Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2515 E. 2020/193 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2515 Esas
KARAR NO: 2020/193
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/07/2017
NUMARASI: 2016/931 Esas, 2017/733 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin güvenlik hizmeti sunan bir şirket olup, taraflar arasındaki sözleşme gereği davalı şirkete de güvenlik elemanı sağlayarak güvenlik hizmeti verdiğini, sunulan hizmet karşılığı düzenlenen 8 adet fatura gereği toplam 127.706,06 TL alacakları bulunduğunu, davalının alacağın 38.260,00 TL’sini banka kanalı ile 52.378,00 TL’sini ise İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile ödediğini, bakiye 37.068,06 TL alacaklarının ödenmediğini, bu alacağın tahsili için Büyükçekmece … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduklarını, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek 37.068,06 TL miktar yönünden takibe itirazın iptaline ve alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili süresinde davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında; taraflar arasında 06/04/2015 tarihinde yürürlüğe giren hizmet sözleşmesi bulunduğunu, ancak 04/11/2015 tarihinde yaşanan hırsızlık nedeniyle 50.000,00 TL değerindeki mallarının çalınması nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, davacının kestiği 6 adet faturanın ödendiğini, son 2 adet faturanın ise kendilerine tebliğ edilmediğini, bu iki fatura konusu hizmetin sunulmadığını, yapılan takibin kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini ve kötüniyetli davacının icra tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece, taraflar arasında 31/10/2015 tarih ve 22.245,34 TL bedelli fatura ile 24/11/2015 tarih ve 13.532,27 TL bedelli fatura bedeli hususunda uyuşmazlık olduğu, anılan faturaların davacı defterlerine usulüne uygun işlendiği, davalıya Ekim ayına ilişkin hizmet sunulduğunun iki tarafında kabulünde olduğu, ancak Kasım ayına ait hizmet sunulduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 24.255,79 TL yönünden takibe itirazın iptaline ve alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Ekim ayı fatura bedeli 22.245,34 TL olmasına rağmen nasıl hesaplandığı belli olmayan 24.255,79 TL yönünden hüküm kurulduğunu, verilen gün sayısına göre hesap yapılmışsa yöntemin açıklanması gerektiğini, ancak bu hususlarda gerekçeli kararda herhangi bir açıklama olmadığından kararın gerekçeli olduğundan sözedilemeyeceğini, ayrıca davacının 37.068,06 TL alacak için eldeki davayı açmasına rağmen neden 91.558,06 TL üzerinden takip başlattığının belli olmadığını, mahkemece hükmedilen miktarın da nasıl hesaplandığının belli olmadığını, buna göre alacak belirlenebilir olmadığından icra tazminatına hükmedilmesinin de yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf talebine cevap vermemiştir.
GEREKÇE HMK’nın 355 maddesi uyarınca istinaf nedenleri sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı şirketin Kasım ayı öncesine ait hizmeti sunduğunun tarafların kabulünde olduğu, ancak Kasım ayına ilişkin hizmet sunduğunu ispat edemediği gerekçesiyle 24.255,79 TL alacak yönünden takibe yönelik itirazın iptaline karar verilmiştir. Dosya kapsamından; taraflar arasında, 06/04/2015 tarihli güvenlik hizmeti verilmesine dair sözleşme düzenlendiği, 04/11/2015 tarihinde davalı işyerinde hırsızlık meydana geldiği, davacı güvenlik şirketinin hizmet karşılığı toplam 127.706,06 TL bedelli 8 adet fatura düzenlediği ve 89.446,06 TL asıl alacak, 2.112,00 TL işlemiş faizin tahsili için icra müdürlüğünün … Esasına kayıtlı takibi başlattığı, davalı şirketin süresinde takibe itirazı üzerine, bakiye 37.068,06 TL fatura bedeli yönünden takibe itirazın iptali için, 1 yıllık hak düşürücü süre içinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında yaşanan hırsızlık olayı nedeniyle sözleşmenin feshedildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, hırsızlık olayından sonra da davacının hizmet ifa edip etmediği ve sözleşmenin ne zaman feshedildiği ihtilaflıdır. Dava konusu uyuşmazlık 31/10/2015 tarih ve 22.245,34 TL bedelli fatura ile 24/11/2015 tarih ve 13.532,27 TL bedelli fatura konusu hizmetlerin sunulup sunulmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı taraf, 31/10/2015 tarih ve 22.245,34 TL bedelli fatura ile 24/11/2015 tarih ve 13.532,27 TL bedelli faturaya konu hizmet almadığını savunmuştur. Anılan faturalar davacının defterlerine işlenmişse de, usulüne uygun tutulan davalı defterlerine işlenmediği gibi, faturaların davalıya tebliği edildiği de kanıtlanmış değildir. Ancak davalı taraf, hırsızlık olayının meydana geldiği 04/11/2015 tarihine kadar hizmet sunulduğunu kabul ettiğine göre, Ekim ayı faturasına ilişkin hizmetin sunulduğu ve 31/10/2015 tarih ve 22.245,34 TL bedelli bu fatura yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte davalı taraf hırsızlık olayının gerçekleştiği 04/11/2015 tarihine kadar hizmet sunulduğunu kabul etmesine rağmen, mahkemece Kasım ayına ait hizmetin sunulduğunun ispatlanamadığı kabul edilmiştir. Ancak davacı tarafın Kasım ayında görülen hizmet bedeli ile ilgili istinaf talebi bulunmadığından bu yönde inceleme yapılmamıştır.Şu halde dosya kapsamından davacının Ekim ayına ilişkin hizmeti sunduğu anlaşılmakla, Ekim ayına ait fatura bedeli olan 22.245,34 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece hangi yöntemle belirlendiği anlaşılamayacak şekilde 24.255,79 TL’ye hükmedilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan hernekadar davalı taraf, alacağın belli olmadığını belirterek icra tazminatı yönünden de istinaf yoluna başvurmuşsa da, fatura konusu alacak likit olup, mahkemece icra tazminatına karar verilmesi yerindedir. Kabule göre de, davacı şirket 89.446,06 TL asıl alacak, 2.112,00 TL işlemiş faizin tahsili için takip başlatmışsa da, eldeki davanın bakiye 37.068,06 TL fatura bedeli için açıldığı anlaşılmaktadır. Dava 37.068,06 TL asıl alacak yönünden açılmış olup, mahkemece hükmedilen alacağın asıl alacak olup olmadığı açıklanmadan infazda tereddüt oluşturulacak şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle Ekim ayına ilişkin fatura bedeli yönünden davalının takibe yönelik itirazının iptaline ve bu miktar yönünden icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, ancak kanunun olaya uygulanmasında hata edilip yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşıldığından, açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/931 Esas, 2017/733 Karar, 12/07/2017 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3a-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; davanın Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 22.245,34 TL asıl alacak yönünden iptaline, bu miktar yönünden takibin devamına, takip tarihinden itibaren bu miktara değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, b-22.245,34 TL asıl alacağın %20’si olan 4.449,06-TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE, d-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE, e-Alınması gereken 1.519,58-TL harçtan peşin alınan 175,24-TL nin mahsubu ile bakiye 1.344,33-TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, f-Davacı tarafça karşılanan 29,20 TL başvuru harcı ile 175,24 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, g-Davacı tarafında karşılanan 678,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 407,18 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, h-Davalı tarafça karşılanan 29,10 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 11,64 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, ı-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına takdir edilen 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, j-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 499,93 TL harçtan mahsubu ile bakiye 267,83 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 5-Davalı tarafından peşin yatırılan 232,10 TL istinaf harçları ile birlikte 27,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 7-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b.2 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.23/01/2020