Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2751 E. 2018/50 K. 17.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/2751 Esas
KARAR NO : 2018/50
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2017
NUMARASI : 2014/1486 2017/765
DAVANIN KONUSU : İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ : 17/01/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin 540.000.00 TL ödenmiş sermayesinin bulunduğunu, şirketin .. AVM’de Eylül 2013 tarihinde açıldığını, 30.09.2014 tarihi itibariyle şirkette .. personel istihdam ettiğini, personele ait SGK borcunun bulunmadığını, şirketin 30.09.2014 tarihli bilançosuna göre borca batık duruma düştüğünü, bu hususun AVM’nin vaat ettiği ziyaretçi sayısına ulaşamamasından kaynaklandığını, bu sebeple zarar ettiğini, aktiflerin satış değerleri baz alınarak düzenlenen bilançosuna göre aktiflerin 4.977.307.00 TL, pasiflerin ise; 6.899.907.00 TL olduğunu, aradaki fark olan 1.922.600.00 TL.nin borca batıklığı ifade ettiğini, şirketin borca batıldıktan 540.000.00 TL olan sermayesini 1500.000.00 TL arttırmak suretiyle 2.040.000.00 TL’ye çıkaracağını, personel sayısında indirime gidileceğini, kiranın yeniden düzenlenmesi için … AVM’ye teklif verildiğini, giderlerin azaltılacağı konusunda tedbir alındığını, bu tedbirler ile 2015 yılı sonunda mali durumunu düzelteceğini ve borçlarını ödeyeceğini beyan ederek; TTK.nun 376-377 maddeleri gereğince borca batıklığın tespiti ile İİK.nun 179 ve müteakip maddelerine istinaden iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine, şirketin çalışmalarının devamını teminen yargılamanın başında ihtiyati tedbir ittihazına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Müdahil vekili cevabında; müvekkili şirketin, iflasın ertelenmesi talebinde bulunan davacıdan, taraflar arasında imzalanmış olan 30.07.2013 tarihli kira sözleşmesi ve aynı tarihli depo kiralama ek sözleşmesi uyarınca 1.693.089,62 TL (faiz ve masraflar hariç) alacaklı olduğunu, sayın mahkeme tarafından verilen 16.01.2015 tarihli ara karar uyarınca, davacı şirket hakkında yapılmış ve yapılacak olan İKK Md. 206/1’deki alacaklar için yapılan takipler ve rehinli takipler haricindeki tüm icra ve iflas takiplerinin, satış da dahil olmak üzere, ihtiyati tedbiren durdurulması ve yeni takip yapılmasının engellenmesi yönünde tedbir kararı verilmiş olduğundan, müvekkili şirketin hali hazırda alacaklarının icra takibi yolu ile tahsil edebilmesinin de mümkün olmadığını, bu kapsamda mahkemece iflasın ertelenmesi istemi hakkında verilecek kararın, müvekkilin alacaklarını tahsil edebilmesi açısından büyük önem arzettiğinden, huzurdaki iflasın ertelenmesi davasında müdahil olma talebinde bulunma zorunluluğunun hasıl olduğunu, davacı borçlunun borçlarını teminatlandırmamış ve / veya davacı tarafından sunulan iyileştirme projesinde belirtildiği şekilde, kira sözleşmesi uyarınca ödemekle yükümlü olduğu kira bedelinin indirilmesine ilişkin müvekkil şirket ile herhangi bir anlaşma yapılmadığını, bu nedenle yasal koşulları oluşmadığı halde davacı hakkında verilen iflasın ertelenmesine ilişkin tedbir kararına itiraz ettiklerini belirterek davaya müdahil olarak katılmalarına ve davalının iflasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davacı şirketin iflasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
1-İflas erteleme koşullarının oluştuğunu, zira uzman mütalaasında da bu görüşün dile getirildiğini, İstanbul 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/555 E. (ve birleşen İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/549 E.) sayılı dosyalarının sonucunun beklenmesi gerektiğini, çünkü kira borcu dışında yapılandırılmamış hiç bir borcu bulunmadığını, bu nedenle Sulh Hukuk Mahkemelerindeki davaların iş bu davanın sonucunu doğrudan doğruya etkileyeceğini,
2-İstanbul 10.Sulh Hukuk Mahkemesine ihtilaflı kira bedellerini yatırmak için tevdi mahalli tayini taleplerinin reddedildiğini, iyi niyetli hareket ettiklerini, ancak mahkemece bu hususun aleyhlerine yorumlandığını, ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi müdahil vekiline 09/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 22/11/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek davada iflasın ertelenmesi koşullarının oluşmadığını, şirketin mali durumunda iyileşme olmadığını, her geçen gün kötüye gittiğini, dosyaya sunulan uzman raporlarının delil niteliğinde olmadığını, davacının açtığı kira uyarlama davalarının reddedildiğini, mahkemenin maddi hukuka ilişkin davaların iflas erteleme davalarında bekletici mesele yapılamayacağı yönündeki gerekçesinin de son derece doğru olduğunu, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davacı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na 851121 sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Beşiktaş/İSTANBUL olduğu, davanın yetkili mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece alınan bilirkişi ve kayyum raporları birlikte değerlendirildiğinde davacı şirketin 31/12/2014 tarihi itibariyle 3.520.442,11.-TL zarar ettiği, 31/12/2015 tarihi itibariyle zararın 130.599,08.-TL ye düştüğü, öz varlığının ise 31/12/2014 tarihi itibariyle (-) 2.589.366,90.-TL olduğu, 31/12/2015 tarihi itibariyle ise (-) 1.404.965,98TL olduğu, 2.400.000,00.-TL sermaye artışının 900.000,00TL’sinin yedeklerden, kalanının ise nakden karşılandığı, 2016 yılı itibariyle 614.000,00TL sermaye artışının taahhüt edildiği bu gelişmelerin olumlu görünmesine rağmen, davacı ile müdahil arasındaki kira kontratına göre müdahile ödenmesi gereken kira bedelinin davacı şirket kayıtlarında (İstanbul 10.Sulh Hukuk mahkemesinde 11/05/2015 tarihinde açılan kira uyarlamama davasında tevdi mahalli talebine konu) ciro üzerinden % 11 olarak yansıtıldığı, kira bedelinin müdahilin talebinde konu ve taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesinde aylık 60.000 Euro, devam eden aylarda 72.000 Euro olarak belirlenen miktarın kayıtlara alınmadığı, böylece borca batıklığın daha az çıktığı, bu miktara 30/06/2017 tarihi itibariyle taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen kira bedeli ile kira bedelinden kaynaklı müdahil tarafın 7.496.241,04TL kira alacağı ve aynı tarih itibarile 1.954.461,62TL ortak aidat borcu ilave edildiğinde borca batıklık miktarının 10.855.668,64.-TL’ye çıkacağı, son olarak yapılan 614.000.00TL’lik sermaye artışı ve 65.000,00TL’lik sermaye yedeği ödemesiyle birlikte 3.619.000,00TL’lik toplam sermayesinin bu borçlanmayı ortadan kaldıracak nitelikte bulunmadığı, kira uyarlama davasına ilişkin İstanbul 10 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/555 E. sayılı dosyasındaki davanın davacının talebi gibi, kayıtlarında yer aldığı şekilde kabul edilse bile davanın açıldığı 24/12/2014 tarihinden bu yana geçen yaklaşık 3 yıllık süre içerisinde borca batıklıktan kurtulamadığı, 6.Kayyım raporundaki veriler dikkate alındığında borca batıklığın 31.12.2014 tarihinde (-) 2.589.366,90.-TL, 31.12.2015 tarihinde (-) 1.404.964,26.-TL, 31.12.2016 tarihinde (-) 1.044.700,65.-TL, 31.03.2017 tarihinde (-) 1.226.719,24.-TL, 30.06.2017 tarihinde (-) 1.231.571,101.-TL seviyesinde seyrettiği, kaldı ki İstanbul 10.Sulh Hukuk mahkemesinde11/05/2015 tarihinde açılan davanın da reddedildiği, akıbetinin beklenmesinin yukarıda yapılan açıklamalar ışığında sonuca etkili olmayacağı, davacı şirketin 5 yıl içinde borca batıklıktan çıkacağı temelindeki iyileştirme projesinin ve bu projedeki öngörülerin gerçekleşme ihtimali görünmediği, projenin uygulanabilir olmadığı, ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2- İstinaf harçları peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nun 179/c. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/01/2018