Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2702 E. 2019/1648 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2702 Esas
KARAR NO : 2019/1648
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1065 Esas
KARAR NO : 2017/473
KARAR TARİHİ: 20/06/2017
DAVA : TAZMİNAT ( Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan )
KARAR TARİHİ: 26/09//2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı ile… Ltd. Şti arasında 01/02/2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesi düzenlendiğini, kira sözleşmesine göre, müvekkilinin kiralananı kullanıma hazır, temiz ve bakımlı şekilde teslim aldığını, kiralanan taşınmazın 25/04/2012 tarihli poliçe ile sigortalandığını, kiralanan taşınmazın asma tavanının 18/07/2012 tarihinde aniden, hiç bir müdahale olmadan çöktüğünü, iş yerindeki ürünlerin zarar gördüğünü, kullanılamaz hale geldiğini, davacı tarafından Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/81 D.İş ve 2012/100 D.İş dosyaları ile yaptırılan tespitte “tavan askılarının seyrek olması, dübellerin ve cıvataların uygun olmaması nedeniyle tavanın zincirleme reaksiyonla çöktüğünü, içeride bulunan 236.479,27 TL tutarında malın zarar gördüğünü ve ürünlerin %85’nin kullanılamaz halde olduğunun” tespit edildiğini, ürün bedellerinin bilirkişiler tarafından maliyet rakamları ve geliş rakamları ve geliş faturaları üzerinden hesaplandığını, davacının kiracı olduğu iş yerinin olayın meydana geldiği 18/07/2012 tarihinden beri kapalı olup kullanılmadığını, davalı sigorta şirketinin ” alçıpan tavan çökmesinin işçilik/dizayn hatası” olduğu gerekçesiyle teminat dışı olduğunu belirterek hasarı ödemediğini bu nedenle davacının uğradığı 236.479,27 TL zararın ihtarname tarihi olan 26/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte tazminini talep ve dava etmiştir.Sigorta ve kira ilişkisinden kaynaklanan fesih ve uğranılan zararın tazmini yönünden davalı ile birlikte feri müdahil … LTD. ŞTİ. aleyhine Kocaeli 3. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan işbu dava davalı sigorta şirketi yönünden görevsizlik kararı verilmek üzere tefrik edildiği Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek ayrı bir esasa kaydedildiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; davacı tarafından yaptırılan 2012/81 D. İş dosyasındaki bilirkişi incelemesinin sonuç kısmında “asma tavanın yerinden koparak düşmesinin yapım hatası…” olduğunun belirtildiğini, poliçede işçilik ve yapım hatalarının teminat kapsamı dışında olduğunu, davacı adına düzenlenen poliçenin açıklamalar ve özel koşullar başlıklı bölümünde yer alan “Alçıpan Tavan Çökmesi” adlı kısmında “Poliçede temin edilen riskler dışında, fiziki bir tesirle riziko adresinde bulunan alçıpan tavanın ani ve beklenmedik şekilde çökmesi nedeni ile oluşan zararların teminat kapsamına dahil edilmiş olduğunu, bu hallerde olay başına 2.500,00-TL, poliçe süresince 5.000,00 TL teminatın bulunduğunu, işçilik/dizayn hatasından kaynaklanan ziya ve hasarların teminat harici olduğuna ilişkin klozun mevcut olduğunu, sigorta sözleşmesi yapılırken sigortalının bilgilendirilmediğine ilişkin iddianın gerçeği yansıtmadığını, sigorta sözleşmesinden 3 ay sonra meydana gelen bir olay sonrasında sigorta sözleşmesindeki şartlardan haberin olmadığının iddia edilmesinin M.K nun 2. maddesine aykırı olduğunu, talep edilen zararın ticari kayıt ve belgelerle kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; Poliçeyi düzenleyen sigorta acentesi veya sigortacı davalı şirket tarafından, davacıya bildirim yükümlülüğünün yazılı olarak bildirimde bulunulup yerine getirildiğine dair bir delil sunulmadığından davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu nedenle davacının oluşan zararını tazmin yükümlülüğü altında olduğu, davacının zarar gören ürünlerinin 175.981,09 TL tutarında olduğu, ancak zararının tüm ürünlere oranının % 85 oranında olduğu tespit edildiğinden oluşan zarardan % 15 oranında indirim yapılarak davacı zararının bu şekilde149.583,93 TL + KDV olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle 149.583,93-TL+ KDV tutarındaki tazminatın 26/09/2012 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu istinaf dilekçesinde; olay tarihi en yakın tarihte Gebze Sulh Hukuk Mahkemesi 2012/81 D. İş. Dosyasında alınan bilirkişi raporunda davacı şirketin zararını 236.479,27 TL artı KDV olarak hesaplandığını, mahkemece yapılan hesaplamada reel zarara ulaşırken 149.583,93 TL rakamına nasıl ulaşıldığının anlaşılamadığını, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılarak müvekkilin uğradığı 236.479,27 TL artı KDV zararın ihtarname tarihi olan 26/09/2012 tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte tazminine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesin sunmuştur. Davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu istinaf dilekçesinde; dosyaya sunulan 02/02/2017 tarihli 3. Bilirkişi heyetinde raporu düzenleyenler arasında sigorta öğretim üyesi uzmanı olmadığıır. hazırlanan raporun usul ve yasal olarak eksik olması sebebiyle hükme esas alınamayacağıır, davacı adına düzenlenen poliçenin açıklamalar ve özel koşullar başlıklı bölümünde yer alan ” işçilik/dizayn hatasından kaynaklanan ziya ve hasarlar teminat haricidir.” mevcut olduğunu, bu nedenle rizikonun teminat kapsamı dışında kaldığını, poliçe ve bilgilendirme formu imza karşılığında iş yeri temsilcisi çalışan İsmail özkana imzalatılarak teslim edildiğini, teslimin üzerinden geçen 3 aylık sürede davacı tarafından hiçbir itiraz olmadığını, sigorta primleri bu poliçe kapsamın davacı tarafından ödendiğini, ayrıca TTK nın 1423 maddesinde belirtilen itiraz süresi içerisinde de hiçbir itiraz kaydı yapılmadığını, ayrıca gerçek zarar miktarı araştırılmadan tazminat miktarı da yasal olmadığı gibi hakkaniyete de uygun olmadığından istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar talep ve istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesine cevap verilmemiştir.Davalı yanında katılan Feri Müdahil vekilinin sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkil şirket ile davadışı önceki kiracı arasında kira akdi imzalandığını, daha sonra davacının önceki kiracı ile anlaşarak işyerinin içindeki malzemeler ile birlikte devir aldığını, asma tavanın önceki kiracı zamanında yapıldığını, davacı ile yapılan kira sözleşmesinde önceki kiracı zamanında yapılan değişiklerin davacı tarafından da kabul edildiğini, davacının kiraladığı tarihten sonra da iş yerinde tadilatlar yaptırdığını, çökme olayı davacının kira tarihinden sonra yaptırdığı tadilat nedeniyle meydana geldiğini, emtiada oluşan gerçek zarar tespit edilmeden hüküm kurulduğunu, bu nedenle istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında düzenlenen iş yeri paket sigortası poliçesi kapsamında uğranılan hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, sigortalı iş yeri sahibi davacı ile davalı sigorta şirketi ile arasında poliçenin başlangıç tarihi 25/04/2012, bitiş tarihi 25/04/2013 olan iş yeri paket sigortası düzenlendiği, poliçeyle 500.000,00 TL emtia, 150.000,00 TL dekarasyon teminatı verildiği, iş yerinin tavanında meydana gelen çökme nedeniyle iş yerindeki tekstil ürünlerinin ve emtianın hasara uğradığı, hasar bedeli ödenmesi amacıyla davalı sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulduğu, sigorta şirketinin 28/09/2012 tarihli cevabında hasarın teminat kapsamı dışında kaldığından talebin reddedildiği görülmüştür. Uyuşmazlık, sigorta poliçesi kapsamında yer alan özel şartların davalıya ilzam edip etmeyeceği, zararın meydana gelmesinde davacının kusuru bulunup bulunmadığı ve zarar miktarının tespiti noktasında toplanmaktadır.Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/13677 esas, 2013/14600 karar sayılı 30/10/2013 tarihli yargıtay ilamının üye… ve üye …ın karşı oy yazısında da belirtildiği üzere, poliçenin, düzenlenme tarihi itibariyle 6103 sayılı TTK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 39. Maddesi gereğince eldeki davada mülga 6762 sayılı TTK hükümleri uygulaması gerekir. Gerek 6762 sayılı yasada, gerekse Borçlar Kanununda sigortacının bilgi verme ve karşı tarafı aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin özel bir düzenleme yer almadığından, uyuşmazlık 5684 sayılı yasanın 11/3. maddesine dayanılarak çıkarılan sigorta sözleşmelerinde bilgilendirmeye ilişkin yönetmelik hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 11/3 maddesinde “sigorta şirketleri ve sigorta acenteleri tarafından gerek sözleşmenin kurulması gerekse sözleşmenin devamı sırasında sigorta ettiren, lehtar ve sigortalıya yapılacak bilgilendirmeye ilişkin hususların yönetmelikte düzenleneceği” belirtilmiştir.Anılan yasa hükmüne dayanılarak hazine müşteşarlığınca çıkarılan ve 28.10.2007 günlü resmi gazetede yayınlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin 5.maddesinde “Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünün sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirileceği, bilgilendirmenin yazılı yapılmasının esas olduğu, sigortacının asgari bilgilendirmenin yapıldığını ispatla yükümlü bulunduğu, bilgilendirme yükümlülüğünün sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce başlayacağı ve sözleşmenin geçerli olduğu süre içinde de devam edeceği, sigortacının dürüstlük ilkeleri çerçevesinde davranmak, sigorta ettireni yanıltıcı her türlü hal ve davranıştan kaçınmak zorunda bulunduğu”, yönetmeliğin 7. maddesinde “bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemiş, bilgilendirme formu gereği gibi teslim edilmemiş veya bilgiler gerçeğe aykırı düzenlenmiş ise bu hallerden her hangi birinin sigorta ettirenin kararına etkili olmuş ise sigorta ettirenin sigorta sözleşmesini feshedebileceği ve uğradığı zararının tazminini de talep edebileceği”, yönetmeliğin 8.maddesinde “bilgilendirme formu içeriğinden akdedilecek sözleşmeye ilişkin genel uyarılar, sözleşme ile verilen teminatlar, sözleşmeye eklenebilecek özel hükümler…vs. bulunacağı” Yönetmeliğin 9.maddesinde “bilgilendirme formunun en az iki nüsha düzenlenerek sigortacı tarafından kaşelenip imzalandıktan sonra bir nüshasının sözleşmeye taraf olmak isteyen kişiye imza karşılığı verileceği, imzanın sigorta ettirenin sigorta sözleşmesi ve işleyişi hakkında bilgi sahibi olduğu hususunda aksi ispat edilebilir karine teşkil edeceği” öngörülmüştür.Somut uyuşmazlık; davacı, yönetmelik hükümlerine göre bilgilendirilmediğini, davalı yönetmelik hükümlerine aykırı davranması nedeniyle özel şartın geçersiz olduğunu, davalı ise poliçeyi, davacının sigorta bilgilendirme formunu okuyarak imzaladığını ve müvekkil şirketin bilgilendirme ve aydınlatma yükümlüğüne aykırı davranmadığını iddia etmiştir. Dosya kapsamına göre, davalı sigortalı tarafından yönetmelik hükümlerine uygun şekilde bilgilendirme formu düzenlenmediği görülmüştür. Aydınlatma yükümlülüğünün ihlali halinde sigortalının sahip olduğu haklar ise tazminat ve sözleşmeyi fesih hakkı olduğu, fesih hakkı ile ilgili herhangi bir süre sınırlaması bulunmadığından yönetmelik ve 6103 sayılı yasanın 39. Maddesi delaletiyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’ nın 1423 vd. maddelerinde öngörülen sigortalıyı koruyucu hükümlerde birlikte değerlendirdiğinde davacının tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır.Fer’i müdahil vekili, hasarın meydana gelmesinde davacının kusuru olduğunu iddia etmiş ise de 25/05/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ayrıntılı açıklandığı üzere dosya içerisinde yer alan yazışmalar olay öncesi ve sonrası fotoğraflar ve tanık ifadeleri incelendiğinde, davacı …’ ın dava konusu taşınmazda alçıpan asma tavan genişletme işi yaptığına dair bir delile rastlanmadığı, dava konusu taşınmazın dekorasyonlu ve tamamı asma tavanlı olarak kiralandığı, çöken tavan asma katın üstündeki tavan ve giriş kısmındaki tavan olması nedeniyle bu tavanın ayrı ayrı yapılmasının mümkün olmadığı, çünkü tek yükseklikteki tavan olduğu, tüm bu bulgular göz önüne alınarak davacının asma tavanın çökmesinde kusuru bulunmadığı kabul edilmiştir.Hasar tespitine ilişkin Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/81 D.İş sayılı tespit dosyasında; mağaza içerisinde bulunan malların envanteri çıkartıldığı, mağaza içerisinde bulunan zarar gören ticari malların toplam maliyeti KDV hariç 236.479,27 TL olduğu, bu tutardan satışların daha sonrada yapılabileceği düşünülen, mağaza içerisinde tekrardan kullanabileceği düşünülen ve tabelalar için ödenen masraflar çıkartıldığında zarar gören malların değerinin 202.331,31 TL, mobilyanın ise 4.000,00 TL olmak üzere toplam 206.330,69 TL olarak tespit edildiği, Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/100 D.İş sayılı tespit dosyasında iş yerindeki bütün konfeksiyon malzemeleri faturalardaki mali müşavirin belirttiği adetler üzerinden yapılan tespitte de anlaşılacağı üzere, iş yerindeki gözlemler neticesinde tüm konfeksiyon malzemeleri % 85 ini satışa müsait olmadığı ve kullanılamaz durumda olduğu, üzerine yapılacak temizleme işlemlerininde ürüne değer kaybettireceği ve alçı tozunun takımlarda ve diğer ürünlerde gözeneklere işlediğinden dolayı parti ürünlerine dönüştüreceğinden satışı ve kullanıma müsait olmayacağı için toplam değerinin %85 i kullanılamaz durumda olduğu tespit edilmiştir. Davacının zarar gören malların %85 oranında kullanılamaz olduğu tespiti ile toplam zarar miktarı olan 206.330,69 TL’nin %85’ne tekabül eden 175.981,09 TL davacının zararını oluşturmaktadır. Mahkemece yapılan hesaplamada toplam zararın %85’ne tekabül eden 175.981,09 TL’den tekrardan %15 oranında indirim yapılarak zararın 149.583,93 TL olarak hesaplanması ve bu miktar üzerinden hüküm kurulması hatalı olmuştur. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesi cihetine gidilerek ve usulü kazanılmış haklar gözetilerek yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmiştir
Yapılan açıklamalar ışığında davalı vekili ile yanında katılan feri müdahilin istinaf talepleri yerinde görülmediğinden esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusu kısmen kabulü ile hükmün düzeltilmesi cihetiyle aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-Davalının ve fer’i müdahilin istinaf başvurusunun REDDİNE
2-a Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, HMK’ nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1065 Esas, 2017/473 Karar ve 20.06.2017 tarihli ilamının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE
2-b Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE
175.981,09 TL + KDV tutarındaki tazminatın 26/09/2012 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
2-c Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 12.021,26 TL karar ilam harcından peşin alınan 4.038,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.982,76 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına
2-d Davacı tarafından yapılan 11,30 TL başvurma harcı, 4.038,50 TL peşin harç olmak üzere toplam 4.049,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-e Davacı tarafından yapılan posta davetiye gideri: 123,50 TL, bilirkişi ücreti: 900,00 TL, 2012/81 D.İş tespit dosyası masrafı: 1.246,50 TL, 2012/100 D.İş tespit dosyası masrafı: 446,50 TL olmak üzere toplam 2.716,50TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre ( % 74,41) 1.619,50 TL’nin davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
2-f Davalı tarafından yapılan davetiye posta gideri: 55,00 TL, bilirkişi ücreti: 2.850,00 olmak üzere toplam 2.905,00 TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre ( % 74,41) 743,40 TL’nin davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine ödenmesine
2-g Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar bakımından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 16.508,80 TL vekalet ücretinin davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine
2-h Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar bakımından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 7.004,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine verilmesine
İstinaf Giderleri Yönünden;
3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 3.100,03 TL’ den mahsubu ile arta kalan 2.910,53 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya İADESİNE
4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın davalı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 3.100,70 TL’ den mahsubu ile arta kalan 2.911,20 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya İADESİNE
5- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın feri müdahilce peşin olarak yatırılmış olan toplam 3.100,03 TL’ den mahsubu ile arta kalan 2.910,53 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde feri müdahile İADESİNE
6- Davacının istinaf yargılaması aşamasında yapmış olduğu posta giderinden oluşan 33,10 TL yargılama giderinin davalı sigorta şirketinden alınarak alınarak davacıya verilmesine
7- Davalı ve fer’i müdahilin istinaf yargılaması aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8- İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
9-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince taraflara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/09/2019