Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2629 E. 2020/744 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2629 Esas
KARAR NO: 2020/744
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2017
NUMARASI: 2016/314 Esas, 2017/189 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin davalı … kulübüne konaklama, transfer ve tur organizasyonlarının sağlanması ile maç biletlerinin satışı hususunda hizmet verdiğini, ancak davalının fatura bedellerini süresinde ödememesi üzerine 34.608,33 TL vade farkı faturası düzenlediklerini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına ve icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili, müvekkili kulübün dernek olup tacir sıfatı bulunmadığından görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, vade farkına ilişkin faturanın davacıya iade edildiğini belirterek davanın reddini ve davacının icra tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk derece mahkemesi; vade farkına ilişkin faturanın usulüne uygun tutulan davacı defterlerine işlenmişse de, davalı tarafça iade edildiğinden davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmede vade farkı ödemesi yapılacağı kararlaştırılmadığı gibi aralarında bu yönde uygulama da olmadığı, sözleşmede fatura bedelinin ödeneceği günün kesin vade şeklinde belirlenmesinin vade farkı alacağı, faiz alacağı talep edeceği anlamı taşımadığı gerekçesi ile davanın reddine, davacı takipte kötüniyetli olmadığından davalının icra tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen fatura bedelinin ödeneceğinin belirlendiği tarihin kesin vade niteliğinde olduğunu, davalının faturaya 8 günlük yasal süresinde itiraz etmediği, takip başladıktan sonra faturanın iade edildiğini, bu nedenle fatura alacağının ödenmesi gerektiğini aksinin kabulü halinde de davalının takipten önce ihtarla temerrüde düşürüldüğünden, ihtarın tebliğinden itibaren işleyen faizden sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunu, bu nedenle icra tazminatına mahkum edilmesini gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve müvekkili lehine alacağın % 20’si oranında icra tazminatına hükmedilmesini talep ve istinaf etmiş, davacının istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hizmet bedelinin süresinden ödenmediği ileri sürülerek vade farkından doğan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı olan faturada alacağın vade farkı alacağı olduğu belirtilmiştir. Vade farkından dolayı alacak istenebilmesi için sözleşmede bu yönde hüküm olması veya taraflar arasında bu hususta teamül olması gerekir. Vade farkı alacağını ihtiva eden bir fatura düzenlenip davalı tarafa tebliğ edilmesi ve bu süresinde bu faturaya itiraz edilmemiş olması yukarıda belirtilen şartların gerçekleştirilmemesi halinde tek başına vade farkı istenebileceği sonucunu doğurmaz. Somut olayda, taraflar arasında yapılan sözleşmede vade farkından dolayı alacak istenebileceğine dair hüküm bulunmadığı gibi bu yönde bir uygulamada yapılmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerindedir. Diğer taraftan davalı vekili de lehlerine icra tazminatı hükmedilmesi gerekçesiyle karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. Ancak İİK’nın 67 maddesi uyarınca davalı borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için, davacının takibinde haksız ve kötüniyetli olması gerekir. Dosya kapsamından davalının takibinde kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından mahkemece davalının icra tazminatı talebinin reddine karar verilmesi de yerindedir. Açıklanan nedenlerle İlk derece mahkemesince verilen karar esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından tarafların istinaf başvurularının HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince tarafların istinaf başvurularının esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 52,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 62,90 TL olmak üzere toplam 115,00 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 52,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 62,90 TL olmak üzere toplam 115,00 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.12/03/2020