Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2608 E. 2020/569 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2608 Esas
KARAR NO: 2020/569
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2017
NUMARASI: 2016/963 Esas, 2017/778 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/02/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 20/07/2016 tarihli dava dilekçesinde; davalının müvekkili kooperatifin 22/05/2008 tarihinden beri ortağı olduğunu, 30/11/2011 tarihi ile 01/03/2015 tarihleri arasında birikmiş toplam 49.400,00 TL aidat borcu bulunduğunu, aidat borcunun tahsili amacıyla Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinde sehven davalının abisi …’in adı yazıldığını, fakat ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, borca itiraz ettiğini, davalının dava dışı …’tan 22/05/2008 tarihinde üyeliği tüm hak ve vecibeleri ile devraldığına dair imzalı evrakların mevcut olduğunu, davalının üyeliği devralmış olması nedeniyle kooperatife ait tüm borçlardan sorumlu bulunduğunu, 2011 yılına kadar aidat ödemelerini gerçekleştirdiğini, genel kurul toplantılarına katıldığını ve 11 nolu daireye ait irtifak tapusunun kendisine devredildiğinin sabit olduğunu, davalının üyelikten doğan borçlarını aksatırken üyeliği dolayısıyla iktisap ettiği dairenin üçüncü kişilere satışını gerekçelendirerek kooperatife ilişiği olmadığını iddia ettiğini, davalının üyeliği devrini gerçekleştirmediğini, sadece satışını yaptığı anılan daire nedeniyle üyeliğinin devam ettiğini, kooperatife sorumluluğunun sona ermediğini iddia ederek, icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; söz konusu takibin müvekkili yerine ağabeyinin bilgileri girilerek başlatıldığını, hukuken geçerli olmadığını, ayrıca müvekkilinin 11 nolu daireyi borçsuz olarak devraldığını, kooperatife ait borçlarını ödeyerek 19/04/2011 tarihinde … adlı şahsa devrettiğini, iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, kendi adına kayıtlı olan taşınmazları devrettiği tarih itibari ile kooperatifteki üyeliğinden ayrılmak istediğini de bir dilekçe ile kooperatife ilettiğini, ancak kooperatif yöneticilerinin tüm belgelerin yandığı iddiasında bulunduğunu, bir çok üye gibi müvekkilininde mağduriyetine neden olduklarını, 13/04/2011 tarihinde yapılan protokol uyarınca müvekkilinin dairelerin tamamlanmaması nedeniyle, daireleri devrettiği …’ye yaklaşık üç yıllık bir süre boyunca aylık 1.000,00 TL kira bedeli ödemek zorunda kaldığını, davanın haksız olduğunu savunarak, haksız davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, kooperatifin … parsel, … blok …. kat, … nolu daireye ilişkin üyeliğinin 22/05/2008 tarih ve 184 nolu yönetim kurulu kararı ile davalıya devredildiği, tapuda davalı adına tahsisinin yapıldığı, kooperatif üyesi olan davalı adına 24/12/2010 tarihinde kaydedildiği ve bu taşınmazın 14/04/2011 tarihinde dava dışı …’ye tapuda devrinin yapıldığı, ancak davalının kooperatif üyeliğinin sona erdiğine ve yeni malikin kooperatif üyeliğine kabulüne ilişkin yönetim kurulu kararının bulunmadığı, üyeliği devam eden davalının takip tarihi itibari ile kooperatife 46.000,00 TL aidat alacağı borcunun bulunduğu, davalının kooperatif üyeliğinin sona erdiğini ve yeni devralan kişinin kooperatif üyeliğine kabul edildiğine ilişkin dosyada herhangi bir delilin bulunmadığı belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, davalının Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının 46.000,00 TL asıl alacak ve asıl alacağın 07/07/2015 takip tarihinden tahsil gününe kadar yürütülecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte sınırlı olarak iptaline, fazla istemin reddine, hüküm altına alınan miktarın %20’si üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; mahkeme kararı özetlendikten sonra geçerli bir icra takibinin bulunmadığını, takipte borçlu ismi ve adresinin yanlış gösterildiğini, yapılan bu yanlışlığın itirazda açıkça belirtildiğini, İİK 58.maddesi gereğince borçlunun ve varsa kanuni temsilcinin adı, soyadı, alacaklı tarafından biliniyorsa T.C. Kimlik Numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yerinin belirtilmesi gerektiğini, her ne kadar geçerli bir icra takibinin bulunmadığı yönünde iddiaları sürmekte ise de mahkemece kararda açıklanan diğer hususları da açıkladıklarını, kooperatife borçlarının bulunmadığını, daireyi 19/04/2011 tarihinde dava dışı şahsa devrettiklerini, müvekkilinin bu döneme ait borçlarının bulunmasının kabulünün mümkün görülmediğini, bilirkişi rapor ve ek raporda düzeltilecek hususun olmadığının tespit edildiğini, dosyanın tarafı gibi bir tutum sergilenerek raporda beyanlarına yönelik yergilerde bulunulduğunu, müvekkilinin ortaklığa girişini gösteren 22/05/2008 tarihli evrakta, üyeliğin bütün hak ve vecibeleri ile birlikte borçsuz olarak kabul edildiğinin görüldüğünü, müvekkilinin haberi dahi olmayan borçtan sorumlu olamayacağını, davacı tarafça talep edilmeyen hususların raporda hesaplamalara dahil edildiğini, icra inkar tazminatının hatalı olduğunu, eksik incelemeye dayalı karar verildiğini iddia ederek ilk derece mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davalının iş yeri adresine gönderilen ödeme emrinde sehven abisi …’in adının yazıldığını, her ne kadar ödeme emrinde abisinin adına yer verilmiş ise de, ödeme emrindeki TC Kimlik Numarasının davalıya ait olduğunu, yine tebligatında davalı adına çıkarıldığını, davalının kendi adına borca itiraz ettiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2002/12179 Esas ve 2002/13113 Karar sayılı emsal kararında da belirtildiği gibi, takip talebinde borçlu olan kişi ile davalının aynı kişi olduğu yönünde herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, maddi hatanın takibin iptaline sebebiyet vermeyeceğinin belirtildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2004/2908 Esas, 2004/12292 Karar sayılı kararında, kooperatife yeni giren ortakların sorumluluğunun yasanın 35.maddesinde düzenlendiği, ortaklığı devralan kişinin tüm hak ve vecibeleri ile devralmış olduğu, borçlarını devreden ortağa ait olduğu yolunda anlaşma yapılması halinde hükmün iki kişi arasında geçerli olacağı, kooperatifi bağlamayacağının belirtildiğini, davalının beyanlarının bir anlam ifade etmediğini, satış işlemi nedeniyle aidat sorumluluğunun sona erdiği iddiasının anlaşılamadığını, davalının üyelik nedeniyle iktisap ettiği bağımsız bölümün satışını gerçekleştirmiş olmasına rağmen üyeliğin devrini sağlamadığını belirterek istinaf başvurusunun usul ve esastan reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE; Dava; kooperatif üyelik aidat bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında; davacının dava dışı üçüncü kişiden üyeliği devralarak 22/05/2008 tarihinde kooperatif üyesi olduğu, 11 nolu daireyi üyelik nedeniyle devraldığı, 19/04/2011 tarihinde ise, devralmış olduğu daireyi dava dışı üçüncü şahıs … adlı kişiye devrettiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; kooperatif üyeliğinden kaynaklanan bağımız taşınmazı üçüncü kişiye devreden üyenin, kooperatif üyeliği ile ilgili sorumluluklarının sona erip ermeyeceği ile mahkemece eksik inceleme yapılıp yapılmadığıdır. Kooperatif yönetim kurulunun 22/05/2008 tarihli 184 sayılı kararı ile; kooperatif ortağı olan …’un 22/05/2008 tarihli dilekçesi ile 2.kat daire 11’deki hissesini aynı dilekçede adı soyadı yazılı …’e devrettiğini, devir işleminin yapılmasını talep etmesi üzerine devir işleminin yapılmasına oy birliği ile karar verildiği, Bursa … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı kooperatif tarafından davalı isme … yazılmak suretiyle 49.400,00 TL cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla 07/07/2015 tarihli ilamsız icra takibi başlatıldığı, icra takibine yönelik ödeme emrinin, davalı …’e ödeme emrinde belirtilen TC numarası da yazılmak suretiyle tebliğ edildiği, davalı borçlunun tebliğ edilen ödeme emrine ilişkin olarak yasal sürede borca ve takibe itiraz ettiği, davacı alacaklının ise İİK 67.maddesi gereğince, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. 07/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı kooperatif defterleri üzerilerinde yapılan tespit neticesinde, …’un üye kayıt defterinin 129 sayfasında kayıtlı olduğu, 16/02/2006 tarihinde yönetim kurulu kararı ile üyeliğe kabul edildiği, …’in üye kayıt defterinin 207 sayfasında kayıtlı olduğu, 22/05/2008 tarihli yönetim kurulu kararı ile …’a ve …’a ait üyelikleri devralmak suretiyle üyeliğinin kabul edildiği, davalının kooperatif kayıtlarında bir parselde bulunan 11 nolu daireye ait borçlarının 30/06/2015 tarihi itibari ile bakiyenin 49.400,00 TL görüldüğü, davalının 22/05/2018 tarihinde üyeliğe kabul edildiği, davacı kooperatifin 2006 ile 2014 yıllarına ait genel kurul kararlarında orta ödentilerine ait toplantılarının gerçekleştirildiği, üye ödentilerinin tespit edildiği, dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda, davalının eksik ödediği aylardaki bakiye tutarı üzerinden aylık TBK 88 ve 120.madesindeki sınırlamada göz önüne alınarak gecikme faizi ve aidat hesap tablosunun düzenlendiği, bu durumda davalının toplam borcu olan 49.400,00 TL’den 3.400,00 TL faiz tahakkukun düşülmesi sonucunda 46.000,00 TL davalının borcu olacağı belirtilmiştir. 24/05/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; davalı taraf vekilinin ve davacı taraf vekilinin itirazları ayrı ayrı değerlendirilmiş, sonuç olarak esas raporda düzeltilecek bir hususun olmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi raporuna göre mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi raporu dosya kapsamına ve kooperatif kayıtlarına uygun, yeterli ve gerekçelidir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ortakların ödev ve sorumlulukları üst başlığını taşıyan, 35.maddesinde; kooperatife yeni giren ortakların sorumluluğu başlığı ile ortakların şahsen sorumlu veya ek ödemelerle yükümlü bir kooperatifte durumunu bilerek yeni giren kimsenin girişinden önce dolmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olduğuna aykırı mukavele hükümleri ile ortaklar arasındaki anlaşmaların üçüncü şahıslar hakkında hüküm ifade etmeyeceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 14.maddesinin son fıkrasında; ortaklığın devredilebileceği, yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin, ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği belirtilmiştir. Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/02/2003 tarihli 2002/9163 Esas, 2003/1171 Karar sayılı ilamında kısaca; Yapı Kooperatiflerinde, kooperatif tarafından yaptırılan ve müstakil tapu ile ortağı adına tescil edilen taşınmazın ortak tarafından üçüncü kişilere satışı halinde ortaklık payınında satın alana geçmeyeceği, payın ayrıca devredilmesi gerektiği, ortaklık payının devredilmedikçe kooperatif karşısında taşınmazı satan ortağın, ortaklık sıfatı ve sorumluluğunun devam edeceği ifade edilmiştir. Diğer yandan, İİK 58.maddesinde; takip talebi ve muhtevasına yer verilmiş, düzenlemenin ikince bendinde, borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı, alacaklı tarafından biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası veya Vergi Kimlik Numarası, şöhret ve yerleşim yerininde gösterileceği belirtilmiştir. Somut olayda; tarafların kabulünde olduğu üzere, davalının adı ve soyadı arasına “…” harfi eklenerek takip talebine davalı olarak gösterilmiş ise de, takip talebindeki TC numarası davalıya ait olup, ayrıca ödeme emri de davalıya tebliğ edilerek yasal süresi içerisinde davalı tarafça ödeme emrine itiraz edildiğinden, iş bu maddi hatada herhangi bir hak kaybının olmadığı da göz önünde bulundurularak, emsal Yargıtay ilamları doğrultusunda takibin geçersiz olduğu sonucunu doğurmayacağı kanaatine varılmıştır. Kooperatiflerin, kendi ortaklarının ekonomik yararlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet sureti ile koruyacakları 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 1.maddesinde belirlenmiştir. Yapı kooperatiflerinde ise, ana sözleşmelerine konulan madde ile kooperatifin amacının, ortaklarının konut ihtiyaçlarının karşılanması olacağı hususu belirtilmiştir. Bu amaçlarının gerçekleşmesi doğrultusunda kooperatif ana sözleşmesinin 21,23/6 ve 61.maddesi gereğince konutun ve işyerinin maliyet bedelini genel kurul kararları doğrultusunda ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Parasal yükümlülük, kooperatife karşı her türlü akçeli yükümlülüğü ifade etmektedir. Uygulamada, kooperatif ve ortak arasındaki anlaşmazlıkların çoğunun ödemelere ilişkin olduğu görülmektedir. Ortaklardan tahsil edilecek miktar, zaman ve ödeme koşullarının belirlenmesi genel kurulun devir ve temlik edemeyeceği yetkileri arasında sayılmıştır. (1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 42. maddesi, Anasözleşme 23/6 ). Genel kurul bütün ortakları temsil eden en yetkili organdır. Genel kurul kararlarının iptali 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53.maddesinde düzenlenmiştir. Genel kurul kararı iptal edilmedikçe taraflar yönünden bağlayıcı olacaktır. Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, davacının takibe konu ettiği alacak miktarı genel kurul tarafından belirlenmiş, genel kurul kararınının iptaline dair herhangi bir dava açılmamıştır, bu durumda bilirkişinin kooperatif defter ve kayıtları ve özellikle genel kurul kararını inceleyerek hazırlamış olduğu raporunun, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli olduğunun kabulü ve davalının kendi adına kayıtlı taşınmazı dava dışı üçüncü kişiye devretmiş olması ile birlikte kooperatif üyeliği de üçüncü kişiye geçmiş sayılamayacağından davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/963 Esas, 2017/778 Karar ve 06/07/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davalı tarafça peşin olarak karşılanan 872,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 640,00 TL harcın talep halinde ve hüküm kesinleştiğinde davalı tarafa İADESİNE, 3- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/02/2020