Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2518 E. 2020/150 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2518 Esas
KARAR NO: 2020/150
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/4757 D.İş
KARAR NO: 2017/4760
KARAR TARİHİ: 06/10/2017
DAVA: HAKEM KARARININ TEBLİĞE ÇIKARILMASI / SAKLANMASI
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı/başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle, davalı … şirketi nezdinde iş yeri sigorta poliçesi ve yangın sigorta genel şartları kapsamında teminat altına alınan müvekkiline ait iş yerinde 03/07/2016 tarihinde meydana gelen yangında büyük oranda hasar görüldüğünü, davalı … şirketince yaptırılan ekspertiz inceleme sonucunda müvekkil şirkete 253.077,79 TL ödeme yapıldığını, müvekkil şirket yetkilisi tarafından müzayaka altında alınan ibranamenin fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak koşulu ile şerh düşüldüğünü, ekspertiz raporunda yapılan incelemenin eksik ve hatalı olduğunu, meydana gelen hasarda toplam tazminat tutarı 393.386,28 TL olduğunu, bakiye kalan 140.303,49 TL sigorta tazminatı alacağı 24/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı/karşı taraf sigorta şirketi vekili cevabında, davacı yanın, taleplerini tümünün yasal hiçbir dayanağının bulunmadığını, hasar ihbarı sonrasında hasar dosyası açılarak eksper görevlendirildiğini, ekspertiz raporu kapsamında saptanan 253.077,79 TL hasar tutarının 24/10/2016 tarihinde başvuru sahibine ödendiğini, hasarın karşılanmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda demirbaş hasarı yönünden eksik sigorta hükümleri uygulandığı, kar kaybı ve binada oluşan zarar bedeline yönelik (bina malikine karşı sorumluluk) poliçede teminat verilmediğini, bu sebeple tanzim olunan bilirkişi raporu doğrultusunda başvuru sahibinin ilgili poliçe kapsamında nihai ve gerçek zararı 237.518,84 TL olarak hesaplandığı, davalı … şirketince 253.077,79 TL ödeme yapıldığı, davacının karşılanmayan zararı bulunmadığı, davalı sigortacının, poliçeyle teminat altına alınmayan zararlardan sorumlu olmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Karara, davacı/başvuran vekilince itiraz edilmesi üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesinde, yangın mahalli mesuliyet ve kar kaybı hasarların teminat dışında olduğunu ve bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere kar kaybı için prim alınmadığını, bu sebeple davacı başvuru sahibinin, yangın rizikosu nedeniyle karşılanmayan zararı bulunmadığı tespitini yerinde bularak itirazın reddine karar verilmiştir. Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen karar davacı/başvuran vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı/başvuran vekilinin istinaf nedenleri; poliçede yazılı olan kar kaybı ve yangın mali mesuliyet teminatların, teminat dışı bırakıldığı ve sigortalı kıymetlere eksik bedel uygulandığı iddiasının ve değerlendirilmesinin yerinde olmadığını, bilirkişi raporundaki hesaplamanın hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, iş yeri sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. 5648 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi kapsamında tahkimde görülen dava sonunda hakem heyetince başvurunun reddine karar verilmiştir Sigortacılık Yasası’nın 30/16. maddesi “Hakemler, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermeye mecburdur. Aksi halde, uyuşmazlık yetkili mahkemece halledilir. Ancak, bu süre tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabilir.” hükmünü düzenlemektedir. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/10. maddesinde de aynı husus düzenlenmiştir. Dosya kapsamından, davacının 27/12/2016 tarihli başvurusu üzerine sigorta tahkim komisyonunca 17/01/2017 tarihinde hakem heyetine görev tevdi edildiği, uyuşmazlık hakem heyetinin ise dört aylık süre geçtikten sonra 27/05/2017 tarihinde karar verdiği, tahkim süresinin uzatılması yönünde tarafların herhangi bir talebinin bulunmadığı görülmektedir. Sigortacılık Yasası’nın 30/16 maddesinde dört aylık sürenin hakemlerin görevlendirildikleri tarihten başlayacağı düzenlenmiştir. Yargıtay 11 HD’nin 2018/1551 Esas, 2019/5025 Karar sayılı kararında da dört aylık sürenin hakemlerin görevlendirildikleri tarihten itibaren başlayacağına değinilmiştir. Somut olayda hakemler 17/01/2017 tarihinde görevlendirildiklerine göre, dört aylık süre 17/05/2017 tarihinde dolmuş bulunmaktadır. O halde hakem heyetinin dört aylık süre dolduktan sonra 27/05/2017 tarihinde vermiş olduğu karar yok hükmündedir. Yargıtay kararlarında ve öğretide de tahkimde yargılama süresinin kamu düzenine ilişkin olduğu ifade edilmektedir. ( Özbay İbrahim, Hakem Kararlarının Temyizi, Yetkin Yayınları, Ankara, 2004, S. 142) Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2008/188 Esas, 2008/1871 Karar sayılı ilamında ” .. Bu durumda mahkemelerce tahkim müddetinin bitiminden sonra karar verildiği, bu husus kamu düzenine ilişkin olup görevi gereği Yargıtayca resen dikkate alınması gerektiğinden hakem kararının HUMK’nın 353. Maddesinin 1. Bendi uyarınca bozulması gerekmiştir. ” aynı şekilde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/5551 Esas, 2019/5025 Karar sayılı ilamında ” 5648 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/16. maddesinde hakemlerin görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç 4 ay içinde karar vermeye mecbur oldukları, bu sürenin ancak tarafların açık ve yazılı muvafakatları ile uzatılabileceği, aksi halde uyuşmazlığın yetkili mahkemece halledileceğine amirdir. Davacının 20,7,2017 tarihli başvurusu üzerine sigorta tahkim komisyonunca 15.8.2017 tarihinde hakem heyetine görev tevdi edilmiş, taraflarca daha önceden başkaca bir süre belirlenmemiş, ve gerek mahkemece gerekse taraflarca tahkim süresinin uzatılması yönünde karar alınmamış olduğundan, hakem heyetinin 4 ay içinde kararını vermiş olması gerekmektedir. 4 aylık süre hakemlerin görevlendirildikleri 15.8.2017 tarihinden itibaren dikkate alınacağına göre 15.12.2017 tarihinde dolmuş bulunmaktadır. Hakem heyeti kararı ise 3.1.2018 tarihinde verildiğinden verilen bu karar yok hükmündedir. O halde hakem kararının öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde ifade edilen kararlarında görüldüğü üzere tahkimde yargılama süresi taraflarca ileri sürülmese bile Yargıtay tarafından resen gözetildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle taraflarca itiraz edilmemiş olsa dahi itiraza konu kararın tahkim süresi bittikten sonra karar verildiği gerekçesiyle batıl olan Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Sonuç olarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Sigortacılık Yasası’nın 30/16 ve HMK’nın 353/1.a.3 bendi gereğince itiraz hakem heyetince verilen kararın kaldırılmasına, hakem heyeti ve itiraz hakem heyeti HMKnın 353/1.a bendinde belirtilen şekilde mahkeme olmadığından dosyanın yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonuna gönderilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile Sigortacılık Yasası’nın 30/16 ve HMK’nın 353/1.a.3 bendi gereğince İtiraz Hakem Heyetince verilen kararın KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonuna gönderilmesine 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 115,00 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davacı tarafından yatırılan 232,10 TL istinaf harcı ile 36,50 TL posta giderinden oluşan toplam 268,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/01/2020