Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2588 E. 2018/41 K. 17.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/2588 Esas
KARAR NO : 2018/41
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/09/2016
NUMARASI : 2016/379 Esas, 2016/661 Karar
DAVANIN KONUSU : İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ : 17/01/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili şirketlerin bir grup şirketi bünyesinde olup hepsinin birbirine kefaletlerinin söz konusu olduğunu ve aralarındaki bağlantı mevcut bulunduğunu,bir grup şirketi bünyesinde … ile faaliyet gösterdiklerini, köklü bir grup olan … firması bünyesinde faaliyet gösteren müvekkil şirketlerin iflasın ertelenmesi için gerekli olan mali ve hukuki şartları haiz olmanın yanında, gelecek dönemlerdeki faaliyet ve taahhütlerini yerine getirebilecek altyapıya sahip oldukları için bu durumu hem kendileri hem alacaklılar ve hem de ülke ekonomisi lehine katma değer yaratabilecek güce sahip olacağını,Müvekkili şirketlerin, esas itibariyle kendileri dışında kaynaklanan sebeplerle (Ülkemizin Güneydoğu Bölgesinde meydana gelen terör olayları ve buna bağlı sokağa çıkma yasakları, bankaların akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren şirketlere finansman sağlamaması, Doların hareketliliği, petrol fiyatlarının 140 dolardan 25 dolar seviyesine düşmesi stok maliyetlerini olumsuz etkisi vb) meydana gelen finansal darboğazı atlatmak ve piyasaların yeni koşullarına uyum sağlamak amacıyla basiretli bir tacir gibi hareket etmenin de gereği olarak iyileştirme projesi çerçevesinde firmasının sürekliliğini temin etmek için faaliyetine iflasın ertelenmesi kurumu koruma şemsiyesi altında devam etme kararı aldıklarını, sadece geçici bir nitelik arz eden nakit darboğazın söz konusu olduğunu, müvekkili şirketlerin öz varlıklarının eksi olup şirketlerin borca batık vaziyette olduklarını, İflasın ertelenmesi başvurusu ile kanun koyucunun öngördüğü koruma tedbirlerinin alınmaması halinde, alacaklılar tarafından başlatılacak icra takipleri sonucu ticari şirketin faaliyetini yürüttüğü taşınmazların, üretim aracı niteliğindeki taşınırların, alacakların vd. varlıkların haczedileceğini ve fiili olarak şirketlerin faaliyetlerinin son bularak telafisi imkansız zararların doğacağını, bu nedenle İİK md. 179/a’da belirtilen müvekkil Şirketlerin malvarlığının korunması için gerekli muhafaza tedbirlerinin alınmasına karar verilmesini talep etmek zorunluluğu doğduğunu belirterek Müvekkil Şirketlerin borca batık olduklarının tespiti ile İİK md. 179 uyarınca iflasının her biri hakkında ayrı ayrı ve şimdilik bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Bir kısım müdahiller davanın reddini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davacı şirketlerden … Ltd. Şti. İle Ç…. Tic. Ltd. Şti.nin borca batık olmadıkları anlaşıldığından İflas erteleme davalarının ayrı ayrı reddine, diğer davacı şirketlerin iflas erteleme davalarının ayrı ayrı reddi ile .. .. Ürün. ..Tic. Ltd. Şti., .. A.Ş., .c. Ltd. Şti. nin iflaslarına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar .. Tic. Ltd. Şti., … San. ve Tic. Ltd. Şti. Ve..ve Tic. Ltd. Şti.
vekili istinaf taleplerinde; Yerel mahkemenin iflasına karar verdiği müvekkil şirketlerin borca bataklığını tespit etmiş ancak iyileştirme projelerinin inandırıcı ve uygulanabilir olmadığı kanaatine vardığını, müvekkil şirketlerin içinde bulundukları zor durumdan çıkabilmek için elinden gelen tüm gayreti gösterdiklerini, iyileştirme projelerine mümkün olduğunca sadık kaldıklarını, müvekkil şirketlerin son derece köklü bir grup olup bu duruma gelmesinde şirket yetkililerinden ziyade ülke ve dünya gündeminde meydana gelen çalkantıların sebep olduğunu, Güneydoğu Bölgesinde meydana gelen terör olayları ve bunun akabinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları, doların dünya gündemindeki hareketliliği ve petrol fiyatlarının büyük düşüş göstermesiyle stok maliyelerinin olumsuz etkilenmesi müvekkil şirketlerin kontrolünde olmayan gelişmeler olup özellikle petrol işleri yapan firmaları son derece zor durumda bıraktığını, davacı müvekkil şirketlerin birbiriyle organik bağlantılarının mevcut olup … ve Tic. Ltd. Şti. altında faaliyetlerini yürüttüğünü, söz konusu bağlantıların dava dilekçesinde açıklandığını, bu bağlantı nedeniyle mahkemece bir bütün olarak ele almalı ve bu yönde bir karar vermesi gerektiğini ancak yerel mahkemenin bütün şirketleri ayrı ayrı değerlendirdiğini ve bir kısmı hakkında iflas bir kısmı hakkında da davanın reddine karar verdiğini, yerel mahkemenin bu değerlendirmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.09.2016 tarihli 2016/379 E. ve 2016/661 K. sayılı ilamının bozulmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi müdahil … Bankası A.Ş. vekiline 02/03/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 09/03/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; davacı şirketler tarafından ileri sürülen yerel mahkeme kararının kaldırılması nedenleri hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz, soyut ifadelerden oluşmakta olup, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla istinaf talebinin reddî gerektiğini, bilirkişi raporunda da belirtilmiş olduğu üzere; davacı firmaların iflas erteleme talebi ile sayın mahkeme huzurunda açılan davanm başından bu yana sürekli zarar ediyor olması, şirket borçlarının da aynı şekilde davanm başından bu yana artış göstermesi, taahhüt edilen sermayenin neredeyse 2016 yılının sonuna gelinmesine rağmen tamamen ödenmemiş olması, firmaların sunmuş oldukları iyileştirme projesinde temenni genel ifadeler kullanılmış olması ve belirtilen tutarların dayanaklarının açıklanmamış olması IİK 179. Ve devamındaki maddeler mucibince iflas erteleme şartlarının gerçekleşmediğinin kanıtı olduğunu, açıklanan nedenlerle davacıların haksız ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacılar vekiline 09/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği, hükmün davacılar vekili tarafından 16/11/2016 tarihinde yani yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davacı şirketler vekili davacı şirketlerin borca batık olduğunu belirterek iflaslarının ertelenmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesi ise Davacı şirketleden .. Tic. Ltd. Şti. İle … Tic. Ltd. Şti.nin borca batık olmadıkları anlaşıldığından İflas erteleme davalarının ayrı ayrı reddine, diğer davacı şirketler … Tic. Ltd. Şti., ..Tic. A.Ş., MY.. Ltd. Şti. nin iflaslarına karar vermiş, hüküm iflaslarına karar verilen şirketler yönünden istinaf edilmiş, dairemizin 14/09/2017 tarih ve 2017/1379 E. 2017/1243 K.sayılı kararı ile 23. Hukuk Dairesinin 2014/10722 E. 2015/7293 K.sayılı kararında da işaret edildiği üzere iflas erteleme talep eden şirketlerin grup şirketleri olsalar da ayrı tüzel kişilikleri bulunması nedeniyle her biri için ayrı ayrı istinaf harcı yatırılması gerektiği, oysa dosyanın incelenmesinde … Tic. Ltd. Şti. İçin istinaf harcının yatırılmadığı, eksikliğin ikmali için dosyanın geri çevrilmesine karar verildiği, anılan davacı şirket için istinaf harcının 02/11/2017 tarih ve … sayılı sayman mutemet alındısı ile yatırılarak eksikliğin tamamlandığı anlaşılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde yapılan yargılama, alınan bilirkişi ve kayyım raporları ile birlikte değerlendirildiğinde;
… Ltd. Şti. yönünden; Davacı şirketin 31/01/2016 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden (-) 116.397,57.-TL borca batık olduğunu bildirilmiş ise de rayiç değerler göre hesaplanan öz kaynaklarının (+) 678.845,64 TL olduğu, dolayısıyla borca batık olmadığı, .. Tic. Ltd. Şti. yönünden; Davacı şirketin 31/01/2016 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden (-) 219.085,31 TL borca batık olduğu bildirilmiş ise de rayiç değerler göre hesaplanan öz kaynaklarının (+) 268.673,59 TL olduğu, dolayısıyla borca batık olmadığı, farkın rayiç değerler üzerinden hesaplama yapılmamasından kaynaklandığının bilirkişi raporu ile de belirlendiği, bu hesaplama yönteminin Yargıtay içtihatlarına uygun olduğu, bu şirketler yönünden davanın usulden reddedilerek iflasına karar verilmemesi yönündeki ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı,
…. Ltd Şti.yönünden;
Bilirkişi raporuna göre 31/01/2016 tarihi itibariyle davacı şirketin iyileştirme projesinde borca batıklık tutarının 359.416,99 TL olarak hesapladığı, bilirkişi heyetince borca batıklık tutarının 474.846,33 TL olarak belirlendiği, farkın rayiç değerlerin esas alınmamasından kaynaklandığı, hesaplama yönteminin Yargıtay içtihatlarına uygun olduğu, davacı şirket ortaklarının şirketten 1.157.057,13 TL tutarında alacağı bulunmasına rağmen bu alacaklardan vazgeçip sermayeye ekleyerek şirket pasiflerinin azaltılması yönünde bir niyetlerinin olmadığı, bu durumda şirketin iyileştirme projesinde belirtilen tedbirlerin temenniden öteye gidemediği, zira açıklamaların dayanakları bulunmadığından genel ve soyut kaldığı, 2016 yılı sonuna kadar 150.000,00 TL 2017 yılı sonuna kadar da 200.000,00 TL sermaye arttırımının öngörülmesine rağmen yerine getirilmediği, davacı şirketlerin birbiri ile olan ticari ilişkilerinin açıklanmadığı, dolayısıyla davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, iflasın ertelenmesi şartlarının yerine gelmediği sonucuna varılarak davacı . Ltd Şti’nin iflası yönündeki ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı,
.. San. Tic. A.Ş.yönünden;
Bilirkişi raporuna göre davacı şirketin 31/01/2016 tarihi itibariyle iyileştirme projesine göre borca batıklık tutarı (-) 690.164,00.-TL olarak hesaplanmış ise de yapılan incelemede borca batıklık tutarının (-) 585.159,00 TL olduğu, sunulan iyileştirme projesinde 31/12/2016 tarihine kadar 350.000,00 TL ve 31/12/2017 tarihine kadar da 350.000,00 TL olmak üzere toplam 700.000,00 TL sermaye artışı yapılacağının taahhüt edildiği ancak taahhütlere bağlı kalınmadığı, şirket ortaklarının davacı şirketten toplam 1.053.904,20 TL alacak bakiyesinin bulunmasına rağmen ortakların bu miktardaki alacaklarından vazgeçerek şirketin aktifinde olumlu bir etki yaratmadıkları, sunulan iyileştirme projesinde grup şirket olarak bildirilen davacı şirketlerin birbiri ile olan ticari ilişkilerinin açıklanmadığı, şirketin 2016 yılında 51.135,00 TL, 2017 yılında 58.705,45 TL, 2018 yılında 70.030,00 TL vergi öncesi kar hedeflediği ancak hedeflenen bu tutarların bilirkişi raporunda da işaret edildiği üzere böyle bir ticari işletme için çok düşük kaldığı, satışların nasıl sağlanacağı, malların kime satılacağı, nerede satılacağı, ne kadar akaryakıt satılacağı, maliyetlerinin ne olacağı, aylık işletme giderlerinin ne olacağı konularında açıklama sunulmadığı, proforma gelir tablosu, öngörülen sermaye artışı ile 3 yılda matematiksel olarak şirketin borca batıklıktan çıkacağını gösterecek şekilde düzenlenmediği, dolayısıyla davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, iflasın ertelenmesi şartlarının yerine gelmediği sonucuna varılarak davacı.Tic. A.Ş’nin iflası yönündeki ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı,
.Ltd. Şti.yönünden;
Davacı şirketin iyileştirme projesinde borca batıklık tutarını (-) 834.319,00 TL olarak hesaplamış ise de bilirkişi raporuna göre davacı şirketin 31/01/2016 tarihi itibariyle (-) 43.527,33 TL borca batık durumda bulunduğunun tespit edildiği, farkın rayiç değerler üzerinden hesaplanmamasından kaynaklandığı, finansal kiralamaya konu varlıkların mülkiyetinin kiralayan şirkete ait olduğu yönündeki tespit ile iyileştirme projesinde yer almayan lisans bedellerinin rayiç değeri üzerinden hesaba dahil edilerek yapılan hesaplamanın doğru ve Yargıtay içtihatlarına uygun olduğu, iyileştirme projesindeki tedbirlerin dayanaklarının açıklanmaması nedeniyle soyut kaldığı, temenniden öteye gidemediği gibi 2016 yılı sonuna kadar 400.000,00 TL 2017 yılı sonuna kadar da 450.000,00 TL olmak üzere toplam 850.000,00 TL sermaye arttırımının öngörüldüğü ancak taahhütlerin yerine getirilmediği, iyileştirme projesinde grup şirket olarak bildirilen davacı şirketlerin birbiri ile olan ticari ilişkilerinin açıklanmadığı, şirketin 2016 yılında 8.550,00 TL , 2017 yılında 25.400,00 TL, 2018 yılında 23.125,00 TL vergi öncesi kar hedeflediği ancak hedeflenen bu tutarların bir ticari işletme için çok düşük olduğu, satışların nasıl sağlanacağı, malların kime satılacağı, nerede satılacağı, ne kadar akaryakıt satılacağı, maliyetlerinin ne olacağı, aylık işletme giderlerinin ne olacağı konularında açıklama sunulmadığı, proforma gelir tablosu, öngörülen sermaye artışı ile 3 yılda matematiksel olarak şirketin borca batıklıktan çıkacağını gösterecek şekilde düzenlenmediği, dolayısıyla davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, iflasın ertelenmesi şartlarının yerine gelmediği, şirket ortaklarının davacı şirketten toplam 5.888.639,90 TL alacak bakiyesinin bulunduğu, ortakların bu miktardaki alacaklarından vazgeçip bu tutarı sermayelerine eklememeleri borca batıklıktan çıkmak istemedikleri anlamında değerlendirilmenin isabetli olduğu, davacı şirketin iflası yönündeki ilk derece mahkemesinin takdirinde ve kararında bir isabetsizlik olmadığı, istinaf taleplerinin reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, fazla alınan harcın talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile İİK’nun 179/c. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/01/2018