Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2609 E. 2019/2309 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2609 Esas
KARAR NO : 2019/2309
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/11/2016
NUMARASI : 2014/402 Esas – 2016/821 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili 15/09/2014 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı arasında danışmanlık sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye istinaden düzenlenen faturanın davalı tarafça ödenmediğini, müvekkili şirketin alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazlarının aksine, müvekkili şirketin sözleşmenin gereklerini yerine getirmek üzere davalı firmaya teşvik alabilecekleri harcamalar ile ilgili bilgi aktardığını, www…..com adresinden yine gerekli evraklar ve diğer bütün konularda bilgi edinebilmeleri için kendilerine şifre verildiğini, davalı firmanın ödemeden nasıl kurtulurum düşüncesi ile hareket ettiğini, icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında 26/08/2013 tarihli “İhracata Yönelik Devlet Destekleri” ile ilgili genel danışmanlık hizmetlerine ilişkin sözleşme akdedildiğini, sözleşmeye göre; müvekkili şirkete devlet destekleri ve bu konuda değişen mevzuat hakkında araştırmalar yapılarak gelişmeler yönünden müvekkilinin yazılı ve sözlü bilgilendirileceğini, yine sözleşmeye göre, davacı tarafından bir yıllık genel danışmanlık hizmet bedeli olarak müvekkili tarafından davacıya 4.000,00 USD + KDV’nin altmış günlük çekle ödeneceğini, ancak yapılan sözleşmede ödemenin nasıl yapılacağı, ücrete ne zaman hak kazanılacağına dair hüküm yer almadığını, bu sebeple TBK’nın 406.maddesi gereğince; aksine adet olmadığı taktirde aracılık ücretinin her ayın sonunda ödenmesi gerektiğini, bu durumda sözleşme bedelinin aylara bölünmek suretiyle veya verilen hizmet karşılığı olarak hizmetin akabinde talep edilmesi gerektiğini, ancak sözleşmenin yıllık bedeli olan 4.000,00 USD + KDV’nin sözleşmenin yapıldığı günün ertesi günü, yani 27/08/2013 tarihinde düzenlendiğini ve fatura ile müvekkilinden talep edildiğini, gönderilen faturanın ay sonu veya hizmet sonrası düzenlenen bir fatura olmadığından geçersiz olduğunu, geçersiz faturadan dolayı herhangi bir ödeme talep edilemeyeceğini, müvekkilinin talep sonucunda güven ve dürüstlük konusunda ciddi bir tedirginliğinin ortaya çıktığını, bu sebeple 20/09/2013 tarihli ihtarname ile 26/08/2013 tarihli sözleşmenin derhal feshedildiğini, ayrıca müvekkilinin hiç bir zaman hizmet almadığını, iddia edilen ve gönderildiği belirtilen şifrelerin kullanılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, ek raporda bilgisayar mühendisininde dahil edilerek rapor alındığını, dava dilekçesinde itiraz edilen hususların incelendiğini, gönderilen maillerden hizmet alındığına dair teyide ilişkin bir mailin gönderilmediğini, 26/09/2013 tarihinde bu hususun noterden gönderilen fesih ihbarnamesi ile bildirildiğini, sözleşmenin incelenmesinde; sözleşmenin süresinin geçerli olduğu tarihin detaylı olarak belirtilmediği, fesih cayma süresinin belirtilmediği, hizmetin ödeme şekli veya çekle ödeneceği hususu yönünden detaylara yer verilmediği, sözleşmenin hüküm eksikliği nazara alınarak danışmanlık sözleşmesinden dolayı davacının davalıdan alacaklı olmadığının raporda ayrıntılı olarak belirtildiği gerekçesiyle kanıklanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalı şirketin “KNOW HOW” bilgisine eriştikten sonra fatura bedelini ödememek amacıyla hareket ettiğini, müvekkili şirketin hizmetin niteliği gereğince ilk etapta bütün KNOW HOW, yani işin sırrını davalı şirkete bildirmeye başlayarak sözleşmenin gerektirdiği yükümlülüklerini yerine getirmeye başladığını, ancak davalı şirket tarafından düzenlenen fatura bedelinin ödenmediğini, faturanın tebliğ edilmiş olmasına rağmen ödememek için mazeretler üretilerek sözleşmenin feshine yönelik ihtarname gönderildiğini, fesih sebebi olarak fatura kesilmesinin gösterildiğini, bilirkişi raporlarının eksik inceleme ile oluşturulduğunu, itiraz ve iddialarını cevaplamaya elverişli olmayan raporlar olduğunu, her iki raporda da yasal ve haklı itirazlarının ve iddialarının karşılığının doğru biçimde cevaplandırılamadığını, bütün tespitlerinin yanlış yapıldığını, faturaya süresinde itiraz etmeyen, faturayı kabul edip defterlerine işleyen, cayma hakkını kullanmayan, sözleşme bedeline altmış günlük çek ile ödeyeceğini belirtmiş olmasına rağmen ödeme yapmayan ve temerrüte düşerek müvekkili şirketin bildirimsiz fesih hakkını kullanmasına sebep olan davalı şirket bakımından hukuki tetkikin mahkemeye ait olmasına rağmen hukuki meselenin yorumu yoluna gidilmeksizin haksız ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kararın yerinde olmadığını iddia ederek kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, danışmanlık hizmet bedeli faturasının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.Dosya kapsamından; taraflar arasında 26/08/2013 tarihli KOBİ TÜRKİYE üst başlıklı, ihracata yönelik devlet destekleri ile ilgili genel danışmanlık hizmetleri sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin konusunun ikinci maddede, davacı tarafından verilecek olan, sözleşmenin üçüncü maddesindeki, sözleşmenin kapsamı başlığı altında tanımlanan genel danışmanlık hizmetleri olduğu, sözleşmenin üçüncü maddesinde, sözleşme kapsamının düzenlendiği, 3.2.bendte, davacının davalı müşterinin devlet desteklerinden faydalanması için sözleşmenin imzalanmasına müteakip ihracata yönelik devlet destekleri yıllık kullanım planını e-mail ile müşteriye göndereceği, müşterinin ihracata yönelik devlet destekleri yıllık kullanım planını kendisinin doldurup e-mail ile davacıya göndereceğinin belirtildiği, 3.3.bentte, bu maddede tespit ve taahhüt edilmiş hizmetlerin verilebilmesi için davalı müşterinin davacı çalışanlarına devlet dairelerinde kendi adına başvuruda bulunmak ve sözleşmenin ifası için her türlü iş ve işlemi yapabilmek amacıyla şirket adına gerekli vekaletnameyi derhal hazırlatacağı ve teslim edeceği, vekaletnamenin makul sürede hazırlanıp teslim edilmemesinin müşteri bakımından temerrüt nedeni teşkil edeceğinin belirtildiği, sözleşmenin 4.maddesinde, sözleşme süresinin bir yıl olduğunun ifade edildiği, 4.2.bentte, taraflardan birinin bu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda diğer tarafın herhangi bir ihtara ve ihbara gerek kalmaksızın haklı nedenle sözleşmeyi feshetmiş sayılacağının belirtildiği, yıllık danışmanlık bedelinin fatura tarihindeki serbest piyasa döviz satış kuru üzerinden faturalandırılacağının, 5.maddede ise, hizmet bedelinin 4.000,00 USD + KDV olduğu, ödemenin altmış günlük çek ile yapılacağının belirtildiği, davacı tarafın sözleşme tarihinden bir gün sonraki tarihi taşıyan 27/08/2013 tarihli takip konusu danışmanlık hizmeti bedeli altında, 8.140,00 TL asıl alacak olmak üzere KDV toplamı ile 9.605,20 TL tutarlı faturayı düzenlediği, davalı şirket tarafından davacı şirkete Bakırköy … Noterliğinde düzenlenmiş olan 26/09/2013 tarihli ihtarnameyi gönderdiği, ihtarnamede; sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini ve takip konusu yapılan faturanın iade edildiğinin belirtildiği, TTK 20.maddesi gereğince; ticari işletmesi ile ilgili hizmet görmüş olan tacirin uygun bir ücret isteyebileceği, ancak sözleşmenin ertesi günü faturanın düzenlendiğini, sözleşmenin yıllık bedelinin talep edildiğini, hizmet sonrası düzenlenmiş bir fatura olmadığından geçersiz olduğunu beyan ettiği, davacı alacaklının davalı borçlu hakkında, 02/10/2013 tarihinde İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında dava konusu fatura alacağı olan 9.605,20 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçluya ödeme emrinin 29/11/2013 tarihinde tebliğ edildiği ( İstanbul Anadolu …. İcra Dairesinin 15/11/2017 tarihli cevabı yazısına göre), 05/12/2013 tarihinde yasal süre içerisinde davalının borca, faize ve ferilerine itiraz ettiği, davacı alacaklının ise 15/09/2014 tarihinde İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.Taraflar arasında gerçekleştirilen sözleşme, sözleşme tarihinden bir gün sonraki tarihi taşıyan takip konusu faturanın düzenlenmiş olması, faturanın davalı tarafa tebliğ tarihinden sonra davalının sözleşmeyi feshederek faturayı iade ettiği, davalının ise iade konusu fatura alacağının tahsili amacıyla dava konusu icra takibini başlattığı hususlarında her hangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının sözleşme kapsamında düzenlemiş olduğu faturadan dolayı danışmanlık hizmet alacağına hak kazanıp kazanmadığı ile, bilirkişi raporlarının yeterli olup olmadığına ilişkindir. 14/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda; taraf defterlerinin HMK 222.maddesi gereğince kendi lehlerine delil teşkil edebileceği, davacı tarafa ait defterlere göre, 27/08/2013 tarihli 9.605,20 TL tutarındaki danışmanlık hizmeti açıklamalı faturanın 31/08/2013 tarihi itibari ile davalı hesabına borç kaydedildiği, başkaca cari hesap hareketinin olmadığı, fatura karşılığının tahsil edilmediği, davalı defterlerinde ise danışmanlık hizmeti açıklamalı faturanın 27/08/2013 tarihi itibari ile alacak kaydedildiği, ancak bu faturanın 25/09/2013 tarihinde iade kaydı yapılarak davacı tarafın alacak bakiyesinin sıfırlandığı, sözleşmede altmış günlük çekle yapılacaktır ifadesinde faturanın ne zaman düzenleneceği ve ödemenin ne zaman altmış günlük çekle yapılacağının tam olarak belirtilmediğinden 26/08/2013 tarihli sözleşmeden sonra 27/08/2013 tarihinde faturanın düzenlemeyeceği, dava dilekçesi ve ekinde belgelerde e-mail eki ile gönderilen belgelerin hizmet verildiğine dair belge olmadığı, verilecek hizmetleri ve karşılığı alınacak ücretleri belirleyen evraklar olduğundan herhangi bir hizmetin verilmediği, davacının davalı taraftan danışmanlık sözleşmesinden dolayı alacaklı olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna itiraz etmiş, 08/12/2015 tarihli celse zaptına geçen beyanında ise; ek rapor aldırılmasını ve ek rapora bilgisayar mühendisininde dahil edilmesini, elektronik ortamdaki yazışmalarının değerlendirilmesini talep etmiştir.20/06/2016 tarihli bilgisayar yazılım uzmanınında dahil edildiği bilirkişi raporunda; 28/08/2013 tarihinde … tarafından genel bilgilendirme başlığı altında mail gönderildiği, proje sorumlusu Pınar ŞİMŞEK’in atandığı, kendisi ile irtibat kurmak için mail adresinin mailde belirtildiği, 18/09/2013 tarihinde muhasebe departmanı tarafından ödeme hakkında başlığı altında mail gönderildiği, mailde; net bir cevap alamadıkları hususununun belirtildiği, 19/09/2013 tarihine kadar ödeme yapılmaması halinde durumu hukuk departmanına bildireceklerinin söylendiği, 20/09/2013 tarihinde hukuk departmanı tarafından hukuki uyarı başlığı altında mail atıldığı, 26/09/2019 tarihinde davalı şirket tarafından fesih ihbarı ile durumun bildirildiği, standart bir danışmanlık hizmet sözleşmesinde bulunması gereken detaylar ve içeriklerin ek-1’de gösterildiği, bunun karşısında taraflar arasında yapılan sözleşmede bazı eksik noktaların dikkat çektiği, sözleşmenin süresinin geçerli olduğu tarihin detaylı olarak belirtilmediği, sözleşmede fesih cayma süresinin belirtilmediği, hizmetin çekle ödeneceği ücret ile ilgili detaylara yer verilmediği, bu durumda davalı tarafın aleyhine bir durum oluşturduğu ve aldığı hizmetten hiç bir şekilde cayma hakkının bulunmadığı, Know How kavramının sinai alandaki her türlü bilgi ve tecrübeyi kapsadığını söylemenin mümkün olduğunu, bu durumda danışmanlık veren firma bilgi gizliliği esasına dayanarak tecrübe ve bilgisini aktarmadan önce bunu sözleşmeler ile koruması, ödemeleri garanti altına almasının esas olduğu, davacının mailinde danışmanlık hizmetine başlamak adına bilgilendirme adı altında mail attığı, bazı bilgi ve isteklerde bulunduğu, bu anlamda göndermiş olduğu bilgilerin ve isteklerin nispi sır ve tecrübelerinin kullanılması şeklinde olması gerektiği, ihracat teşviklerinin halka açık bilgiler olduğu, ancak bunun alınması yolundaki faaliyetler ve becerilerin know how kapsamına gireceğini, davalı firmanın hareket geçmediğinden davacı firmanın bilgi ve becerilerinden yararlanmadığını, mail adresinde verilmiş olan kullanıcı adı ve şifresinin danışmanlık firmasına göndereceği formları kapsadığının anlaşıldığı, know how sözleşmesi ihlalinin söz konusu olmadığı, sonuç olarak sözleşme hükümlerinin eksikliği ve davalı tarafından cayma hakkının bulunmaması ile danışma firmasının nispi sır sayılabilecek bilgi ve tecrübelerinden yararlanmış olmadığından danışmanlık sözleşmesinden dolayı davacının alacaklı olmadığı kanaati belirtilmiştir.Mahkemece, bilirkişi rapor ve ek raporuna göre davanın reddine karar verilmiştir.Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın, birinci kısım, birinci bölüm, birinci ayrımının başlığı, sözleşmeden doğan borç ilişkileridir. 1. Maddede, sözleşmenin, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulacağı ifade edilmiştir. Serbest iradeleri ile sözleşme gerçekleştiren tarafların, sözleşmenin kendilerine yüklediği edimleri yerine getirmeleri gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 20.maddesinde; tacir olan veya olmayan bir kişiye ticari işletmesi ile ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin uygun bir ücret isteyebileceğine yer verilmiştir. Somut olaydaki sözleşme, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Ancak, sözleşmede her ne kadar bilirkişi raporlarında ifade edildiği üzere, hizmet bedeline hangi tarih itibari ile hak kazanılacağına ilişkin açık bir düzenleme konulmamış ise de yukarıda ifade edildiği üzere TTK hükmü uyarınca, ancak hizmet görmüş olan tacir bir ücret talep edebilecektir. Diğer taraftan, fatura düzenlenmesi tek başına o hizmetin karşı tarafa verildiğini ispata yeterli bir delil değildir. Karşı tarafın, hizmetin verilmediğine dair savunması üzerinde durulması gerekecektir. Bu anlamda dosyanın değerlendirilmesi uygun olacaktır. Davacı hizmet veren şirket tarafından sözleşme kapsamında belirlenen hizmet bedeline dair fatura sözleşme tarihinden bir gün sonraki tarihi taşır şekilde düzenlenmiştir. Davacı şirket tarafından her ne kadar fatura konusu hizmetin davalı müşteriye verildiği iddia edilmiş ve mail yazışmalarının incelenmesi talep edilmiş ise de, mahkemece bu konuda uzman bilirkişiden rapor alınmış, rapor sonucunda mailler ayrı ayrı incelenmiş ve davacının davalıdan alacaklı olmadığı ifade edilmiştir. Hayatın olağan akışı gereğincede bir yıllık hizmet sözleşmesi için belirlenen hizmet bedeli faturasına davacı danışmanın sözleşmenin imzalandığı tarihinden bir gün sonra hak etmiş olduğunun kabulü de mümkün olmayacaktır. Diğer taraftan; davalı şirket faturanın kendisine tebliğ tarihi ile birlikte sözleşmenin feshine dair ihtarnameyi davacı tarafa göndermiştir. Sonuç olarak, sözleşme kapsamındaki hizmeti verdiğini, usulüne uygun deliller ile ispatlayamayan davacının davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bilirkişi raporları ise; özellikle teknik bilirkişinin incelemesi sonucunda düzenlenen rapor dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle sözleşme ve ekleri ile işin niteliği ve ilgili mevzuat çerçevesinde, davalının, sözleşmedeki edimlerini yerine getirmeden davacının düzenlemiş olduğu faturaya itiraz etmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden davacının istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/402 Esas, 2016/821 Karar ve 17/11/2016 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 72,40 TL nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/12/2019