Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2762 E. 2020/707 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2762 Esas
KARAR NO: 2020/707
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2017
NUMARASI: 2016/304 Esas, 2017/325 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 10.03.2016 tarihli dava dilekçesinde, Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, davalı şirket hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket arasında davalıya ait araçların bakımlarının yapılması konusunda sözlü olarak anlaşma yapıldığını, davalının anlaşma gereğince periyodik olarak araçlarının bakımını müvekkili şirkete ait işyerinde yaptırdığını, davalının bir kısım fatura bedellerini ödemediğini, 31.03.2015 tarihli ihtarname ile borcun 4.440,00 TL sini kabul ettiklerini geri kalan kısmı kabul etmediklerini belirttiğini, faturanın tamamından sorumlu olduğunu iddia ederek, icra takibine karşı yapılan İtirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacıya yapılan ihtara rağmen davacının defter ve belgelerini belirlenen inceleme gününde hazır etmediği, davalının yeni inceleme günü verilmesine muvafakat etmediği, bu şekilde davacının defterleri ibrazdan kaçındığı, ispat yükü üzerinde olan davacının alacak iddiasını usulüne uygun deliller ile ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. istinaf nedenleri olarak, davalının, dosya içeriğine itiraz etmediğini, ileri sürülen tüm hususları kabul ettiğini, herhangi bir cevap vermediğini, herhangi bir delil sunulmadığını, dava konusu hizmeti yerine getirdiklerinin bir anlamda kanıtlandığını, müvekkili şirkete ait ticari defter kayıtlarının incelenmesine dair herhangi bir talep ve beyanda bulunmadıklarını, kaldı ki HMK 26. maddede hakimin tarafların talebiyle bağlı olduğunu, tarafların talebinden fazlasına hükmedilemedilemeyeceğini, hiçbir şekilde talep etmedikleri bir hususun yerine getirilmediği gerekçesiyle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, araç bakım bedelinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı, bir kısım fatura bedelinin davalı hizmet alan şirket tarafından kabul edilmesi, bir kısmına ise itiraz edilerek faturanın iade edilmesi konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, iddianın ispatının hangi tarafa ait olduğu, davalı tarafın yazılı beyanda bulunmamış olmasının iddia edilen hususları kabul olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ile ticari defter incelemenin taraf talebine bağlı olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davacı şirketin, davalı şirkete, araç bakımı ile ilgili faturalar düzenlediği, davalı şirketin, Kocaeli … Noterliğinin … yevmiye nolu 31.03.2015 tarihli onaylı ihtarnameyi davacı şirket adına düzenlediği, ihtarnamede, kabul etmedikleri faturaların muhtevası ve bedellerinin belirtildiği, sonuç olarak, 5.015,00 TL olarak cari hesabın kabulünün talep edildiğinin belirtildiği, 28.03.2015 tarihli, toplam 1.344,79TL tutarlı ve 31.03.2015 tarihli, 1.384,54 TL bedelli iade faturaların düzenlendiği, davacı tarafça, davalı aleyhinde, Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 02.12.2015 tarihinde, 2.926,40 TL asıl alacak, 219,35 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.145,75 TL araç bakım bedelinin tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun, yasal sürede, borca ve ferilerine itiraz ettiği, davacı alacaklının ise İİK 67. maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açmış olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili, delil olarak, faturaları, ihtarnameyi, bilirkişi incelemesini, tanık beyanını ve keşfi göstermiştir. Mahkemece, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme kararı alınmıştır. Defterler ibraz edilmemiş, bilirkişi ücreti yatırılmamış ve inceleme yaptırılamamıştır. 26.01.2017 tarihli celsede, davacı vekili zapta geçen beyanında, müvekkili ile görüştüğünü, inceleme günü ibraz edeceğini söylediğini, niye ibraz edilmediğini bilmediğini, taraflarına yeniden süre verilmesini talep etmiştir. Aynı celsede ,duruşmada hazır bulunan davalı vekili ise, zapta geçen beyanında, kendilerinin inceleme günü bilirkişi ücreti yatırılmadığını gördükleri için defter ibraz etmediklerini, yeniden inceleme günü talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, 20.04.2017 tarihli zapta geçen beyanında ise 2016/305 Esas sayılı dosyanın benzer nitelikte olduğunu, keşif kararı verilerek rapor alınmasını talep etmiş, davalı vekili ise dosyanın taraflarla ilgisi olmadığını, davacının ihtaratın gereğini yapmadığını, keşif ve bilirkişi talebine muvafakatlarının olmadığını beyan etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 222. maddesinin üst başlığı “ Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması “ dır. 222/1. fıkrada, mahkemenin, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebileceği ifade edilmiştir. 6102 sayılı TTK 82.maddesinde “ Saklama ve ibraz “, 83. maddede “ Hukuki Uyuşmazlıklarda ibraz “ başlığı ile, 83/1. fıkrada “ Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir “ düzenlemesi ile benzer ifadelere yer verilmiştir. Yasal düzenlemeler kapsamında, davacı vekilinin, defterlerin ibrazının delilleri arasında gösterilmemesine rağmen, bu hususun yerine getirilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna dair iddiası yerinde kabul edilmemiştir. Diğer yandan, davalının davaya karşı yasal sürede cevap vermemiş olması, ileri sürülen tüm hususların kabulü anlamına gelmemektedir. Keza, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 128. maddesinde açıkça, süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağına yer verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK nun birinci bölümünde borç ilişkileri, birinci ayrımında, sözleşmeden doğan borç ilişkileri ve 1. maddede ise, sözleşmenin kurulması düzenlenmiştir. Aynı yasanın 12. maddesinde, sözleşmelerin şekli üst başlığı ile, sözleşmelerin geçerliliğinin kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmadığına yer verilmiştir. Somut olayda olduğu gibi, yasa koyucu tarafından, tacirler arası hizmet alım sözleşmesi konusunda herhangi bir şekil şartı getirilmemiştir. Diğer yandan salt fatura düzenlenmesi fatura konusu alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli değildir. Bu nedenle, alacak iddiasında bulunan davacının fatura konusu hizmeti davalıya verdiğini ve fatura alacağına hak kazandığını usülüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Davalı tarafça, fatura konusu hizmetin verilmediği iddia edildiğinden, iddiasını ispat külfeti davacıya ait olacaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle yukarıda ifade edilen yasal düzenlemeler kapsamında, davacının davalı taraftan, takip konusu alacağını usulüne uygun ve yasal delillerle ispat etmiş olduğu kabul edilemeyeceğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/304 Esas, 2017/325 Karar ve 08.05.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 115,00 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/03/2020