Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2409 E. 2019/2214 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/2409 Esas
KARAR NO : 2019/2214
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2017
NUMARASI : 2015/738 Esas, 2017/427 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari İlişkiye Dayalı)
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 09/07/2017 tarihli dava dilekçesinde, davacı şirket ile davalı şirket arasında, davalının işletmekte olduğu iki adet otel ile ilgili olarak ayrı ayrı 2010, 2012 ve 2014 yıllarında online rezervasyon sistem kullanım sözleşmeleri ve satış kanalları yönetim hizmetleri sözleşmeleri akdedildiğini, söz konusu sözleşme uyarınca davacı servis sağlayıcısının oteller için özel olarak dizayn edilmiş rezervasyon motorunu otelin kullanımına açacağını ve otel bilgilerini gireceklerini, rezervasyonların takip edileceğini, kendilerine ait bir kontrol paneline internet üzerinden erişim sağlayacağını, davalı şirketin ise bahsi geçen hizmetler karşılığında davacı servis sağlayıcı şirketine tek seferlik kurulum ücretlerini ve otel web sitesi üzerinden gelen her rezervasyon için rezervasyon başına toplam rezervasyon tutarının sözleşmede belirtilen %si oranında komisyon ödeyeceğini, sözleşmeler uyarınca davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, online rezervasyon sistemlerinin kurulumunu gerçekleştirdiğini ve davalı şirketin işletmekte olduğu otellere bahsi geçen hizmeti sunmaya başladığını, davalının ise hizmetler karşılığında hizmet bedellerini ödemediğini, hizmet faturalarının davalıya gönderildiğini, herhangi bir itirazda bulunmadığını, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazının haksız olduğunu, hizmetlerin sunulduğunun teknik bir inceleme ile görüleceğini, bu sistem üzerinden ilgili otellerin müşteri rezervasyonu aldığını, ayrıca 12/10/2012 tarihli elektronik posta yoluyla müvekkili şirket tarafından gönderilen şirket kodunun kullanıcı ismi ve şifreninde kurulumun gerçekleştiğini kanıtlar nitelikte olduğunu, faturaların tahsili amacıyla ayrıca davalının 30/11/2014 tarihinde mail yolu ile ihtar edildiğini iddia ederek icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, takip konusu faturaların müvekkilinin şirket defter ve kayıtlarında mevcut olmadığını, faturalara itiraz edilmediği iddiasını kabul etmediklerini, davacı şirketin müvekkili şirkete en ufak bir hizmet yada fayda sağlamadığını, iddia edilen kurulumun gerçekleşmediğini, online ortamda herhangi bir müşterinin müvekkili şirkete yönlendirilmediğini, davacının bu durumu ispatla mükellef olduğunu, kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, teknik inceleme ve tüm dosya kapsamından, fatura içeriği hizmetin davalıya verildiği gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın iptali ile 5.703,00 TL asıl alacağı takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek takibin devamına, alacağın likit olması nedeniyle %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin işlettiği … Otel adında bir otelin bulunmadığını, bu otele müşteri temini için davacı tarafın aracılık yapması konusunda sözleşme imzalandığı ve bir takım kurulumların yapılacağı hususunda anlaşmaya varıldığını, davacı tarafın taahhüt ettiği hiç bir edimi yerine getirmediğini, ne kurulum yaptığını, ne de müşteri getirdiğini, vermediği hizmet için icra takibine itiraz edildiğini, raporların asılsız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin maliki olmadığı otel için dahi ücretin taahhüt ettirildiğini, maillerin dosyaya ibraz edilmiş çıktılar olduğunu, gerçeğinin araştırılmadığını, icra inkar tazminatı hükmedilmesinin yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, hizmet sözleşmesinden doğan fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.Dosya kapsamından, taraf şirketler arasında rezervasyon sistem kullanım sözleşmesi, otel servis sözleşmesi düzenlendiği, mail yazışmalarının mevcut olduğu, sözleşmede davacı şirketin servis sağlayıcı, davalı şirketin ise müşteri olarak yer aldığı, sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına takip konusu 2014 yılına ait ve 2015 yılına ait faturaların düzenlendiği, 29/09/2015 tarihli faturanın platform hizmetine ilişkin olduğu, 07/08/2014 tarihli faturanın yine aynı hizmete ilişkin olduğu, 09/09/2014 tarihli hizmetin ise hdn book engine hizmetine dair olduğu, davacı şirketin toplam 5.703,00 TL alacağın tahsili amacıyla davalı borçlu şirket hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 23/02/2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, takip konusu alacağın sebebi olarak rezervasyon hizmet sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağı olarak gösterildiği, davalı tarafın icra takibine karşı yasal süre içerisinde itiraz ettiği, itirazında borca ve ferilerine ayrıca herhangi bir hizmet almadığına dair iddialarını ileri sürdüğü, davacı şirketin ise İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, davacının fatura konusu hizmet kapsamındaki edimlerini yerine getirip getirmediği, alacak hakkının oluşup oluşmadığıdır. 21/12/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, tarafların iddia ve savunmaları, icra takip dosyası incelendikten sonra, davacı şirket tarafından ibraz edilen ticari defter ve kayıtların açılış ve kapanış noter tasdiklerinin zamanında ve eksiksiz yaptırıldığı, davacının 2011-2015 yılı ticari defterlerine göre taraflar arasında ticari ilişki olduğuna dair kayıtların mevcut bulunduğu, davalı şirketin 23/02/2015 tarihli takip tarihi itibari ile davacı şirkete karşı 4.882,16 TL borcunun bulunduğu, davalıya ait 2014 yılı defterlerinin mevcut olduğu ve söz konusu defterlerde faturalara dair kaydın bulunmadığı, TTK hükümleri uyarınca fatura konusu mal veya hizmetin adına fatura düzenlenen kişi veya kuruma tesliminin belgelenmesi gerektiği, takip konusu faturaların üzerinde davalıya teslimine dair herhangi bir ibare ve emarenin bulunmadığı, faturalar içeriği hizmetin teknik olarak incelenmesi sonucuna göre, faturaların davalı aleyhine borç doğurup doğurmayacağı yönünde kanaat oluşturulacağı, teknik incelemede dava konusu iki otelin hizmeti alıp almadığı konusunda sistem üzerinde yapılan incelemede, her iki otelin kurulan sisteminin web ortamında online kurulu olduğunu ve faal durumda bulunduğunun tespit edildiği, bunun yanında her iki otel için kullanıcı adı ve şifrelerinin tanımlı olduğu, davalı tarafa da bu bilgilerin mail yolu ile iletildiğinin tespit edildiği, davacının takipteki alacak miktarını oluşturan faturalar içeriği hizmetin yapılan teknik inceleme sonucu davalıya verildiğinin anlaşıldığı, davacının davalıdan alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili, rapora karşı 17/01/2017 tarihli beyan dilekçesinde, raporun kısmen eksik olduğunu, 17/10/2014 tarihli 354,00 Euro ve 24/10/2014 tarihli 354,00 Euro bedelli faturaların rapora yazılmadığının görüldüğünü, eksikliğin düzeltilmesini ve bu sebeple ek rapor alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili ise, bilirkişi raporuna karşı yazılı itirazda bulunarak itirazında, raporun asılsız ve mesnetsiz olduğunu, raporda şirketin bir tane bile müşteri getirip getirmediğine değinilmediğini, olmayan bir hizmete bedel biçildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 21/12/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibari ile 7.033,11 TL kaydi alacağının olduğu, davacının takipteki alacak miktarını oluşturan faturalar içeriği hizmetin yapılan teknik inceleme sonucu davalıya verildiğinin anlaşıldığı, takip tarihi itibari ile davacının 7.033,11 TL alacaklı olduğu, ancak davacının 5.703,00 TL talep etmiş olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili, 24/05/2017 tarihli zapta geçen beyanında, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise aynı duruşmadaki zapta geçen beyanında, davacı şirketin üzerine düşen edimi yerine getirmediğini, müvekkili şirkete herhangi bir müşteri getirmediğini, kurulum ücretinin sözleşmede yazdığını, sözleşmenin yanlış yorumlandığını, davacının fatura konusu edimini yerine getirdiğini ispatlamakla mükellef olduğunu, kurulumun yapılmadığını, müşterininde yönlendirilmediğini, dört adet faturanın ikisinin müvekkiline ait olmadığını belirtmiştir.Mahkemece, bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 20.maddesinde, tacir olan veya olmayan bir kişiye ticari işletmesi ile ilgili bir iş veya hizmet görmüş tacirin uygun bir ücret isteyebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasının 21/1. fıkrasında, ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya kendisine bir menfaat sağlamış olan tacirden diğer tarafın, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebileceğine yer verilmiştir. TMK ‘nun 6.maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbirinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğuna, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddede ise, ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğuna yer verilmiştir. 6098 sayılı TBK ‘nın 19/1. fıkrasında ise bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerine bakılacağına yer verilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında, gerçekleştirilmiş olan yazılı sözleşmelerin varlığının ve sözleşmeler konusu hizmetlerin verildiği hususunun teknik bilirkişi raporu sonucunda kabulü gerekmiştir. Davalı taraf savunmalarında ileri sürmüş olduğu hususları ispata yarar herhangi bir somut delil dosyaya ibraz edememiştir. Sözleşmelerde, davalının istinaf dilekçesinde dile getirmiş olduğu otel isimleri mevcuttur. Diğer taraftan, davacı tarafça düzenlenmiş bulunan, faturaların davalı tarafa tebliğine dair bir belge yok ise de davacının edimlerini yerine getirdiği teknik inceleme sonucunda tespit edilmiştir. Diğer taraftan, icra iflas kanunun 67.maddesi uyarınca taktir edilen icra inkar tazminatının da usul ve yasaya uygundur.Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/738 Esas, 2017/427 Karar ve 24/05/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davalının peşin olarak yatırmış olduğu 182,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,80 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4- Davalının yapmış lduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/12/2019