Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2776 E. 2020/801 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2776 Esas
KARAR NO: 2020/801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/06/2017
NUMARASI: 2016/1192 Esas, 2017/544 Karar
DAVANIN KONUSU: Tespit
KARAR TARİHİ: 19/03/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 1989-1990 yıllarında davalı kooperatife senet ve nakit olarak toplam toplam 8.000.000 TL ödeme yaparak kooperatife üye olduğunu ve kendisine … üyelik numarası verildiğini, ancak müvekkilinin başvurularına rağmen oyalandığını ve kendisine tahsis yapılmadığını, son olarak davalıya Kartal … Noterliği’nin … sayılı ihtarname çekilerek üyelik tespit talebinde bulunulduğunu ancak verilen cevapta üyelik kaydına rastlanılmadığının bildirildiğini belirterek müvekkilinin ortak olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; kooperatif kayıtlarının incelenmesinde davacı adında bir ortağın bulunmadığını, yine iddia edilen ödemelerin muhasebe kayıtlarında yer almadığını, kooperatifin 1975 yılında kurulduğunu ve 1995 yılına kadar inşaatın tamamlandığını, inşaatı gerçekleştirilen işyerlerinin ortaklar adına ferdileştirildiğini, dolayısıyla bu tarihten sonra yeni ortaklık kaydının olmadığını, bu nedenle davacının iddia ettiği şekilde ve tarihte ortaklık kaydının olmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ Mahkemece; davalı kooperatif kayıtlarında davacının üyelik kaydına rastlanmadığı, 1999-2014 tarihleri arası hazirun cetvellerinde davacının isminin bulunmadığı, 2006-2014 yıllarında davacının davalı kooperatife herhangi bir ödemesi olmadığı, davacı tarafından üyelik kaydı için yapıldığı öne sörülen ödemelerin hangi nedenle yapıldığının belirlenemediği, ancak yapıldığı ileri sürülen ödemelerin olduğu gibi ileriki yılların ticari defterlere aktarılması gerekirken, davalının ticari defterlerine de aktarılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı kooperatife üyeliğinden doğan ödeme yükümlülüğünü kesin delil niteliğindeki belgeler ile kanıtlandığını, kesin delil niteliğindeki bu belgelerin aksinin ticari defter kayıtları ile kanıtlanamayacağını, sunduğu belgeler ile ilgili sahtecilik iddiası olmadığını, 1989 ve 1990 yılında yapılan ödemelerin o tarihlerdeki genel kurul kararlarında kabul edilen üyelik ödeme bedelleri ile de uyumlu olduğunu, davalı kooperatifin 1995 yılında inşaatları tamamlayarak ferdi mülkiyete geçtiği belirtilmişse de, kooperatifin tasfiye edilmeyip sadece işletme kooperatifine dönüştürüldüğünü, yapılan ödemelerin dikkate alınarak ortaklığın tespit edilmemiş olmasının mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf talebine cevabında; davacının ödediğini iddia ettiği paranın müvekkili kooperatif kayıtlarında yer almadığını, bunun dışında bir ödemesi de olmadığını, davacının kooperatif kayıtlarında adının bulunmadığını, 27 yıl aradan sonra üyelik iddiasının iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu belirterek istinaf talebinin reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı kooperatif kayıtlarında davacının üyelik kaydına rastlanmadığı, 1999-2014 tarihleri arası hazirun cetvellerinde davacının isminin bulunmadığı, 2006-2014 yıllarında davacının davalı kooperatife herhangi bir ödemesi olmadığı, davacı tarafından üyelik kaydı için yapıldığı öne sörülen ödemelerin hangi nedenle yapıldığının belirlenemediği, ancak yapıldığı ileri sürülen ödemelerin olduğu gibi ileriki yılların ticari defterlere aktarılması gerekirken, davalının ticari defterlerine de aktarılmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine dair verilen karar yerindedir. Açıklanan nedenlerle İlk derece mahkemesince verilen karar esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 52,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 62,90 TL olmak üzere toplam 115,00 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/03/2020