Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/2371 E. 2019/1083 K. 14.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/2371 Esas
KARAR NO : 2019/1083
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2015/493 Esas
KARAR NO : 2017/913
KARAR TARİHİ: 05/07/2017
DAVA : TAZMİNAT (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/06/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin … Mah … Cad No:… … İstanbul adresinde 25/09/2012 tarihinden bu yana kuyumculuk işiyle iştigal ettiğini, davalı … şirketi ile 09/05/2013 – 09/05/2014 dönemi için geçerli olmak üzere hırsızlık hasarlarını da kapsayacak şekilde sigorta poliçesi akdedildiğini, 18/05/2013 tarihinde kuyumcu dükkanı açıldıktan bir süre sonra sabah saat 09:30 sularında yüzleri kapalı iki kişinin iş yerine gelerek ve çalışanı silahla etkisiz hale getirmek suretiyle vitrinde bulunan 3 kilo 600 gram altını vitrinden alarak gasp ettiğini, davanın açıldığı tarih itibariyle altının gramının 103,00TL olup, çalınan 3 kilo 600 gram altının değerinin ise 370.000TL olduğunu, davacı şirketi temsilen şirket yetkilisi …, davalı … şirketine başvurarak çalınan 3 kilo 600 gram altının bedelinin ödenmesini talep ettiğini, İstanbul Anadolu 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/360 esas sayılı dava dosyasındaki tüm delilerle ve fatura, soygun öncesi gerçekleşen satışlar ve ekspertiz sırasında iş yerinde bulunan altınlar çıktıktan sonra hırsızlanan altınların miktarını sabit olduğunu belirterek 370.000TL sigorta teminatı içerisinde kalan alacaklarının ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davacı ….San.ve Tic.Ltd.Şti.’nin 1-5-2233/8175667 no.lu Kuyumcu Paket Sigorta Poliçesi ile 09.05.2013 – 09.05.2014 tarihleri arasında sigorta poliçesinde belirtilen şartlar ve limitler uyarınca davalı…A.Ş.’ye sigortalı bulunduğunu, davacı sigortalıya ait işyerinde 18.05.2013 günü saat 09:30 sularında yüzleri kapalı iki kişinin ve işyeri çalışanını silahla etkisiz hale getirerek, vitrinde bulunan altınları gasp ettiğini, hasar meydana geldiğinden bahisle zararın ödenmesini talep ettiklerini, davalı şirket nezdinde açılan 333583 no.lu hasar dosyasından yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, sigorta prim peşinatının riziko gerçekleştikten sonra ödenmiş olmasından dolayı davalı şirketin sorumluluğunun başlamadığını, sigorta poliçesi özel ve genel şartları uyarınca sigorta teminatı dışında kaldığından davacının tazminat talebinin 16.09.2013 tarihinde reddolunduğunu, sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için de, TTK.nun 1458 ve 1431. maddeleri hükümleri uyarınca primin tamamının veya ilk taksitinin ödenmiş olması gerektiğini, dava konusu olayın sigortalı işyerinde sadece bir çalışanın bulunduğu sırada gerçekleştiğini, poliçe özel şartının aksine davacı sigortalı tarafından gereken dikkat ve özen gösterilmeksizin olay anında dava dilekçesinde de kabul olunduğu üzere sigortalı kuyumcuda sadece bir çalışanının olduğunun sabit olması karşısında davaya konu hasarın sigorta teminatı kapsamı dışında olduğunu, dava konusu hasardan dolayı yukarıda açıklanan nedenlerle davalı şirketin herhangi bir tazmin sorumluluğunun bulunmadığını, yine davayı kabul anlamında olmamak kaydı ile davada talep olunan tazminat miktarının gerçek zarar olmadığını, ayrıca dava konusu sigorta poliçesinde Kasa Dışında Bulunan Stoklara ” Stok Sigorta bedelinin % 10’u maksimum 50.000.-TL limitle sınırlı olarak” teminat verilmiş olduğunu, davaya konu olayda çalınan altın, ziynet eşyası kasa dışında vitrinden çalınmış olduğundan, dava konusu olaydan dolayı davalı şirketin herhangi bir tazmin sorumluluğunun bulunmadığını, zararın sigorta teminatı kapsamında gerçekleştiğinin kabulü halinde, sigortacının ancak gerçek zararı ödemekle mükellef olması nedeniyle gerçek zararını resmi kayıtlar ile ispatlaması gerektiğini, bu kapsamda davacının ticari defter ve kayıtları ile dava dışı mal alıp sattığı 3 kişilere ait firmalar arasında davaya konu edilen altın emtiasının alım satımına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının tüm detayları ile birlikte karşılıklı irdelenmesi ve ayrıca davacının ticari defter ve belgelerinde ödemeye ait gösterilen belgelerin menşeinin araştırılarak ödeme olgusunun kaynağının ve sıhhatinin tespit ettirilmesini belirterek açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince, davacının 30/04/2013 tarihinden 20/05/2013 tarihine kadar geçen süre içerisinde hesabındaki bakiye miktarının 0,69 TL olduğu, 20/05/2013 tarihinde … tarafından hesaba gönderilen 5.000,00 TL’lik havale ile hesabın 5.000,69 TL ye ulaştığı ve aynı tarihte ödeme talimatı uyarınca ilk sigorta priminin banka tarafından davalı … şirketine ödendiği, davacı hesabının ilk taksiti ödemeye yeterli olmadığı, bankada yeterli bakiye bulunmadığı için ilk peşinat bedelinin tahsil edilememiş olduğu, davacının hesabında para bulunup bulunamamasının sorumluğunun davacı uhdesinde olduğu, bu itibarla davacı tarafça poliçe bedelinin ve ilk taksitinin ödenmemiş olduğu, ilk taksit ödenmeden rizikonun gerçekleştiği, riziko gerçekleştikten sonra peşinat ve sonraki taksitin tahsil edildiği, ancak bundan sonraki primlerin ödenmediği ve davalı tarafça da tahsil edilmediği, bu itibarla davalı … şirketinin sözleşmeden cayma hakkının bulunduğu ve kendisine yapılan başvuru üzerine süresi içerisinde sözleşmeden caydığı, ret cevabının cayma niteliğinde olduğu, sonraki primlerin de davalı … tarafından tahsil edilmediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, istinaf dilekçesinde özetle;1- Somut olayda sigorta priminin tamamının taksitle ödeneceği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamakta olup TTK’ nın 1431. Maddesine istinaden bir değerlendirme yapılması gerektiği, Kuyumcu Paket Sigorta Poliçesi Yerel Mahkeme ilamında da açıklandığı üzere zarar sigortası kapsamında düzenlendiği, müvekkili şirket tarafından bankaya ve sigortayı yapan acenteye bu şekilde bir talimat verildiğinin, … Bankası’ nın 27/02/2017 tarihli cevabi yazısı ile açıklığa kavuştuğu, nitekim yerel mahkeme ilamında da açıklandığı üzere, sigorta priminin ilk tahsilatının 20/05/2013 tarihinde yapıldığına yönelik cevabi yazı dikkate alındığında davacının ilgili bankaya poliçe bedellerinin tahsili hususunda talimat verdiğinin Mahkemenin de kabulünde olduğu,2- Yerel mahkeme ilamında; “her ne kadar davacı tarafça son celse TTK 1424. Maddesi uyarınca poliçenin bir örneğinin kendilerine verilmediği iddia edilmiş ise de dava başlangıcından sonuna kadar buna yönelik bir iddiada bulunmaması göz önüne alındığında bu beyana da itibar olunmamış” şeklinde ifadelere yer verilmişse de yapılan tespitin tamamen hatalı olduğu, 07.09.2015 tarihli ve … iş emri no ile UYAP üzerinden gönderilen cevaba cevap dilekçesinde, poliçenin müvekkiline teslim edilmediğinin dilekçenin 2. sayfasında özellikle belirtildiği ve bu konuda gerekli araştırmanın Mahkemeden yapılmasının istendiği, aynı istemin 05.07.2017 tarihli beyan dilekçesinde açıklandığı, aynı günlü duruşma esnasında zapta da geçirildiği ve bu konuda mahkeme heyetinin dikkatinin çekilmeye çalışıldığı müvekkilnden poliçe kendisine teslim edilmeden primini ödemesinin beklenemeyeceği,3- Yukarıda da açıklandığı üzere müvekkilinin hesabına gelen havale ile otomatik olarak sigorta primlerinin tahsil edildiği, öncesinde müvekkili davacı şirketin hesabında yeterli para bulunmamasına dair sorumluluğun yine müvekkili uhdesinde olduğunun değerlendirilmesinin ise hakkaniyete ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı, asıl olarak ödeme talimatı olduğu bilindiği halde, poliçe priminin tahsil edilemediğini gören ve bu konudaki eksikliğin giderilmesi gerektiğini müvekkiline bildirmeyen sigorta şirketinin ağır kusuru bulunduğu, bilindiği üzere yeni sistemde tahsil edilemeyen primler olduğu takdirde, ilgili müşteri hizmetleri tarafından sigortalının zarar görmemesi adına müşterilere anında dönüş yapıldığı hayatın olağan akışında karşılaşılan bir uygulama olduğu,4-Diğer yandan yasanı bizzat ilk taksitin sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerektiğini öngördüğü, üstelik sigorta şirketini, izleyen taksitlerin ödeme zamanının miktarı ve primin vadesinde ödenmemesinin sonuçlarını poliçe ile birlikte yazılı olarak sigorta ettirene bildirme yükümlülüğü altına sokmuş iken, hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmeyen sigorta şirketinin ödeme sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varmanın hukuki bir hata olduğu, sigorta şirketi tarafından müvekkilinin poliçeden yararlanmasının açıkça engellendiği, poliçenin müvekkiline teslim edilmediği, teslim edilmeyen poliçenin ilk taksitinin ödenmesi beklenemeyeceği gibi, verilen bir talimatın da olduğu, yerel mahkemece eğer müvekkili hesabında para bulunup bulunma- masının sorumluluğunun yine müvekkilinin uhdesinde olduğu değerlendirilebiliyorsa -ki tamamen hatalı bir değerlendirmedir-, sigorta şirketinin poliçeyi teslim edip etmemesinin sorumluluğunun da davalı uhdesinde aranması gerektiği, bütün bu olaylar sonrasında sigorta şirketinin sigorta primlerini tahsil etmeye ve kendi lehine hareket etmeye devam ettiği,5-Yerel mahkemenin davalı … şirketinin sözleşmeden cayma hakkının bulunduğu ve kendisine yapılan başvuru üzerine süresi içerisinde sözleşmeden caydığı “ret cevabının cayma niteliğinde olduğu” şeklindeki tespitinin ise, afaki ve hiçbir mesnedi olmayan bir tespitten ibaret olduğu, taraflar arasında kuyumcu paket sigorta poliçesi yapıldığı tartışmasız olup sigorta poliçesi dosyaya davalı tarafça ibraz edildiği, müvekkilinin, bankaya hırsızlık olayından önce sigorta bedelinin ödenmesi konusunda talimat verdiği, 1431. maddede ilk taksitin veya sonraki taksitin ödenmemesinin sonuçlarının sigorta şirketi tarafından sigorta ettirene bildirilmesi gerektiği düzenlenmiş olup bunun bir kanuni zorunluluk olduğu, davalı … şirketince müvekkiline taksitlendirilmiş sigorta poliçesinin taksitlerinin gününde ödenmediği ve ödenmemesi halinde cayma haklarını kullanacaklarına dair herhangi bir yazılı bildirimde bulunulmadığı, bu durumda hırsızlık fiilinin meydana geldiği tarihte ve müvekkilince zararın ödenmesi için sigorta şirketine başvurulduğu tarihte, taraflar arasında cayma hakkı kullanılmayan ve de halen geçerli olan bir sigorta poliçesi ve sigorta kapsamı bulunduğu, ilk derece mahkemesince TTK 1431. maddenin yanlış yorumlanması ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu,6- Kaldı ki, müvekkilince hırsızlık olayından kaynaklanan zararın tazmini için sigorta şirketine müracaat edilmiş olup, müracaat sonrası sigorta şirketince ekspertiz incelemesi yaptırıldığı ve zararın tazmini taleplerinin, “sunulan faturaların gerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle” reddedildiği, sigorta şirketinin zararı tazmin talebini ret gerekçesinin sorumluluklarının başlamadığına ilişkin olmadığı, bu durumda sigorta şirketinin eksper- tiz incelemesini yapmasının, faturalarını incelemiş olması ve faturaların gerçeği yansıtmadığı şüphesi ile ödeme yapmadığını belirtmesinin karşısında artık poliçenin ve sigorta sorumluluğunun başlamadığının düşünülemeyeceği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:Dava, sigorta sözleşmesinden kaynaklı tazminat davasıdır. Davacının kuyumculuk işiyle iştigal ettiği, taraflar arasında 09/05/2013 – 09/05/2014 tarihleri arasını kapsar şekilde kuyumcu paket sigorta poliçesi düzenlendiği, 18/05/2013 tarihinde işyerinde gasp olayı meydana geldiği, davacı, iş yerinden çalınan altınların bedellerinin, yani zararının poliçe kapsamında tazmini için davalıya müracaat ettiği, davalı tarafından talebin 16/09/2013 tarihinde reddedilmesi üzerine davacı tarafından işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, sigorta poliçesinin düzenlendiği 09.05.2013 tarihinde davacı- sigortalının banka hesabında yeterli bakiye bulunmadığı ve bu nedenle ilk prim taksidinin ancak verilen talimat uyarınca banka hesabına yapılan havale sonucunda 20.05.2013 tarihinde tahsil edildiği, rizikonun 18.05.2013 tarihinde gerçekleştiği, davacının rizikoyu davalıya usulüne uygun şekilde bildirdiği ve davalının gerekli işlemleri başlatarak ekspertiz incelemesi yaptırıldığı ve 28.08.2013 tarihli ekspertiz raporu alındığı, uyuşmazlığın sigorta sözleşmesinin geçerli olarak kurulup kurulmadığı, risk gerçekleştiğinde, sigorta sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, bu çerçevede, davacının zararını tazmin talebinde haklı olup olmadığı, sigorta sözleşmesinin geçerli olması durumunda, zararın poliçe kapsamında kalıp kalmadığı ve miktarı konularında uyuşmazlık bulunduğu tespit edilmiştir.TTK nun 1409. Maddesinde, Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur.Aynı yasanın 1421. Maddesinde, Aksine sözleşme yoksa, sigortacının sorumluluğu pirimin veya ilk taksitin ödenmeyle başlar.1430/1 Maddesinde, Sigorta ettiren, sözleşmeyle kararlaştırılan primi ödemekle yükümlüdür. Aksine Sözleşme yoksa sigorta primi peşin ödenir. Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
1431/1 Maddesinde, Sigorta priminin tamamı, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksitin, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir.Taraflar arasında düzenlenen 09/05/2013 tarihli 8175667 poliçe no sigorta poliçesinin özel şartlar bölümünde, sigorta priminin tamamını, primin taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa peşinatın akit yapılır yapılmaz ve en geç poliçenin teslimi karşısında ödenmesi gerekir. Aksi kararlaştırılmadıkça prim veya peşinat ödenmediği taktirde poliçe teslim edilmiş olsa dahi sigortacının sorumluluğu başlamaz, ifadeleri yer almaktadır.Taraflar arasında düzenlenen 09/05/2013 tarihli poliçe primlerinin taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, ilk taksitin ödeme tarihinin 09/05/2013 olduğu, ancak ilk taksitin 20/05/2013 tarihinde hasarın meydana geldiği 18/05/2013 tarihinden sonra ödendiği anlaşılmaktadır.Taraflar arasında düzenlenen poliçenin özel şartlan bölümünde ve TTK nın 1421. Maddesinde, davalı sigortacının poliçe kapsamında sorumluluğunun başlayabilmesi için ilk taksitin ödenmesi gerekir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede bunun aksine bir hüküm bulunmamaktadır. Aynı yasasının 1430 ve 1431. Maddelerinde ilk taksitin ne zaman ödeneceği belirlenmiştir. Hasarın meydana geldiği tarihte, davacı poliçede kararlaştırılan ilk taksiti ödemediğinden davalının sorumluluğundan bahsedilemez. Davalı primlerin ödenmesi için bankada bulunan hesabına ödeme talimatı vermiş ise de, bu hesapta yeterli bakiye bulunmadığından işlem gerçekleştirilememiştir.Bu sebeplerle ilk derece mahkemesince verilen ret kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 36,80 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 35,60 TL olmak üzere toplam 72,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere Hakim …’ in karşı oyu ve oyçokluğu ile karar verildi.14/06/2019

MUHALEFET ŞERHİ Dosya kapsamına göre, sigorta poliçesinin düzenlendiği 09.05.2013 tarihinde davacı- sigortalının banka hesabında yeterli bakiye bulunmadığı ve bu nedenle ilk prim taksidinin ancak verilen talimat uyarınca banka hesabına yapılan havale sonucunda 20.05.2013 tarihinde tahsil edildiği, rizikonun 18.05.2013 tarihinde gerçekleştiği, davacının rizikoyu davalıya usulüne uygun şekilde bildirdiği ve davalının gerekli işlemleri başlatarak ekspertiz incelemesi yaptırıldığı ve 28.08.2013 tarihli ekspertiz raporu alındığı, uyuşmazlığın sigorta sözleşmesinin geçerli olarak kurulup kurulmadığı, risk gerçekleştiğinde, sigorta sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, bu çerçevede, davacının zararını tazmin talebinde haklı olup olmadığı, sigorta sözleşmesinin geçerli olması durumunda, zararın poliçe kapsamında kalıp kalmadığı ve miktarı konularında uyuşmazlık bulunduğu tespit edilmiştir.6102 sayılı TTK’nın ilgili hükümleri şöyledir.Aydınlatma yükümlülüğü başlıklı Madde 1423- “(1) Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar.(2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir….” Sigorta poliçesi verme yükümlülüğü başlıklı Madde 1424- “(1) Sigortacı; sigorta sözleşmesi kendisi veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren yirmidört saat, diğer hâllerde onbeş gün içinde, yetkililerce imzalanmış bir poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlüdür. Sigortacı poliçenin geç verilmesinden doğan zarardan sorumludur.(2) Sigorta ettiren poliçesini kaybederse, gideri kendisine ait olmak üzere, yeni bir poliçe verilmesini sigortacıdan isteyebilir.(3) Poliçenin verilmediği hâllerde, sözleşmenin ispatı genel hükümlere tabidir… Ödeme zamanı başlıklı Madde 1431- (1) Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksidin, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Karada ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda sigorta primi, poliçe henüz düzenlenmemiş olsa bile, sözleşmenin yapıldığı anda ödenir.(2) İzleyen taksitlerin ödeme zamanı, miktarı ve priminin vadesinde ödenmemesinin sonuçları, poliçe ile birlikte yazılı olarak sigorta ettirene bildirilir veya bu şartlar poliçe üzerine yazılır…”Temerrüt başlıklı Madde 1434-” (1) 1431 inci maddeye uygun olarak istenilen sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren mütemerrit olur.(2) İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece,sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur.(3) İzleyen primlerden herhangi biri zamanında ödenmez ise, sigortacı sigorta ettirene, noter aracılığı veya iadeli taahhütlü mektupla on günlük süre vererek borcunu yerine getirmesini, aksi hâlde, süre sonunda, sözleşmenin feshedilmiş sayılacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sigorta sözleşmesi feshedilmiş olur. Sigortacının, sigorta ettirenin temerrüdü nedeniyle Türk Borçlar Kanunundan doğan diğer hakları saklıdır.(4) Bir sigorta dönemi içinde sigorta ettirene iki defa ihtar gönderilmişse sigortacı, sigorta döneminin sonunda hüküm doğurmak üzere sözleşmeyi feshedebilir. Can sigortalarında indirime ilişkin hükümler saklıdır…”İlgili yasa hükümleri bu şekilde açıklandıktan sonra olaya bakıldı- ğından, İlk derece mahkemesince davacı tarafça TTK 1431 maddesi gereğince davacı tarafça rizikodan önce ilk sigorta primi ödenmemiş olduğundan sigorta şirketinin sözleşmeden caydığının kabulü ve bu nedenle davacının tazminat hakkının doğmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.Oysa TTK 1431 maddesine göre ilk taksidi sözleşme ile birlikte poliçenin teslimi karşılığında yapılması gerektiği, poliçe tesliminin de yine TTK 1424 maddesi uyarınca sigorta sözleşmesinin sigortacı veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren yirmidört saat, diğer hâllerde onbeş gün içinde, yetkili- lerce imzalanmış bir poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlü olduğu, sigortacının poliçenin geç verilmesinden doğan zarardan sorumlu olduğu, ilk iki primin ödendiği, sonraki primlerin süresinde ödenmemesi halinde sigortacının 1432.madde uyarınca gerekli ihtaratı yapması gerektiği, ancak bundan sonra sözleşmenin feshedilebileceği anlaşılmaktadır. Davacı tarafın poliçenin kendilerine verilmediği iddiasının aksi davalıca kanıtlanamadığı gibi poliçenin teslim edildiğine dair dosyada bir bulguya da rastlanılmamıştır.Ayrıca 6102 sayılı TTK’nın aydınlatma yükümlülüğü başlıklı 1423.1 maddesine göre sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirmesi, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişme- leri sigortalıya yazılı olarak açıklaması gerektiği açıktır.Bu yasal düzenlemeler ve açıklamalar karşısında, her ne kadar davacı taraf, ilk sigorta primini sözleşme anında ödememişse de, davalı tarafında sözleşmeyi yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere uygun olarak vermediği, ardından riziko tarihinden sonra olmakla birlikte ilk primin ve ikinci primin tahsil edildiği, davalı tarafından primin ödenmemesine ilişkin davacıya herhangi bir ihtarat yapılmadığı, prim de tahsil edildiğinden, davalının sigorta tazminat talebini reddetmesinin, cayma hakkının kullanılması anlamına geldiğinin kabul edilemeyeceği görülmektedir.Kaldı ki, davalı tarafından davacının tazminat talebi, rizikonun poliçe kapsamına girmediği gerekçesiyle reddedilmiş olup davalının bu aşamada cayma hakkından bahsetmediği, sigorta sözleşmesinin geçersiz olduğuna dair bir iddiasınında bulun- madığı anlaşılmaktadır.Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesinin riziko tarihi itibarıyla geçerli bir sözleşme olduğu, davacının bu poliçeye dayanarak talep hakkının bulunduğunun kabulü gerektiği, mahkemece, davalının cayma hakkının kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddinin hatalı olduğu, davacının istinaf başvurusunun bu nedenlerle kabulü ile, HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemece zararın poliçe kapsamında kalıp kalmadığı, kalmışsa zararın miktarı ve davacının bu miktarı talep hakkının bulunup bulunmadığı yönünde gerekli araştırmanın yapılması, taraf delillerinin toplanması ve sonuca uygun bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.