketin güncel durumunu gösteren yeni bir bilirkişi heyet raporu almadan ve raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle müdahiller vekillerinin istinaf taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında müdahiller vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1a,6. maddesi gereğince yukarıda açıklandığı üzere gereği için dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Müdahiller vekilerinin istinaf başvurusu esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2- Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/47 E. 2017/541 K. 14/06/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL’şer harcın müdahillerden ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Müdahiller tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/01/2018