Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2443 E. 2019/2216 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2443 Esas
KARAR NO : 2019/2216
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/03/2017
NUMARASI : 2016/296 Esas, 2017/379 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili 09.03.2016 tarihli dava dilekçesinde, davalı ile müvekkili arasında Özel İstihdam Danışmanlığı Sözleşmesi yapıldığını, sözleşme çerçevesinde davalı tarafın, müvekkili şirketin istediği nitelikte elemanlar istihdam ettirmeyi taahhüt ettiğini, ancak sözleşme tarihinden, Denizli …. Noterliği ‘nin 14.10.2015 tarihli ihtarname tarihine kadar, davalı tarafın önerdiği personel adaylarının müvekkilinin istediği niteliklerde olmadığı gibi, bazı personel adaylarının da önceki çalıştıkları işyerlerinden olumsuz referanslara sahip, hatta yaptıkları iş ile ilgili adli sicil kaydı olan kişiler çıktığını, sözleşmenin 7. maddesine göre, istihdamı gerçekleştirilen her bir personelin brüt ücreti üzerinden ücret ödenmesinin kararlaştırıldığını, sözleşme imzalanmadan önce sözlü telkin ve taahhütlere istinaden güvene dayalı olarak davalıya 09.06.2015 tarihinde 6.623,33 TL ödeme yapıldığını, ihtar tarihine kadar herhangi bir personelde istihdam ettirmediğini, ücret ödenmesi için 7.maddede ki koşulların oluşmadığını, ihtarname ile ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, iade edilmeyince, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün ….Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının takibe karşı haksız ve kötü niyetli itiraz ettiğini belirterek İtirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere İcra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı tarafa borçlarının olmadığını, ilişkinin sözleşme ile belirlendiğini, yazılı kanıtın zorunlu olduğunu, sözleşme konusunun, firma kadrolarında istihdam edeceği elemanların niteliklerinin uygunluğunun tespiti yönünden danışmanlık hizmeti olarak tanımlandığını, sözleşme gereğince müvekkili firmanın yükümlülükleri doğrultusunda, talep edilen pozisyona uygun olduğu düşünülen yaklaşık 61 aday ile görüşüldüğünü, davacı firmada çalışabilecek 8 kişi tespit edilip yönlendirildiğini, sözleşmenin 4. maddesinde, değerlendirmeler sonucunda uygun görülen adayların işe başlamaları öncesinde referans kontrollerin yapılacağının yer aldığını, ücret talebinin personel istihdam şartına bağlamadığını, sunulan danışmanlık hizmeti kapsamında tahsil edildiğini, davacının, iyiniyet, sözlü telkinlerle değil fatura karşılığı borcunu ödediğini, dava konusu edilen 05.06.2010 tarihli 6.623,33 TL bedelli faturaya karşılık ödendiğini, hizmet bedeli olarak sunulan faturaya itiraz edilmediği gibi 3 gün içinde ödeme yapıldığını, takibin haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, TTK 21/3. maddesindeki bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamış ise bu içeriği kabul etmiş sayılacağını, davacının , 05.06.2015 tarihinde tebliğ alarak bedelini ödemiş olduğu faturayı kanunda belirtilen süreden çok sonra 14.10.2015 tarihinde itiraz niteliğinde bedel iadesi talebinde bulunmasının belirtilen kanuna açıkça aykırı olduğunu, davacının faturaya itiraz etmediği gerekçesiyle davanın reddi ile şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, sözleşmenin yorumlanmasında mali müşavir bilirkişinin ehil olmadığını, raporda hukuksal yorum yapılmasının ve buna göre karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporda, davacının faturayı iade etmeyip, fatura bedelini kurumlar vergisi matrahından düştüğü, KDV bedelini mahsup ettiği, aslında faturanın iadesi gerekirken bunun yapılmadığının belirtildiğini, faturanın bir ön alım faturası olduğunun son derece açık olduğunu, 8 gün içinde itiraz edilmez ise fatura ve faturaya dayalı alacağın kesinleştiği hükmümün olayda uygun bir tanım ve yorumlama olmadığını, sözleşme gereğince istihdam gerçekleşmediğini, ödeme şartını personel istihdamına bağladığını, davalı yanın aracılığı ile işe alınmış bir personelin bulunmadığını, sözleşme bakımından kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını ve düzeltilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, hizmet sözleşmesi kapsamında ödenen bedelinin istirdatı amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.Dosyanın incelenmesinden, taraflar arasında, “ Özel İstihdam Danışmanlığı Sözleşmesi “ düzenlendiği, sözleşmenin “1”. maddesinde, davalının, davacı kadrosunda istihdam edeceği elemanların niteliklerinin uygunluğunun tespiti yönünde danışmanlık hizmetlerini yürüteceği, “7”. maddede, davacının, davalı şirkete istihdamı gerçekleşen her personel için müdür ve altı ünvanlar için yıllık brüt ücretinin %12 +KDV, direktör ve üstü ünvanlar için ise personelin yıllık toplam brüt ücretinin %15+ KDV’yi ödemeyi taahhüt ettiğinin belirtildiği, devamında, söz konusu hizmet tutarının fatura tarihini takip eden 5 gün içinde hesaba havale etmek suretiyle ödeneceği, pozisyonların seçim sürecinde iptal edilmesi durumunda istihdam bedelinin %50’sinin davacıya fatura edileceğine yer verildiği, “9”. maddede, davalı tarafından, davacı talebi doğrultusunda İş görüşmesi yapması sağlanan elemanın görüşme tarihinden itibaren bir yıl içinde her ne suretle olursa olsun iş başı yapması halinde 7. maddenin geçerli olacağının belirtildiği, davalı şirket tarafından davacı şirket adına, hizmet ön ödeme bedeli olarak 05.06.2015 tarihli KDV dahil toplam 6.623,33 TL bedelli fatura düzenlendiği, fatura bedelinin davacı şirket tarafından, 09.06.2015 tarihli banka yolu ile havale yapılarak ödendiği, davacı tarafça, 14.10.2015 tarihli Denizli …. Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesinin düzenlendiği, ihtarnamede kısaca, 7. maddede ki koşulların oluşmadığının belirtilerek ödenen bedelin iadesinin talep edildiği, 09.11.2015 tarihinde ise faizi ile birlikte toplam 6.667,43 TL alacağın tahsili amacı ile davalı hakkında, Denizli …. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının yetki itirazı üzerine, davacı vekili tarafından, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında 09.02,2016 tarihli yeni bir takip başlatıldığı, davalı borçlunun yasal sürede borca ve ferilerine itiraz ettiği, davacının İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde İtirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.Taraflar arasında, sözleşmenin varlığı, fatura, fatura ödemesi konusunda bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, itiraz edilmeksizin ödenen, iade konusu yapılmayan fatura bedelinin, ödeme tarihinden 4 ay sonra iadesinin talep edilmesinin uygun olup olmadığıdır.04.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda, davalı vekili tarafından, davacıya mesai harcandığı, hizmet sunulduğu, emek verildiği hususlarını kapsar şekilde e- mail yazışmalarını fiziki ortamda sunulduğu, söz konusu mail yazışmalarından, 02.06.2015 tarihinden başlayıp 09.07.2015 tarihinde sona eren 19 adet yazışmanın olduğu belirtilerek, mail yazışmaları sırası İle ayrı ayrı yazılarak raporda yer verilmiş, davalı şirketin yaklaşık 1 ay 10 günlük süreçte davacı şirketle mail ortamı üzerinden çeşitli yazışmalar yaptığı, davacı tarafa bu süreçte 8 aday CV ve notu gönderdiği, davacı şirketin bu adaylarla görüşme yapmasını sağladığı, hatta davacının 2 aday İle 2 görüşme yaptığı, davacı şirketin bu görüşmelerle ilgili olumlu veya olumsuz cevap vermediği, davalı fatura ve ödemesinin davalı defterlerinde yer aldığı, davacının 4 ay sonra fatura bedelinin iadesini talep ettiği, davalı tarafın gelinen aşamaya kadar davacı firmaya olumlu yaklaştığı, davacının istediği personeli bulması için azami gayreti gösterdiği, görüşmeleri organize ettiği, davacı ile aday arasında iletişimi sağladığı, hizmet bedeline hak kazandığı, İtirazın haklı olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.Mahkeme, rapor ve dosya kapsamına göre karar vermiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 21/1. fıkrasında, ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya kendisine bir menfaat sağlamış olan tacirden diğer tarafın, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. 2. fıkrasında ise, bir faturayı alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş düsayılacağına yer verilmiştir. Yine aynı yasanın 18/2. fıkrada, her tacirin ticaretle ilgili bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, 3. fıkrada ise, tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarların noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağı belirtilmiştir. TMK ‘nun 6.maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbirinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğuna, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190.maddede ise, ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğuna yer verilmiştir. 6098 sayılı TBK ‘nın 19/1. fıkrasında ise bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerine bakılacağına yer verilmiştir.Somut olayda, taraflar arasında, teklif ile gerçekleşen yazılı bir sözleşmenin varlığının kabulü kaçınılmaz olduğu gibi davacı sözleşme kapsamında düzenlenen faturaya itiraz etmeyerek bedelini de ödemiştir. Yukarıda belirtilen TTK hükmü gereğince, davacı şirketin faturayı kabul etmediği biran için düşünülse dahi ,özellikle taraf maillerinden davalı yüklenicinin sözleşme konusu edimlerini yerine getirdiği ve fatura bedelini hak ettiği aksi iddiaların davacı tarafça ispatlanamadığı, ayrıca sözleşmenin yorumunda, tarafların gerçek ve ortak iradeleri esas alınacağından ve basiretli hiçbir tacirin, bu kadar emek ve mesai karşılığında ücrete hak kazanmaksızın hizmet vermeyi kabul edebileceği düşünülemeyeceğinden mahkeme kararı usul ve yasaya uygunolup davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeple reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/296 Esas, 2017/379 Karar ve 30.03.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 72,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/12/2019