Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2728 E. 2020/809 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2728 Esas
KARAR NO: 2020/809
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2017
NUMARASI: 2014/1255 Esas, 2017/475 Karar
DAVA: ALACAK (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/03/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 15/07/2014 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı taraf arasında Yıldırım Belediyesi Sosyal Doku Verileri hizmetinin uygulanma şekline dair 01/09/2013 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, bu hizmetin alınması hususunda ihale açan belediyelerin elinde bulundurdukları ve sahip oldukları grafik verilerin, mahalle, sokak, bina, bina dış kapı, bina iç kapı ve bağımsız bölüm gibi sözel, sayısal değerlerin bölgeye ilişkin sosyal doku araştırması neticesinde elde edilen verilerle harmanlanarak yazılım haline getirilmesi işlemi olduğunu, sözleşmenin 6.maddesi gereğince, 100.000 adet bağımsız birim üzerinden ücretlendirme yapılması, her bir bağımsız birim fiyatının 0,40 TL + KDV olarak belirlenmesi, bu hesaplama şekli ile proje bedelinin 40.000,00 TL + KDV olduğunun düzenlendiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca hesap edilen proje bedelinin müvekkili şirket tarafından 18/11/2013 ve 18/01/2014 tarihinde olmak üzere çek keşidesi ve bedelinin davalı tarafça tahsili suretiyle ödendiğini, davalıya toplam 47.200,00 TL ödeme yapıldığını, ancak müvekkili firma tarafından ödemenin tamamının ifa edilmesine rağmen Yıldırım Belediyesi tarafından Sosyal Doku Verileri Hizmet Projesinin başkaca bir firmaya ihale edildiğini, dolayısıyla davalı tarafça akdedilen sözleşmenin hayata geçmediğini, bu nedenle davalının sözleşme ile taahhüt altına girdiği işlerin ifasının mümkün olmadığını, hal böyle olunca davalının müvekkilinden tahsil ettiği tutarların sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini, anılan nedenlerle davalı şirkete ödenen 47.200,00 TL tutarındaki proje bedelinin iadesi hususunda sözlü girişimde bulunulduğunu, sonuç alınamaması üzerine ise, 14/06/2014 tarihli noter ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak bu girişimlerininde sonuçsuz kaldığını iddia ederek, 47.200,00 TL tutarındaki alacağın davalının temerrüte düşürüldüğü tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili firma yetkililerinin kişiye özel bilgisayar programı yaptığını, davalı firmanın talebi üzerine Nilüfer Belediyesinin sahadan toplanan bilgilerini belediyenin harita verileri ile bağlantılı bir şekilde toplanan bilgilerin bazılarının farklı kombinasyonları ile karmaşık bir şekilde sorgulanabilmesini sağlamak, sorgu sonuçlarına kolayca ulaşabilmek, listeleyebilmek ve haritada görebilmek için davalıya bir program yapılarak ücretinin tahsil edildiğini, davalının uzun bir çalışma sürecinden sonra kendisine özel olarak hazırlanmış olan bu programın tamamını kullanmadığı, Nilüfer Belediyesinden ihaleyi alamadıkları, anlaşmanın parça başı olduğu iddiaları ile iş bu davayı haksız ve kötü niyetli olarak açtığını, müvekkilinin davalıya özel bir program hazırladığını, davanın haksız olup reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; taraflar arasında 01/09/2013 tarihinde sözleşme imzalandığı, bu sözleşme kapsamında 100.000 veri girişinin yapıldığı, programın çalışır vaziyette olduğunun bilirkişi incelemesi ile sabit olduğu, yapılan sözleşmenin Yıldırım Belediyesinden ihale alınması şartına bağlanmamış olduğu, davalı firmanın üzerine düşen sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, doğal olarak sözleşmeden doğan ücrete hak kazandığını, her ne kadar ihaleye konu işin sonradan Yıldırım Belediyesi tarafından başka bir şirkete verilmiş ise de, davalının bu konuda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin bu konudan tamamen bağımsız akdedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili tarafından karar yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; iddialarını özetledikten sonra, mahkemenin ihale konusu işin harici bir firmaya verildiğini belirtmiş olduğunu, buna rağmen davalının kusurunun bulunmadığını ifade ederek davanın reddedildiğini, oysa davalının ihale konusu işin müvekkiline değil yeni bir sözleşme akdederek ihaleyi alan yeni firmaya yaptığını, dolayısıyla müvekkilinden tahsil ettiği sözleşme konusu tutarların iade etmesi gerektiğini, sözleşme konusu işin hali hazırda belediye tarafından kullanıyor olmasının yahut başka bir firma adına yapılmış olmasının müvekkilinin ödediklerini geri istemesine mani bir durum olmadığını, sözleşmede Yıldırım Belediyesi Sosyal Doku Verilerinin uygulama şeklini ihtiva etmekle hükmünün aksine sözleşme konusu edimlerin ifası belediyenin işi müvekkiline ihale edilmesi şartına bağlı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; hizmet sözleşmesi kapsamında verilen bedelin istirdatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından taraflar arasında; davacı şirketin müşteri olduğu, 01/09/2013 tarihli ” … Kent Bilgi Sistemi Yazılımı ve Yıldırım Belediyesi Sosyal Doku Verileri ile Entegre Olarak Çalıştırılması Hizmeti Sözleşmesi ” imzalandığı, sözleşme konusunun ikinci maddede, … tarafından müşteriye verilecek E-Destek hizmeti ve kent bilgi sistemi yazılımının bir adet kaynak sunucudan kullanım hakkı, Yıldırım Belediyesi Sosyal Doku Verileri Hizmetinin uygulanma şekli olarak tanımlandığı, tarafların sözleşmede hak ve yükümlülüklerine yer verildiği, üçüncü maddede ki davalı şirketin hak ve yükümlülüklerini düzenleyen a bendinde; sözleşme süresinin bir yıl olduğunun belirlendiği, dördüncü maddede; müşterinin hak ve yükümlülükleri başlığı altında davacı şirketin hak ve yükümlülüklerinin düzenlendiği a bendinde, müşterinin iş bu sözleşme kapsamında alacağı hizmetleri sadece Yıldırım Belediyesi için kullanacağını kabul ve beyan ettiğinin ifade edildiği, e bendinde ise, sözleşmenin imzalanması ile birlikte … tarafından belirlenen alacağın tahakkukunun gerçekleştiği ve ödeme yükümlülüğünün başlamış sayılacağının ifade edildiği, beşinci maddede fikri ve sinai haklar başlığı ile a bendinde, projenin gerçekleştirilmesi sırasında çalışanların meydana getirdikleri eserlerin manevi haklarının bu kişilere ait olduğu, mali haklarının ise 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasının 8.maddesi uyarınca … şirketine ait olduğunun belirtildiği, ücretin altıncı maddede, 40.000,00 TL + KDV şeklinde belirlendiği, ödeme planının gösterildiği, sözleşmenin 01/09/2013 ile 01/09/2014 tarihleri arasında geçerli olduğunun yedinci maddenin a bendinde belirtildiği, söz konusu maddede süre ve fesih konularının düzenlendiği, maddenin c bendinde, taraflardan birinin iş bu sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve söz konusu aykırılığın bu aykırılıkla ilgili gönderilecek yazılı ihtarın teslim alınmasından itibaren üç gün yada söz konusu aykırılığın giderilmesi için gerekli olan makul süre içerisinde giderilmemesi durumunda aykırılığa neden olan tarafa diğer tarafın tekrar yazılı bildirimde bulunarak sözleşmeyi derhal feshetme hakkına sahip olacağının belirtildiği, sözleşmenin on iki maddeden meydana geldiği, dava dışı Yıldırım Belediye Başkanlığının 01/09/2014 tarihli yazısında, söz konusu işin doğrudan temin yöntemi ile 20/08/2013 tarihinde başlatılmak üzere … Ltd. Şti. Firmasına verildiğini, uygulamanın pilot mahalle olarak belirlenen … Mahallesinde gerçekleştirildiğini, işin firma tarafından bitirildiğini, 24/10/2013 tarihli fatura ile ödemenin yapıldığını belirttiği, 28.000,00 TL asıl alacak olmak üzere KDV dahil 33.040,00 TL Sosyal Doku Bilgi Sistemi Hizmet bedeline ait faturanın dosyaya ibraz edildiği, ayrıca belediye tarafından cevabı yazıya ekli olarak, 4734 sayılı Kanunun 22.maddesinin d bendi gereğince gerçekleştirilen doğrudan temin onay belgesinin örneklerinin dosyaya ibraz edilmiş olduğu, davacı müşteri tarafından 14/06/2014 tarihinde davalı şirkete Kadıköy …noterliğinde düzenlenen 29/05/2014 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği, ihtarnamede sözleşme gereğince ödeme yapılmasına rağmen Yıldırım Belediyesi hizmetinin başkaca bir firmaya ihale edildiği belirtilerek peşinen ödenen bedelin iadesinin talep edildiği ve daha sonraki aşamada davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında; gerçekleştirilen sözleşme, sözleşme hükümleri ve kronolojik gelişmeler ile ödenen bedele dair herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; sözleşme kapsamında yerine getirilen ve teslim edilen hizmet sonucunda ödenen bedelin dava dışı belediye tarafından işin yine dava dışı bir şirkete verilmiş olması neticesinde istirdat talebinin yerinde olup olmadığına ilişkindir. 08/02/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; uygulamayı incelemek için dosyaya davalı tarafça konulan belgede yer alan internet adresinin kullanıldığı, uygulamanın tarayıcı tabanlı uygulama olduğu, kullanıcı adı ve şifre ile erişebilir olduğunun görüldüğü, giriş yapıldıktan sonra iki farklı sorgulama sisteminin olduğunun görüldüğü, mahalle seçimine tıklandığında uygulamada pilot bölge olarak belirlenen … Mahallesi seçeneğinin bulunduğu, mahalleye bağlı cadde / sokakların verilerinin olduğu, detaylı sorgu tuşuna basıldığında sosyal doku, konumsal sorgu ve analiz olarak üç ayrı sorgulama sistemi olduğunun görüldüğü, sonuç olarak, taraflar arasında mevcut bulunan hizmetin davalı tarafından alınmamış olduğu, sözleşmeye istinaden davalının sözleşme konusu olan işi yerine getirmiş olduğu, davacı iddiasının kabulü halinde davacının talebinin 47.200,00 TL asıl alacak ve 273,50 TL işlemiş faiz olduğu belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu gereğince davanın reddine karar verilmiştir. Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 1. Maddesinde, sözleşmenin tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağı ifade edilmiştir. TBK nun 12. Maddesinde, sözleşmelerin geçerliliğinin kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmayacağına yer verilmiştir. Aynı yasanın 19.maddesinin ilk fıkrasında, bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradelerinin esas alınacağı ifade edilmiştir. Somut olayda sözleşmenin konu ve amaç ile taraflara yüklenen edimler itibari ile eser sözleşmesi ağırlıklı olmak üzere hizmet sözleşmesini de kapsayan karma bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır. TBK’nın 470.maddesinde eser sözleşmesinin tanımı yapılmış, eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibininde bunun karşılığında bir bedel ödemeye üstlendiği sözleşme olarak ifade edilmiştir. Yüklenicinin borçlarına 471.maddede yer verilmiş, ayıptan sorumluluk ise 474.maddede, iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre eseri gözden geçirmek veya ayıpları varsa bunu uygun bir süre için yükleniciye bildirmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Somut olayda; davacı iş veren tarafından davalı yüklenicinin yapmış olduğu işin ayıplı veya eksik olduğu iddiasında bulunulmamıştır. Bu durumda TBK’nın 475.maddesinde yer alan ayıp sebebi ile yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde iş sahibinin seçimlik haklarından biri olarak düzenlenen eser sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı yada sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa, sözleşmeden dönme hakkını ileri süremeyeceği, diğer yandan davacının dava dilekçesinde iddia etmiş olduğu, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğincede, davalı yüklenicinin işi usulüne uygun bir şekilde yaparak teslim etmiş olması karşısında davacının bedel iade talebinin yerinde olmayacağı, TBK 77.maddede, haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşenin bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğu sebepsiz zenginleşme olarak tanımlanmış olduğundan somut olayda uygulanma imkanı görülmemektedir. Diğer yandan; aynı yasanın 136.maddesinde ifa imkansızlığı adı altında borcun ifasının borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa, borcun sona ereceği, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkansızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlunun karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olacağı düzenlemesinin uygulama yerinin olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle her iki tarafın tacir ve sözleşmeyi, sözleşme çerçevesi serbestliği ilkesince düzenlemiş olmaları, sözleşmede, dava dışı belediyeden işin alınamamış olması halinde ise ödenen bedelin iadesine dair bir düzenlemeninde sözleşmede yer verilmemiş olması da göz önünde bulundurularak, davacının sözleşme kapsamında tüm edimlerini yerine getirerek işi teslim eden yükleniciden ödemiş olduğu bedeli iade isteminin yasal düzenlemeler kapsamında mümkün olmayacağından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1255 Esas, 2017/475 Karar ve 13/06/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1.bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 115,00 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1- a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/03/2020