Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2820 E. 2020/1066 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2820 Esas
KARAR NO: 2020/1066
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/430
KARAR NO: 2017/632
KARAR TARİHİ: 12/09/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
MAHKEMEMİZİN BİRLEŞEN 2012/52 E. VE 2012/210 K.SAYILI DOSYASINDA
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 17/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı yanın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranarak müvekkili şirketin personelini yazılı onay almadan istihdam ettiğini, haksız istihdam nedeniyle personelin iki aylık maaş tutarı kadar ceza-i şartı ödemesi gerektiğini, müvekkili şirketçe 09/01/2012 tarihinde Kadıköy … Noterliğince … Yevmiye numarası ile keşide edilen ihtarname ile bir kısım personelin davalının yedinde çalışmaya devam ettiklerinin belirtilerek İş Kanunu’nun 23. maddesi gereğince davalının sorumluluklarının ihtar edildiğini, davalının sorumluluğunu yerine getirmeyip yapılan takibe de itiraz ettiğini beyanla; davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7.maddesinin 2. fıkrasına göre 30 gün önceden ihbarda bulunmasının gerektiği halde davalının Bakırköy …Noterliğinin 03.11.2011 tarihinde … yevmiye nolu ihtarname ile 01.12.2011 tarihinde sözleşmeyi yenilemeyeceğini ve tek taraflı olarak sözleşmeyi fesh ettiğini bildirdiğini, davalı yanın ödemesi gereken miktarı bildiğini, alacağın muayyen olduğunu belirterek haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Asıl dava ve birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış olup duruşmada, davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davalı tarafın, taraflar arasında yapılan sözleşmeye aykırı davranarak davacı şirketin personelini istihdam ettiği, haksız istihdam nedeniyle iki aylık maaş tutarı kadar cezai şart talep olunduğu, bu konuda davacı tarafından yapılan icra takiplerine davalının itiraz ettiği ve takiplerin durduğu, dava ve birleşen davada istenen cezai şart alacağının bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde 22.060,00’şar TL olduğu anlaşılşmakla davanın ve birleşen davanın kabulüne, ancak her iki davada talep olunan alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine ve aşağıdaki şekilde hüküm tesisine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkil şirkete İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin 23.01.2017 tarih 2017/411 D.İş sayılı kararı ile MK 133. maddesi ile 674 Sayıllı KHK uyarında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kayyım olarak atandığını, bununla birlikte, TİB (Ticari İktisadi Bütünlük) kararı gereğince müvekkil şirket hakkında 2 yıl boyunca haczedilemezlik kararı mevcut olduğunu, bu sebeple Kayyım ataması yapılan ve TİB kararı olan müvekkil … Gıda San. ve Dış Tic. A.Ş. hakkında takip başlatılamayacağı, mallarına haciz konamayacağı ve sair tüm icra işlemlerinin yapılamayacağı açık olduğu, mahkeme aksi kanaatte olup takibin devamına karar vermesi halinde bile müvekkil şirket hakkında alınan tedbirler nedeni ile icra takibinin durdurulması gerektiğini, bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … E. Sayılı dosyaları ile başlatılan icra takibinin durdurulması ve varsa müvekkil şirket mal varlığı üzerinde konulmuş olan hacizlerin kaldırılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki güvenlik hizmet sözleşmesinden kayraklanan fesih tazminatı ve cezai şart alacağına dayalı başlatılan icra takiplerine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … E. Sayılı dosyaları incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan fesih tazminatı ve cezai şart alacağına dayalı her bir takip tutarı olan 22.060,00 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının takiplere itiraz ettiği, takibin durduğu, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirkete, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin 23.01.2017 tarih 2017/411 D.İş sayılı kararı ile MK 133. maddesi ile 674 Sayıllı KHK uyarında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kayyım olarak atandığını, bununla birlikte, TİB (Ticari İktisadi Bütünlük) kararı gereğince müvekkil şirket hakkında 2 yıl boyunca haczedilemezlik kararı mevcut olduğundan davalı şirket hakkında takip başlatılamayacağını ileri sürmüştür. 678 sayılı KHK’nın 37. maddesi; (1) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atandığı şirketlerde, şirketin doğrudan veya dolaylı borçlarının ödenmesi için öncelikle şirket lehine kefil olan ortak, yönetici veya bunlarla bağlantılı üçüncü gerçek veya tüzel kişilerin malvarlığına müracaat edilir. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, bu kapsamda şirket borçlarının ödenmesi ya da şirket sermaye ihtiyacının karşılanmasını teminen, kefillerin varlıklarının doğrudan veya ticari ve iktisadi bütünlük yoluyla satılması konusunda yetkilidir. (2) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atandığı şirketlerin, müşterek müteselsil borçluluğu kapsayan kefaletler dahil, kefil olduğu borçlarda ise kayyımlık kararının devamı süresince borcun öncelikle asıl alacaklıdan ya da diğer kefillerden tahsili yoluna gidilir.” düzenlemesini içermektedir. 678 sayılı KHK’nın 33. maddesi ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde değişiklik ve eklemeler yapılmış, ticari ve iktisadi bütünlük oluşturmasına karar verilmesinden itibaren 2 yıl içerisinde ticari ve iktisadi bütünlük oluşturan varlıklarla ilgili haciz, muhafaza altına alınması, satış ve iflas kararı verilemeyeceği ile ilgili düzenlemeler getirilmiştir. Söz konusu düzenlemeler icra takibi başladıktan sonra getirilen sınırlamalara ilişkin olup davanın esastan çözümüne engel değildir. Dava konusu ceza-i şart alacağı olup kefalet durumunun sözkonusu olmaması, davalı şirketin kapatılan şirketler arasında bulunmayıp sadece yönetiminin TMSF’ye devredilmesi, TMSF’nin kayyum olarak atanıp ardından yönetim kurulunun belirlenmesi hep birlikte değerlendirildiğinde davalı şirketin TMSF’den bağımsız olarak tüzel kişiliğinin devam ettiği açık olduğundan davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğu, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK 353/1.b. bendi gereğince esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 3.013.80 TL olmak üzere toplam 3.097,30 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılmış olan toplam 924,84 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 2.172,46 TL harcın davalı’dan alınarak hazineye İRAT KAYDINA, 3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 /1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.17/06/2020