Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2707 E. 2018/402 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/2707 Esas
KARAR NO : 2018/402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2017
NUMARASI : 2015/610 Esas 2017/548 Karar
DAVA : KAYIT KABUL
KARAR TARİHİ : 07/03/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekil edeninin… A.Ş.’den olan işçilik alacakları için İstanbul … İflas Müdürlüğünün … sayılı dosyasına alacak kaydı yapıldığını, ancak vekiledeninin müflis şirket …A.Ş. çalışanı olmaması gerekçe gösterilerek taleplerinin reddolunduğunu, her ne kadar vekiledeni …A.Ş. adlı firmaya ait fabrikada çalışıyor gözükse de aslında bu şirketin … A.Ş.’nin bağlı ortaklığı bulunduğunu, her iki şirketin ortak ve sahiplerinin aynı şahıslar olduğunu, bağlı ortaklıklardan elde edilen kazanç ve menfaatin gene aynı ortaklar tarafından paylaşıldığını, ana şirket konumundaki … A.Ş. nin ona bağlı olarak faaliyet gösteren tali şirket niteliğindeki …i A.Ş’den sağlanan gelire ve kâra ortak olduğuna göre nimet ve külfette eşitlik ilkesi gereğince tali şirketin borçlarından da birlikte sorumlu olmaları gerektiğini, şirketlerin sınırlı sorumluluğu ilkesi ticari ilişki içerisinde bulundukları gerçek ve tüzel kişilere karşı getirilen bir kural olduğunu, oysa vekiledeni ile borçlu şirketler arasındaki ilişkinin işçi – işveren arasında oluşan “hizmet akdi” ilişkisinden kaynaklandığını, hizmet akdiyle işe başlayan işçinin işe başladığı şirketin sermayesini bilmesi yahut şirketin aktif ve pasiflerini araştırıp bulması ve ileride çıkması muhtemel hak kayıplarını ne şekilde telafi edileceğini öğrenmesi ve buna göre işin başından işi kabul veya reddetmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, dolayısıyla da külfetine katlanmasının da kendisinden beklenemeyeceğini, tali şirketin borçlarından kurtulmak için ana şirkete yahut diğer tali şirkete (… A.Ş.’ye) mal kaçırılmasının da kanun tarafından himaye görmeyeceğini, birbirine bağlı işletmelerin topluluğunda aynı seviyedeki kardeş şirketler arasında “iktisadi bütünlük” bulunduğu için birinin borçlarından diğerinin sorumlu olması ve böylece perdelemeye müsaade edilmemesinin “hakkın teslimi için” zorunlu görülmesi gerektiğini, aralarında organik bağ bulunan davalı… A.Ş. ile …. A.Ş.’nin evveliyatla “nimet ve külfette eşitlik” ilkesi gereğince şirket borçlarından müteselsilen sorumlu olmaları gerektiğinin ortaya çıktığını, taraflar arasındaki borç doğurucu işlemin hizmet ilişkisinden kaynaklandığını, dolayısıyla şirketler hukukunda geçerliliği bulunan “sınırlı sorumluluk”ilkesinin davada uygulama yerinin bulunmadığını beyanla, Gebze 2. İş Mahkemesinin 2009/423 E. ve 2011/3/9 K.sayılı ilamına dayalı olan ve iş akdinin feshinden kaynaklanan 18.610,52.TL, kıdem tazminatı, 1.995,99-TL ihbar tazminatı, 199,32-TL fazla mesai, 545,71-TL yargılama gideri, 1.788,47.-TL vekalet ücreti alacaklarının iflas masasına kaydına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA
Davalılardan …. A.Ş. İflas idaresi vekili cevap dilekçesinde; davanın İİK. 235. Maddesinde belirtilen süreden sonra açıldığını, davacının hiçbir surette müflis şirkette çalışmadığından müflis şirketin davada taraf olmasına imkân olmadığını, müflis şirketin davacı tarafın taleplerinin taraf ve muhatabı olmadığını, davacının,… A.Ş.’nin ana şirket olduğunu ileri sürdüğünü, ancak buna karşın talep ve davasını bu şirkete değil de ayrı bir tüzel kişiliği bulunan müflis şirkete yönelttiğini, davacının taleplerinin tamamıyla yersiz, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının çalıştığı iş yerinin, müflis şirket olmadığını, davalılardan müflis …. A.Ş 12.06.2013 tarihinde İstanbul 10. A.T.M.sinin 2011/415 E. ve 2013/124 K, Sayılı kararı ile iflas ettiğini ve iş bu kararın 04.06.2015 tarihinde kesinleştiğini, müflise ait iflas dosyasının, İstanbul ..İflas Müd.’nün .. E. sayılı dosyasında açıldığını, ödeme problemi nedeniyle iflası açılan bir şirket yasalar karşısında ödemekle mükellef olmadığı bir borçtan dolayı sorumlu tutulmaya çalışılmasının, içerisinde binlerle ifade edilen alacak ve alacaklının yer aldığı iflas masasının da hak ve menfaatlerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde alacak miktarlarını belirttiği kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, yargılama gideri, vekalet ücreti kalemleri olarak ifade edilen talepler dışında faiz vs. gibi başka talepleri ileri süremeyeceğini beyanla öncelikle davanın husemet yönünden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı müflis … A.Ş adına tasfiyeyi yürüten İstanbul Anadolu 3. iflas müdürlüğüne davetiye çıkarılmış, usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2015/610 E.- 2017/548 K. Sayılı kararıyla öztle, kanıtlanamayan davanın reddine karar vermiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili süresinde sunduğu 09/10//2017 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
1-Yargıtayın yerleşik içtihatlarında organik bağın varlığının kabul edilebilmesi için bir takım kriterler sıralandığı ve organik bağ kavramının içinin aşağıdaki şekilde doldurulduğu,
a-Şirketler arasında ilişki: … A.Ş…. A.Ş içerisinde üretim yapan bir birimken üretim adresini değiştirdiği ve yine aynı çalışanlarla birlikte Gebze’de gösterilen adrese taşındığı, üretim birimi adres değiştirirken, farklı bir şirket adı ile kurulduğu ve tescil ettirildiği,
Ayrıca … A.Ş’nin, %50,75 payla … A.Ş’nin hakim ortağı olduğu,
b-…l Makinanın bir birimi olarak çalışan …’in şirket merkeziin de ..l Makinanın olduğu gibi, ‘…Rami/İst’ adresinde bulunan fabrika binası olarak gösterildiği,
c-Mali birliğin, şirketlerin gelir ve giderlerinin aynı hesapta toplanması, şirketlerin birlikte kar etmesi veya birlikte zarara uğraması anlamına geldiği, her iki şirketin konsolide finansal tablolarının birlikte düzenlendiği ve iki şirketin tek denetçi tarafından aynı anda denetlendiği
d-8 Aralık 2010 tarihinde …’in, ..e her hangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın, tek başına, her konuda …i A.Ş’yi temsil yetkisi verildiği, ilgili kararın TTSG’de ilan edildiği, aynı şahsın 31.07.2008 tarihli protokolde …. A.Ş’yi temsil ettiği ve borç altına sokmaya ehil olduğunun balirtildiği, yani her iki şirketin de, tek bir kişinin emir ve talimatları ile yönetildiği,
e-Yargıtayın organik bağın varlığı açısından aradığı önemli kriterlerden bir diğerinin dei şirketler arasında işçi geçişlerinin varlığı olduğu, daha önce dosyaya sundukları … A.Ş imzalı belgelerle bu hususun da ispat olunduğu,
2-31.07.2008 tarihli ‘İşçi Alacaklarını Tasfiye ve Yapılandırma Protokolü, her ne kadar mahkemenin ret kararına gerekçe olarak gösterilmişse de, şirketler arasında organik bağın varlığını kanıtlayan, davalı şirketlerin ortak yöneticilerinin elinden sadır en önemli belge olduğu ve şirketler arasındaki bağı tek başına açıkça gösterdiği,
3-Yargıtay kararlarında bir diğer kriter olarak şirket yönetim kurulu üyeleri ve pay sahiplerinin aynı kişiler olması gerektiğinin belirtildiği, … A.Ş bizzat …A.Ş’nin %50,75 payına sahip olduğu, Şirketlerin diğer ortaklarının aynı olduğu gibi, her iki şirketi de …’in sınırlamaya tabi olmaksızın tek başına her konuda temsile yetkili olduğu, dosyada mübrez tüm bilirkişi raporlarında, bu hususun …A.Ş’nin hakim şirket olduğu konusunda kesin delil olduğunun kabul edildiği,
4-… A.Ş bünyesinde üretilen yedek parça ve makinaların, …A.Ş ‘de üretilen traktörlerin yapımında kullanıldığı, her iki şirketin birbirini tamamlayıcı şekilde çalışmakta ve aynı üretimin farklı kısımlarında faaliyet gösterdiği, .. .A.Ş ’ nin Gebze adresine taşınmadan önce .. A.Ş ile aynı adresi paylaşmasının da bunu ispatladığı, .. A.Ş.’nin münhasıran .. A.Ş ve aynı holding bünyesinde bulunan diğer ..uzantılı firmalar için üretim yaptığı, bunların dışında başkaca iş alıp almadığı hususunun tespitinin kendilerince mümkün olmadığı gibi, alıyorsa dahi mahkemenin gerekçesinde belirttiğinin aksine, iş hacminin büyük bir kısmını bağlı şirketlerin oluşturduğu açık olduğundan, başka iş alması şirketlerin bağımsız çalıştığına karine dahi teşkil etmeyeceği, ayrıca yine dosyada mübrez bilirkişi raporlarında, şirketlerin ortak faliyet yürüttüklerinin belirtildiği,
5-…A.Ş tarafından şirket defterlerinin teslim edilmediğine ilişkin 10 Nisan 2016 tarihli derkenarın dosyaya sunulduğu, İstanbul Anadolu .. İcra ve İflas Müdürlüğünün, defterlerin şirket yöneticilerinde olduğunu ve haklarında suç duyurusunda bulunacaklarını belirttiği, her iki şirketin yöneticilerinin de aynı kişiler olduğundan, defteri kasten veya kusuruyla teslim etmeyen taraf için HMK 222 vd maddelerinin uygulama alanı bulacağı, bu durumda iddia edilen hususların ispat olunmuş sayılacağı,
6.. şirketleri bünyesinde bulunan diğer tüm şirketlerin kayıtlı taşınır ve taşınmaz malları bulunmazken, …’nın iflas masasında 103 gayrimenkulünün bulunduğu, bunun diğer alacaklıları zarara uğratmak kastıyla yapıldığı,
7- İst. And. 3. Asl. Tic. Mahkemesinin 2012/70 Esas numaralı dosyasına sunulmak üzere 24.08.2015 tarihinde düzenlenen raporda, ..l gubuna bağlı şirketlerin birlikte çalıştıkları,gerek yurtiçindeki gerekse yurtdışındaki firmalar arasında sıkça mal geçişleri yapıldığı, bu sebeple şirket temsilcileri hakkında çeşitli ceza ve hukuk davaları açıldığının belirtildiği, ilgili bilirkişi raporunun da, delil olmak üzere taraflarınca dosyaya ibraz edildiği,
8-Yukarıda izah edildiği üzere .. uzantılı tüm şirketlerin tek yönetim ve mali birlik altında birleştiği, mal kaçırma kastıyla paravan şirketler kurularak şirketler arası mal geçişleri yapıldığı, tüm şirketlerin …tarafından tek elden yönetildiği, Yargıtay içtihatlarında organik bağın varlığına kanaat getirilebilmesi için aranan, şirketler arasında mali birlik, tek yönetim, işçi geçişleri, aynı alanda faaliyet gösterme kriterlerinin mevcut olduğu, şirketin tek merkezden idare edildiği ve yönetim kurulu üyeleri ile şirket ortaklarının aynı kişiler olduğu, ayrıca şirketlerin birbirinin paylarına da sahip olduğu dosya kapsamında sunulan delillerle ispat olunduğu hususları istinaf sebebi olarak ileri sürümüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Dava; İİK nun 235.inci maddesine istinaden açılmış kayıt kabul davasıdır.
Müflis … A.Ş’nin İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/06/2013 tarihli 2011/415 Esas 2013/124 karar sayılı kararıyla iflasına karar verildiği, iflas işlemlerinin İstanbul ..İflas Müdürlüğünün.. İflas sayılı dosyasında yürütüldüğü, davacının talebi üzerine 1378 kayıt numarasıyla 23.140,01.TL’lik alacak kaydı yapıldığı, iflas idaresi tarafından alacağın tamamının reddedildiği, red kararının 01/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği, iş bu davanın İİK’nunun 235.inci maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikte olan 15 günlük yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, Müflis Şirketlerden … A.Ş de çalıştığını açıkça bildirerek, her ikimüflis şirketinde aslında … A.Ş’nin bağlı ortaklığı olduğunu, her iki şirketin ortaklarının aynı şahıslar olduğunu, kardeş şirketler arasında iktisadi bütünlük bulunduğunu, dolayısıyla şirketler arasında organik bağ bulunması sebebiyle, nimet ve külfette eşitlik ilkesi uyarınca her iki şirketin borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarını beyanla, Gebze 2. İş Mahkemesi ilamına dayalı işçi alacaklarının Müflis . .. A.Ş iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı ise, davacının çalışmasının ve alacağının, . ..A.Ş.’den olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunmasında bulunmuş, mahkemece, şirketler arasında organik bağ bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesi incelendiğinde, müflis borçlu olarak birinci sırada … Anonim Şirketi, 2. Sırada …, davalı olarak iflas idaresinin gösterildiği, mahkeme kararında ise .. San. İle .. otomotiv sistemlerinin iki ayrı davalı olarak karar başlığında gösterildiği, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde karar başlığına uygun olarak her iki şirketi davalı olarak göstermek suretiyle istinaf başvurusunu yaptığı, bunun dışında dosya içeriğine göre davacının, sadece müflis … A.Ş iflas idaresine kayıt kabul başvurusu yaptığı, müflis …A.Ş nin iflas masasına böyle bir başvurusunun bulunmadığı, yargılamanın da davacının …. A.Ş. İflas masasından alacağının bulunup bulunmadığı konusunda yapıldığı, diğer müflis …nden alacağı bulunup bulunmadığı noktasında yargılama yapılmadığı, dosyadaki bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin de sadece … A.Ş.ne ilişkin olduğu ve davanın reddi kararının, davacının muflis …. AŞ. iflas masasından olan alacağıyla sınırlı olarak verildiği görülmüş olup, bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının her iki müflis şirket iflas idaresine mi dava açtığı, yoksa davasını sadece muflis .. A.Ş iflas idaresine mi yönelttiği anlaşılamamıştır.
HMK 31.maddesine göre hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, davada, davalı taraf konusunda HMK 31.maddesinin olayda uygulanmasını gerektirir şartların var olduğu görülmektedir.
Bu nedenle mahkemece HMK 31.maddesi uyarınca, öncelikli olarak, dava dilekçesinin davalı taraf kısmının davacıya açıklattırılması, her iki müflis şirket iflas masasının davalı olduğunun anlaşılması halinde, davacının müflis …A.Ş iflas masasına başvurusunun bulunup bulunmadığının araştırılması, başvuruda bulunmamış ise, dava şartı yokluğundan dolayı davanın hemen reddedilmeyip HMK 115/2 maddesi uyarınca davacıya bu şirket iflas masasına da kayıt kabul başvurusunda bulunması için süre verilmesi, bu sürenin bitiminden sonra, her iki davalı hakkında yargılama yapılarak varılacak sonuca göre HMK 297/b maddesine uygun şekilde olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, istinaf başvurusunun sadece bu yönden kabulüyle, bu aşamada esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/610 Esas, 2017/548 Karar sayılı 11/07/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/03/2018