Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2442 E. 2019/2112 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2442 Esas
KARAR NO : 2019/2112
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2017
NUMARASI : 2015/254 Esas, 2017/193 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/11/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili iddiasında özetle; müvekkilinin dava dışı … AŞ’nin kullanmış olduğu programa ilişkin danışmanlık hizmeti verdiğini, davalı şirketin 31/12/2013 tarihli protokolle … AŞ’nin bakiye kalan 4.284,00 TL hizmet bedelini ödemeyi üstlendiğini, ayrıca davalı şirketin de aynı hizmetin kendilerine sunulmasını istemesi üzerine davalı şirkete de destek hizmeti sunduklarını, ancak davalının 2014 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarına ait toplam 8.142,00 TL fatura bedelini ödemediğini, davalının üstlendiği borç ile davalıya verilen hizmet bedelinin toplam 12.426,00 TL olduğuna dair 04/05/2015 tarihli mutabakat mektubunun davalı tarafça teyit edildiğini, ancak borcun ödenmediğini ve yapılan takibe de haksız itiraz edildiğini belirterek takibe itirazın iptalini ve davalının alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı taraf, süresinde davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/254 Esas, 2017/193 Karar sayılı kararı ile; yapılan bilirkişi incelemesi ile dosya kapsamından davalının davacıya borcunu ödemediği gerekçesiyle davanın kabulüne ve alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan mutabakat mektubunda yer alan kişinin müvekkili şirket ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını ve müvekkili şirketin yetkilisi olmadığını, mahkemece bu kişinin müvekkilinin yetkilisi yada temsilcisi olup olmadığının araştırılmadığını, ayrıca teyit mektubu e-postasının müvekkil şirketten geldiğine dair bir bilgi de olmayıp, sözkonusu mail adresinin müvekkiline ait olup olmadığının araştırılmadığını belirterek kararın kaldırrılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili, istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE HMK’nın 355 maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;Dava, borcun üstelenilmesinden ve hizmet sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı taraf karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.Dosya kapsamından, davacı şirketin 12.426,00 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığı, ödeme emrinin 27/05/2014 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının aynı gün hiçbir borcu bulunmadığını belirterek borca, faize ve ferilerine itiraz ettiği, davalının takibe itirazının davacı alacaklıya tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, eldeki itirazın iptali davasının 10/03/2015 tarihinde açıldığı görülmektedir.Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesine yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi raporunda, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, sahibi lehine delil niteliğinde olduğu, 31/12/2013 tarihli protokol ile toplam 8.142,00 TL’lik faturanın davacı defterlerine kayıtlı olduğu belirtilmiştir. Davalı taraf ise defterlerini ibraz etmemiştir.Fatura, akdi ilişkiyi, mal teslimini ya da hizmet alımını tek başına kanıtlayamaz. Yine davacının sadece kendi ticari defterlerine dayanarak davasını ispat ettiği kabul edilemez. Davacı, takip konusu fatura içeriği hizmeti sunduğunu usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Somut olayda, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve takip konusu alacağın defterlere işlendiği görülmektedir. Davalı tarafın defterleri sunulmadığından incelenmemiştir. Ancak davalı şirketin kaşesinin ve imzasının bulunduğu 04/02/2015 tarihli mutabakat mektubunda, takip konusu alacak hususunda tarafların mutabık kaldığı görülmektedir. Hernekadar davalı taraf, mutabakattaki imzanın şirket temsilcisi ya da yetkilisine ait olup olmadığı ile mutabakatın teyiti için gönderilen e-postanın şirkete ait olduğunun araştırılmadığını belirterek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuşsa da, bu hususta herhangi bir delil sulunmadığı ve savunmanın soyut itiraz niteliğinde olduğu anlaşıldığından itibar edilmediği, dosya kapsamı itibari ile davacı alacağının varlığını ispatladığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair ilk derece mahkemesinin kararı yerindedir. Sonuç olarak davanın kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararının esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 302,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 112,70 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.21/11/2019