Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2440 E. 2019/2223 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2440 Esas
KARAR NO : 2019/2223
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/557 Esas
KARAR NO : 2017/314
KARAR TARİHİ: 25/04/2017
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında Halkla İlişkiler Hizmetleri ve Danışmanlık konusunda hizmet ilişkisi kurulduğunu, sözleşme kapsamında davacının yükümlülükleri “İnhouse İletişim” markası altında müşteriye halka ilişkiler ajansı hizmeti sunması, müşterinin hedefleri doğrultusunda basın iletişimi stratejesinin oluşturulması, buna uygun olarak medya ilişkilerinin planlanması hususları olduğunu, davacının birden fazla tanzim ettiği fatura ile cari hesap ilişkisi kurulduğunu, taraflar arasındaki ilişkiye göre davalının davacıya 21/05/2013 tarihli faturaya istinaden 4.856,88 TL borcu bulunduğunu, alacağın tahsili amaçlı olarak davacı tarafından davalı aleyhinde İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini takibin durduğunu, davalının yetki itirazının kanuni dayanaktan yoksun olduğunu, ihtilaf konusu borcun tahsil yerinin İstanbul olduğunu, davacı alacaklı şirket merkezinin İstanbul Bebek olduğunu, İstanbul İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve davalının takip dosyasına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının esas alacağın % 20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; davacı ile hiçbir zaman halkla ilişkiler hizmeti ve danışmanlık konusunda hizmet ilişkisinin kurulmadığını, taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme olmadığını, davalının davacıya cari hesaba dair herhangi bir fatura borcunun bulunmadığını, yetki itirazlarını yinelediklerini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 6 uyarınca genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, davalının yerleşim yerinin Ankara olduğunu, dosyaya bakmakla yetkili olan Ankara Mahkemeleri olduğunu, davacı ile 2013 yılında Nisan sonunda Brandroom mağazasında yapılacak davetle ilgili bir kereye mahsus anlaşıldığını, onun dışında herhangi bir hizmet almadıklarını, bu davetle ilgili tüm masraflar dahil 01.03.2013 tarihinde 3.580,00 TL, 2013 yılı Nisan ayında 3.643,00 TL ödendiğini, davete ilişkin yapılan masraflar da (dj. müzik çiçek, yiyecek, içecek masrafları) dahil olmak üzere anlaşılmış olmasına rağmen bu hizmetlerin bedelinin davacı tarafından ödenmediğini, bu bedellerin ödenmesi için davacıya 4.720,00 TL ödendiğini, ancak bu bedelin gerekli şahıslara iletmediğinden davalı tarafından defaten ödenmek zorunda kaldığını, belirterek, haksız ve hukuki dayanağı olmayan iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, taraflara arasında yazılı bir sözleşme olmadığı gibi hizmetin bedelinin ne kadar olduğu konusunda da bir anlaşma bulunmadığı, her ne kadar 3.fatura ile ilgili reklamcı bilirkişiden rapor alınmış ise de, davacının yaptığı işlerin … mağazasında yapılacak davetle ilgili olduğu, bunun için 2013 yılı mart ayında 3.581,00 TL ve nisan ayında 3.643,00 TL ödendiği, yapılan davete ilişkin müzik, çiçek yiyecek, hizmet bedelleri davacı şirket tarafından ödenmediğinden bu masraflar için davacı şirket yetkilisi … 4.720,00 TL ödendiği hususu davalı tarafında itirazen bildirilmiş olduğundan davacının her 3 faturadan kaynaklanan hizmeti verdiğini belgelendiremediği, ancak davalının kabulünde olan ödemelerin geçerli olduğu, davacının son faturayı tebliğ ettirmediği, davalıya tebliğe dair kaydın bulunmadığı, yapılan hizmetin bedelinin kararlaştırılmadığı, reklamcı bilirkişi ilk 2 faturanın dışındaki faturadaki değerlendirmeden sadece liste fiyatı üzerinden 3 faturadan değerlendirme yapılması, hizmetin verildiğine karine teşkil etmediğinden davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; düzenlenen faturada nisan ve mayıs ayı aylık hizmet bedeli, tarafların anlaşması çerçevesinde, 4.000,00 TL + KDV olarak düzenlendiğini, davalının yalnızca nisan ayı aylık hizmet bedelini (4.000,00 TL + KDV ) ödediğini, mayıs ayı hizmet bedeli ile müvekkil şirket tarafından yapılan masrafları ödemediğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşme akdedilmesi zorunlu olmadığını, dava dilekçesinin Ek -8 ‘inde yer alan medya raporları da, davalıya sunulan hizmetleri kanıtlamaya yeterli olduğunu, medya raporlarından örnek sayfaları ve müvekkilin çabası ile davalının belirttiği markaların reklam tanıtım eş değerlerinin bulunduğu, bu belgelerden açıkça anlaşılacağı üzere davalı tarafına ithal edilen markalı parfüm ve kozmetik ürünlerinin, tanınırlığının, marka değerini artırması için çalışmalar yapıldığını, ocak 2013 ile haziran 2013 ayları arasında davalıya hizmet sunulduğu aşikar olduğu, bu durum davalı şirket yetkilisi tarafından gönderilen e-mail yazışmalardan da anlaşıldığı bu nedenle mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; tacirler arası hizmet alım ilişkisinden kaynaklanan faturaya bağlı alacağın ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince, takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 21/05/2013 tarihli bakiye fatura alacağına istinaden 4.856,88 tutar üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emri 25/09/2013 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafça 30/09/2013 tarihinde takibe, borca, işlemiş faize ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilerek takibin durduğu, dosyada itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair bilgi veya belgeye rastlanmadığı, davacının 30/01/2014 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.Tarafların dava ve cevap dilekçesinde dayandığı deliller dosyaya ibraz edilmiş, tanıkları dinlenmiştir.Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup Mali Müşavir ve Hukukçu Bilirkişisi’nden oluşan 06/10//2015 tarihli müşterek raporda; davacı ve davalı taraf ticari defter ve belgelerinde inceleme yapıldığını, dava konusu edilmeyen 01/03/2013 tarihli 3.581,30 TL bedelli, 01/04/2013 tarihli 3.643,84 TL bedelli faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, fatura bedellerin ödendiğini, davaya konu 21/05/2013 tarihli 9.576,88 TL faturanın davacının defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davalının defterlerinde kayıtlı olmadığını, ancak davalı tarafından banka havalesi ile 21/05/2013 tarihinde 4.720,00 TL davacıya ödeme yapıldığını, davaya konu fatura incelendiğinde, 4.000,00 TL’si Nisan 2013 Pr danışmanlık hizmet bedeli, 4.000,00 TL’si Mayıs 2013 Pr danışmanlık hizmet bedeli, 66,00 TL’si ulaşım bedeli, 50,00 TL’si kargo bedeli artı KDV’yi kapsadığını, dosyaya sunulan e-mail yazışmaları ve tanık beyanları kabul edilecek olursa taraflar arasında sözleşme ilişkisinin varlığının kabul edilebileceği, davaya konu 21/05/2013 tarihli 9.576,88 TL bedelli faturanın davalıya tebliğ edildiğini gösteren bir belge dosyaya sunulmadığı, davalının bu faturayı ticari defterlerine kaydetmediği, ancak fatura tarihinde davacıya 4.720,00 TL kısmı ödeme yaptığı, davacının da bu bedeli fatura toplam bedelinden düştüğünü, sözleşmenin varlığı yanında içeriğinin de ispatı gerektiği, tarafların kendi aralarında kararlaştırdıkları ücretin miktarı konusunda kesin bir bilgiye dosya kapsamından anlaşılamadığı, uyuşmazlık konusu sektörde uzman bir bilirkişi marifetiyle fatura konusu hizmete karşılığı ücretin piyasa koşullarına göre ne kadar gerektiğinin tespiti mahkemenin takdirinde olduğu mütalaa edilmiştir.Sektör bilirkişince alınan 02/02/2016 tarihli raporda, davacı tarafın kestiği 21/05/2013 tarihli faturada belirtilen fiyatın rayiç piyasa bedellerinin çok altında kaldığı dolayısıyla makul fiyat olarak değerlendirilmesi gerektiği mütalaa edilmiştir.Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, taraflar arasında medya ilişkisinin planlanması hususunda danışmanlık hizmeti verilmesi amacıyla sözlü sözleşme ilişkisi kurulduğu görülmüştür. Her ne kadar davalı, bandroom mağazasında yapılacak davetle ilgili olarak davacıyla bir kereye mahsus anlaşma yapıldığını, davetle ilgili tüm masraflarda ( dj, müzik, çiçek, yiyecek, içecek masraflar) dahil olmak üzere 01/03/2013 tarihinde 3.580,00 TL, 2013 yılı Nisan ayında da 3.643,00 ödeme yapıldığını, davete ilişkin diğer masraflar ödenmediğiden davacı şirket yetkilisine son olarak 4.720,00 TL ödendiğini iddia etmiş ve mahkemece, davalının iddialarına itibar edilerek davaya konu son fatura, davalıya tebliğe dair kaydın bulunmadığı, yapılan hizmetin bedelinin kararlaştırılmadığı ve hizmetin yerine getirildiği ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı temsilcisinin gönderdiği 11/01/2013 tarihli e-mail yazışmasında, 2013 tarihi için davacı ile anlaşıldığı ifadelerinin kullanıldığı, mart ve nisan dönemine ait önceki iki fatura bedelinin ödendiği, davaya konu son fatura davalıya tebliğ edilmemiş ise de aynı tarihte davalı tarafından, 2013 Nisan Pr Danışmanlık hizmetine ilişkin 4.000,00 TL artı KDV’den oluşan toplam 4.720,00 hizmet bedelini ödediği görülmüştür. Dosyaya sunulan mail yazışmaları, Ocak – Haziran 2013 tarihleri arasındaki medya raporları incelendiğinde, taraflar arasında bir defaya mahsus bandroom mağazasında yapılacak davetle ilgili değil davalının faaliyet konusu markaların ulusal ve yerel medyada tanıtımı için aylık danışmanlık hizmeti için sözlü anlaşma yapıldığı, hizmetin yerine getirildiği, mart ve nisan dönemine ait hizmet bedeli ödendiği, mayıs ve haziran hizmet bedeli ile yapıldığı iddia olunan kargo ve ücret bedelleri tek bir faturada düzenlendiği, davalı tarafça sadece mayıs dönemine ait KDV dahil 4.720,00 TL danışmanlık hizmet bedelinin ödendiği görülmüştür. Nitekim Yargıtay emsal kararlarında da belirtildiği üzere, havale kural olarak bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini (havalenin bandroom mağazasında yapılacak davetle ilgili olarak masraflara ilişkin olduğunu) iddia eden davalı taraf kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı tarafça yapılan 4.720,00 TL’lik ödemenin, davetle ilgili yapılacak masraflara ilişkin olduğu ispatlanamadığından Mayıs ayı hizmet bedeline ilişkin olduğu kabul edilmiştir. Ancak davaya konu fatura kapsamı incelendiğinde ulaşım ve kurye bedeli olarak toplam 116,00 TL talep edilmiş ise de bu masraflara ilişkin belge sunulmamış bu harcama kalemleri ispatlanamamıştır. Sonuç itibariyle davacının, davalıdan Haziran dönemine ait danışmanlık hizmet bedeli alacağı bulunduğu, hizmet bedeli yazılı olarak kararlaştırılmamışsa da bir önceki Mayıs ayı KDV dahil hizmet bedeli olan 4.720,00 TL’nin davalı tarafça ödenmiş olması dikkate alınarak takip tarihi itibariyle davacının 4.720,00 TL alacağı bulunduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden itirazın kısmen iptali ile takibin devamına, hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına icra inkar tazminata hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesi cihetine gidilerek ve usulü kazanılmış haklar gözetilerek yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmiştirYapılan açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf başvurusu kabulü ile hükmün düzeltilmesi cihetiyle aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, HMK’ nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/557 E. 2017/314 K. 25/04/2017 tarihli ilamının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE 2-Davanın KISMEN KABUL İLE KISMEN REDDİ İLE Davalının, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 4.720,00 TL miktar üzerinden devamına, asıl alacak tamamen tahsil edilinceye kadar takip tarihinden itibaren ticari avans faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,2-a Takibe konu 4.720,00 TL asıl alacağın %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının İİK 67 maddesine uyarınca davalıdan alınarak davacıya verilmesine 2-b Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 322,42 TL karar ilam harcından peşin alınan 58,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 263,67 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına 2-c Davacının yatırdığı peşin harçtan mahsup edilen 58,75 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bunun dışında davacı tarafça sarf edilen dava açılış gideri; 29,60 TL (başvurma ve vekalet harcı), davetiye posta gideri: 237,15 TL, bilirkişi ücreti: 1.400,00 TL olmak üzere toplam 1.666,75 TL yargılama giderinden kabul-red oranı (% 97,20) üzerinden hesaplanan 1.620,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 2-d Davalı tarafça sarf edilen davetiye giderinden oluşan 22,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 0,65 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 2-e Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar bakımından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-f Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar bakımından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T tarifesinin 13/2 maddesi gereğince 116,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 2-g Karar kesinleştiğinde HMK 333.maddesi gereğince kararın tebliğ gideri avanstan karşılandıktan sonra kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine, İstinaf Giderleri Yönünden; 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 72,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,4- Davacı şirketin istinaf yargılaması aşamasında yapmış olduğu, istinaf harcı: 189,50 TL, posta gideri: 57,85 TL olmak üzere toplam 247,35 yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacı şirkete verilmesine5- İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b.2 ve 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/12/2019