Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2737 E. 2020/810 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2737 Esas
KARAR NO: 2020/810
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/02/2017
NUMARASI: 2015/1125 Esas, 2017/133 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 19/03/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 19/11/2015 tarihli dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili şirket arasında, “Burulaş Şehreküstü Metro İstasyonu Aydınlatma Projesi” için anlaşma yapıldığını, bu konuda davalı firmaya mühendislik hizmeti verildiğini, aralarındaki anlaşma gereğince, müvekkili şirketin söz konusu hizmeti verdiğini ve bunun karşılığında davalı şirkete hak edişi hesaplayarak hizmet tutarını 29/01/2013 tarihinde fatura ettiğini, faturanın müvekkili şirket çalışanı … tarafından firma yetkililerine tebliğ edildiğini, ödeme yapılmaması sebebiyle ihtarname gönderildiğini ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini, itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tarafların projede birlikte çalışmak üzere sözlü olarak anlaştıklarını, davalı şirketin işin mühendislik kısmına bakmadığını, bu sebeple müvekkili şirketten proje için mühendislik hizmeti aldığını, müvekkilinin proje ile ilgili olarak eksiksiz şekilde hizmet verdiğini, sigortalı çalışanı olan … tarafından işin kontrolünün yapıldığını, elektronik posta yazışmalarına bakıldığında iddia edildiğinin aksine …’ın işi bırakmadığını, uzun bir süre projede çalıştığını, hatta projeden sorumlu olduğunun açıkça görüleceğini, davalı şirket yetkilisi … tarafından 28/01/2013 tarihinde müvekkili çalışanı …’a hak ediş tablosu ve tutarının elektronik posta olarak gönderildiğini, bu hak edişe göre müvekkilinin bir gün sonra 29/01/2013 tarihinde faturayı düzenlediğini, davalı şirketin ödeme yapıldığı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, davalının fatura tarihine kadar yapılan işin aksadığını veya eksik olduğuna dair ihtarda bulunmadığını, davalı borçlunun üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyerek güven ilişkisine aykırı davrandığını iddia ederek, borçlunun 28.553,52 TL tutarlı icra takibine karşı yaptığı itirazın iptaline, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davanın bir yıllık süre içerisinde açılmadığını, müvekkili şirkete usulüne uygun gönderilmeyen ve tarafların anlaştıkları rakamı içermeyen faturanın müvekkili firma tarafından iade edildiğini, iade işlemine ilişkin … firmasından gelen mailin daha sonra davacı tarafa gönderildiğini, faturanın gerçek durumu yansıtmadığını, davacı tarafın ortağınında kabul ettiğini, mail üzerine yapılan yazışmada, davacının müvekkili firmaya gönderilen faturanın gerçek durumu yansıtmadığını kabul ettiğini, firma ortağı …’nin müvekkili firma ortağı …’e gönderdiği 21/03/2013 tarihli e-postada, gönderdikleri faturayı geri çekemeyeceklerini, ancak müvekkilinin iade faturası kesebileceğini beyan ettiğini, müvekkili firmanın faturayı iade etmiş olması nedeniyle iade faturası kesilmesi yolunun tercih edilmediğini, davacı tarafın kesilen faturanın gerçeği yansıtmadığını kabul eden mailine rağmen sonradan fatura bedelinin talep edilmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili firmanın davalıya böyle bir borcunun bulunmadığını, her ne kadar müvekkili firmanın alacaklı firmadan metro istasyonu projesi için danışmanlık almış ise de, bu danışmanlık hizmetinin tam anlamıyla ve eksiksiz verilmiş olmadığını, eksik ifa edildiğini, ifa edilen kısmın bedelinin alacaklı firmaya ödendiğini, dolayısıyla firmanın böyle bir borcunun bulunmadığını, müvekkili firmanın üstlendiği işin mühendislik boyutunun hazırlık aşamasında proje hazırlamanın yanı sıra sahadaki çalışmalara nezaret etmek ve şantiyede işi yönetmek olduğunu, işin başlangıcından itibaren davacı şirket çalışanı …’ın işi aksattığını, düzenli sahada olması gerekirken sahadaki taşerondan aslında kendisi yapması gereken raporları istemeye başladığını, fasılalı şekilde işin başına gittiğini, anlaşmanın bu şekilde olmadığını, …’a hak ediş ile ilgili olarak çizelgelerin gönderilmiş olmasınında bu nedenle olduğunu, …’ın bir süre sonra işi bıraktığını, … tarafından işin bırakılmasının ardından davacının hiç bir çalışanının sahaya gelmediğini, bir çalışma yapmadığını, sonraki mühendislik işlerini taşeron olan … firması ile yürütüldüğünü, sözleşmenin delilleri arasında bulunduğunu, … isimli mühendis dışında davacı firma yetkililerinin hiçbirinin mühendis veya teknisyen olarak hizmette bulunmadığını savunarak haksız davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; her ne kadar davalı tarafın davacının göndermiş olduğu faturayı kargo ile iade ettiğini belirtmişse de dilekçede belirtilen kargo bilgileri içerisinde, gönderilen kargonun fatura olup olmadığının tespit edilmediğini, ancak taraflarca sunulan mail yazılarında davacı yetkilisi olduğu konusunda ihtilaf bulunmayan … tarafından davalı şirket yetkilisine gönderilen 21/03/2013 tarihli yazıda fatura içeriğine itiraz edildiğinin anlaşıldığı, bu kapsamda davacı tarafça düzenlenen 32.553,52 TL bedelli faturanın davalıya gönderildiği, davalı tarafça faturanın 28.553,52 TL’sine itiraz edildiği, 4.000,00 TL’lik ödemenin yapıldığı, dosyada mevcut deliller dışında başkaca delilin olmadığı, faturaya dayalı alacağın yalnızca davacı defterlerine işlendiği konusunda delil olması dışında fatura alacağının ispatı için başkaca bir delil olmadığı, ispat yükü kendisinde olan davacının fatura alacağını ispatlaması gerektiği gerekçesiyle ispatlanamamış olan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili tarafından karar yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili, istinaf nedenleri olarak; iddialarını özetledikten sonra müvekkili şirket çalışanın hak ediş tablosunu ve tutarını elektronik posta ile gönderdiği, ayrıca fatura düzenlenip davalıya ibraz edildiğini, mahkeme tarafından bilirkişi raporunun aksine karar verildiğini, mutlaka bunun gerekçesininde gösterilmesi gerektiğini, bu gerekçenin gösterilmediğini, 14/03/2013 tarihli mailde davacı yetkilisi … tarafından şirkette … isimli kimsenin bulunmadığını, dolayısıyla iade faturasının ulaşmadığının belirtildiğini, dosya ekinde var olan faturanın iade edildiğine ilişkin herhangi bir bilgiye sahip olunmadığı açıkça belirtilen bu mailin mahkeme kararında belirtilen mailden daha önce gönderildiğini, faturanın düzenlendiği 2013 tarihinden bugüne kadar ellerine ulaşan herhangi bir fatura ve itirazın olmadığını, kabul edilen mailde müvekkili şirket yetkilisi tarafından faturanın içeriğine itiraz edilmediğini, davalı tarafın söz konusu faturayı işlemeleri yahut iade faturası düzenlemeleri gerektiğinin bildirildiğini, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere şirket adresi ile kargo faturasının üzerinde adresin farklı olduğunu, TTK’nın 21. Maddesine göre; faturaya karşı sekiz gün içerisinde itirazda bulunmayanın bu içeriği kabul etmiş sayılacağını, söz konusu faturaya süresinde ve usulüne uygun şekilde itiraz edilip, noter aracılığı ile iade edilmediğini, davalı tarafça dosyaya sunulan maillerin ispat aracı olarak kabul edildiği, davacı tarafın sunulan maillerin ispat aracı olarak kabul edilmesinin objektiflikten ve hakkaniyetten uzak olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılıp itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; “Burulaş Şehreküstü Metro İstasyonu Elektrik Danışmanlık Hizmetleri” faturasının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında; davalı şirketin yapmış olduğu iş kapsamında davacıdan mühendislik hizmeti almasına dair sözlü anlaşma gerçekleştirdikleri, anlaşmanın ve ilgili hususların mail yazışmaları ile teyit edildiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; takip konusu faturanın davalı hizmet alan şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediği, dava konusu faturadaki hizmetlerin davacı şirkete eksiksiz şekilde verilip verilmediği, davacı iddialarının mail yazışmaları ve diğer deliller ile ispatlayıp ispatlayamadığı ile hükmün usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Davacı alacaklı şirket tarafından, davalı borçlu şirket aleyhine 28.553,52 TL tutarında ki fatura alacağının tahsili amacıyla, 04/11/2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlu şirketin ( ödeme emrine dair tebligat parçası dosya içerisinde olmamakla birlikte PTT Gönderi Reklamasyon Sisteminden yapılan incelemede davalı şirkete tebliğ için tebliğ parçasının 13/11/2014 tarihinde torbaya eklendiği anlaşıldığından ve bu şekilde ise aynı tarihte dahi tebligatın borçlu şirkete yapılması halinde itirazın 18/11/2014 tarihinde yapılmış olduğu anlaşıldığından, yasal süresi içerisinde itiraz edildiğinin kabulü gerekmiş, davanın açılış tarihide dikkate alınarak söz konusu eksikliğin giderilmesi için dosyanın mahalline geri çevrilmesinde HMK 30.maddesinde düzenlenen usul ekonomisine göre uygun düşmeyeceği kanaatine varılmıştır. ) yasal sürede takibe ve borca itiraz ettiği, itirazında takip konusu faturanın müvekkili firmaya elden getirilip, firma yöneticisine ofis dışında olduğu sırada bırakıldığını, Borçlar Kanunu hükümlerine uygun olarak hazırlanmış ve verilmemiş hizmetlerin karşılığı olarak düzenlenmiş faturanın iade gerekçelerinin bir yazı ile birlikte … firması vasıtasıyla itiraz edilerek iade edildiğini, yazı ve faturanın 14/02/2013 tarihinde firma tarafından teslim alındığını beyan ettiği, davacı şirket vekilinin ise, davasını İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açtığı anlaşılmıştır. Takip konusu; fatura, 29/01/2013 tarihli olup, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenmiş 27.587,73 TL bedelli %18 KDV toplamı ile 32.553,52 TL tutarlı faturadır. Dosya içerisinde taraf şirketlere ait mail yazışmalarının incelenmesinde, davacı şirket temsilcisi olduğu vekaletname suretinden anlaşılan … ile davalı şirket yetkililerinden … arasında ve dava dışı davacı şirket çalışanı … arasında yazışmaların olduğu, davalı şirket yetkilisi … tarafından dava dışı … ve yine dava dışı davacı çalışanı …’a mail gönderildiği, söz konusu mailde, …’a hitaben işe olan hassaslığı için teşekkür edildiği, sahada ki aksamalardan ancak şimdi haberlerinin olduğu, kepenkler yada yapılacak mahale ait takip edebileceği projenin olmaması yada karotçulardan kaynaklı iş gecikmesi gibi parayı seve seve …’ye vermeye razı olduklarını, armatörlerdeki sıkıntının çözüldüğünü belirttiği, devamında projede kullanılacak malzeme keşfini …’in hazırladığı, …’den acilen eksik malzemelerin listesini kodları ile beraber alıp sipariş geçerek tedarik edeceklerini, ek bir sıkıntıya sebep olmayacağını temenni ettiği, yine … tarafından Aralık 2012 tarihinde, … davacı şirket mailine bugün itibariyle fiziksel imkan dahilinde kalan tüm alanlarda armatör asma işinin tamamlandığı, besleme kablolarını çekip diğer arkadaşların işlerini tamamlaması için beklemeye başlayacaklarını belirttiği, Ocak 2013 tarihli mesajda ise, Burulaş’tan Ocak sonuna kadar gözüken bir ödemenin olmadığının beyan edildiği, davalı şirket yetkilisi … tarafından 28/01/2013 tarihinde hak ediş listesinin gönderildiği, …’ın ise Kasım 2012 tarihinde harcama föyleri ile ilgili yazıyı gönderdiği, yazıda 1.111,58 TL alacaklı göründükleri, 3.000,00 TL avans gönderilmesine sevineceğini ifade ettiği, nakit para ihtiyacının olduğunu belirttiği, Eylül 2012 tarihli mailde 3.000,00 TL avans gönderildiğinin belirtildiği, davacı şirket yetkilisi … tarafından davalı şirket yetkilisi …’e 21/03/2013 tarihinde mail gönderildiği, söz konusu mailde, beyannamelerinde faturayı geri çekemeyeceklerini, vergi dairesi tarafından zor durumda kalacaklarını, Ocak ayında vergi ve KDV ödememek için fatura kesip, sonra iptal etmiş gibi olurlarsa soruşturma açılabileceğini belirttiği, itiraz edilen konular hakkında bir gün belirleyerek … ile gelip görüşeceklerini, buna göre fark için iade faturası düzenlemelerini, fakat eski faturayı mali müşavirlerine işletmelerini rica ettiği, davalı şirket yetkilisi tarafından 15/03/2013 tarihinde davacı şirket çalışanı …’a gönderilen mailde kargonun teslim edildiğini, kendilerinin beyannameye koymadıklarını, yolladıklarını, onlarında eline geçmediğini belirttiği, davacı şirket tarafından 17/06/2013 tarihinde Kartal … Noterliğinde düzenlenen ihtarname ile davalı şirketten 28.553,52 TL borcun ödenmesinin ayrıca 29/01/2013 tarihli faturanın ticari defterlere işlenmesinin talep edildiği, ihtarname içerisinde Metro İstasyonu Elektrik Danışmanlık Hizmetinin yerine getirildiği, hizmetin ifasının eksiksiz olarak yerine getirildiği, anlaşma şartları gereğince 27.587,73 TL + KDV ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, şirket kayıtlarında iş avansı olarak ödenen 4.000,00 TL’nin mahsubu ile 28.553,52 TL’nin halen ödenmediğinin tespit edildiği, şifai görüşmelerde faturanın iade edildiğinin bildirilmesine rağmen şirkete ulaşan iade faturasının bulunmadığı, söz konusu faturanın ticari kayıtlara işlenilerek usulsüz işlemlerin sona erdirilmesi ve bakiye alacağın tahsilinin talep edildiği, davalı şirketin ise 21/06/2013 tarihli Kadıköy … Noterliğinde düzenlenen cevabı ihtarnamede, ihtarnamedeki beyanların gerçeği yansıtmadığını, müvekkili firmanın proje için danışmanlık almış ise de bu danışmanlık hizmetinin eksiksiz ifa edilmediğini, kısa bir süre için muhatap firma adına … isminde bir mühendisin proje ile ilgili bir çalışma yaptığını, bu hizmetlerin karşılığınında firmaya ödendiğini, ne var ki kısa süre sonra bu şahsın İzmir’e yerleştiğini, çalışmayı bıraktığını, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin … isimli mühendis tarafından verilmiş olan hizmetin karşılığı olduğunu, daha fazla borca mahsuben ödenmediğini, … isimli mühendisin haber vermeksizin işi bıraktığını, taahhüt ettiği işle ilgili zor durumda bıraktığını, müvekkilinin zarara uğradığını, başka bir hizmette bulunulmadığını, iddia edilen fatura bedeli gibi bir hizmetin olmadığını, müvekkili şirketin iade etmiş olduğu faturayı ticari kayıtlarına işlemesinin mümkün olmadığını, borcunun bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır. 10/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmesinden, 25/09/2012 tarihinde 3.000,00 TL, 22/10/2012 tarihinde 1.000,00 TL tahsilat, 29/01/2013 tarihli 32.553,52 TL faturanın mevcut olduğu, dava konusu faturaya ilişkin gelir idaresine verdiği BS formununda ibraz edildiğini, ticari defterlerin yasal tasdik koşullarını içerdiği, birbirlerini doğrulama özelliği taşıdığı, davalı ticari defterlerinde ise dava konusu faturanın muhasebe kayıtlarında bulunmadığı, dava konusu faturanın … aracılığı ile 14/02/2013 tarihinde davacıya yasal süre içerisinde iade edildiği, … tarafından verilen bilgiye göre davacı adresinde … isimli kişiye teslim edildiğinin iddia edildiği, ayrıca faturanın gerçeği yansıtmadığı, danışmanlık hizmetinin eksik ifa edildiği, ifa edilen bedelin davacıya ödendiğinin belirtildiği, defterler üzerinde yapılan incelemede davalının 2013 yılı ticari defterlerinin kendi lehine delil niteliğine sahip olduğunu, ancak dava konusu faturanın kayıtlarına alınmamış olduğunu, her iki taraf defterleri arasında HMK 222.madde çerçevesinde mutabakat olmadığı, lehine delil niteliğinin kalmadığının değerlendirildiği, sigorta bilgilerinden …’ın davacı şirkette mühendis olarak 21/03/2012 tarihinde işe başladığı, hak edişin düzenlendiği, 28/01/2013 tarihinden sonra işten ayrıldığı, elektronik posta yoluyla yapılan yazışmalara göre Ocak 2013 dönemi dahil görevinin başında olduğu, taraflar arasında karşılıklı imzalanmış bir hak ediş belgesinden söz edilmese de davalı şirket yetkilisi tarafından hak ediş tablosunun mail ortamında gönderilmiş olduğunun izlendiği, bu tabloda işin malzeme dahil tüm detaylarının dökümünün yapıldığı, davalıya ilişkin faturaya ilişkin konu tutarında ayrımının yapıldığı, taraflarca karşılıklı imzalanmış bir hak ediş belgesinden söz edilemese de faturaya baz teşkil eden hak ediş tablosunun davalı şirket yetkilisi tarafından mail ortamında gönderilmiş olduğunun izlendiği, tabloda yapılan işin malzeme dahil tüm detaylarının dökümünün yapıldığı, davalıya ilişkin faturaya konu olmuş tutarında ayrımının yapıldığının izlendiğini, … faturasının incelendiğinde gönderilen belge ile ilgili bir tanım yapılmadığı, davacı şirketin adresinin diğer belgelerde yazılı adresten farklı olduğunun dikkat çektiği, teslim alanın tanınmıyor oluşununda dikkate alındığında iade işleminin nasıl gerçekleştiği hususunun açıkta kaldığının gözlemlendiği, işin bedelinin ilgili hak ediş çizelgesi ile ölçümlendiği ve 27.484,32 TL olarak belirlendiğinin anlaşıldığı, ancak 4.000,00 TL ödeme kastedilerek ifa edilen bölümünün ödendiği ifadesi yerine eğer varsa eksik kalan işlerinde ölçümlenmesi gerektiğinin ticari teamül olduğu, taraf ticari defterlerinin kendi lehlerine delil niteliği taşıdığı, defter kayıtlarının mutabakat olmadığı, HMK 222.madde çerçevesinde delil olmayacağı, defter kayıtları dışında dosyadaki mevcut deliller çerçevesinde davacının takibe konu olan 28.553,52 TL’lik alacak talebinde haklı olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı yazılı dilekçesinde; raporun çelişkili ve tutarsız olduğunu, 21/03/2013 tarihli mail yazışmalarından davacı tarafın düzenledikleri fatura ile ilgili itirazların haklı olabileceğini kabul ettiğini, yerine getirmediği edimlere rağmen fatura bedelinin talep etmesinin haksız olduğunu, mevcut delillerle ispat edemediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davacı vekili davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi raporunun aksine davanın reddine karar verilmiştir. Ret gerekçesinde; rapor içeriği yeterince değerlendirilmemiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190/1. fıkrasında, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu belirtilmiştir. Benzer düzenlemeye, TMK’nun 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbirinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür ifadelerine yer verilmiştir. Her iki tarafta tacirdir. 6100 sayılı HMK’nın 199.maddesinede; uyuşmazlık konusu vakıalara ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıların bu kanuna göre belge olduğu belirtilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 12.maddesinde ise; sözleşmelerin şekli üst başlığı ile ilk fıkrada, sözleşmelerin geçerliliğinin kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmayacağı ifade edilmiştir. Taraflar arasındaki iddia, savunma, mail yazışmaları, ihtar ve ihtarnameye cevap dilekçelerinden yazılı olmayan hizmet sözleşmesinin gerçekleştirildiği, söz konusu sözleşme kapsamındaki hak ediş detaylarının davacı şirketin delilleri arasında yer alan beşinci sıradaki mail ile, davalı şirket yetkilisi … tarafından davacı şirket çalışanı …’a 28/01/2013 tarihinde gönderildiği, hak ediş listesinin sonucunda alınan iş avanslarının …’da yapılan harcamalar toplamının, diğer harcamaların ve kalan tutar ile davacı şirket alacağının açıkça gösterilmiş olduğu, davacı şirket tarafından söz konusu mail tarihi olan 28/01/2013 tarihinden bir gün sonraki tarih olan 29/01/2013 tarihinde 27.587,73 TL asıl alacak üzerinden KDV dahil toplam 32.553,52 TL tutarlı faturanın düzenlendiği, söz konusu faturanın davalı şirkete tebliğ edildiği, davacı şirketin davalı şirket yetkilisine göndermiş olduğu 21/03/2013 tarihli mailden faturanın davalı şirkete tebliğ edildiği, faturadan dolayı çıkan uyuşmazlıklara ilişkin olarak, beyannameden faturayı geri çekemeyeceklerini, vergi dairesi tarafından zor durumda kalacaklarını ifade ettiği, aynı mailde itiraz edilen konular hakkında bir gün görüşme teklifinde bulunulduğu, buna göre fark için iade faturasının düzenlenmesinin belirtildiği, davalı şirket tarafından her ne kadar faturanın iade edildiği iddia edilmiş ise de faturanın iade edildiği belirtilen dava dışı …’nun cevabı yazısından ve bilirkişi raporundan kargoya konu gönderinin ne olduğuna ilişkin bir tanım yapılmadığı, davalı tarafın teslim edilen faturayı iade ettiğine dair iddiasını geçerli delillerle ispat edemediği, diğer taraftan ihtara cevap yazısında ve takibe itiraz dilekçesinde fatura konusu hizmetin tam anlamıyla ve eksik olarak verildiği savunulmuş ise de dosya kapsamından yasal süre içerisinde verilmeyen hizmetlere dair herhangi bir tutanak gibi delil veya bilgi / belgenin mevcut olmadığı, bu durumda ise davalı savunmasında ileri sürülen hususların ispatlanmış olduğunun kabulü yerinde görülmemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 20.maddesinde; tacir olan veya olmayan bir kişiye ticari işletmesi ile ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin uygun bir ücret isteyebileceği düzenlenmiştir. Mahkemenin kabulünde olduğu üzere, fatura düzenlemek tek başına fatura konusu mal veya hizmetin teslim edildiği veya verildiği anlamını taşımaz ise de dosya kapsamından yukarıda ifade edildiği üzere özellikle mail yazışmalarından sözlü anlaşma çerçevesinde davalı şirket yetkilisinin göndermiş olduğu mail yazısına ekli hak ediş listesi üzerine takip konusu faturanın düzenlendiği ve faturanın davalı tarafa teslim edildiği, aksine davalının faturayı yasal sürede veya daha sonraki aşamada iade ettiğini usulüne uygun delillerle ispat edemediği gibi, eksik yapıldığını iddia ettiği hizmetlere dair, süresinde veya daha sonraki aşamada herhangi bir ihtar, tutanak, bilgi ve belge ibraz edilmediği, iş bu davada savunmasını ispatla mükellef olan davalının savunmasını ispatlayamadığı kanaatine ulaşılmış olduğundan, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelere binaen davanın reddine karar verilmiş olması isabetli görülmemiş ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Ancak mahkemece yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2.fıkrası gereğince hükmün düzeltilerek esas hakkında karar verilmesi gerekliliği HMK 30.maddesi ve istinaf mahkemelerinin niteliği de göz önünde bulundurularak uygun görülmüştür. Davacı alacağı faturaya ilişkin olup, fatura miktarının davalı tarafça biliniyor olması nedeniyle likit olan alacak nedeniyle ayrıca davacının %20 oranındaki icra inkar tazminatınında kabulü uygun görülmüştür. Açıklanan nedenlerle ve özellikle ispat külfetine dair usul kuralları, taraflar arasındaki mail yazışmaları, ihtarnameler ve bilirkişi raporu sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve hükmün düzeltilerek esas hakkında karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1125 Esas, 2017/133 Karar ve 14/02/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-a) Davanın KABULÜNE, b) Davalı borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın İPTALİNE, takibin aynen DEVAMINA, c) Takip konusu asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, d) Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 1.950,50 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 487,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.462,87 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, e) Kendisini vekil ile temsil eden davacı yararına, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.283,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, f) Davacının yapmış olduğu toplam 1.383,63 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, g) Davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, h) HMK 333.maddesi gereğince, hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar tebliğ gideri avanstan karşılanmak suretiyle yatıran tarafa İADESİNE, 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı İle istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 115,00 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5- Davacının yapmış olduğu toplam 135,10 TL istinaf yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu kanunun 362/1-a.bendi gereğince, aynı yasanın 353/1b-2 fıkrası uyarınca düzeltilerek esas hakkında kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/03/2020