Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2664 E. 2020/805 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2664 Esas
KARAR NO: 2020/805
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2017
NUMARASI: 2015/1263 Esas, 2017/376 Karar
DAVA: ALACAK (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/03/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 02.02.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı arasında 04.03.2010 tarihinde, davalının sahip olduğu S.S Yeni Bodrum Deniz Motorlu Taşıyıcılar Kooperatif’indeki hissesinin yüzde ellisinin 30.000,00 TL bedel karşılığında müvekkiline satımı konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin, 2007 yılının Nisan ayında sözleşme bedeli olan 30.000,00 TL ‘yi nakten davalıya ödediğini, buna karşılık, davalının sahibi olduğu, kooperatif hissesinin yarı payını 2010 yılının sonuna kadar müvekkili adına tescil edeceğini, devretmediği takdirde müvekkilinden almış olduğu 30.000,00 TL ‘yi yasal faizi ile ödemeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin kooperatif payının devretmesini anlaşma kapsamında talep ettiğinde davalının buna yanaşmadığını, uzun süre oyaladığını, 12.08.2013 tarihinde kooperatif yönetim kuruluna başvurduğunu payın kendi adına tescil edilmesini talep ettiğini, bu başvuru sonucunda kooperatiften olumlu sonuç alınamadığını, müvekkilinin ödediği pay üzerinde tasarruf edemediği gibi, payın gelir ve değerindende yararlanamadığını, davalı bakımından sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını, öncelikle, S.S Yeni Bodrum Deniz Motorlu Taşıyıcılar Kooperatif’indeki davalı adına kayıtlı hissenin yarı payının müvekkili adına tesciline, tescil işleminin kabul edilmemesi halinde terdiden, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 30.000,00 TL nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı, aralarında yapılan sözleşmenin hiçbir önemi olmadığını, hiçbir ödeme yapmadığını, borcu olmadığını, davayı kabul etmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTANBUL 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2015/48 ESAS, 2015/428 KARAR VE 03.11.2015 TARİHLİ KARARI: Mahkemece, davacının talebinin kooperatif hissesinin talebini içermesi, davalı ile kooperatif arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunması ve uyuşmazlığın çözümünün 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kooperatif hukukundan kaynaklandığı, 99. madde ve TTK 5/1. maddesi gereğince görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, Kooperatifler Kanunun 19. maddesi gereğince payın bölünemeyeceği, kooperatif üyeliğinin 1/2 üye hisse devrininde fiilen mümkün ve uygulama olanağının bulunmadığı, bu itibarla davacı tarafça 1/2 hissenin adına tescili yönündeki davanın reddi gerektiği, taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca davacı tarafından davalıya yapılan 30.000,00 TL ‘lik ödemenin, sözleşmenin geçersiz olması ve davalı tarafça hisse devrinin 1/2’sinin devri sağlanamadığından davacı tarafından davalıya verilen 30.000 TL nin de davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, davacının tescil talebinin reddine, 30.000,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davalı tarafça istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının, iyiniyetli olması nedeniyle kandırdığını, para vererek ortak olmak istediğini, gemiyi beraber işletmeye başladıklarını, iki senelik hasılat tutarını davacının aldığını ,30.000 TL parayı sonra vereceğim diye oyaladığını, bu nedenle ortaklıktan çıkardığını, esas alacaklı olanın davalı olduğunu, ortaklıktan kazandığı paranın en az 150.000 TL olduğunu aradan 5 yıl geçtiğini, zamanaşımı olduğunu ve para verildiğine dair belge olmadığını, hiç para verilmediğini, ayrıca yemin teklif edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, dava dışı kooperatifteki 1/2 pay devrine dair sözleşme kapsamında öncelikle, davalıya ait kooperatif hissesinin tesciline, olmadığı takdirde sözleşme kapsamında ödenen bedelin tahsili istemidir. Dava dilekçesinde ki talepler, davanın terditli dava olarak açılması, uyuşmazlığın niteliği de dikkate alınarak, öncelikle mutlak yetkiye dair dava şartının incelenmesinin uygun olacağı kanaati ile buna dair inceleme yapılmıştır. Dosya kapsamından, taraflar arasında, 04.03.2010 tarihli, adi yazılı şekilde “ Kooperatif Hisse Satım Sözleşmesi “ düzenlendiği, sözleşmede, sözleşmenin konusunun, davalıya ait kooperatif pay hakkı olarak belirtildiği, payın yarısının satımı konusunda 30.000 TL üzerinden anlaşıldığı, alıcı …’nin Nisan 2007 tarihinde 30.000 TL ‘yi … “ a ödediği, satışa konu kooperatif hissesinin yarı payının … tarafından alıcı … adına tescil edileceği, 2010 yılı sonuna kadar hisse payı devrinin resmî şekilde olmadığında, … ‘ın 2007 Nisanda almış olduğu 30.000 TL ‘yi …’ye yasal faizi ile birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğine dair ifadelere yer verildiği, davacının, kooperatif hisse satım sözleşmesi ile birlikte dava dışı kooperatif yönetim kuruluna 12.08.2013 tarihinde üye olarak kayıt edilmesi için yazılı başvuruda bulunduğu, beyana göre talebinin reddedildiği ve davacının iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır. Dava dışı S.S Yeni Bodrum Deniz Motorlu Taşıyıcılar Kooperatif vekili, dosyaya ibraz ettiği 14.02.2015 havale tarihli yazıda, ana sözleşme ve hissedarların listesinin ekli olduğunu, ana sözleşmenin 17. maddesi gereğince, 1/2 payın devrinin mümkün olmadığını, uygulama olanağı bulunmadığını ifade etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre hüküm tesis edilmiştir. Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, davacı davasını, öncelikle tescil talebi olmak üzere terditli şekilde açmıştır. Terditli dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 111. maddede düzenlenmiş, 111/2. Fıkrada, mahkemece, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’i talebi inceleyemeyeceği ve hükme bağlanamayacağına yer verilmiştir. Düzenleme emredici niteliktedir. Diğer yandan, 1163sayılı Kooperatifler Kanunun 8. maddesinde, ortaklığa girme şartları ve ortak sayısı başlığı altında, ortaklığa girmek isteyenin kooperatif yönetim kuruluna başvurusu ve diğer hususlar, aynı yasanın 14/3. fıkrada ise, ortaklığın devredilebileceği, yönetim kurulunun, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliğini taşıması halinde bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği ifade edilmiştir.Şu halde, ortaklığa kabul şekil ve şartlarının düzenlendiği Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşme kapsamında, kooperatif üyeliğine kabul görevi ve iradesi kooperatifin bir organı olan yönetim kuruluna aittir. Mahkemece, bu konuda, davacı tarafa, dava dışı kooperatif aleyhine dava açması ve iş bu dava dosyası ile birleştirilmesi için süre vermesi ve verilen süre sonunda uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, dava dışı kooperatifi ilgilendiren bir konuda dava açılması sağlanmadan, kabul şekline göre hüküm tesisi yerinde değildir. Davacının ilk talebi, Kooperatifler Kanuna tabi iken, terditli talebi sözleşme hukukuna ilişkindir. Davacı taraf hükmü istinaf etmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ikinci bölümünde düzenlenen “ Yargılamaya Hakim Olan İlkeler “ kapsamında yer alan, 26. maddedeki, “ Taleple Bağlılık İlkesi “ uyarınca, dava dışı kooperatif hakkında dava açılarak iş bu dava dosyası ile birleştirilmesi ve neticesinde karar verilmesi gerekçesiyle hükmün kaldırılması, istinaf yasa yoluna başvuran tarafın sıfatı nedeniyle uygun görülmemiştir. Diğer taraftan, davanın dava açıldığı şartlara göre değerlendirilmesi gerektiği hususu ve özellikle dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemenin kendiliğinden araştıracağına dair, HMK 115. madde hükmünün de göz ardı edilmemesi gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddede, dava şartları düzenlenmiştir. 114/1-ç bendinde ise, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Yukarıda ifade edilen aynı yasanın 115. madde düzenlemesi ile birlikte, HMK ‘nın 19/1. fıkrasında ise, yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkemenin yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorunda olduğu, tarafların da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebileceği ifade edilmiştir. Şubeler ve tüzel kişilerle ilgili davalarda yetki ise HMK 14. maddede düzenlenmiş, 14/2. fıkrasında, özel hukuk tüzel kişilerin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu belirtilmiştir. Davacının, dava dilekçesinde ki ilk talebi, kooperatif hissesinin adına tescili olmasına göre, bu talebinin ortaklık veya üyelik iddiası olduğunun kabulünde isabetsizlik olmayacaktır. Kaldı ki, bu kabul şekli ile davanın ilk defa açıldığı, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilerek dosya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddesinde dava şartlarını düzenlenirken, yasanın 114/1-c bendinde mahkemenin görevli olması, d) bendinde ise, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması gösterilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, davanın davalı kooperatif üyesine karşı açılan bir ticari dava olduğunun kabulü halinde bu kez kesin yetkiye dair dava şartının değerlendirilmesi ve buna ilişkin bir karar verilmesi gerekecektir. Dosya içerisine dava dışı kooperatif vekili tarafından ibraz edilen dilekçeye ekli, Bodrum … Noterliğinin 04.05.2016 tarihli, … yevmiye nolu vekaletname örneğinin incelenmesinden, dava dışı kooperatif adresinin, Muğla İlinin Bodrum İlçesinde olduğu anlaşılmıştır. HMK 14 .madde anlamında, kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olması nedeniyle, mahkemece dava dilekçesinin kesin yetkiye dair dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmiş olması isabetli olmamıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle, Kooperatifler Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunun dava şartı ve kesin yetkiye dair düzenlemeleri ile davanın terditli dava şeklinde açılmış olması ve HMK nın 355.madde düzenlemesi de dikkate alınarak, davalının istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Ancak, söz konusu hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve yargılama aşaması da dikkate alınarak, dava dilekçesinin ,dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine dair, hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Davalının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1263 Esas, 2017/376 Karar ve 20.03.2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-a) Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-ç bendindeki, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunmasına dair dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2. fıkrası uyarınca usülden REDDİNE, 3-b) Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 54,40 TL harcın, davacının peşin olarak yatırmış olduğu 512,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 457,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, 3-c) Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 3-d) Davalı kendisini vekille temsil ettirmediğinden vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 3-e) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 333. maddesi gereğince, hükmün kesinleşmesinden ve tebliğ gideri karşılandıktan sonra yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatıran tarafa İADESİNE. 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davalının peşin olarak yatırmış olduğu (117,10 TL +352,85 TL ) = 469,95 TL harçtan mahsubu ile bakiye 237,85 TL fazla harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 5- Davalının yapmış olduğu 232,10 TL istinaf yargılama giderlerinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2.fıkrası gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında ,aynı yasanın 353/1-a/4. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.19/03/2020